EVİM NERESİ (16)
KELEBEK KANADINDAN KASIRGA TOHUMU
Yalanların ve kötülüklerin hiç değişmez bir fıtratı vardır. Yalanlar eninde sonunda doğruya; kötülükler de iyiliğe yenilir. Günümüzde bunu gözlemleyemiyoruz.Bozduğumuz sistemin kendi çarkını işletememesi sözkonusu. Hayatımdaki yeni gelişmeler bunlara farklı birgözle baktırılmam,bir yandan beni korkutuyor, diğer yandan umut aşılıyordu. Ağır bir sorumluluk ancak başarıya ulaştığında sayısız insanın mutluluk ve huzura kavuşması beni cezbediyordu. Neden ve nereden çözüm geldiğini bilmeseler de insanlar gizil bir gücün sadece iyilikleri var etmek için uğraştığını biliyorlardı. Yaradan diye çeşitli adlarla bağlandıkları bu güç biliyorlardı ki her zaman devredeydi.
Dünyanın her alanda sistem müdahelelerine ihtiyaç varken, buna talip olan pek çok oluşum dillendirilmeye başlandı. İnsanlar komplo teorileri dese de ilgilenen bir kitle, kendince yandaş veya karşısında olarak mücadele ediyor. Bunlardan biri miyim? Benim gizil olarak irtibatlandıklarım etrafıma rağmen sadece kendimin olması yeniden şüpheler denizinde boğulmama yol açtı. Ya ben zihnimde birilerini uyduruyor, sanal olarak konuşmalar icad ediyorsam! Nice sahte peygamber denilen insanlar, nice şizofren teşhisi konan başka alemlerde yaşayan insanlar var. Ben de pekâiâ bunlardan olabilirim. Şişkin bir ego geliştirmiş, hayallerimi gerçek zannedip hayal dünyasında kendimi kaybetmiş olabilirim.
Beyin algı panellerim birden hareketlendi. Rehberim düşüncelerim için müdahele gereği duymuş olacak ki;
-Tam da bu nedenle sen doğru insansın ve doğrulardan başka yapabileceğin bir şey yok. Bütün insanlar farklı meziyetlerde yaratıldılar. Eşit ve fevkalade. Patates toprağın altında meyve verirken, elma dal üstünde meyve veriyor. Fark sadece bu kadar. Keşke bütün sistem yaradılışları üzerine devam edebilseler. O zaman başka müdahelelere ihtiyaç olmazdı. Sebepleri çok çeşitli olsa da sistem artık kendi kendini döndüremiyor. Aslında pansuman müdaheleler için sendeki kilitlerin anahtarlarının dönmesine izin verildi. Başkalarında niye olmadı? Çünkü sendeki meziyetler iyileştirici. Onlarda açılan kilitler de başka yaraların ya da aksaklıkların ilacı. Sen üstün yaradılan değilsin. Sana bir görev biçildi, bunu ayrıcalık ve tanrısal görüp kendi lehine kullanmayı seçenler de oldu. Akibetleri kötü oldu. Nice firavunlar, zalim yöneticiler bu dünyadan yok edildiler.
-Günümüzde yok olmuyorlar ama. Acı çeken masum insanlar, öldürülen çocuklar, soykırıma uğratılan halklar var. Bir de bunlara tanıklık yapmak zorunda bırakılıp çaresizlikleriyle başbaşa muzdaripleri eklersek ne çok sayıda insan acı çekmekte. Niye bitmesi gerekmiyor, ne zamana kadar sürecek?
-Sistemsel mekanizma hemen gidip sorumluların icabına bakmak veya felaketler yağdırıp toplu imha yoluyla işlemiyor. Firavunun memleketinde piramitleri yapanlar nerede? Uzağa gitmeden Anadolu topraklarında Hitit, Urartu, Frigler, Sümerler, Akadlar gibi daha pek çok halk sayılmakta. Nerede bunlar? Daha yakına gelelim. Osmanlılar bir sülalenin uzantısı organizasyon. Başka sülaleler de beylikler kurmuşlardı. Onlar neredeler?
-Bilmiyoruz. Çünkü bilgi ve belgeler yok edilmiş. İzini süremiyoruz. Yazılı aktarımın belirli bir sınırı var. İletişimin sözlü olduğu dönemler tamamen bilinmezlikler içinde. Yazı bulunup sonrası da çok değil. Ya korunamamış, ya da kasıtlı olarak yok edilmiş. Ama bizim bildiğimiz halkların sürekli birbirleriyle mücadele ettiği, güçlü olanın geleceğe ulaştığı, yenilen ve zayıf olanın yok edildiği yönünde.
-Kasırgalar en çok nereyi etkiliyor?
-Okyanus kıyılarını, Okyanusa kıyısı olan kıtaları ve bu kıtalardaki ülkeleri.
-Hava olayı aslında basitçe izah edersek. Rüzgar hep böyledir. Her yerde aynıdır.Ama Afrika’da bir kelebeğin kanat çırpışı Amerika’da kasırga oldurabilir. Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir. Yapılan her hareketin, her kanat çırpışının, her haksızlığın, her katliamın, her iyiliğin evrende mutlaka bir etkisi ve bir karşılığı vardır.
-Bunun olmasını o kadar çok istiyorum ki, ben dur diyeyim bütün kötülükler dursun. Gerçekten muktedir olanlar bunu niçin yapmıyor anlamıyorum. Bir kişi ne yapabilir, gücü yok ki zulümleri durdurabilsin diye düşünürdüm. Ama galiba hemen ve tanıklığımda sonuçlar istediğim için böyle. Artık biliyorum, benim yaptığım ufacık bir hamle mutlaka yerini bulacak, zaman ve zeminde tamamlayıcı rolünü oynayarak kötülüklere set çeken bir duvarın tuğlası, belki de ilk tuğlası olacak. O hızda büyüyüp çoğalan iyilikler yumağı kötülükleri nefessiz, etkisiz bırakacak.
-Her taraftan sarılan bir ülkenin çaresiz evlatları 1919’dan sonra dünyayı dize getirmedi mi? Bir kişi bir kıvılcımı ateşledi, yüreklerde o kıvılcıma üşüşecek kelebek çoktu, kanat çırptılar, olmazı oldurdular. Haklı ve doğru hep kazanacaktır. Kötülük diz çökmedi henüz. Yeniden ve farklı hamlelerle amacını gerçekleştirmeye çalışıyor. Zayıflandı bu bölge, destek ve denge müdaheleleri bu nedenle harekete geçirildi. En büyük kötülük ne biliyor musun? Doğru diye sunulanlar yanlış, yanlış diye sunulanlar doğru. Kötülük odakları bunu yapmayı başarıyorlar her seferinde. Kimseye izah edememen bu yüzden. Özgürlüğe ihtiyacın var. Herkes senin gördüklerini bildiklerini bilirse kaos olur. Onların onayına değil, yaradılış kaynağının onayına güven. Şu soruyu sor kendine: Madalya almak, ünlü olmak istiyor muyum? Buna “evet” derse gönlün bir gün yoldaşlığımız orada sona erer. Zira ego tüm bencilliği ile ruhunu ele geçirmiştir.
-Ben buradayım, burası evim, benim dünyam… Varlığım bu dünya içinse kabulüm. Ben bir kelebek olmaya hazırım. Kanat çırpacağım kötülüklere, kasırgalarımdan korksun zalimler.
Tepkiniz nedir?