EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Nyctophilia https://edebiyatblog.com/rss/author/Suicide EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Nyctophilia tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. Saniyelerden uzak.. https://edebiyatblog.com/saniyelerden-uzak https://edebiyatblog.com/saniyelerden-uzak Evet çocuk, artık anladın değil mi? Ne kadar konuşursan konuş kimse seni dinlemiyor, hayır! Duyuyorlar ama dinlemiyorlar ve bu daha acı verici çocuk. Keşke sağır olsalardı ama değiller.. Sende onlar gibi olmak isterdin değil mi? Kimseyi dinlememek ve hatta sen sağır da olmak isterdin. Senin varlığın insanlara gürültü gibi gelirken sen sessizliğe aşık bir çocuktun. Senin tek istediğin müziğin sesini biraz kısmalarıyken onlar müzikten nefret ettiğini sandılar... Acı veriyor değil mi çocuk?.. Sen sadece sessizlik isterken yalnızlığa mahkum oldun. Farkındasın değil mi? Bugün herşeyim dediğin kişinin olmasada oluruymuşsun.. Sen ona olmazsa olmaz derken o sana olmasanda oluruz dedi.. Ayağa kalk çocuk! Sil göz yaşını! Kaldır omuzlarını! Çünkü kimsenin bilmediği bir hamle söyleyeceğim sana 'Sen bekleyeceksin, bırak yavaş yavaş kendilerini bitirsinler senin içinde. Ona olan sevgini kendi elleriyle bitirsin diye bekleyeceksin ki geri dönüşü olmasın.' Ve aynaya bak çocuk! De ki 'Olmasanız da olurum' ve ardından gülümse sanki güçlüymüşsün gibi, sanki hiçbir şeyin yokmuş gibi..

                                     24.02.2018.                                              Zamanın acımasızlığına uğramış bir çocuk düşünün geçmiş ve gelecek arasında kaybolan şuanı ise hiçbir  zaman yaşayamayacak bir çocuk...

'Gözleri dolu doluydu çocuğun hayır, mutluluktan değildi. Kalbin de korku vardı.. Hiç geçmiyor du zaman.. Karanlığın içinde ne zaman saatler akıp geçmişti ki? Korkuyordu 12 yaşında ilk korkusunu edinmişti bir film yüzünden değil bir şaka yüzünden değil ailesi sayesinde ilk korkusunu edindi çocuk. Karanlık. Korkularını yenmek istemiyordu tek sahip olduğu şey korkularıydı. Bazı çocukların kalbi heyecandan hızlı çarparken bazılarınınki de korku yüzünden çarpardı ve o kalbinin hızlı atmasını sağlayan tek şeyin bitmesini hiç istemedi. Kalbi hızlı hızlı çarparken karanlığın içinde ezbere bildiği odada defterini buldu ve yazmaya başladı, önce korkularını yazdı sonra sebeplerini ve bir kaç satırda asla dile getirmeyeceği satır ekledi..

Zaman geçmiyor anne bunu sana nasıl anlatabilirim ki? Beni anlamana zaman izin vermez. Öyle birşey ki bu his dakikaları saymayı ayları saymayı vuslata kaç gün kaldığını saymayı bırakmışsın ve kader öyle şeyler fısıldadımış ki zamana, saatin pili senin için bozulmuş sanki.. 

Ne desem kendimi anlatmaya az kalacak gibi ama bir de çığlık atsam bu karanlığı delmek istercesine herşeyi görecekmişsiniz gibi..

]]>
Sat, 28 Aug 2021 21:56:45 +0300 Nyctophilia
Bilinçaltımda boğuluyorum.. https://edebiyatblog.com/bilincaltimda-boguluyorum https://edebiyatblog.com/bilincaltimda-boguluyorum Bilinçaltınız nasıl bir yer? Ya da gözlerinizi kapatıp kendinizle konuşuyormusunuz? Ben bazen bunu yapıyorum, gözlerimi kapatıyorum insanların söylediklerini değil benim kendime söylemek istediklerimi düşünüyorum sonrası hayal gibi zaten kendimi karşısı deniz olan bir köprüde hayal ediyorum ve çocukluğum geliyor yanıma onunla olan konuşmalarım onun benim yanıma geldiğinde ki bakışları tamamen ruhumun yansıması ve ben kendimle konuşmayı seviyorum bunu ilk yaptığımda 14 yaşındaydım ve yanıma 3 yıl önceki ben gelmişti.

'İkimiz karşılıklı denize bakıyoruz, o hayran hayran izliyor gökyüzü ve yeryüzünün uyumunu ben ise mezarlığa bakar gibi bakıyorum karşımdaki manzaraya sonra bana dönüyor diyor ki "buradan denize atlasan ne olur?" içimde bir şeyler sızlıyor ve ben geldiğimizden beri aklımdaki sorunun cevabını kendime soruyorum, "cevabı çok basit değilmi? buradan atlarsak boğuluruz" sonra bana dönüyor yine bu sefer göz yaşları içinde konuşuyor "sakın atlama deniz bizim mezarlığımız olmak için fazla renkli" çocukluğum yine ağlıyor ve ben yeryüzünden yine nefret ediyorum..

14 yaşındaydım yeryüzünden nefret ettiğimde ve 11 yaşındaydım boğulduğumu hissettiğimde..'

'İkimiz yine denize bakıyoruz yan yanayız, bir şeyler değişmiş ikimizde de o kırılmış eskisi gibi bakmıyor denize ve ben denizden nefret ediyorum çünkü yanımdaki benim çocukluğum ve o yüzme bilmiyor.. Konuşmasını bekliyorum bana yine deniz ile ilgili sorular sorsun istiyorum ama o bunu yapmıyor ağzından çıkacak kelimelere yaraları izin vermiyor ben soruyorum bu sefer 'yüzme biliyormusun?..' yüzünde umut dolu gülümsemeler olması gerekirken buruk bir tebessümle dönüyor bana içi acıyor yinede o en çok kendisiyle konuşmayı seviyor 'yüzmekten nefret ediyorum denizden nefret ediyorum!..' Yalan söylüyor o deniz kokusunu çok severdi ama dedim ya bir şeyler değişmiş ikimizde de, onu izlemek yerine denize bakıyorum oranın bir mezarlık olduğunu düşünüyoruz 'bir an önce yüzmeyi öğrenmelisin istediğin kadar inat et herkes denize düştüğü an öğrenir yüzmeyi..' Bir damla göz yaşı süzülüyor yanağına dudağındaki yara sızlıyor ama o yinede gülümsüyor demekki içinde hala umut var 'zaten en dipte diğilmiyiz?' Yanılmışım o nefesini tutmayı çoktan bırakmış.. 'kan sana yakışmıyor çocuk çok çirkin görünüyorsun..' ağlamamak için zor duruyor derin bir nefes alıyor mezarlığa arkasını dönüyor gitmeden önce fısıldıyor 'kan peşimizi bırakmayacak..' 

15 yaşındaydım her şeye rağmen omuzlarımı dik tutmam gerektiğini aklıma yazdığımda ve yanıma gelen sevgisi çalınan içindeki boşluğa nefreti yerleştiren çocuk 12 yaşındaydı daha'

Kalbimdeki ağır yükle beraber deniz kokusunu çektim içime gözlerim dolu dolu çocukluğumu bekledim, emin değildim hala nefes alıp almadığından artık büyüdüğümü ve onu bu yüzden göremediğimi söylüyorum kendime ama bir yanım da avaz avaz bağırıyor biz hiç büyümedik diye.. Kalbimdeki yorgunlukla gözlerimdeki nefretle denize bakarken en sonunda geliyor adım seslerini duyuyorum yavaş yavaş geliyor ne halde olduğunu biliyor ama o sanki kaybedecek hiçbir şeyi yokmuş gibi sessiz ve yavaşça geliyor, arkamı dönüp bakmıyorum bu onu kızdırır biz hiçbir zaman arkamıza dönüp bakmazdık yanıma geldiğinde gözlerime bakmak yerine her zamankinden daha hırçın olan denize bakıyor ilk baştaki merakını nefrete çevirmişti ve aylar sonra denize boş boş bakıyor ona yazdığım bir cümle geliyor aklıma 'Yinede sen herşeyden nefret etmeye devam et ileride nefretini de alacaklar tıpkı sevgini aldıkları gibi..' Görüyorum ki ondan nefretini de almışlar..

Bana dönüyor alaylı bir gülümsemeyle soruyor 'Onlar bizi denize atarken biz yüzmek istemedik diye suçlu olduk ama bence bizim asıl suçumuz o denizde hepsini boğmamak değil mi?' Belki biraz haklı belki de haksız ona asıl suçumuzu söyleyeceğim 'Bizim tek suçumuz yıldızları görmek için baş kaldırmaktı' dedim. Yüzündeki alaylı gülümseme soldu ve denizin bu kadar hırçın olmasını kendi ruhumuzdaki isyana benzetti bir süre sustu ve bana meydan okur gibi 'Aylar sonra' dedi derin bir nefes aldı küçük yumruklarını sıktı 'Aylar sonra niye geldin?' diye sordu cevabım gecikmedi 'Sen neden geldiysen o yüzden geldim' Bir an sadece bir an dindi o gözlerindeki denizin dalgaları dişlerini sıktı öfkeyle baktı karşısındaki denize ve 'Buraya gelmeni istemiyorum buraya ne zaman gelsen üzgün oluyorsun buraya ne zaman gelsen ruhundan bir parçayı deniz alıyor' Bu sözlerini duymazdan geliyorum ama 'Saçların hala çok iğrenç görünüyor' demeden duramıyorum ve gerçek bir tebessüm peyda oluyor dudaklarında 'Bana 'bir çocuğun saçları çocukluğunu anlatır' demiştin' diyor ikimizde sanki boğazımıza bir yumru oturmuş gibi derin bir nefes çekiyoruz 'Bana söz ver bir daha buraya gelmeyeceksin' dedi. 'Bana söz ver bir daha saçlarını kesmeyeceksin' dedim. Söz verdik birbirimize ama biz sözlerimizi hiç tutmazdık ki..?

Şimdi 17 yaşındayım onunla konuşmaya çalıyorum o sustukça ben yanıyorum anlatıyorum ona yıldızların sönmediğini papatyaların solmadığını söylüyorum o bana gösteriyor bir yıldızın nasıl kaydığını bir papatyanın nasıl solduğunu bunları kendisini göstererek anlatıyor. Ben büyüdüm ama içimdeki çocuğun büyümesi 12 yaşında durdu...

]]>
Thu, 01 Jul 2021 17:28:29 +0300 Nyctophilia
Korkularına Dönüşen Çocuk https://edebiyatblog.com/korkularina-donusen-cocuk https://edebiyatblog.com/korkularina-donusen-cocuk Merhaba ben Nyctophilia size biraz korkularımdan ve hissettiklerimden bahsedeceğim, bu sefer mutsuz değilim bu sefer her yanımı hüzün değilde korku sardı..

Bu zamana kadar hiç bir korkumdan kaçmadım sanırım çocuk yaşta korkacak çok fazla sebebimin olması da benim şanssızlığım ve yine çocuk yaşta en büyük korkularına koşmakta benim aptal cesaretim olsa gerek, yinede hiçbir zaman kaçmadığım için pişman değilim ama nasıl olduda ben korkularıma dönüştüm? Çocukken yada düzelteyim masum bir çocukken en çok babamdan korkardım ben, korktuğumu biliyordu ve ben zamanla ona olan korkumu yendim ona dönüştüğümü bilmeden.. Kazandınmı baba? hep iyiler kazanırmış hangimiz daha iyiyiz ki? Yatağınızın altındaki canavarları yenebildinizmi? Ben hiç yenemedim ve sonra bir gün artık onların benden korkması gerektiğini anladım neden mi? Çünkü bir gün doktor bana aslında karanlıktan değil karanlığın içindekilerden korktuğumuzu söyledi, yatağımın altındaki canavarlar hep karanlıkta ortaya çıkarlardı ama ben kendime dedimki bende karanlığın içindeyim, bu demek olurdu ki bende onları korkutabilirdim ister çocuk olayım ister canavar sonuçta ikimizde karanlığın içindeyiz, öylede oldu ben en sonunda kabuslarımı süsleyen canavarları yendim, kendi içimde bir canavarı beslediğimi bilmeden. Ve sonunda geçmişimin hatırası olan karanlık benim en büyük korkumdu, asla karanlıkta kalamaz gözlerimi tek başıma uzun süre kapatamazdım bazı yaraların izi de çok acımasız olabiliyor, içimdeki çocuk yıldızları sahiplendi karanlık yüzünden ama en çok karanlıkta kalınca güçlüydü ve her bir yıldızı söndürüldüğünde çocuk içine karanlığı aldı.. Şimdi ise yıldızlarımın sönmesinden papatyalarımın solmasından korkuyorum. Sönen bir yıldız, solan bir papatyamı olacağım doktor? Korktuğum ne varsa ona dönüştüm bunu belki fark etmem yıllar aldı ama artık anlıyorum ve şimdi korkmaktan bile korkuyorum anne..

Bu sefer içimdeki çocuk yazıyor şarkısını..

Yıldızlar hala sönmedip

papatyalar hala solmadı

çocuk yine siler göz yaşını

çocuk yine korkularına koşar

çocuk yine büyür karanlıkta

Yıldızları kimse söndüremedi

papatlayaları kimse solduramadı.

]]>
Wed, 30 Jun 2021 00:00:00 +0300 Nyctophilia
Yaşama Sebebim.. https://edebiyatblog.com/yasama-sebebim https://edebiyatblog.com/yasama-sebebim Aynaya baktığımda kimi gördüm ben? Gözleri ağlamaktan kızarmış bu aciz çocuk ben miyim? Benden başka parmağındaki yaraya yara bandı yapıştırmak yerine tuz basmayı öğrenen çocuk var mıdır? Kalbi parçalanmış teselliyi yıldızlarda arayan bu kız çocuğu daha çocukken başladı hayatı sorgulamaya ve şuan aynaya bakıp neden yaşadığını sorguluyor; bir sebep arıyor, tanrıya yalvarıyor; 'Tanrım bana tek bir sebep ver yaşamam için! Tanrım bu kimsesiz çocuğa bir kimse göster ki kesmesin nefesini!' Bir şeytan fısıldadı kulağına 'kimsen yok kimse seni sevmiyor!' saçlarını çekti, kulaklarını kapadı sonra yıldızları titreten bir çığlık attı çocuk. Bir melek fısıldadı kulağına 'yıldızları söndürme, çocuklar yıldızların ışığıdır gidersen sönerler..' Ve kulaklarında babasının sesi yankılandı 'sen çocuk değilsin!' Ama çocuk yaştayım diye fısıldadı yıldızlara bakarak o gece bir yıldız söndü bir papatya boynunu büktü çocuk hissetti artık çocuk olmadığını ve çocuk bir sebep buldu gözlerini yıldızlardan çekti arkasındaki aynaya baktı sebebi karşısındaydı 'kimse için değil herhangi birşey için değil kendim için yaşayacağım, ben çocuk yaşta olup çocuk olmayan birisiyim ve büyümeden ölmeyeceğim' dedi aynaya bakıp..

O gece bir yıldız ışığını kesti çünkü bir çocuk bir gecede büyümüştü..

O gece bir papatya boynunu büktü çünkü bir çocuk masumiyetiyle beraber kalbini gömdü toprağa.. 

Çocuk büyüdü ve şimdi aynaya bakmaktan korkuyor, çünkü o aciz çocuğu görmekten korkuyor. Aynaya bakmayıp pencereden gözüken yıldızlara bakıyor 'yıldızlar hiç sönmeyecek çünkü ben hiç büyümeyeceğim'' diye yazmıştı o gece kara satırlarla dolu defterine. Çocuk aklıyla yazdığı bu satırı fısıldadı, defteri eline aldı yeni bir satır ekledi 'ben bir yıldız ışığı olamadım çünkü ben çocuk olamadım, ben sadece kayan bir yıldızın sessiz çığlığıyım.. ben bir papatya değilim çünkü ben masum kalamadım, ben sadece boynu bükük papatyanın intihar eden ilk yaprağıyım..' çocuk sorguladı yaşama sebebini sordu kendine ve buldu.. Çocuk büyüyünce de sorguladı yaşama sebebini ve buldu.. Hep böyle devam etti sorguladı,buldu,kaybetti,sorguladı. Eskiden aynaya bakamayan bu çocuk şimdilerde aynaya bakınca yine o aciz çocuğu görüyor değişen şey ise eskiden bakmaya korkardı şimdi ise bakabildiği kadar bakıyor. İnadına gülümsedi yansımasına içindeki sızıyı gülümseyerek bastırdı öfkesini küçük yumruklarının içine sakladı ve sadece sıkmakla yetindi..

22.06.2021 

Ben geldim çocuk.. Şeytan ve melek artık ne zaman sorgulasam kulağıma fısıldamıyorlar çünkü onlarda biliyor benim senin için nefes aldığımı, tabi içimizdeki bu öfke ruhumuzu isyankarlaştırdı bu yüzden bu kadar sorgulama. Sebebim olduğunu bile bile sormam sadece hayata karşı bir isyan. Keşke şimdiki halim geçmişe dönüp elinden tutabilseydi, keşke sen karşıma geçip 'herşey çok güzel olacak' desen ve ben sana inansam..

 Bu gece yazdığı satırlar böyleydi ve aşağıya not düştü,

  'Dün gece paramparçasın, bugün hiçbir şey olmamış gibi davranman gerekiyordu ama olmuyor işte öyle yarın biraz daha eksik uyanıyorsun. Bir kaç yıldızım söndürüldü, bir kaç papatyam koparıldı mutluymuş gibi davranamazdım..'

]]>
Tue, 22 Jun 2021 19:46:42 +0300 Nyctophilia