DEVLET ANA
Kemal Tahir Romanı
Sosyal ağlarda gezinerek mutlu olanlar, odaklanma süresinin kısa sürdürebildirdiklerinin farkındadırlar. İşte onlar için uygun bir kitap bu. Sanal görsel canlandırma beceriniz yüksekse aradığınız kitap budur.
Kendi penceremden, kendi okur özelliklerime göre değerlendirdiğimi belirtip, en güzel kitap okumaların anlatılanların yönetmeni olup kendi filminizi zihninizde çekmeniz. Ben öyle keyif alıyorum:
Okunması çokça öneriliyor bu kitabın ama, bunun için okumayın. Özelliklerini sıralıyorum, bunlardan birini okunması için yeter sebep görürseniz okuyun.
Öncelikle 700 sayfaya yakın bu kitabın okunması kaç gün sürer diye tahmini bir hesap yapın, sonra onun yarısı günde bitireceğinize ben eminim. Aksiyonu, olay akışı, merak unsuru bu kitabın sayfalarında ilerlemenizi kolay kılıyor. Farkında olmadan sayfalar devirdiğinizi göreceksiniz. PDF formatında internette bulabilirsiniz. Ekonomik koşullarda satın alma bedeli vazgeçirici unsur olmasın.
Tarihi bir roman. Ama kahramanlar arasında kurulan ilişki çok değişmemiş, tanıdık gelecek. Siz de etrafınızda Aslıhan’lar, Kerimcan’lar, Mavro’lar olduğunu görüp şaşıracaksınız. Aşk var, ihanet var, acı var, kahramanlık var, mizah var, kalleşlik var, varoğlu var… Ertuğrul Gazi’nin Söğüt’te konuşlanan beyliği etrafında Osmanlı’nın nasıl küçük bir aşiretken büyüyüp etkin bir topluluk olduğunu, Şövalyeli, Papazlı, Rumlu, Ermişli, Yunus Emre’li bir tabloda birebir tanıklık ettirileceksiniz. Kurgu olduğunu unutmadan. Belki birkaç olayı merak eder aslı astarı böylemiymiş diye merak eder bakarsınız.
Bir zamanların çizgi roman modasını hatırlayanlar azdır, günümüzün animelerini de çoğumuz bilmiyoruz, onların tadında bulacağınıza inandığım bir dili var. Işın kılıcı yerine halis mulis kılıç, hançer, 350 km hızla giden otomobiller, uçan, zaman yolculuğu yapan hızlı mekan değişimi yerine atlı, at arabalı yolculukları kabul edeceksiniz. Ama maceranın bir tutam dozu eksilmeden… Otel yerine hanlar, kervansaraylar, paşa konakları veya hisarları da eklemeliyim.
Yemekten giyime farklı olması ayrı bir ilginçlik veriyor. Zira ayrıntılı betimlenmiş. Gözünüzde canlandırabiliyorsunuz. Benim hoşuma giden ise erkek kadın ayrımı çizgiler net çizilmekle beraber, bugün bile çok gerisinde kalınan bir görev paylaşımında kadın ve erkeğin yanyana oluşu… Bir yiğit Kel Derviş, Gündüz Alp var ise bir Bacıbey var kadın kahraman…Roman kahramanı değil bahsettiğim, lider, ata biten kılıç sallayan bir kadın. Oğlu yiğit olmak yerine mollalığı seçtiğinde ona postasını koyup yiğit yapacak kadar kararlı ve baskın bir kadın karakter.
Bir romanı bu dille okumalısınız. Destansı. Dede Korkut tadında. Ama onun kadar ağır ve şiire de yer veren modda değil. Cüneyt Arkın’ın Kara Murat filmlerinde Bizanslılarla mücadelesinde kullandığı dil. Aşinasınız. Belki de özlediniz. Hadi küçük bir kuple örneklendireyim:
“Üst yanımız Osman Beyimizin arkasında, cenk yerine ayak ayak sokulduk. Bir de baktık ki, kavuşmuşlar, karışıp tutuşmuşlar. At kişnemesine, "Yektir, Allah yek!" bağırtısına, "Yetiş İsa Baba!" , "Aman Meryem Ana!" çığrışına yürek dayanmaz, binekler çarkalanarak tepiştikçe yer tozundan gâvur Müslüman ayırt edilmez. Say ki, bildiğin kıyamet kopmuştur.”
Biz kimiz, kimlerle iş tutmuşuz, bugün geldiğimiz yer neresi? Sorularını da bir parça buluyorsunuz kitapta. Göçebe bir kavim olduğumuz anlatılır. Ama bilmediğimiz göçer yaşamak nasıl bir şeydir, bu kitapla tecrübe ettiriyor bize Kemal Tahir. Büyüklere saygımız, kanaat önderi dediğimiz kişiler toplumda nasıl yer ediniyor, ziyaret edep adabı, haberleşme, toplum içi düzen, iş bölümü hakkında bilgilerimiz oluyor. Açıkçası bugünle karşılaştırmadan edemiyorsunuz. Aynı işlevler sürerken, daha fazla komplike hale getirmiş sorunlar üretmişiz diye düşündüm ben. Bir topluluğun en başında olmak hangi sorumlulukların üstesinden gelmeyi gerektiriyor diye bir kez daha düşünüyorsunuz. Kıtlık, yağma, can mal güvencesi o zaman da sorun olmuş, nasıl çözmüşler acaba diye merak ediyorsunuz. Bugün de sorun zaman zaman tırmanıyor. Benzer sebepler mi buna yol açıyor acaba. Bu kitap bir ülke yönetiminin küçük bir simülasyonu adeta. CİO olmaya hevesliler hadi okuyun bilgi birikimiz artsın, görüş açınız farklılaşsın.
Karşılaştırma ötesinde, bölüm bölüm düzenlenmiş olması güzel.Yabancıların gözüyle Türklerin nasıl bir topluluk olduğunun verilmesi ilginç bir başlangıç oluşturmuş. Irklar arası mücadele beklerken sürprizler sizi bekliyor. Düşman dediğiniz düşman değil, dost dediğiniz dost değil. Menfaat ilişkilerinin ırk, din dinlemediğine bol bol örnekler var. Eh aşklar da eksik kalmıyor. Demircan-Liya aşkı, Orhan Bey-Lotüs aşkı mesela….
Kitabı okumanız için yukarıda yer verdiğim gerekçeler yetmedi ise, Devlet Baba değil de neden Devlet Ana, onu merak edip okuyun…
Tepkiniz nedir?