Evden Çıkmak İçin de Bir Sebep Verin Bana Sokakta Ölmemek İçin de
21/Ekim/2022
Madem sokak evime giriyordu, evimden çıktım sokağı da giyinip. Akış varsa illa karşı çıkmak, illa debelenmek mi? Hayır. Beraber kapıldık, ben de karıştım. Ben de onlardan biriyim. Ben de İstanbulluyum. Ben de evsizim. Paltom, kirleniyor her geçen gün. Elbisem ıslanmadan da yağmur kokuyor. Yıkamadan koruyorum bir müzeci hassasiyetiyle. Beraber aktık, karşı gelmedim. Gidenleri takip ettim, gelenleri gözlemeden. Gidenleri unuttum biraz, gelecekleri beklemeden. Atatürk bulvarını aştım, itfaiye caddesinde taşı çıkarırken ayakkabısı çıkan bir çocuğu ve daha öncesinde ayağına büyük geldiği için her adımda ayakkabısı çıkayazan bir çocuğu gördüm. İlkinin fotoğrafını çektim, ikincisi fazla karanlıktı, cesaret edemedim. Yürüdüm ama yorulmadım. Isındım. Rüzgar vardı, başım üşüdü. Rüzgar bir şeyleri sürüklüyordu, cami duvarına yaslanıp uyuklayan tozlu gölgeleri, ağaç dalları arasında gizlenen hayali kimsesizleri.. Sokak öylesine kirliydi ki gözlerimi silmeye utandım. Bozdoğan kemerini geçince, birden işte, kavuştum oraya. Zeyrek'e. Bir bütün olarak kavramalıydım. Sadece Fazilet Sokak'la sınırlayamazdım. Fazilet Sokağı Fazilet Sokak yapan tüm o dar Zeyrek sokakları, geniş bulvarlar, üst ve alt geçitli ana yollarıyla, bütünüyle İstanbul. Fazilet sokak o sıkışıklığın ucunda, o kargaşanın, o akışın, o duramayışın, nereye gideceğini bilmesen bile kendini yollara bırakışın, sokak başlarında metro istasyonlarında bir karton parçası, yırtık bir battaniye üzerinde el açışın, hayata yalvarışın, bir dirhem can, bir anlık nefes, birazcık yaşamak. Yok mu şu Ekim sabahında, verin bir parça yaşam. Verin. Ama orada olsun, oraya doğru yürütsün. Evden çıkmak için de bir sebep verin bana sokakta ölmemek için de. Ben ne evsiz ne sokaksız yapamam.
.
Tepkiniz nedir?