EĞİTİME BEYİN FIRTINASI
DENEME : Eğitimci bakış açısıyla öğretmenin kalitesini artırıcı çözüm önerileridir.
Öğretmenlik mesleği bir toplumun beşeri kaynaklarına yatırımdır. Eğitimin en önemli unsurudur. Buna rağmen, pek çok fiziksel ihtiyacın arkasında kalmıştır: Okul, derslik ihtiyacı, ders materyalleri, eğitimle karşılamaya yeterli gelmediği düşünülen sayısız destek eğitim projeleri ve daha niceleri….
Eğitim paydaşları olan yönetici ve denetleyici kademedeki herkesin kendini geliştirmesi, güncellenmesi bugünle sağlam bağlar kurup geleceğe bakış kurması gerekiyor.
Mesleki gelişme nedir? Her şeyden önce bana göre zihniyet gelişimidir, farklılaşmasıdır. O kadar hızla değişen bir çağda yaşıyoruz ki, yeni bir gelişmeyi bilgiyi öğrenene kadar önümüze çığ gibi öğrenilecek bilgiler yığılıyor. Eğitimi bir araba gibi düşünürsek, bu yeni bilgileri öğrenme etkinlikleri arabanın arka tekerleğinin gevşeyip düşmesini önlüyor sadece.
Eğitim politikaları benim, üniversitenin, bakanlığın çözeceği meseleler değil. Bu nedenle bunları geçmeliyim. Sorunları sıralamakla başlarsam yine çorbada tuzumuz olacak söylemleri vurgulayamamaktan korkarım. En iyisi meyve yiyecek adımlara hızlıca başlamak…
1- Her seviye ve branşta öğretmenlik yapanların ihtiyaçları farklıdır. Hepsine yönelik yapılmamalı her seviye için ayrı zaman ve yer ayrılmalıdır.
2- Öğretmenlerin dinlenme zamanlarında verilen eğitimin motivasyonu düşük olur. Öğretmen ister ki bir eğitimde öğrendiklerimi hemen ertesi gün sınıfına uygulayabilsin, sıcak sıcak dönüt alsın. Tatmin olma duygusu verilecek bütün ödüllerin en üstündedir. Motivasyonu artırır.
4-Mesleki eğitim konularının "körler, sağırlar birbirini ağırlar" yaklaşımından çıkarılması lazım. Konu listeleri her yıl sonu bakanlıkça açıklanır. İdareciler de bunları öğretmenlere paylaştırır. Görev alan için külfet, dinleyenler için işkence haline dönüşür. Dostlar alışverişte görmesin. Yoksa bu konuları uzmanından öğrenmenin bir yolu; hiç yapılmaması daha iyidir. Uzmanlar kendi sahasında öğretmenleri yetiştirirse amaca ulaşılır. Bir edebiyat öğretmeninden "drama" dersi alacak branş öğretmenleri bu eğitimden ne kazanım elde edebilir? Son uygulama uzaktan eğitim. Bir nebze daha iyi. Ama bunu da lise öğrencisine anlatır gibi düz ve kitabi anlatılması yine kalite sorunu oluşturuyor.
5-Eğitimlerin uygulama sahası kesinlikle sınıf olmalıdır. Birçok kaydî bilgi aktarıp bunların zihinde hıfzedilip edilmediğine bakılan sınavla mesleki eğitim olmaz. Örneğin "Masal Anlatıcılığı" asla teorik bir eğitim olmamalı.
6- Aday öğretmenlerin yetiştirilmesi bir sürü kanun, yönetmelik bilgisine boğulmaktan kurtarılmalıdır. Hakikaten bir yıl sadece gözlem ve diğer öğretmenlerle tecrübe süreci olmalıdır. Hatta bunun için ayrılmış okullar her şehirde bir tane olması ideal olurdu.
7-Öğretmene her bilgi yığılmamalı. İş güvenliği konusu başlı başına bir saha iken, öğretmene bunu belletmeye çalışmak, "yarım doktor candan eder" sonucuna yelken açmaktır. Niye bir köy öğretmeni gibi, hala her branştan anlayan kişi öğretmen olmak zorunda. İlle de olacaksa o sahada çalışması için tek sorumluluk yüklenmeli. Okulda olması gereken iş sahaları (iş güvenlik, hemşire, doktor, bilgisayar teknisyeni, muhasebeci, strateji uzmanı (TKY için) vb.) kadrosu var edilerek yapılmalı. Bunlar mesleki gelişme konusu olmaktan çıkınca ortalık berraklaşacak gibi…
8- Öğretmenlerin dersi ile ilgili öğrenme adımlarını daha çok bilme ihtiyacı var. Her konunun aktarılışı için farklı yol bulup başarılı olanlar yaygınlaştırılmalı. En güncel deneyimlere hemen ulaşmak sağlanmış olur. "Eğitimde iyi uygulamalar" ve benzeri projeler bunu amaçlıyorsa da ödül verme ile sonuçlanıyor, yaygınlaşması sağlanamıyor. İstanbul gibi büyük şehirler daha küçük gruplu organizasyonla yerinde eğitim ve modelleme yapmalıdır. İlçe bazında mesela…Harezmi Projesi gibi…
9-Teknolojiyi kullanma yetersizliği biz öğretmenlerde pandemi döneminde öne çıkan bir sorunumuz. Ancak sınıflara döndüğümüzde önemini yitirdi. Yine de teknolojiyi kullanmada öğrencilere sunmada yetersiz kalmayacağımız eğitimler verilmeli. Bunda da sanal ders ortamlarında ETKİLEŞİMLİ olacaklar önemsenmeli.
10-Öğrenci seviyelerinin kişilik özellikleri ve psikolojileri bilmemiz gereken başka bir saha. Ne yazık ki burada sadece kendi tecrübelerimizde olana geçit veriyoruz. Çocuk ve ergen psikolojisinin Türkiye de yararlanabileceğimiz sayıda kurum ve uzman olduğunu düşünmüyorum. Ama bir yerden başlanmalı.
11- Okullara Rehber öğretmen kadar desteği gereken Sosyologlardır. Çünkü biz fertlerden çok gruplarla birlikteyiz. Grupların da sosyolojik özellikleri Toplumbilimci tarafından bilinir ve yön verilmesi sağlıklı yapılır. Bu konudaki eğitimler de bizim mesleki yeterliliğimizi artıracak.
12-Öğretmenlerin ilgi alanına yönelik, psikolojilerini pozitif kılacak ve hobi edinmelerini sağlayacak gönüllü çalışmalar dinlenme zamanlarında planlanmalıdır. Ancak eğitim döneminde faydalanacağı eğitimlerden sınıfın öğretmensiz kalma problemi nedeniyle yararlanamaması çözülmelidir. Müsait öğretmen tedariki mümkün kılınabilir(Ücret karşılanırsa)
13- Eğitimin büyük kalabalıklara değil küçük gruplara etkili olacağı bilinmelidir.
14- Eğitim planlanmalıdır. Zamanı, yeri, fiziksel donanımı ile ilgili sorun yaşanmamalıdır. En iyisi eğitim amaçlı her ilçede sabit mekanlar olması, ilçe milli eğitim müdürlüğü binası planlanırken bu da düşünülmelidir. Eğitime gelenler de bilinmezlikle karşılaşmak yerine güvenle hazırladığı içeriği sunabilir. Eğitim alanlar da tam fayda sağlamış olur.
15-En önemli mesleki eğitim, gelecekle ilgili planlamaların dünyanın gidişinin ne yönde olacağına dair beyin fırtınasıdır. . İhtiyaç nedir? Gelecekte öğrencilerimize hangi becerileri edindirirsek daha iyi hazırlamış oluruz? Bunları bilmeye ihtiyacımız var. Yönünüzü ve hedefinizi görürseniz o yolda ilerleyen öğretmenleri bulursunuz. Az ilerler veya hedefe çok yaklaşır. Ama kendini o yola koymuş öğretmenler mutlaka olacaktır. Sonrasında eğitimi dizayn etmek bir ayrıntı olur.
Tepkiniz nedir?