ONAY ALMA İHTİYACI...

Hiç kimsenin onayına ihtiyacın yok...!!!

Ocak 10, 2023 - 12:52
 0
ONAY ALMA İHTİYACI...

Sizde başkalarından onay almadan bir şey yapamıyor musunuz ?

İlk önce aklınızda ki düşüncelerinizi, hissettiklerinizi o an söylemeniz gerekiyor. Karşınızda ki insan üzülür mü, kırılır mı, öfkelenir mi ? Diye düşünmeden direk aklınızdakini söyleyin karşı tarafa. Karşı tarafla düşündükleriniz aynı olmasa bile muhakkak dile getirin içinizdekileri. Bu sizin özgüveninizi gösterir. Karşınızdakini incitmeden düşüncenizi söyleyin.

Ve kendinize ihanet etmeden, başkalarını memnun edebilirsiniz. Ama öncelikle kendinizi memnun edin. Kendini memnun edemeyen, başkalarını mutlu ve memnun edemez... Arada sırada kendinizi hatırlamalı, kendinizi sevmeli, kendinizle gurur duymalısınız.

Şöyle bir şey de var ki; Ne yaparsanız yapın, herkesi memnun edemezsiniz... Bugün bir akrabanı memnun ettin diyelim, yarın bir gün bir başka birisini. Bi gün anneni, bir gün görümceni, kayınpederini. Peki sonra ? Sonrası ne olacak... İnsanlar doyumsuzdur. Ne yaparsanız yapın kimseyi memnun edemezsiniz. Sizin yaptığınız iyilik, onlarda alışkanlığa döner. O yüzden kendinizi kesinlikle harcatmayın. Unutmayın ki; Bir kere yaptığını görmeyen, bin kere yaptığını görev zanneder... O yüzden yapmanız gerekeni yapın, içinizden geldiği gibi iyiliğinizi yapın, karşınızdaki insanı memnun, mutlu edin ama bunu size karşı kullanırsa o kişiyle iletişimi koparın. Sizi hiç kimsenin av olmasını düşündürtmeyin. Onay istemek çoğu zaman kontrol kazanma çabasıdır... Bazı insanlar, bunlar ister çevrenizde olsun, ister akrabalarınız olsun, ister arkadaşınız olsun, sizin de onunla aynı düşünce yapısında olmanızı ister. Tabii böyle bir şey olması mümkün değil. Herkesin kendi düşünce yapısı farklıdır. Hiç kimse kimseyle aynı düşünmek zorunda değildir. Sizinle aynı düşünmediği için de size bozulabilir, sizle aranıza mesafe bile koyabilir. Ortada ki bağı koparabilir.

Doğru olduğunu düşündüğünüz şeylere odaklanın. Felsefelerinizi, hedeflerinizi düşünün ve her daim kendiniz olun. Bir şeyi ya da bazı insanları sevmiyorsanız, onları memnun etmek zorunda değilsiniz. Bunun için kendinizi kesinlikle suçlamayın. Herkesi sevmek zorunda değilsiniz, hiç kimsenin etrafında pervane olmak zorunda değilsiniz. Hiç kimse için fedakarlık yapmak zorunda değilsiniz. Hiç kimse için kendiniz olmaktan çıkma zorunluğunda değilsiniz. Herkes ne yapıyorsa yapsın, siz kendiniz olun yeterli.

Onay alma

Onay isteme

Onaysız bir şey yapamama

Aslında bu çocukluğumuza dayanıyor. Çocukluğunuzdan beri, anne babanızdan veyahut etrafınızdan onay almadan bir şey yapamıyorsanız, bu sizi psikolojik olarak etkilemiş olabilir. Biraz daha konuyu açalım...

Çocukken en küçük bir şey için bile, mesela bakkaldan çikolata almak gibi diyelim. Bunu gönül rahatlığıyla söyleyemiyorsanız bir çocuk olarak anne babanıza. Bu demek oluyor ki anne baba, çocuklarını çok sıkmışlar. Tek başına bir şey yapmaya yönlendirmemişler. Sonra bu çocuklar büyüyor ve kendine güveni olmayan, kendine saygısı olmayan, kendini sevmeyen, kendini önemsemeyen, hep kendinden fedakarlık eden, kendini değersizleştiren, kendini bir hiç olarak gören, kendiyle bağı olmayan, kendi özgüveni olmayan büyüyememiş yetişkinler oluyorlar. Eğer küçüklükten anne baba tarafından; çocuğun kendini sevmesine, kendisine saygı duyulmasına, kendisinin özgüvenli bir insan olmasına, yeri geldiğinde hayır diyebilmesine, kendi kararlarını verebilmesine yönelik çocuğu aşılasalardı, o çocuk büyüdüğünde kendine her yönden güvenen bir yetişkin olurdu.

Onay alma ihtiyacı bazen fazla sorumluluk almak, mükemmelliyetçilik, sosyal medya kullanımında, başkalarının beğenini fazlaca önemseme, fedakarlık, hayır diyememek gibi, davranış kalıplarıyla karşımıza çıkarken, bazen dürtüsel davranışlarla kendini gösterebilir. Kısaca onaylanma ihtiyacı her yaş grubunda görülüyor. Ve bu ihtiyacın düzeyini belirleyen ise çocukluk yaşantılarıdır. Size fedakarlık ile ilgili bir hikaye anlatmak istiyorum.

Bir aile varmış. Kadının 4 çocuğu varmış. Çocuklardan en büyüğü kız çocuğuymuş. Kadın ömrü boyunca hem eşi hem çocukları için fedakarlık yapmış. Her sabah eşi işe giderken kahvaltı hazırlamış, eşinin çamaşırlarını yıkamış, eşi için her gün istediği yemekleri yapmış, çocukları için çabalamış, didinmiş durmuş. Eve gelen pasta dan çocuklarım, eşim yesin diye “Benim canım istemiyor, sevmiyorum pastayı” diyormuş. Siz hiç pasta sevmeyen bir insan gördünüz mü ? Eve pizza söylendiğinde “Ben tokum, sizler yiyin” diyormuş. Pizza sevmeyen mi olur ? Evdeki son bir bardak kolayı bile çocukları için, eşi için içmiyormuş. Kadın bir gün kötü hastalığa yakalanmış ve ölüm döşeğindeymiş. Kadın çocuklardan en büyüğünü kızını yanına çağırmış. Kızına bir kaç tavsiyede bulunmuş. Kızına söyledikleri şunlar:

Kızım beni şimdi çok iyi dinle. Bu söyleyeceklerim kulağına küpe olsun ve sakın unutma. Kızı can kulağıyla annesini dinliyordu...

“Kızım bugüne kadar yapmak istediklerimi, hayallerimi, hedeflerimi hep eşim için, sizler çocuklarım için erteledim. Ben kendi isteklerimi bir kenara atıp sizin isteklerinizi hep ön planda tuttum. Kendime kıyafet almadım sizler alın, sizler mutlu olun diye. Cebimde ki son para ile benim yırtık ayakkabımı görmezden gelip, sizin eksiklerinizi tamamladım. Eve gelen pastayı sırf sizler seviyorsunuz diye ben bir çatal bile yemedim. Kızım demek istediğim şu; Sen sen ol hem şimdi, hem evlendikten sonra asla kendinden ödün verme, fedakarlık etme. Yeteri kadar fedakâr ol. Hiç kimse için kendini üzme, hiç kimse için kendini paralama, kimseyi memnun etmeye çalışma”... Kız annesini dinledikten sonra, annesine söz verdi. Hiç kimse için kendinden ödün vermeyecekti.

O yüzden siz siz olun hiç kimsenin onayına, hiç kimsenin aklına, hiç kimsenin zekasına muhtaç değilsiniz. Kendi özünün onayını önemsemeden, başkasının onayını almak için yaşaması, insanı mutsuz ve anlamsız bir hayata götürür...!!!

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Sibel Karagöz Yazar olma yolunda... Çok zor ama imkansız değil...