MY MİSTER

Lee Sun-gyun anısına film incelemesidir.

Mart 31, 2024 - 21:50
 0
MY MİSTER

Kore dizisi…Ülkemizin pek çok hayranı olduğu gibi, bunu anlamlandıramadığı için tam karşısında olan bir güruh da var.

Ben de bu anlamadığım Kore hayranlığını hafif tebessümle en yakın arkadaşımın methiyelerine katlanarak dinlerdim. Arkadaşım “Denizler İmparatorluğu” dizisinde hayran olduğu aktörün bir portresini yapmış, oraya ziyareti olacak biri vasıtasıyla kendisine ulaştırmayı da başarmıştı. Bu derece tutku ile bağlanmaları anlayamadığım o devirlerden bugünlere geldim. Ben dünya sinemalarını tanımaya çalışırken Güney Kore filmleriyle tanıştım ve o günden beridir sadık bir seyircileriyim.

Lee Sun-gyun ile başka filmlerde tanıştım, ama MY MİSTER dizisinde gönül tahtıma oturdu. Bu aktörün geçen aylarda arabasında cansız bulunduğunu ve intihar etmiş olabileceğine kuvvetli deliller olduğunu öğrendim. Bana oyunculuğu ile güzel zamanlar geçirten aktöre vefa borcu olarak  Batılı ünlü oyuncular kadar tanıtarak anmayı hakettiğini düşündüm.

MY MİSTER bir dizi. Sıradan geniş aile. Sadece anne hayatta, oğulların büyüğü eşinden ayrılma sürecinde baba ocağında, küçük oğul başarısız sinema sektörü çalışanı bekar, ortanca oğul yurtdışında okuyan bir erkek çocuk sahibi ve avukatla evli olduğundan şehrin daha seçkin bir mahallesinde yaşıyor.

Baş aktörümüz olan ortanca oğul inşaat mühendisi ve binaların dayanıklılığını ölçen, yeni yapılacak binalarda planlamasını yapan bir firmada çalışıyor. Kore filmlerinde ana olayın etrafında örülen küçük olaylar da her zaman özenli ve bana göre mesaj içeren detaylar bulunduruyor. Bina güvenliği deprem bölgesi olan ülkemizde seçici farkındalık yaratıyor olabilir ancak ortak ilgi alanı olduğundan dikkatiniz yan öykülere de yoğunlaşıyor.

İşyerine yarı zamanlı alınan gizemli bir genç kız var. Kimseyle iletişim kurmuyor. Zira geçmişinde bir cinayet vakası var. Anne ve babası terkettiğinden büyükannesiyle yoksullu içinde büyümüş. Terkeden annesinin borçları yüzünden büyükannesine zarar veren birini öldürmüş. İşe kabul edilmesi mucize. Esas olaylar bu kız etrafında oluşturuluyor. Terfi savaşındaki şirket çalışanları bir diğerinin açığını bulmak adına bu kızı aracı yapıyorlar. Teknolojik becerisini dışarıdan bir arkadaşından destek de alarak gün boyu telefon dinlemesi yapıyor. Ancak dürüst ve iyi kalpli kahramanımız onun da kalbini kazanıp ikili davranmasına daha sonra tamamen korumaya yönelik bir takip süreci yaşanıyor.

Ailenin işsiz oğlu bir temizlik dükkanını alma fırsatı yakalıyor ve bu işe başlıyorlar. Eski yönetmen küçük oğulun temizlediği binalardan birinde genç bir aktrist, eski tanışıklıktan ve sektördeki kayıplarından dolayı sorumlu tuttuğu bu kişiyi takıntı yapıyor. Aralarında gel-gitli bir iletişim yaşanıyor.

Eski mahalle aynı zamanda birlikte yaşama kültürünü devam etttirmektedir. Ara sıra mahalle maçları, akşamları bir restoranda buluşup zaman geçirmeler, zengin bir komşular kalabalığı sunuyor. Herbirisinin dikkate değer kimliği ve öyküsü var. Mesela restoran sahibi bayan lise aşkını unutamamış, rahip olmaya karar veren eski sevgilisine kırgın ve kızgın bir hayat sürmektedir. Bu rahip ile baş aktörümüz çocukluk arkadaşıdır.

Mühendis kahramanımız ailesine bağlı, maddi ve manevi onlarla zaman geçiren gelirini paylaşan biridir. Ama anlaşılmaz hüzünleri vardır. Çünkü karısı kariyerini yeterli bulmamakta, müdür olmasını istemekte, Üniversiteden anlaşamadığı birinin astı olarak işyerinde çalışmak zorunda kalmakta, kendi elemanlarını koruyup kollamakta zaman zaman zorlanmaktadır. Geçici elemanı da işe alan kendisidir. Bu genç kadının büyükannesi ile zor şartlarda tanışır. İlgilenir, yardımcı olur, bir huzurevine yerleştirirler. Büyükanne işitme engellidir. Torununu bu iyi adama emanet ederek vefat eder. Cenazesini bütün mahalleli organize olarak görkemli bir törenle kaldırırlar.

Baş aktörümüz aldatılmaktadır. Hem de anlaşamadığı üstü ile…. Bir yandan kariyerini engellemek için rüşvet komploları ile boğuşurken tesadüfen bu durumu öğrenir. Klasik bir koca davranışı yerine bu olayın ortaya çıkmaması için elinden geleni yapar. Ancak uzun sürmez, her ikisine de farklı bir yaklaşımla yansıtır.

Şaşırtıcı yönleri, kahramanımızın acısını biz diğer oyunculardan öğreniyor ve derinden hissettiriliyoruz. Zira o ruhsal durumunu başkalarına yansıtacak kadar düşüncesiz değildir. Böylelikle etrafında dostlarından koruyucu kalkan oluşur. İntihara yaklaştığı anlarda bile onu düşünen tedbir alanlar vardır. Onun adına üzülür, savaşır, olayı çözerler. Bir gün kızın eylemleri açığa düşer ve kız ortadan kaybolmak zorunda kalır. Baş aktörümüz kendi aleyhine çalışan bu kızın aslında bu sayede kendisine çok iyilikler yaptığını öğrenir ve onun normal bir hayata dönmesi için elinden geleni yapar.

Birkaç kere izlediğim bu filmi sıralama gerekirse Kore dizilerinin ilk sırasına koyuyorum. Bizim kültürümüze yakın aile hayatı, değerler ön planda tutulması, günlük hayatı abartısız işlemesi, sıradan kişileri farklı karakterler olarak ele alıp bir bütünü oluşturduklarını düşündürmesi, olay örgüsünün birkaç alt öyküyle güçlendirilmiş olması beğendiğim yönleri oldu. ( Alt öyküler: aile kavramı, sadakat, iş ahlakı, ataya vefa, mahalle kültürü, budizmin sorunlara ürettiği felsefe….)

Herhalde Lee Sun-gyun’un oyunculuğu, masum yapısı, ses tınısının hüzne uygunluğu, ayrı bir sevimlilik katan peltek telaffuzu bu filme oldukça iyi uyumlanmıştı. Gerçek hayat öyküsünde de hüzünlü bir veda ile karşılaşınca bu filmde kendisini oynadığını düşündüm. Ya öyleydi ya da o kadar iyi oyuncuydu ki, böyle bir adamın gerçek hayattan alıntılandığını düşündürdü.

Son söz olarak dünya sinemalarının Avrupa ve Amerka’daki hızını sevmediğimden, Hindistan’ın ki kadar yavaş olana da katlanamadığımdan; Güney Kore filmlerinin akışını oldukça uygun bulduğumu söyleyeceğim. Elbette hepsi değil. Ama bize uygun içerikleri ve başarılı sinema teknikleriyle alışkanlığı değiştirip Doğu sinemaları ile de buluştuğum için çok mutluyum, size de tavsiye ederim.

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

GÜMÜŞ SÖZ Sözün gücünü farkedeli epeyce yol aldık hayatta. Tadımız, tesellimiz, yoldaşımız, yârenimiz ve daha niceleri oldu söz benim için. Sözlerle dolu nice kitaplar.... İnsanoğlunun en değerli buluşu herhalde sesi söze, sözü yazıya dökmek....Sahibinin zerresi kalmamışken dünyada sözü yolculuğuna devam eder. Öyle bir sözdür ki o, doğduğu dilin gücünü yansıttığı ölçüde ömrü devam eder. Sözün gücüyle ruhlar inşa etmeyi isteyenlerin paylaşım mecraları bulmaları ne güzel şans!...