EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Batu https://edebiyatblog.com/rss/author/batu EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Batu tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. DİKTE ETTİKLERİ GÜZELLİK https://edebiyatblog.com/dikte-ettikleri-guzellij https://edebiyatblog.com/dikte-ettikleri-guzellij Uzun uzadıya söylemek istediğim şeyler var. Söylemek istiyorum çünkü kimsenin fark etmediği, bütünüyle kayıtsız kalmayı tercih ettiği bir vicdani sorun var. Bu sorun herhangi bir çözüme kavuşturulamadan sürekli olarak cilalanırsa hiçbir şeyi çözemeyeceğimiz aşikâr. İnsanların birbirlerine mütemadiyen DİKTE ETTİKLERİ GÜZELLİK olgusundan hicap duyuyorum. Bozulmuş sosyo-ekonomik yönlerden hırpalanan insanlar, şartların acımasızlığında ezilmeleri yetmiyormuş gibi kendi bedenlerinde, ruhlarında bile saadete ermekten uzak tutulmaya zorunlu bırakılıyorlar.

Toplumsal beynin içine yer etmiş; “parlak bacaklar, kaslı kıvrımlar, renkli gözler, hokka burun, dolgun dudaklar" bizlere olmamız gereken kalıbı vermekte oldukça ısrarcı.

Çoğu zaman, bu tanıma uygun bir bedene sahip olmak, kişinin kendisi için, bedenini sevmekten ziyade, "birilerine üstünlük sağlama” gibi anlamsız bir övünç sebebi hissetmesine neden oluyor.

Toplumun idealize ettiği bu algının biraz dışına çıkmaya başladığınızda “çirkin” etiketi, içten içe hissedilen garip ve küçümseyici bakışlar ile karşılaşırsınız.

Diğer taraftan ortak güzellik algısı, kendi dairesinin sınırlarında olmayanları, hitaba layık bile görmüyor. Bu dev canavarın nazarında, bedenen büyüdükçe, manen küçülüyoruz.

Bunun neticesi olarak hayatımız, esas anlamı olan “mutlu olmak için yaşama” öğretisinden uzaklaşıp, ortak güzellik algısında var olma çabalarıyla geçen eziyet verici bir duruma geliyor. Bu denli içten içe yitiriliriz. Ne olursa olsun, bir insanı yaşamak ve yarışmak arasındaki o ölüm köprüsüne itmek ne feci bir şey!

Maksadım, toplumun zihnine yer eden bu sığ ve acımasız karanlıkta bir kibrit bulmak.

Bugün, birbirimize karşı vahşi gülüşler atıyoruz ve en pervasız cümleleri sıralamaktan utanç duymuyoruz;

“Biraz zayıflasan fıstık gibi olursun, yüzün güzel aslında, çok zayıflamışsın hasta gibi görünüyorsun, kemiklerin sayılıyor, selülitlerin bayağı belli oluyor, kadın dediğin bu kadar kaslı olmaz, bacakların çok zayıf, erkek dediğin kıllı olur, tarzan gibi dolaşma, boyun diğerlerine göre çok kısa, erkek dediğin uzun boylu olmalı, çok esmersin. “

Sarf ettiğimiz bu denli yaralayıcı cümleler karşımızdaki insanların kendilerine olan özgüvenlerini yerle bir edip, onları uyuşuk günlere bağlı zincirlere vuruyor. Bunun yanı sıra bu sözler, herhangi bir motive edici tarafı da karşılamaz. İnsanı strese iter, bu bazı bünyelerde daha çok kilo yapar ve daha fazla yeme bozukluğuna sebebiyet verir. Bu tür yaklaşım, hiç kimseyi mutlu etmez.

Bugün kitle iletişim araçlarının da etkisiyle, insanların kendilerinde oluşan beden memnuniyetsizliği büyük bir hastalık haline gelmiş. Medyadaki kadın – erkek imajı, kullanılan sözcükler, muhteşem beden ve surat güzelliği bu şekilde olmalıdır mesajını veren sinsi cümleler, paylaşılan resimler/fotoğraflar, insanların reklamlarda tasvir edilme biçimleri büyük bir rol oynuyor.

Bütün bu algılar, kişiselliğimiz adına atılan, bizden habersiz birer adım.

Sorun şu ki; TV’de, reklamlarda ve sosyal medyada ulaşılamaz güzellik standartlarına o kadar maruz kalıyoruz ki, kendimizdeki gerçek güzelliğin değerinin farkına varamıyoruz.

Bizler, “Apollon’un o muhteşem vücut hatlarına, güzelliğine ulaşma tahakkümü” düşüncesine son vermeliyiz ya da Makaroniler gibi daha şık olmak zorunda da değiliz..

Yazdıklarımın amacı, obezite güzellemesi savurmak değil. Aksine sisli zihinlerde bir şimşek çaktırmak. Bazı cümlelerin ne denli korkulu olduğunu hatırlatmak. Fiziksel rahatsızlıkların iyileşmesi için kişinin ruhsal ve zihinsel olarak iyileşmesini temel almak. Aslında herkesin farklı bir güzelliği olduğunu anımsatmak. Kişinin kendi kendisini hatırlamasını sağlamak. 

Sağlığa değin nasihatlar ismi altında, toplumsal güzellik algısıyla bağdaşmayan bireylere antipati üretmenin, yuhalamanın, dokundurmanın, güç gösterisi yapmanın önüne geçmek.

Yukarıda belirttiğim bu merhametsiz

cümlelerin, ayıp niteliğine girmesini istiyorum. Kötü cümleler, daha naif, incitmeyen cümlelere dönüşebilir; 

“Hadi gel, yürüyüşe gidelim, bugün yeni aktiviteye başladım sen de katılmak istersen gelebilirsin, bedeninde tüylerinin olması gayet normal, çillerin, selülitlerin, benlerin, yara izlerin, sarkıkların olabilir çünkü sen insansın.”

Başkaları görmeyi başaramıyor veya istemiyor diye kendi güzelliğimizi inkar etmeyelim. Bedenimizi sevip, sağlıklı beslenip, en çok hoşlandığımız sporu yapmak yerine çevremizde karşılaştığımız o girdaba, tatmin edilemeyen arzulara tıpatıp benzemeye çalışmayalım.

Kendimiz olmaz isek kim olacağız ki…

]]>
Mon, 16 Aug 2021 17:18:33 +0300 Batu