EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Nezrin https://edebiyatblog.com/rss/author/Nezrin EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Nezrin tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. Hayaller Limanı Bölüm & 4 https://edebiyatblog.com/hayaller-limani-bolum-4 https://edebiyatblog.com/hayaller-limani-bolum-4 1 saatdir bir taraftan dizi izliyordum bir taraftan da yarın neler yapmam gerektiğini yazıyordum. Derslerimi aksatmamam lazımdı. Başlamasına çok az kalmıştı zaten. Hepsini yapmam lazımdı. Daha tarih dersime hazırlanmam lazımdı. Annem odama girip "Kızım, nasılsın?" Söyleyip elindeki meyveni bana uzattı. "İyiyim anne, sen nasılsın?" Annem elini saçımda gezdirdiğinde uykum gelmişti. Hep birisi saçımla oynadığında uykum gelirdi. 

Annemle konuştuktan sonra telefonumu elime alıp yatağıma geçtim. Bir müzik açtım. Yiğit mesaj atmıştı. 

Yiğit: ne yapıyorsun prenses?

Siz: hiç müzik dinliyorum. Sen?

Yiğit: hangi müzik? Ben de oturdum dışarıya bakıyordum.

Siz: lost on you isimli şarkı. 

Yiğit: güzel. Severim o şarkıyı. Çok sevdiğin bir şarkı var mı? Varsa ismi ne? 

Siz: Var evet. Rengarenk acılar ismi. Şarkının sözlerini çok sevdim. Sıkılmadan dinleye bileceğim bir şarkı.

Yiğit: Bir dakika. Dinleyip geliyorum. 

Yiğitle konuştukca konuşasım geliyordu. 5 dakika sonra Yiğit mesaj yazmıştı. Açi, ben bu çocuğu çok sevdim valla. Baya iyi birisine benziyor ki bence de öyle. Bence de iç ses.

Yiğit: Çok sevdim bu şarkıyı. Artık benim de favori şarkım bu sjsjsjs

Siz: Beğenmeyine çok sevindim :)

Yiğit, benim uykum var. Uyuyacağım.

Yiğit: Açelya rica etsem bir dışarı bakar mısın? 

Ne? Burada mı? Dışarı baktığımda onu gördüm. Yiğit'i gördüm. "Yiğit ne yapıyorsun burada?" Yiğit sırıtıp uzun uzun bana bakıyordu. "İyi geceler güzellik." Gülüp "Sana da Yiğit, sana da iyi geceler." Eliyle içeri geçmemi gösteriyordu. 

İşlerimi bitirip yatağıma geçtim. Benim şu anlık tek bildiğim birşey var. O da Yiğit'in benim hayatımda bir döngü noktası olduğu.

 • • •

]]>
Fri, 01 Oct 2021 01:42:05 +0300 Nezrin
Hayaller Limanı Bölüm & 3 https://edebiyatblog.com/hayaller-limani-bolum-3 https://edebiyatblog.com/hayaller-limani-bolum-3 Kaç saatdir konuşuyorduk farkında bile değildim. Ama eğleniyordum. Sevmiştim bu olayı. 

Aslan: Biz Yiğitle askeri okulunda tanıştık. 5 yıl oldu neredeyse.

Vaay demek ki askeri okul ha? Baya iyi. 

Siz: vaay mükemmel. Orada neler yapıyor sunuz?

Yiğit: Bak şimdi güzelim, haftanın tüm günlerinde orada kalıyoruz. Yatılı okul gibi düşün. 

Aslan: Aynen öyle. Mesela orada sporlar yapılıyor ve mükemmel arkadaşlıklar,kardeşlikler oluyor. Yiğit de benim oradan kardeşim. 

Love: Peki ilk nasıl oldu? Yani Yiğit mi yanınıza geldi? 

Yiğit: yok, Aslan geldi ilk

Aslan: Biz arkadaşlarla orada bahçeye çıktığımızda baktım ki bu orada oturuyor ben de gittim yanına, yanımıza davet ettim öyle geldi. İyi ki de çağırmışım. Yiğit gibi bir kardeşim oldu. 

Siz: tanışma olayınızı çok sevdim. Birde askeri okuldasınız filan baya hoşuma gitti. İkiniz de bence isminizin hakkından geliyorsunuz.

Telefonu kenara koyup mutfaka geçtim. O kadar saatdir telefon elimdeydi. Gözlerim ağrımıştı resmen, ama buna değmişti. Yiğit ve Aslan benden 1 yaş büyüktüler. Aylayla yaşıtlardı...

Kapı çaldığında annem kapıyı açmam için seslenmişti. Kapıyı açtığımda Aslan kapıdaydı. Bir dakika ne alaka? "Aslan? Ne işin var burada?" Panik halindeydi. Ama gözlerinde bir o kadarda soğukkanlılık vardı. "Ayla." Başına birşey gelmişti kesin. Ayakkabımı giyinip hemen evden çıktım. Üzerimi tam tamına 10 dakika önce değiştirmiştim. Aylayı arayıp dışarı çıkalım söyleyecektim. "Ne oldu Aylaya?" Acaba birşeye mi çok heyecanlanmıştı? Ayla birşeye çok heyecan yaparsa bayılıyordu. Bir taraftan koşuyordum bir taraftan soru soruyordum, ama Aslan cevap vermiyordu. Bir anda sadece "bayıldı" dedi. 

Aylanı fark ettiğimde duraksadım. Ayla iyiydi. Bayılmamıştı. Yanına gittiğimde "Kuzum iyi misin? Aklım çıktı ya.." söyledim. Aslan Aylanın yanına geçip elini omzuna doladı. Sırıtarak bana bakıyordu ikiside.  "Ne oluyor?" Diye sorduğumda omzuma birisi dokunmuştu. Arkamı döndüğümde Yiğit'in geldiğini gördüm. "Ben geldim." Yiğit mutlu gözlerle bana bakıyordu. Gelmesine çok sevinmiştim ama beni kandırmışlardı. Çok sinirlenmiştim, sağlık konusunda şaka kaldıramıyordum ben ve bunu Ayla biliyordu. "Ya kusura bakma Açelya, Yiğit'in geldiğini haber edelim dedik. Onu da böyle şakayla yapalım dedik." Daha fazla sinirlenmiştim ama Yiğit'in burada olması sinirimi bastırıyordu. "Şaka misiniz ya siz? Ayla benim bu konularda ne kadar hassas olduğumu ve sağlıkla ilgili şaka kaldırmadığımı bildiğin halde mi yaptınız bu şakayı? Gidiyorum ya ben." Arkamı dönüp gittiğimde hepsi duraksamıştı. Yiğit koşarak yanıma gelip kolumdan çekti beni. Bir anda öyle kendisine doğru çektiği için çarpmıştık. "Sevinmedin mi geldiğime? Ben, sen mutlu olursun diye düşünmüştüm." Durmuştum ben de. Derin bir nefes verip "Bak Yiğitcim senin gelmene gerçekten sevindim. Sadece sinirlendim. Ben o konularda şaka kaldıramıyorum. Hele birde konu Aylanın sağlığıysa." Yiğit elleriyle kolumu tuttuğunda "tamam, geçti, sakin ol. Herkes iyi." Nedense o an sarılasım gelmişti. Ama hayır. Geri döndüğümüzde Yiğit bir anda "Sana sarıla bilir miyim bir kez?" dedi. Sanki az önce kafamdan neler geçtiğini anlamıştı da bunu söylemişti. Yiğit bana sarıldığında kokusunun çok güzel olduğunu farkına vardım. Geri çekildiğimde yürümeye devam ettik. "Saçların çok güzel, sen çok güzelsin." Kızarmıştım. Onların yanına vardığımızda Aslan yüzüme mahçup olmuş gibi bakıyordu. "Açelya kusura bakma, ben ısrar ettim. Gerçekten de bu kadar hassas olduğunu bilmiyordum." Sinirim dinmişti. Yiğite sarılınca dinmiştir kesin. Kesin iç ses kesin. "Boş ver. Oldu bitti. Ee nasılsınız?" Ayla yanıma atlayıp "iyiyiz sen?" Yüzüne baktığımda çok masumca bakıyordu. Aylanın bu olayını çok seviyordum. O kadar çok masum, temiz bakıyordu ki... "Ben de iyiyim kuzum." Oturduğumuzda söhbet etmeye başlamıştık.

Yiğit ve Aslan okullarında yaşadıkları komik olayları anlatıyorlardı. Hiç sıkılmadan dinliyorduk biz de. Hava karardığında ayağa kalkmıştık hepimiz. "Gönül isterdi ki gece de burada böyle saatlerce oturup söhbet edelim. Ama maalesef ki eve gitmemiz lazım." Ayla lafını bitirdiğinde Aslan iki elini bir birine vurup "E hadi o zaman prensesleri evine kadar eşlik edelim, izin veriyorsanız tabii. Daha sonrasında bizde eve geçelim." Yiğit burada mı kalıyordu ki? "Olur, olur da Yiğit sen burada mı kalıyorsun ki?" Yiğit başını evet anlamında sallamıştı. "Bizimkiler 2 günlüyüne köye gittiler. Ben de sıkılmayayım diye buraya geldim. Hem Aslanla eyleniyorum. Hem de seni görüyorum ve bunu beni mutlu ediyor" dedi. "Teşekkür ederim" dedim ben de. Önce benim evim geldiği için ilk ben gidiyordum eve. "O zaman yarın görüşürüz. Güle-güle." Kapıyı açıp eve geçtim.

???????? 

]]>
Wed, 29 Sep 2021 01:40:24 +0300 Nezrin
Hayaller Limanı Bölüm & 2 https://edebiyatblog.com/hayaller-limani-bolum-2 https://edebiyatblog.com/hayaller-limani-bolum-2 Eve geldiğimizde Ayla bana imalı imalı bakıyordu. "Aylacım ne oluyor?" Ayla çayından bir yudum içip "Kuzucum ağzındakı baklavayı çıkarsan mı diyorum? Sonuçta Yiğite nasıl baktığını gördüm." Kızarmış mıydım ben? Canım, acaba hani anlatsan mı hoşuna gittiğini filan? Ne alakası var? "Ay ne diyorsun Ayla ya? Ne bakması? Sevmiyorum saçmalama." Ayla ufak bir kahkahanın ardından "Ben sana seviyorsun demedim ki?" Şimdi gel Ayla açıklama ver. Zaten hep bir şey olduğununda beni yakalardı. Kaçamam ondan. "Off Aylaa.. Sevmiyorum, daha doğrusu hoşuma gidiyor sadece." Ayla bir oyunda kazanmış gibi bir surat ifadesi vardı. "Ayrıca ben de senin Aslandan hoşun geldiğini biliyorum." Ayla bana göz süzüp ayağa kalktı "Ben inkar etmiyorum en azından, sadece Aslan da benim gözümde yakışıklı birisi. Bir keresinde saçlarını çok sevdim. Kıvırcık ve altın sarımsı bir rengi var. Rengini daha henüz çözemedim." Ben de masadan kalkıp Ayla'nın yanına geçtim. "Ohohoo, Aylacım başka çözemediğin ne kaldı?" Ayla elini kafasına koyup "hmm, qaliba gözleri. Çok değişik böyle sarı değil ama sarı gibi, karışık." Açelyacım bence Ayla hazır. Bence de iç ses.  Ayrıca sarı değil ama sarı gibi ne ya? Bir insan hiç mi düşüncesini dile getiremez?

Telefonumun bildirim sesiyle elime almıştım. "Ne oldu? Kim o? Yiğit mi?" Aylanın sorularını peş peşe vermeye devam ediyordu. WhatsApp'a girdiğimde bir numaradan mesaj gelmişti. Mesaj kutusuna tıkladığımda mesajı okudum. 

+90 551 164 64 **: Açelya, benim Yiğit. Rahatsız etmiyorumdur umarım 

Yok yigidim ne rahatsızlığı? İç ses kapa çeneni Vallaha sinirleniyorum.

Siz: Selam Yiğit. Yok, rahatsız etmiyorsun. İstediğinde yaza bilirsin:)

"Ay Açii doğruyu söyle, Yiğit yazdı değil mi? Farkında değilsin ama 3 saniyelik bir sırıtdın. Ay Aslan ne yapıyor acaba? Hayır yani o niye yazmadı?" Bir dakika ne? Numarasını vermiş miydi o da? Ne güzel işte 4lü takılırsınız? Tam o anda Aylanın telefonuna bildirim sesi geldi. Telefonu eline aldığında "vay be, istesem başka şey olucakmış." Anlaşılan Aslan yazmıştı. Telefonuna boylandığımda Aslanın "Merhaba tekrardan güzellik. Rahatsız etmiyorumdur umarım" yazdığını gördüm. "İçimden bir ses bu çocuğu süründürmem gerektiğini diyor. Sence Açi?" Bilmem der gibi omuzlarımı kaldırdığımda "Öyle süründürmek değilde ağırdan al. Yani şöyle ki yazmağını beklediğini düşünmesin." Ayla parmağıyla doğru diyorsun gibi yaptıktan sonra ciddi suratla yazmaya başladı. "Kızım saçmalama surat ifadeni mı görüyor? Ne bu ciddiyet suratı? Açi, Allah aşkına ciddiyet suratı nedir ya? Her lafıma birşey diyecek misin iç ses?  

Telefonumu elime alıp yerime geçtiğimde tekrardan WhatsApp'a girdim. Yiğit'in numarasını buradan da kaydettim. Profiline tıkladığımda güzel bir fotoğrafı karşıladı beni. "Ne yapıyorum ben ya?" Profilinden çıktığımda Yiğitten mesaj geldi. 

Yiğit: konuşalım mı? Vaktın varsa tabii

Siz: olur, konuşalım. Vaktim var

Yiğit: Saçların çok güzel

1 saatdir durmadan konuşuyorduk. O sırada Aylin de Aslanla konuşuyordu. "Açi ben eve geçiyorum kuzucum. Hava serinlesin dışarı çıkıcağım. Mahalleye yani. İstersen sen de gelirsin." Başımı olur anlamında sallayıp ayağa kalktım.  Aylanı eve yolcu ettiğimde ben de telefonumu elime alıp odama geçtim. Üzerimi değiştirip telefonumu elime alıp yatağıma oturdum. WhatsApp'a girdiğimde bildirimler vardı. "A.A.Y.A. isimli grupa katıldınız." Grupa tıkladığımda kimlerin olduğuna baktım. Ben, Yiğit, Ayla ve  bir numara vardı. Muhtemelen Aslandı.  Mesajlar geliyordu. 

Ne bu hız arkadaş değil mi ama ya? Bu sefer doğru diyorsun İç ses. Hak veriyorum. 

Yiğit: Selamlar tekrardan. Ya biz Aslanla düşündükte böyle bir grup açalım, 4müz olalım filan

Love: İyi düşünmüşsünüz :)

Aslanın da numarasını kaydettikten sonra bir şeyler yazmaya başladım. 

????????

]]>
Tue, 28 Sep 2021 01:37:32 +0300 Nezrin
Hayaller Limanı Bölüm & 1 https://edebiyatblog.com/hayaller-limani-bolum-1 https://edebiyatblog.com/hayaller-limani-bolum-1 "Bitti" dedi Ayla çizdiği resmine bakarken. Aylanın yanına gidip yapmış olduğu resmine baktım. "Vay be, döktürmüşsün yine kızım." Ayla resmini eline alıp ayağa kalktı. Çok güzel bir kız çizmişti. "Ya Açelya, evet biliyorum güzel yeteneğim var ama ya o istediğim kursu kazanamazsam? Benim için oraya kabul olunmak, o sınavı geçmek geleceğim için baya yardımcı olacaktır." Çizdiği resmi onlarca çizdiği resimlerinin üzerine koydu. "Saçmalama Ayla. Senin çok güzel yeteneğin var. Bence ileride çok ünlü bir ressam olacaksın." Ayla yanıma gelip bana sarıldı. Ben de ona sarıldım. "Hadi gel aşağıya inelim. Annem güzel yemekler yapmıştır şimdi." Ayla elimden tutup beni odadan çıkarttı. Mutfaka doğru gidiyorduk. Sevil teyze bizi gördüğü gibi "Gelin bakalım güzeller, yemek hazır. Açıkmışsınızdır." Masaya doğru geçtiğimizde "Sevil teyze, ne gerek vardı? Zahmet etmişsin" dedim. Sevil teyze kendisine masaya geçtiğinde "yok kuzum. Afiyet olsun, ne zahmeti? Hadi yiyin bakalım." 

Ayla Işık. Ayla benden bir yaş büyük, canım arkadaşımdır. Çok güzel siyah boncuk, boncuk gözleri ve siyah saçları var. El yeteneğini çok seviyorum. O kadar güzel resimler çiziyor ki, ondan tam bir ressam çıkardı, ki çıkacaktı zaten. Hayali en büyük ressam veya dizayner olmaktı. Onun için kurşun atar, kurşun yerim olayına geçtin Açelyacım. Bu da benim hep konuşan ama çok zamanda boş konuşan iç sesim. Artık o kadar çok konuşuyor ki kendisine isim bile taktım. İsmi Ece. Kendimi de tanıtayım. Açelya Aktaş ben. 18 yaşındayım. Benim de en büyük hayalim dizayner ve yazar olmak. 

Ayla benim çocukluğumdan mahalle arkadaşım. Hatta aynı üniversitede okuyoruz. İkimizde dizaynerlik istediğimiz için aynı üniversiteyi yazmıştık. Ama benim ilk yılım, Aylanın ise üç hafta sonra ikinci yılı olacaktı. 

"Ah, ne yapıyorsun Ayla ya?" Ayla bana attığı yastığı tekrardan ona attım. "Oha Açelya kafama attın, neyse ya boşver ne söyleyeceğim hadi ya çıkalım dışarı dolaşırız biraz." Ayağa kalktığında beni odasına götürmek için elini uzattı. "Nereye gidiyoruz?" Odaya geldiğimizde Ayla kiyafetlerinin olduğu dolabı açtı. Kendisine bir şeyler seçiyordu. "Ne bileyim, çıkalım düşünürüz işte." Dolabından ona çok yakışan soft şeyler seçip giyinmişti. Ben zaten hazırdım. Üzerimdeki kahve renkli tişört saçlarımın rengiyle uyum sağlıyordu. "Saçlarına bayılıyorum Açelya. Bir keresinde bence sana böyle kısa saç çok yakışıyor. Rengi bilmiyorum ama o da çok hoşuma gidiyor." Yanıma gelip aynaya bakıp daha sonrasında sarılmıştı. Kahverengi ve düz saçlarımı çok seviyor. "Bence o senin güzelliğin. Saçlara bak ayrıca up uzun. Sana da böyle yakışıyor." İkimizde gülerek odadan çıktık. Sevil teyzeye haber ettikten sonra evden çıkmıştık.

1 saatdir neredeyse yürüyorduk ve konuşuyorduk. "Açelya hadi şurada oturalım, yoruldum." Başımı tamam anlamında salladım. "Burada voleybol oynuyorlar ama top bize gelmesin?" Ayla telefonuna bakarken bana da cevap veriyordu. "Boşver, onlar dikkatli oynasınlar bir zahmet." Ben de telefonumu çıkarttıktan sonra başımı Ayla'nın omzuna koydum. 

Oha, yavaş ya biraz. Görmüyor musunuz insan oturuyor burada?" Voleybol topu kafama çarpmıştı. Sinirle ayağa kalkmıştık. Yanımıza iki çocuk geldi. Birisi gidip topu götürdü. Digeride "Kusura bakmayın. Birşey olmadı değil mi? İyisinizdir umarım?" Çocuk yakışıklı birisiydi. Tipinden belli ama qıcıkdı. Qıcık mı? Açelya, saçmalama istersen? Çocuk taş değil daş. Ay ne diyorsun Ece ya? Sus bir. "İyiyimde yani biraz dikkatli olursanız güzel olur." Ayla karşımdakı çocuğun görmeyeceği şekilde koluma vurdu. Yani diyor ki sakin ol Açelyacım. "Tamam dikkat ederiz. Başka bir sorun yoksa oyuna döneceğim." Topu götüren çocuk "Yiğit hallettiysen gel." İsmi Yiğitmiş demek ki. Ay Vallaha zaten Yiğite benziyor. İç ses bir kez daha böyle sinirlerimi bozarsan psikoloğa gideceğim artık. Ay tamam susdum. Yiğit arkasını dönüp gittiğinde bizde oradan yavaş yavaş gidiyorduk. "Açelya bence biz buraya hep gelelim." Gülüp Aylaya baktım. "Niye kuzucum? Oradakı topu götüren çocuğu mu beyendin?" Şakasına söylemiştim ki bir an Ayla'nın sustuğunu fark ettim. "Ciddi olamazsın değil mi Ayla?" Ayla yüzüme bakıp "Ay ne var Açi? Sadece işte böyle biraz yakışıklı, biraz yakışıklı ve biraz yakışıklı birisi gibi." Ayla bana bazen Açi derdi. İsmim çok uzumuş diye. "Farkında mısın bilmiyorum ama cümlende üç defa o şahsın yakışıklı olduğunu belirttin." Ayla gülüp koluma girdi. "Neyse ya boşver. Hadi sizin eve vardık zaten. Sen gir eve konuşuruz sonra." Ayla öptükten sonra içeri eve geçtim. Nedense aklım şu Yiğit denen çocukta kalmıştı. Tamam yakışıklı ola bilirdi.. neyse daha fazla düşünmeyeyim. Annemin yanına gidip "Annecim ben geldim. Ne yapıyorsun?" Annem elinde bir şeyler yapıyordu. "Hoşgeldin kızım. 2 gün öncesinde yeni komşu taşınmış. Dün markete giderken karşılaştık. Tanış olmak istiyormuş evine çağırdı. Ben de eli boş gitmeyeyim diye kurabiye yapıyorum." Ne ara yeni komşu taşınmıştı ki? Hiç haberim yoktu. "Hee, tamam anne. Kolay gelsin sana ben odamdayım. Yardım lazım olursa çağırırsın." Elime suyumu alıp odama doğru geçtim. 

...

]]>
Mon, 20 Sep 2021 22:24:13 +0300 Nezrin