EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Hasret https://edebiyatblog.com/rss/author/Hasret EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Hasret tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. ATEŞ VE KÜL https://edebiyatblog.com/https:www.wattpad.comstory301166787utm_sourceandroid&utm_mediumlink&utm_contentstory_info&wp_pagestory_details_button&wp_unameHasret023&wp_originatorA0XInKje5iEaYFuBNZRzSakK3fsblMHPgX8zrDYgN6YvfGZ52gy6p3orhwHFRNBhD9ODpjKzedTAg3TfH1fD4cRKMqj3hnhcDCyq5SvkKWpBZAGKH8dz0DWHTxRVi https://edebiyatblog.com/https:www.wattpad.comstory301166787utm_sourceandroid&utm_mediumlink&utm_contentstory_info&wp_pagestory_details_button&wp_unameHasret023&wp_originatorA0XInKje5iEaYFuBNZRzSakK3fsblMHPgX8zrDYgN6YvfGZ52gy6p3orhwHFRNBhD9ODpjKzedTAg3TfH1fD4cRKMqj3hnhcDCyq5SvkKWpBZAGKH8dz0DWHTxRVi    Sevgili iyi kilerim, en değerlilerim, yıldızlarım...

Siz benim ışık kaynağımsınız. Bu satırları yazarken en içten duygularımla yazıyorum. Size olan sevgimle yazıyorum. Bu yola yeni başladım ve bu kitap benim ikinci kitabım. Bu kitabı yazarken en içten duygularımla ve en içten sözlerimle yazdım. Size bir ışık olabilmek için, bulunduğunuz bu zorlu hayat sürecinde yolunuza çıkan engelleri aşabilmek için, çaresiz olmadığınızı bilmeniz için yazdım. Ne zaman üzülseniz, şaşırsanız, ağlasanız, kızsanız, gülseniz, mutlu olsanız ben ve satırlarım yanınızda olacağız. 

Size bir anımdan bahsetmek istiyorum. Ben ilkokul 3. sınıfa giderken halam işaret dili kursuna giderdi. Ta o zamandan beri işaret dili öğrenirim. Halamla bir keresinde ben de gitmiştim ve çok eğlenmiştim. İşaret dili hocamız Mesut Yazıcı öyle eğlenceli ve iyi bir hocaydı ki anlatamam. Günün sonunda da hikâyeler anlattık birbirimize. Sonra halam benim hayal dünyamın çok geniş olduğunu söyledi. Mesut hoca tabi hemen "Ooo" falan dedi. Benim okulum olduğu için her gün gidemiyordum bu yüzden diğer haftaya benim yazdığım bir hikâye getirmemi istediler. Bende heyecanla kabul ettim.

Akşam eve gittiğimde elime kağıt kalem aldım ve bir köşeye sinip gözlerimi kapattım. O zamanlar da fabl okurdum. Dedim ki güzel bir fabl masalı yazayım. Düşündüm... Düşündüm... Düşündüm...

Gözlerimi açtım ve yazmaya başladım. Yatana kadar yazdım. Hatta annem beni yattı sanarken ben biraz daha yazmış bir kısmını bitirmiştim. Ertesi gün okuldan gelince yine yazdım. Sonra ki gün bir daha, bir daha ve bir daha... Bir hafta boyunca yazmış ve ortaya elimden geldiğince güzel bir hikâye çıkarmaya çalışmıştım. Fabl yazmıştım ve ilk halama okutmuştum. 

Halam gözlerini yazdığım satırlarda gezdirirken öyle heyecanlıydım ki... Sonuçta ilk defa bir şeyler yazmıştım ve bunları ilk defa birisi okuyordu. 

Halamın gözleri bana döndü ve gülümseyerek bana "Çok güzel olmuş fıstığım, aferin." demişti. O an sanki her şey benim olmuş gibi çok sevinmiştim. Yazdığım şey basitti ama sanki çok büyük bir iş başarmışım gibi sevinmiştim. Çocuğum ya işte. 

Ertesi gün kursa gittik ve hikâyemi Mesut hoca dahil kurstaki herkes çok beğendi. O gün bana Mesut hoca "Senin içinde bir cevher var, çok yeteneklisin." demişti. O kadar mutlu olmuştum ki... Bunu anlatamam. 

Benim hayatımı etkileyen en büyük sözlerden biri olmuştu. Yeteneklerimi keşfetmeye başladım sonra. Nelerden hoşlandığımı düşündüm. Müzik, resim, kitaplar... Yaptım, yapmaya ve bir şeyler başarmaya devam ettim. 

Sonra birkaç bir şey daha yazdım ama ilk yazdığım fablım ile kayboldular. Bir daha bulamadım. Pek hatırlamıyorum nasıl olduğunu ama kaybettiğimde çok üzülmüştüm. Aradan çok uzun zaman geçti. Artık ortaokuldaydım, 7. Sınıfta. Yine karaladım bir şeyler. 

Şiir yazmaya başladım, yazılar yazdım, şarkılar yazdım. Ama hikâye yazmadım. Aklımda bir konu yoktu. Liseye gelene kadar kendimce bir şeyler karaladım ve kimseye göstermedim. 

Lisede Wattpad ile tanıştım. Oradaki yazarlara baktıkça neden bende yazmıyorum dedim. Aylarca bir konu düşündüm. O sırada da karantina vardı yani evdeydik. Zamanım boldu ama kafam bomboştu. Yazacak herhangi bir konu bulamadım. Tabi biz o sırada online eğitim görüyorduk ve okula sınavlara girmek için gidecektik. 

Okula gittim, sınava girdim. Sınavın yarısında kafamda bir ampul belirdi. Ne olduğunu anlamadım ama aklıma bir şeyler gelmeye başladı. Tam da sınavın ortasında, üstelik matematik sınavında! 

Tabi ben kafamdaki senaryolar yüzünden sınava odaklanamadım ama elimden geleni yaptım. Eve gelince kağıt kalem aldım ve kitabımın konusunu yazmaya başladım. İlk kurgum Ateş Ve Kül oldu ama ilk yazdığım kitabım Karanlığın Fısıltısı. Gerçekten nasıl oldu hâlâ anlamış değilim:)

Bu kitabı yazarken bazen çok duygulandığım, bazen sinirlendiğim, bazen de güldüğüm anlar oldu. Her hikâye mutlu sonla bitmez. Bu kitabın sonunu söyleyemem ama çok ağlayacağımız zamanlar olacak. Bazı satırların altını çizeceğiz ve geri dönüp o satırları okuduğumuzda aslında bizi anlatan cümleleri çizdiğimizi anlayacağız.

Bazı cümleler okuyacağız "Nasıl da beni anlatıyor." dediğimiz. Bazı anlar olacak o cümleleri tekrar ettiğimiz. Her satırda kendimizi göreceğiz. Ama asla unutmamanızı istediğim bir şey olacak. 

Siz en çok kendinizi sevin. Kendinizi mutlu edin. Sıkıntılı mı hissediyorsun, kaldır kafanı gökyüzüne bak, maviliklere bak. Ağlıyor musun, denizleri düşün. Dalgalarını, fırtınalarını...

Belki de denizler gözyaşlarından oluşmuştur ve her bir dalgası ruhumuzun fırtınasıdır. Kim bilir...

Ağlamak için beklediğiniz geceleri düşünün. Nasıl da zordu değil mi? Ne için ağlamıştınız, sizi o hale getiren kimdi, hangi şarkılar gözyaşlarınıza eşlik etti? Peki hiç yıldızları izlediniz mi? Kayan yıldızları izlediniz mi? Gökyüzündeki yerini kayarak terk eden ve ardında bir dilek bırakan yıldızlar...

Yıldızlar gibi olun ne kadar kaysanız da, düşüp yaralansanız da arkanızda her zaman güzel bir dilek bırakın. 

Siz yıldızlar kadar parlak, değeri hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar değerlisiniz. Siz benim karanlığımı aydınlatan yıldızlar ve en güzel dileklerimsiniz.

Sizler iyi ki varsınız ve iyi ki benim parlayan yıldızlarımsınız... 

Sizleri seviyorum, çok seviyorum. 

Gecenin karanlığını bölüşelim ve yıldızlara bakalım sonra gökyüzünün beyaz prensesi Ay'a... 

Parlamaktan vazgeçmeyin. Unutmayın, yıldızlar asla sönmez. Biri gitse de diğeri gelir ve gökyüzünün en güzel köşesine yerleşir. Siz benim yıldızlarımsınız. Asla sönmeyecek olan yıldızlarım...

Hadi, kaldır kafanı bak gökyüzüne. Gördün mü milyonlarca parlayan yıldızı? Şimdi aynanın karşısına geç, bak kendine. Sakın kendine kötü sözler söyleme. İyi bak, gözlerine bak. Gördün mü gözlerinde parlayan yıldızları? Sen parlayan bir yıldızsın, güzelliğinle gözleri kamaştıran. 

O kadar değerlisiniz ki... 

Varlığınız için hepinize minnettarım yıldızlarım. 

Kalbimin en güzel köşesinde her zaman parlayacaksınız. 

En güzel dileklerim sizlerle...

Sizleri kelimelerin kifayetsiz kaldığı kadar çok seviyorum... 

-Hasret Yağcı- 

]]>
Tue, 21 Jun 2022 12:12:15 +0300 Hasret