EVİM NERESİ (9)

İŞBAŞI

Aralık 3, 2023 - 13:54
 0
EVİM NERESİ (9)

  Günlerim dışarıdan bakıldığında sıradan ve tekdüze geçiyordu. İşe gidiş, eve dönüş, yemekte aile ile sohbet, sonra odama çekilme: Farklı bir dünyaya… Zaman kendi istediğim gibi akıyordu. Benim istediğim kadar kaldığım komuta odasından yatağıma geçiş sürecim ne kadar uzun olursa olsun bir dakika istersem öyle, beş dakika istersem öyle kayıtlanıyordu. İki ayrı zaman diliminde yaşamaya artık alıştım.

-          Birine yardım ederek müdahele etmeye başlayalım, hazır olduğunuzu hissediyorsanız.

Heyacan kapladı birden içimi. Nasıl bir işe koşulacağımı merak ediyordum. Her sorduğumda;

     -      Aslında başlangıç sizsiniz. Bunu bize sorarak değil içinizdeki güçten öğrenmeyi başardığınız gün bize ihtiyacınız olmayacak.

     -      Hazırım, umarım küçük bir şeyle başlarız.

     -      Hâlâ endişelisiniz. İnsani yönünüzün güçlü olması çoğu zaman olumlu. Ama bu sizi girişimlerden alıkoyarsa bizim için istenmeyen durum. Şu anda seviye değerlendirmesi yapmayacağız. Zira ilk girişimimiz. Hadi başlayalım.

               Beynimde ve ekranda görüntüler mekan algısından bir yerleşme yerine doğru hızla akışlandı. Bir sahilde durduk. Olağandışı hiçbir şey yok. Deniz ulaşımı sağlanan araçlar yolcu alıyor. Gemiden daha küçük, ama iki yüz kişi alabilecek kapasitede, anlık hesaplarıma göre. Bir kadın eğildi yerden bir para aldı. Kendisinden düşüp düşmediğine emin olamadı. Ceplerini, cüzdanını kontrol etti. Konumuz bu kadındı anlaşılan.

-           Zihnini okudum, yaşasın. Bulduğu parayı bağış olarak değerlendirecek, öyle düşündü.

-          İşte şimdi sizin müdaheleniz gerekiyor. Bu kadının önüne öyle birini çıkartacaksınız ki, ihtiyaç karşılamanın ötesinde bir sinerji ile kelebek etkisi oluşacak.

 

               Hemen iskele noktalarındaki mekanları, insanları taramaya başladım. Birisi kırmızı rengiyle hızla netleşmeye başladı:

               “Yalpalayarak yürüyordu. Bitkin ve özensiz giysileri, karmakarışık saç sakalı ile yanından geçenleri ürkütüyordu. Oysa onlara hiçbir şey yapmıyordu. Sadece elini uzatıp para dileniyor, karnının açlığını vurguluyordu. Şeceresinde kimseyi bulamadım. Ne anne vardı ne baba. Yaşadığı mekâna gözattığımda dışarıdan bakımsız, ama içerisinde eski eşyaların olduğu gecekondu bir ev buldum. Dağınık değildi. Bir oda, bir salon, salonun bir köşesi mutfak tezgâhı, yanındaki kapıdan tuvalete geçiliyordu.”

Kadını getiren gemi iskeleye yanaşırken, bulanık beyniyle yolda yürüyen henüz otuzlarında bile olmayan adamı hızla iskele caddesindeki mekâna taşıdım. Yanlış oldu. Mekânı ayaklarının altına taşıdım. Kadın otobüs durağına geçtiğinde, beş on dakika beklemesi gerektiğini gideceği yönün otobüsüne vakit olduğunu farketti. Parayı yeniden düşündü. Kendine güvenmediğini unutup parasıymış gibi harcayabileceğini farketti. İlk dilenciye vermeli düşüncesine enerji yükledim. Adam da virajı dönerek durağa zorlukla, daha doğrusu yönünü dikey olarak belirlemekte beceriksiz davranarak yürüyordu. Durağa geldi ve elini uzattı, aynı cümleler döküldü dilinden:

-          Abiler ablalar karnım aç. Bir ekmek parası…

              Kadın bu ilahi sese hemen hamle yaptı. 100 TL’yi avucuna bıraktı. Adam belki rakamları görecek kadar ayık değildi ama, renginden onun beklediğinin çok üstünde bir meblağ olduğunu hayretle farketti. Geçip gidemedi:

        -       Allah razı olsun abla, ne kadar süredir yürüyorum. İnsanlar benden korkuyor, kaçıyor. Ben de onlara öyle geldiğim için üzülüyorum. Kötü biri değilim. Sen çok iyisin abla. Allah seni zorda koymasın.

       -         Sağol, gerçekten yemeğe harca paranı. Zararlı şeyler alma.

       -         Tamam abla almam. Bu mereti bırakacağım zaten. Ama alıştırdılar. Hasta oluyorum almazsam. Muhtara gideceğim. Beni bir yere yatırsınlar.

      -          Bu söylediklerini gerçekten yapmalısın. Kendine söz ver. Çok gençsin bak. Bugün ben verdim diyelim, sonraki gün kimse vermezse aç kalırsın. Oysa sen kendini besleyecek parayı her zaman kazanabilirsin.

      -          Abla Allah razı olsun senden. Benim anam babam yok, anannem ölünce ortada kaldım. Kimse yaklaşmadı, akıl vermedi bana. Anannem de dilsizdi, komşularla iletişim kuramadı. Sadece benimle konuşabiliyordu. Annem beni doğurmuş, ona bırakmış sonra da çekmiş gitmiş. Mahalleli de iyi kadın değil diye dedikodu çıkarmış. Bize hiçkimse gelip gitmiyordu. Yemek yapmasını, temizliği öğretti bana anannem. Ama hastalandı. Okulu bıraktım. İki sene ona baktım evde. Ölünce ne yapacağımı şaşırdım. Mahalleli iş vermedi. Muhtar bir kahveci yanına çırak koymuştu beni. Orada bir arkadaş tanıdım, ne olduysa ondan sonra oldu. İnşallah düzeleceğim. Bu maddeyi kullanmayacağım. Sana söz veriyorum. Allah beni duyuyor.

                 Ne güzel bir seyirdi. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Gözlerimi açtığımda odaya odaklanarak kokpitime döndüm:

                 - Nasıl oldu? Bence iyi yaptım. Seçimlerim doğru muydu?

                -Başlangıcı çok iyi yaptınız. İyileştirilecek alanlar var elbette. Mesela ilk seçeneğe takıldınız. Belki daha iyisi ve farklı kelebek etkisi başlangıcına aday vardı. Sabırsız olmamalısınız.

                 -Bu adama aç karnını doyurma fırsatı vermek dünyayı iyileştirmeye nasıl bir kelebek etkisi yapacak? Tek tek bitiremeyiz ki böyle. Hem devletler de bu tür ihtiyaç sahiplerine odaklanıp yardım ediyorlar. Yani bu dünyevi bir yardım.

                 -Devletin hızı ve gücü dünya zaman ve zemininde hızlı işleyemiyor. Hem devletin yardımı ile kelebek etkisi oluşturacak enerji minimumda başlıyor. Bak bu adam cephesinde başlamadı enerji. Asıl hedefimiz o kadındı. O tercihi yapması için sizden takviye aldı. Onların konuşmasında durakta yedi kişi daha vardı. Bunlardan ikisi lise öğrencisiydi. Hepsi olumlu enerji yüklendi. Kendi dünyalarına taşıyıp güzel başlangıçlar yapacaklar. O insanlar kimsesizliğin sonuçlarına tanık oldular, evlerine gidip yakınlarına farklı davranacaklar, lise öğrencileri bunun yanında derslerini, okulu daha anlamlı bulacak. Müjdeyi de benden duyun, siz de ileride buna tanıklık edeceksiniz. Delikanlı bu defa değil ama, iki sene sonra gerçekten uyuşturucudan uzaklaştı. Öyle bir adam oldu ki mahalleliye parmak ısırttırıyor.  O mahallede elli yedi kişinin enerjisi değişti, kelebek etkisi yayılıyor. Bunun dünyanın ikliminden, sahip olduklarından döngüsünden başlayıp, bütün kâinata ihtiyaç duyulan yakıtı pompaladığını bilmelisin.

                  Mutlu mesut yatağımdayım. Annem kapıyı vurdu:

                  -Kızım yoğurt mayalayacağım, sütü kaynattım. Bir bardak ister misin? Sen seversin sütü.

                  -Yok anne, Uykum var. İstemiyor canım. İyi geceler.

                  -İyi geceler.

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

GÜMÜŞ SÖZ Sözün gücünü farkedeli epeyce yol aldık hayatta. Tadımız, tesellimiz, yoldaşımız, yârenimiz ve daha niceleri oldu söz benim için. Sözlerle dolu nice kitaplar.... İnsanoğlunun en değerli buluşu herhalde sesi söze, sözü yazıya dökmek....Sahibinin zerresi kalmamışken dünyada sözü yolculuğuna devam eder. Öyle bir sözdür ki o, doğduğu dilin gücünü yansıttığı ölçüde ömrü devam eder. Sözün gücüyle ruhlar inşa etmeyi isteyenlerin paylaşım mecraları bulmaları ne güzel şans!...