BAYRAMLAR…BAYRAMLAR…BAYRAMLAR
Kişisel değerlendirme
Ah nerede o eski bayramlar, denilmesine aşinalığımız, bu yazının konusu değil.
Ben hiçbir zaman eskiye özlem duyan, o günlerde olmayı arzulayan biri olmadım. Özlemek farklı bir şey…
Günümüze odaklanalım. Bayramlar bizim için ne anlam ifade ediyor?
Tatil…Bir hafta tatil olsun çığırtkanlığı ile hedefine ulaşan turizmciler ve onların potansiyel müşterileri var. Kabul edin ki bu tatillere giden belirli bir kitle. Bundan beş on yıl önce orta gelir grubu bu özentiyle tatil kervancılarına meyletmişti, enflasyon sağolsun rüyaları çabucak bitti. Bu günlerden kalma, çevrem soruyor: “Tatil planınız var mı? Nerede geçireceksiniz?” Benim bayatlamış cevabıma bozulan yüzler göreceğimi bilerek “ Bodruma” diyorum. Ama cevabım hayret verici sözlerle karşılanıyor “Ooooo, siz de ünlülerin rağbet ettiği yerlerdesiniz, nereden vurgun yaptınız? Ben de oraya gidebilirim, neresinde olacaksınız?”
İşte şaşırtıcı bulmacanın cevabı “Evin bodrumunda, eskileri çıkarıp, yenilerini depoya kaldıracağım” Gülme imojisi!...
Bayramın birincisi gırtlaklarımızın yeme içme özgürlüğüne kavuşup bolca tıkınabilmek, ikincisi gelsin kavurmalar, mangallar… Anladığınız üzere yeme zevki hayli gelişmişlerin bayramından anlamlandırma. Bir de bunun evde hazırlık tarafı var.İkramlıklar…Yöreden yöreye çeşitlenen, zahmetli zahmetsiz bir dünya hazırlık gerektiren. Temizliği de ekleyin. Büyük bir hazırlığın sonunda yorgunluk atma. Niye öyle dedim ki? Misafirler gelecek, dinlenmece olmaz. Yani itiraf edelim ki misafirliğe gitmeyi de gelmelerini de koronadan sonra istemeden, zoraki yapar olduk. Çok misafir gelmeyecek. Bizim eve kız kardeşim ve yeğenlerim geldi, aynı zamanda komşular, bir de tanımadığım iki çocuk kapımı çaldı…Hem şeker hem harçlık ikram ettim. Kulaktan kulağa arkadaşlarına fısıldasınlar kapımı daha fazla çocuk çalsın diye. Heyhat! İkramlıklarımızı kendimiz tıka basa yedik. Midelerimiz bayram etti, kaslarımız, damarlarımız ağladı.
Bayram kıyafet seramonisidir. Bizde çocuk kalmadı artık bayramlık almıyoruz. Ama çocuklu evlerde hâlâ baramlık giysilerle donatılma var. Üstelik karne dönemiyle bütünleşince iki bahşişi birden aradan çıkarma fırsatı olmuştur. (Herhalde, galiba, sanırsam)
Gelelim bayramın esas benim için anlamına. Demans hastası yaşlı annemin sayesinde birileri bayram için ziyaret edecek bir yer arıyorsa orası annemin evidir. Babam evin en büyük kardeşi olduğu için öteden beri ağırlama işi bizdeydi. Babamım vefatından sonra annemin de kardeşlerinden tek yaşayan olması hasabiyle ziyaretlerin yönü annemin evidir. Muhtemelen bir sonraki bayrama “kim ere, kim göre” ruhsal durumuyla gelmeye gayret ediyorlar. Benim yapacağım tek hamle bayramlaşmaya anneme gitmek ve orada çöreklenmek. Bütün sülale ayağımıza geliyor. Hakiki bayram yapıyorum. Büyüğü, küçüğü, ne zevkli sohbetler, yemeler, içmeler, tanışmalar, yeni jenerasyonla kaynaşmalar… Hele de hizmetleri benden küçükler yerine getiriyorsa, daha ne istenir.
Annem ilginç diyaloglarla bayramın en renklisi. Ben ablasının kızıyım, ablam teyzesi, torunu dayısının oğlu olunca varın sohbetin güzelliğini siz hayal edin. Hiç tanımayacağını zannettiğimiz beş-altı senedir görmediği birinin şıp diye adını telaffuz etmesi ise bayramın en güzel sürprizi.
Tepkiniz nedir?