Hacı Hatma / Fatma Ana
Özveri, iyilik
Fatma Ana / Hacı Hatma
''Fakir anasıydı benim anam ''derdi adam herkese. ''Eve gelen yemek yemeden gitmez, getirdiklerini de ihtiyaç olmasa bile mutlaka satın alırdı, yayla sezon sonunda ekmek dolabını dışarıya koyar içine yufka ekmek bırakırdı , kimse aç kalmasın isterdi anam böyle biriydi'' diye anlattı çoçuklarına uzun yıllar…
Bir tek onda değil pek çok kişide iz bırakmış bilge bir Osmanlı kadınıydı Fatma Ana…
Şehirde otururdu…Sadece çoçuklarının değil başka çoçukların da okuması , iş güç sahibi olması için de çırpındı durdu hayatı boyunca…
Kendi de 50 yaşında Kuran ’ı Kerim okumayı öğrenmişti… Kadınların camiye teravih namazı için gitmediği zamanda 15 yıl evinde teravih namazı kılınmıştı…
Çarşamba günleri yardım faaliyetleri için çabaladı durdu yıllarca…Süpriz bir karakterdi, sıra dışı biri ,iş bitirici ve pratik zekalıydı...İçindeki azim, çalışkanlık ,yardımseverlik ölümünden 60 yıl sonra bile dilden dile dolaşıyordu…
Bir efsaneye dönüşmüştü zaman içinde…Yerli Rabiatül Adeviyye diye tanımlayanlar vardı Fatma Ana'yı…Eşi Çanakkale gazisi , kardeşinin biri Yemen'e gidip gelmeyenlerdendi ,ama onun hayatındaki en büyük dönüm noktası evlat acısıydı…
Ne olduysa 10 yaşındaki kızının ani ölümüyle olmuştu…Herşey değişmişti onun için… Sürekli ağlıyor üzülüyordu… Ta ki bir gün rüyasında kızının :'' yeter artık anne ağlama ,göz yaşlarınla beni boğuyorsun'' diye seslenişini duyup ,kızını suyun içinde tahta parçasına tutunurken görene kadar…
Bundan sonra Fatma Ana'dan bir daha kızı için göz yaşı döktüğünü gören olmadı. ''Ne yapabilirim ? '' dedi kendi kendine ,elinden geldiğince herkese yardım etmeye karar verdi...
İkinci Dünya Savaşı yılları ,ülke zor günler geçiriyordu. İmkanlar kısıtlı halk zordaydı. Fatma Ana'nın durumu iyiydi. Ömrü boyunca 6 tane öksüz ve yetim kız yetiştirip evlendirdi… Herkese de örnek oldu.. Yaptığı turunç reçeli ve lepe çorbasının lezzetini kimse yakalayamamıştı bunca yıldır…
Gönülden yapılan, sevgiyle yapılan ikram edilenin lezzeti bir başkaydı oysa…
O lezzet ,yürekten gelen sevgi, hoş görü ve fedakarlığın yansımasıydı elbette…
''Elbisen güzel',' diyene çıkarıp elbisesini verecek kadar cömert, okutmak için evinde kalan yeğenlerine ''Hadi yavrum zorsunmayın, okuyun ,çok değil hiç değilse kazaya zabıta olun yeter'' diyecek kadar hedef belirleyiciydi…
Ardından bıraktığı 4 oğlu da iyi okumuş, meslek sahibi olmuşlardı...Ölünce annelerinin yanına gönülmek istiyordu hepsi de…En büyük , en küçük oğlu ve ilk torunu erken ölmüş onlar gömülmüştü annelerinin yanına...
Sevginin ,saygının, hürmetin beraber gösterildiği yiğit bir Anadolu kadınıydı Fatma Ana..
O kiminin ablası( yenge için de kullanılıyor),kiminin halası ,kiminin teyzesi
En çok da halkın Hacı Hatmasıydı( Fatma , Hatma diye de kullanılıyor)…
Bugün ne kadar ihtiyaç var böyle eli öpülesi annelere …
(H.Fatma Emelcikli ‘nin hatırasına ruhu şad, mekanı cennet olsun.) BELHİ
Tepkiniz nedir?