POLONYA, KRAKOW, YAHUDİLER VE MÜSLÜMANLAR
Garip tesadüfler ve dünya
Yıl 1924, yolum Polonya Krakow’a düştü. Zihnim de hayretten hayrete…
Havaalanında, lüle favorileri, silindir şapkaları, etekli cüppemsi giysileriyle gördüğüm erkeklerin fazlalığına şaşırdım. Ben giderim de İsrail gidemez demiyorum elbette. İsrail nere, kuzeyin Ukrayna’ya komşu ülkesi nere? Ne işleri var burada? Gazze’yi bombalamakla meşgul değiller mi? Bunların sayısı bu kadar çok mu ki, gezıntilemeye de vakit bulanları oluyor?
Ülkeden Filistinlilere yaşattıkları yüzünden onlara karşı epeyce nefret dolmuştum. Burada bulunmaları beni çeşit çeşit düşüncelere sevketti:
Yahudilerin bir bölümü müslümanlara yapılan bu mezalimliği onaylamıyor, hatta “biz ne zaman zulüm görsek müslümanlardan yardım gördük, onlar bize kötülük yapmadılar” demekte olduklarını basından okumuştum. Canlı canlı gördüklerim yahudi görünümündeki uzun lüle favorileriyle, kipa veya silindir şapkalarıyla, uzun siyah cüppeleri ile tam da onlara benziyorlardı. Bunlar kendi ülkesinde bu yüzden barındırılmayan yahudiler olabilirdi. O halde sen ben gibiydiler, kızmama mahal yok.
Nefretimi farkettirmenin bir yolunu bulabilsem. Ah keşke dillerini biliyor olsaydım? “Siz ülkenizde cehennemi yaratırken hangi yüzle başka ülkelere gelirsiniz? Başka insanların yüzüne nasıl bakıyorsunuz? Üstelik bu ülke bir zamanlar yahudi vatandaşlarının Hitler zulmü nedeniyle ağır bedelleri ödenen bir ülke. Burada size yoldaki her insan şunu sorabilir? “Sana yapılanı insanlık dışı diye bütün dünyaya kabul ettirmişken sen nasıl aynısını başka milletlere yapabiliyorsun?” Bunlar herkesin düşünebildiği sıradan sorular, sorgulamalar… Ben “hepsini, bütün müslümanları öldürdün diyelim, sizlere bu dünyada huzur kalacak mı?” diye sormak isterdim. “Kudüs, Gazze, Batı Şeria senin oldu, bitecek mi, bütün dünyayı istemeyecek misin?”
Krakow Auschwitz Toplama Kampı, İkinci Dünya savaşı sırasında yahudilerin toplandığı, zorla çalıştırıldığı, işkenceler gördüğü, öldürüldüğü yer. Daha önce gezmiştim, içler acısı görüntüler, olay yerleri, kalıntılar uzun süre hafızamdan gitmediği gibi, insan olduğumdan utanç duyduğum bu yere bir kere daha gitmeyi yüreğim kaldırmadı. Denilebilir ki Gazze olayından sonra, haketmişler, Hitler bunların ne kötülük üreticileri olduğunu keşfettiği için onlara bu zalimliği reva görmüş, öyleyse hakediyorlar diye bir kanaat geliştirebiliriz. Olmaz!... O zaman Hitler, İsrail oluruz. Öyle olmak, insanlığımı psikopatlığa, cebini doldurmak için her yol mübahçılara, mekanik-robot ruhlara teslim etmiş olurum ki, ben bunun için yaratılmadım. Daha insan olmaya evrilmek için yaşıyorum. Burada cirit atan yahudiler işte bu toplama kampını bir hac ziyareti gibi önemsiyorlar, o yüzden buradalar. Ama ne diyorlar, ne düşünüyorlar çözülesi değil. Her halde örnek alıp gidip Filistinlilere icra ediyorlar. Başka hangi ruh oradaki olayları beyninde tazeler de gidip benzeri zalimlik üretir?
Bır de bunun dönüşü var. Dönüş güzergahında uçağım iki buçuk saat rötar yaptı. Havaalanındayım. Krakow’un bütün turistik yerlerinde Arap turistleri İstanbul kadar kalabalık görmenin şaşkınlığı ile dönüyorum. Sloganım şu: Araplar her yerde! Yurttaşlarım üzülmeyin. Petrol parasıyla ihya olmuş bütçelerini seyyah olarak tüketmek üzere dünya üzerindeler. İstanbul neyse, Krakow da o olmuş.
Çıkış kapısından üç yere transfer oluyoruz: Dubai, İngiltere, İstanbul. Bekleme salonu koltukları, koridor Arap ve Yahudilerle dolu. Araplar Dubai’ye uçuyor, Yahudiler nereye acep? Yirmi kişilik öğrenci kafilesi-minyatür yahudiler- de bir ara kalabalığa katkı sağladı. Öğretmenlerden biri sağıma oturdu. Soluma da kucağında bebesini durdurmaya çalışan bir Arap kadın oturdu. Benim iç dünyam karmakarışık. Keşke fotoğraflayacak bir yoldaşım olsaydı. Bir yanımda Yahudi, bir yanımda Arap müslüman, ortada arafta kalmış Türk müslüman. Yarım saat kadar kendi kendimle cebelleştim, Yaradanla konuştum. Sonra Yahudi kalabalığın çıkış kapısı değişmiş olmalı ki hep birlikte uzaklaştılar.
Dünya ne garip tesadüfleri yaşatıyor bizlere! Bir tarafta cehennem, başka bir tarafta sanki bahar mevsimi. Bilmezlikten gelerek yaşam avuntularımıza sarılıp, yanlışı durduramayacağımızın aczi içinde ruhumuz boş adımlıyoruz yolları. Ya bunları ortadan kaldıracak kudretim olaydı, ya da farketmeyecek kadar meczup beynim.
Tepkiniz nedir?