EVİM NERESİ (4)

KPNE

Ocak 28, 2023 - 17:00
 0
EVİM NERESİ (4)

            -KPNE yetkilileri burada görüşme talep ettiler. Dosyayı incelediniz, en bilgili sizsiniz bu durumda. Lütfen toplantıda bulunun.

           Sabah mesaisinde aldığı bu direktif üzerine, dosya için yaptığı çalışmaların özeti aldığı notlari bir düzene koymak istedi. Bir holding gibi çalışan firmanın çok çeşitli iş alanlarında alt firmaları vardı. Kimisi zarar, kimisi az kârla, kimisi de epeyce kâr ederek faaliyetini sürdürüyordu. Buna göre sınıflandırdığı firmaların listesini en üste koydu. Ticaret odası kayıtlarına göre epeyce eski bir kuruluşa sahip firmanın hesaplarını daha önce kimin takip ettiğini merak etti. Buna ilişkin bir bilgiye rastlamadığını hatırladı. Bir bilanço onayı veya vergi dairesine bildirilecek gelir beyannamesinin düzenleyenine ilişkin bir kaşe , hiçbiri yoktu. Bu kadar büyük bir firmanın uzman desteği ile yönetilmeyeceği düşünülemeyeceğine göre acaba gizlilik gerektiren bir geçmişe mi sahipti?

             Öğlen iş arkadaşlarıyla oldukça gürültülü bir yemek faslındaydı. Herkes eğlenirken, o gergindi. İlk defa büyük bir sorumluluk aldığını, hakkını veremezse gözden düşeceğini varsayıyordu. Bir daha kimse ona ciddi ve önemli bir iş vermezdi. Diğer kişilerin yardımcısı konumuna düşerdi. Oysa derece ile okullardan mezun olmuş, mesleğinin gerektirdiği yeterliliklere büyük bir hırsla sarılmıştı. En iyisi olmalıydı.

             Dosyalara dalmış, vaktin ne kadar ilerlediğini farketmezken, bir yardımcı görevlinin ismini söylemesiyle irkildi. Dosyalarını notlarını, bilgisayarını kucaklayıp toplantı odasına yöneldi. Uygun bir şekilde masanın en ucuna yerleşti. Henüz kimse teşrif etmemişti. Aceleciliğine kızdı. Sonra telaşesiz hazırlanmanın rahatlığı geldi aklına. İşte hazırdı. Şef ve müdür birlikte odaya geldiler.

            -Binaya giriş yapmışlar. Danışmadaki görevlilerle buraya gelmek üzeredirler.

             Firma yetkilileri üç kişilik bir ekipti. Oldukça seçkin görünüşleri vardı: Kıyafetleri uyumlu saç ve ciltleri bakımlı, hiç niyetinizde olmasa bile saygı göstermenizi kendiliğinden sağlayan emin duruşları ile… Masa etrafına oturuldu. Taraflar düzeninde yerleşildi.

             Şaşkın oturuyordu çalışma masasında. Yaşadıkları bir rüya gibiydi. İsmini söyleyerek ilk onunla tokalaşmış, şef ve müdürü sonraya bırakmışlardı. Tavsiye ile bulduklarını, birlikte çalışacak olmalarından memnun olduklarını filan söylüyorlardı. Şefin ve müdürünün yanında aklına gelen bir sürü soruyu soramadı: “Kim tavsiye etmişti, nereden biliniyordu, hangi özelliği o kadar tecrübeye sahip kişiyi es geçmelerine sebep olmuştu?...”

            -Sizi bir gün firmamıza bekleriz. Daha yakından tanımanız ve detayları incelemeniz iyi olacaktır. Dosyalar üzerinden elbette fikir edinmişsinizdir. Ancak biz geleceğe ilişkin fikirlerinizi, daha doğrusu önerilerinizi almak isteriz.

            Bu insanlarla daha önce karşılaşmamıştı. Onlar da zaten henüz tanıdıklarını söylüyorlardı. Ama onu tavsiye edecek bir geçmişi olmamıştı. Mesleğin henüz birkaç yıllık icracısıydı. Bu işyerinde acemiliğini atıp hesap uzmanlığını üst seviyelere taşımak istiyordu. Acaba birileri zihnine hakim olup, bunları düşündürtüp sonra da eyleme mi geçirmişti. Şu yapay zeka dedikleri olayın çok da kapsamı bilinmiyordu. Bilgisayarda o kadar vakit geçiriyordu ki, “yanında konuştukların, yazıştıkların ertesi gün satın alman için ürün olarak reklamla karşına çıkıyor” dediklerini duymuştu. Ya duyurulmayan becerileri vardıysa… Zihin okuma gibi, düşüncelerin enerjisini yakalayıp somut bir veriye dönüştürmek gibi…

            Günü allak pullak bitirse de, işyerinden gururu okşanmış bir özgüvenle çıkmayı ihmal etmemişti. Artık şefe, müdüre karşı bir avantaj elde etmişti. Bir müşterinin özel tercih ettiği personeldi.

             Hava oldukça soğumuştu. Akşam sis basmıştı her tarafı. Vapur seferleri iptal edildiği için herkes köprüden kara yoluyla Boğaz’ı geçmeye mecbur olmuş, bu yönelim, otobüslerde izdihama yol açmıştı. Kuyruk ancak beşinci otobüs kalkarsa binebileceği kadar uzundu. Düşündü. Bu yakada kendini misafir ettireceği bir tanıdığı var mıydı?

              -Aaaa, sen de mi buradaydın? Ben bu akşam bir arkadaşa söz vermiştim, Üsküdar da oturuyor. Ama mümkün değil vazgeçtim, eve gidiyorum.

               -Şanslısın evin bu yakada. Benim evim için katlanmam gerek.

               -Ne kadar çok bekleyeceksin? Gitme bizde kal bu gece. Eve haber ver beklemesinler.

              -Olur mu? Rahatsızlık vermek istemem. Ama gerçekten zor bir durum.

              - Yok, rahatsızlık vermezsin. Ben yalnız yaşıyorum. Asıl burada bırakırsam rahatsız olacağım.

              -Çok itiraz edemeyeceğim. Zira üşüdüm ve açım. Giderken birşeyler alabilieceğimiz yer var mı, evinizin yolunda…

                -Merak etme dolapta bir şeyler var. Hiçbir şey olmasa makarna haşlar seni yine aç bırakmam.

               -Çok teşekkür ederim. İyi bir arkadaşsın sen. Senin de bir ihtiyacını karşılamam sökonusu olduğunda benden istemeden çekinme, anlaştık mı?

                -Tamam, tamam. Dert etme sen. Çok şanslısın. Benimle karşılaşman mucize gibi. O güzergah evimin yolu değil, hiç kullanmam. Arkadaşımla da üç yıl oldu görüşmeyeli. Bu akşama tesadüf etmesi, ama yine de gidememem, ilginç değil mi?

            -KPNE yetkilileri burada görüşme talep ettiler. Dosyayı incelediniz, en bilgili sizsiniz bu durumda. Lütfen toplantıda bulunun.

           Sabah mesaisinde aldığı bu direktif üzerine, dosya için yaptığı çalışmaların özeti aldığı notlari bir düzene koymak istedi. Bir holding gibi çalışan firmanın çok çeşitli iş alanlarında alt firmaları vardı. Kimisi zarar, kimisi az kârla, kimisi de epeyce kâr ederek faaliyetini sürdürüyordu. Buna göre sınıflandırdığı firmaların listesini en üste koydu. Ticaret odası kayıtlarına göre epeyce eski bir kuruluşa sahip firmanın hesaplarını daha önce kimin takip ettiğini merak etti. Buna ilişkin bir bilgiye rastlamadığını hatırladı. Bir bilanço onayı veya vergi dairesine bildirilecek gelir beyannamesinin düzenleyenine ilişkin bir kaşe , hiçbiri yoktu. Bu kadar büyük bir firmanın uzman desteği ile yönetilmeyeceği düşünülemeyeceğine göre acaba gizlilik gerektiren bir geçmişe mi sahipti?

           Öğlen iş arkadaşlarıyla oldukça gürültülü bir yemek faslındaydı. Herkes eğlenirken, o gergindi. İlk defa büyük bir sorumluluk aldığını, hakkını veremezse gözden düşeceğini varsayıyordu. Bir daha kimse ona ciddi ve önemli bir iş vermezdi. Diğer kişilerin yardımcısı konumuna düşerdi. Oysa derece ile okullardan mezun olmuş, mesleğinin gerektirdiği yeterliliklere büyük bir hırsla sarılmıştı. En iyisi olmalıydı.

             Dosyalara dalmış, vaktin ne kadar ilerlediğini farketmezken, bir yardımcı görevlinin ismini söylemesiyle irkildi. Dosyalarını notlarını, bilgisayarını kucaklayıp toplantı odasına yöneldi. Uygun bir şekilde masanın en ucuna yerleşti. Henüz kimse teşrif etmemişti. Aceleciliğine kızdı. Sonra telaşesiz hazırlanmanın rahatlığı geldi aklına. İşte hazırdı. Şef ve müdür birlikte odaya geldiler.

            -Binaya giriş yapmışlar. Danışmadaki görevlilerle buraya gelmek üzeredirler.

             Firma yetkilileri üç kişilik bir ekipti. Oldukça seçkin görünüşleri vardı. Kıyafetleri uyumlu saç ve ciltleri bakımlı, hiç niyetinizde olmasa bile saygı göstermenizi kendiliğinden sağlayan emin duruşları ile… Masa etrafına oturuldu. Taraflar düzeninde yerleşildi.

             Şaşkın oturuyordu çalışma masasında. Yaşadıkları bir rüya gibiydi. İsmini söyleyerek ilk onunla tokalaşmış, şef ve müdürü sonraya bırakmışlardı. Tavsiye ile bulduklarını, birlikte çalışacak olmalarından memnun olduklarını filan söylüyorlardı.Şefin ve müdürünün yanında aklına gelen bir sürü soruyu soramadı: “Kim tavsiye etmişti, nereden biliniyordu, hangi özelliği o kadar tecrübeye sahip kişiyi es geçmelerine sebep olmuştu?...”

            -Sizi bir gün firmamıza bekleriz. Daha yakından tanımanız ve detayları incelemeniz iyi olacaktır. Dosyalar üzerinden elbette fikir edinmişsinizdir. Ancak biz geleceğe ilişkin fikirlerinizi, daha doğrusu önerilerinizi almak isteriz.

            Bu insanlarla daha önce karşılaşmamıştı. Onlar da zaten henüz tanıdıklarını söylüyorlardı. Ama onu tavsiye edecek bir geçmişi olmamıştı. Mesleğin henüz birkaç yıllık icracısıydı. Bu işyerinde acemiliğini atıp hesap uzmanlığını üst seviyelere taşımak istiyordu. Acaba birileri zihnine hakim olup, bunları düşündürtüp sonra da eyleme mi geçirmişti. Şu yapay zeka dedikleri olayın çok da kapsamı bilinmiyordu. Bilgisayarda o kadar vakit geçiriyordu ki, “yanında konuştukların, yazıştıkların ertesi gün satın alman için ürün olarak reklamla karşına çıkıyor” dediklerini duymuştu. Ya duyurulmayan becerileri vardıysa… Zihin okuma gibi, düşüncelerin enerjisini yakalayıp somut bir veriye dönüştürmek gibi…

            Günü allak pullak bitirse de, işyerinden gururu okşanmış bir özgüvenle çıkmayı ihmal etmemişti. Artık şefe, müdüre karşı bir avantaj elde etmişti. Bir müşterinin özel tercih ettiği personeldi.

             Hava oldukça soğumuştu. Akşam sis basmıştı her tarafı. Vapur seferleri iptal edildiği için herkes köprüden kara yoluyla Boğaz’ı geçmeye mecbur olmuş, bu yönelim, otobüslerde izdihama yol açmıştı. Kuyruk ancak beşinci otobüs kalkarsa binebileceği kadar uzundu. Düşündü. Bu yakada kendini misafir ettireceği bir tanıdığı var mıydı?

              -Aaaa, sen de mi buradaydın? Ben bu akşam bir arkadaşa söz vermiştim, Üsküdar da oturuyor. Ama mümkün değil vazgeçtim, eve gidiyorum.

               -Şanslısın evin bu yakada. Benim evim için katlanmam gerek.

               -Ne kadar çok bekleyeceksin? Gitme bizde kal bu gece. Eve haber ver beklemesinler.

              -Olur mu? Rahatsızlık vermek istemem. Ama gerçekten zor bir durum.

              - Yok, rahatsızlık vermezsin. Ben yalnız yaşıyorum. Asıl burada bırakırsam rahatsız olacağım.

              -Çok itiraz edemeyeceğim. Zira üşüdüm ve açım. Giderken birşeyler alabilieceğimiz yer var mı, evinizin yolunda…

                -Merak etme dolapta bir şeyler var. Hiçbir şey olmasa makarna haşlar seni yine aç bırakmam.

               -Çok teşekkür ederim. İyi bir arkadaşsın sen. Senin de bir ihtiyacını karşılamam sökonusu olduğunda benden istemeden çekinme, anlaştık mı?

                -Tamam, tamam. Dert etme sen. Allah seni seviyor. Benimle karşılaşman mucize gibi. O güzergah evimin yolu değil, hiç kullanmam. Arkadaşımla da üç yıl oldu görüşmeyeli. Bu akşama tesadüf etmesi, ama yine de gidememem, ilginç değil mi?

                 

            -KPNE yetkilileri burada görüşme talep ettiler. Dosyayı incelediniz, en bilgili sizsiniz bu durumda. Lütfen toplantıda bulunun.

           Sabah mesaisinde aldığı bu direktif üzerine, dosya için yaptığı çalışmaların özeti aldığı notlari bir düzene koymak istedi. Bir holding gibi çalışan firmanın çok çeşitli iş alanlarında alt firmaları vardı. Kimisi zarar, kimisi az kârla, kimisi de epeyce kâr ederek faaliyetini sürdürüyordu. Buna göre sınıflandırdığı firmaların listesini en üste koydu. Ticaret odası kayıtlarına göre epeyce eski bir kuruluşa sahip firmanın hesaplarını daha önce kimin takip ettiğini merak etti. Buna ilişkin bir bilgiye rastlamadığını hatırladı. Bir bilanço onayı veya vergi dairesine bildirilecek gelir beyannamesinin düzenleyenine ilişkin bir kaşe , hiçbiri yoktu. Bu kadar büyük bir firmanın uzman desteği ile yönetilmeyeceği düşünülemeyeceğine göre acaba gizlilik gerektiren bir geçmişe mi sahipti?

           Öğlen iş arkadaşlarıyla oldukça gürültülü bir yemek faslındaydı. Herkes eğlenirken, o gergindi. İlk defa büyük bir sorumluluk aldığını, hakkını veremezse gözden düşeceğini varsayıyordu. Bir daha kimse ona ciddi ve önemli bir iş vermezdi. Diğer kişilerin yardımcısı konumuna düşerdi. Oysa derece ile okullardan mezun olmuş, mesleğinin gerektirdiği yeterliliklere büyük bir hırsla sarılmıştı. En iyisi olmalıydı.

             Dosyalara dalmış, vaktin ne kadar ilerlediğini farketmezken, bir yardımcı görevlinin ismini söylemesiyle irkildi. Dosyalarını notlarını, bilgisayarını kucaklayıp toplantı odasına yöneldi. Uygun bir şekilde masanın en ucuna yerleşti. Henüz kimse teşrif etmemişti. Aceleciliğine kızdı. Sonra telaşesiz hazırlanmanın rahatlığı geldi aklına. İşte hazırdı. Şef ve müdür birlikte odaya geldiler.

            -Binaya giriş yapmışlar. Danışmadaki görevlilerle buraya gelmek üzeredirler.

             Firma yetkilileri üç kişilik bir ekipti. Oldukça seçkin görünüşleri vardı. Kıyafetleri uyumlu saç ve ciltleri bakımlı, hiç niyetinizde olmasa bile saygı göstermenizi kendiliğinden sağlayan emin duruşları ile… Masa etrafına oturuldu. Taraflar düzeninde yerleşildi.

             Şaşkın oturuyordu çalışma masasında. Yaşadıkları bir rüya gibiydi. İsmini söyleyerek ilk onunla tokalaşmış, şef ve müdürü sonraya bırakmışlardı. Tavsiye ile bulduklarını, birlikte çalışacak olmalarından memnun olduklarını filan söylüyorlardı.Şefin ve müdürünün yanında aklına gelen bir sürü soruyu soramadı: “Kim tavsiye etmişti, nereden biliniyordu, hangi özelliği o kadar tecrübeye sahip kişiyi es geçmelerine sebep olmuştu?...”

            -Sizi bir gün firmamıza bekleriz. Daha yakından tanımanız ve detayları incelemeniz iyi olacaktır. Dosyalar üzerinden elbette fikir edinmişsinizdir. Ancak biz geleceğe ilişkin fikirlerinizi, daha doğrusu önerilerinizi almak isteriz.

            Bu insanlarla daha önce karşılaşmamıştı. Onlar da zaten henüz tanıdıklarını söylüyorlardı. Ama onu tavsiye edecek bir geçmişi olmamıştı. Mesleğin henüz birkaç yıllık icracısıydı. Bu işyerinde acemiliğini atıp hesap uzmanlığını üst seviyelere taşımak istiyordu. Acaba birileri zihnine hakim olup, bunları düşündürtüp sonra da eyleme mi geçirmişti. Şu yapay zeka dedikleri olayın çok da kapsamı bilinmiyordu. Bilgisayarda o kadar vakit geçiriyordu ki, “yanında konuştukların, yazıştıkların ertesi gün satın alman için ürün olarak reklamla karşına çıkıyor” dediklerini duymuştu. Ya duyurulmayan becerileri vardıysa… Zihin okuma gibi, düşüncelerin enerjisini yakalayıp somut bir veriye dönüştürmek gibi…

            Günü allak pullak bitirse de, işyerinden gururu okşanmış bir özgüvenle çıkmayı ihmal etmemişti. Artık şefe, müdüre karşı bir avantaj elde etmişti. Bir müşterinin özel tercih ettiği personeldi.

             Hava oldukça soğumuştu. Akşam sis basmıştı her tarafı. Vapur seferleri iptal edildiği için herkes köprüden kara yoluyla Boğaz’ı geçmeye mecbur olmuş, bu yönelim, otobüslerde izdihama yol açmıştı. Kuyruk ancak beşinci otobüs kalkarsa binebileceği kadar uzundu. Düşündü. Bu yakada kendini misafir ettireceği bir tanıdığı var mıydı?

              -Aaaa, sen de mi buradaydın? Ben bu akşam bir arkadaşa söz vermiştim, Üsküdar da oturuyor. Ama mümkün değil vazgeçtim, eve gidiyorum.

               -Şanslısın evin bu yakada. Benim evim için katlanmam gerek.

               -Ne kadar çok bekleyeceksin? Gitme bizde kal bu gece. Eve haber ver beklemesinler.

              -Olur mu? Rahatsızlık vermek istemem. Ama gerçekten zor bir durum.

              - Yok, rahatsızlık vermezsin. Ben yalnız yaşıyorum. Asıl burada bırakırsam rahatsız olacağım.

              -Çok itiraz edemeyeceğim. Zira üşüdüm ve açım. Giderken birşeyler alabilieceğimiz yer var mı, evinizin yolunda…

                -Merak etme dolapta bir şeyler var. Hiçbir şey olmasa makarna haşlar seni yine aç bırakmam.

               -Çok teşekkür ederim. İyi bir arkadaşsın sen. Senin de bir ihtiyacını karşılamam sökonusu olduğunda benden istemeden çekinme, anlaştık mı?

                -Tamam, tamam. Dert etme sen. Allah seni seviyor. Benimle karşılaşman mucize gibi. O güzergah evimin yolu değil, hiç kullanmam. Arkadaşımla da üç yıl oldu görüşmeyeli. Bu akşama tesadüf etmesi, ama yine de gidememem, ilginç değil mi?

                Ailesine izah etmesi uzun sürse de, ihtiyacı anında evinin sıcaklığında bir yere kavuşması mutluluk ve şükürle doldurdu içini. Yeryüzünün evi olduğunu düşünürdü. Öyle hissettirdi. Ona göre dünyanın neresinde yaşıyor olursa oisun insanlar yaşamanın, geçinmenin, huzurun, mutluluğun peşindeydi. Öyle ki, dağbaşında kalsa,  onu davet edecek  sıcacık bir ocak ateşinin ısıttığı köşe bulacağına  inanıyordu. Zihnen bütün dünyayı geziyor olsa da evden ayrılmayı sadece hayal edebiliyordu. Yalnız yaşarsa, daha özgür, daha özgüvenli, herşeyde keyif bulabilecek gibi geliyordu ona. Ama bunu uzun süre ertelemeliydi. Kazandığı para kira ve faturalarına yetse, yol ve mutfak masrafı için açık veriyordu.Arkadaşının evini sordu:

                 -Kira değil, ailemin evi. Onlar memlekete taşındı ben kalıyorum.

                Sabah uyandığında yıllarca o evde kalıyormuş gibi hiçbir şeyi yadırgamadı. Kahvaltıyı hazırladı. Arkadaşının iyiliğine teşekkür etme yolu olduğunu düşünerek. Seslendi sonra, işe gecikmemek için.

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

GÜMÜŞ SÖZ Sözün gücünü farkedeli epeyce yol aldık hayatta. Tadımız, tesellimiz, yoldaşımız, yârenimiz ve daha niceleri oldu söz benim için. Sözlerle dolu nice kitaplar.... İnsanoğlunun en değerli buluşu herhalde sesi söze, sözü yazıya dökmek....Sahibinin zerresi kalmamışken dünyada sözü yolculuğuna devam eder. Öyle bir sözdür ki o, doğduğu dilin gücünü yansıttığı ölçüde ömrü devam eder. Sözün gücüyle ruhlar inşa etmeyi isteyenlerin paylaşım mecraları bulmaları ne güzel şans!...