EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Dilara_a https://edebiyatblog.com/rss/author/dilara_a EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Dilara_a tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. Aşıklar Tepesi https://edebiyatblog.com/asiklar-tepesi https://edebiyatblog.com/asiklar-tepesi Sabahın ilk ışıkları....

Aşıklar tepesine toplanmış onlarca aşık...

Ve güneşin doğuşunu izleyen sevgilimle ben...

Birçok insan gibi bizde bugün, burada, Aşıklar Tepesinde Arda ile beraberdik. Dört yıllık sevgililik süremiz bitince kutlama gibi olur diye düşünerek buraya gelmiştik. Tıpkı diğer çiftler gibi... Sevgilisini yanına alıp aşıklar tepesine çıkmak ve güneşin doğuşunu izlemek bu civarda yaşayan ve sevgili olan çiftler için büyük bir hobiydi. Aynı zamanda romantik zaman geçirilecek anlarından birisi. Çünkü yapılan gösteriler, atmosfer ve güneş burada bambaşka...

Her gün onlarca çift buraya geliyor, bazıları sevgili olmanın tadını çıkarmaya devam ederken bazıları artık bir adım ileriye gitmeye karar veriyor. Bazıları ise maalesef geriye gidip ayrılıyor. Ne mutluluklar, ne kalp kırıklıkları gördü yani bu tepe. Bugün ise bizim aşkımıza şahit oluyor.

“Seni seviyorum. Tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum. “

“Biliyorum sevgilim. Geçtiğimiz 4 yılda da bunu bana hep söyledin ve hissettirdin. Bende seni seviyorum.”

Ben başımı omzuna yaslarken Arda, kolunu belime sarmış ve benimle beraber Aşıklar Tepesinden havai fişek gösterisini izliyordu. Buranın en meşhur başka bir olayı da bu gösterilerdi. Ve bizim gibi birçok aşık bu gösteriler için buradaydı. Ya da sadece ufak bir kaçamak için... Kim bilir?

 Benimse olayım bambaşkaydı. Omzunda başım duran sevgilim ile huzurlu ve mutlu anlarımızın arasına bir tane daha koymaktı. Omzunun üstünden başımı çevirdim ve ona baktım. Aradan geçen yıllar ondan hiçbir şey almamıştı. Hala aynı yakışıklılık ve hala aynı aşkla benim yanımda duruyordu. Yıllardır olduğu gibi beraberdik. Çoğu zaman her genç kız gibi bende düşünürdüm; Neden ben? Ama buna hiç cevap bulamamıştım. Onun beni neden sevdiğini hiç anlamamıştım. Gerçi benim de mantıklı bir sebebim yoktu. O bu hayatta vardı ve ben ona deli gibi aşıktım. Bildiğim tek şey buydu.

Yani aşktı...

Arda’nın beni kendinden uzaklaştırması ile bu büyülü atmosferden ayrılmak zorunda kalmıştım. Güzel ve romantik bir şekilde sarılırken neden beni kendinden ayırmıştı ki şimdi?

“Seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum. Ve sadece bir an değil her an yanımda olmanı, ilk ve son gördüğüm yüzün senin olmanı istiyorum. Bugün, yarın ve gelecekte de sadece seni sevmek istiyorum. Sen de ömrünün sonuna kadar beni sever misin? Benimle evlenir misin?”

Önümde diz çökmüş ve aşık gözlerle bana bakan sevgilime gülümseyerek ve başımı sallayarak cevap verdim. Çünkü konuştuğum an hıçkırarak ağlayıp bu anı bozmaktan korkuyordum. Biraz dolaylı verdiğim ‘Evet’ cevabından sonra bana sarılan sevgilim ile sadece ben değil, o da benim gibi ağlamaya başlamıştı.

Ve etrafta bizi alkışlayan kocaman bir kalabalık...

Aynı zamanda aşıklar tepesinde bir adım ileriye gidenler listene eklenen biz...

İlk ve son aşkım... Hayatıma yeniden hoş geldin.

]]>
Sun, 31 Jul 2022 18:34:09 +0300 Dilara_a
Özür Dilerim https://edebiyatblog.com/ozur-dilerim https://edebiyatblog.com/ozur-dilerim “Doktor Hanım! Ambulansla bir hasta geldi, durumu çok ağır. Doktor Faruk Bey,  ameliyat için hazırlık yapıyor. Ama ameliyathane hazır olana kadar durumunun stabil tutulması gerekiyor. Çok kan kaybetmiş. Acil tedavi edilmesi lazım.”

Zeynep Doktor, hemşirenin dedikleriyle beraber onu onaylayıp hızlıca elinde ki  dosyaları yanında ki  diğer hemşireye bırakıp kendini çağıran hemşireyle aynı anda koşmaya başladı. Böylelikle birazdan daha da artacak maraton için ilk adımı atmaya başladı. Zeynep Doktor, büyük bir ivmeyle koşarken hemşire, yanından geçtikleri insanlara çarpmamaları için onları uyarıyor ve daha hızlı acil hastaya ulaşmaları için yolu açıyordu. Doktorda hemşirenin açtığı yolda koşuyor ve bozulan saçlarımı yeniden toplayıp hastaya bakmak için hazırlanıyordu. Bu sayede hızlıca acil hastanın yanına gelmişlerdi. Zeynep, kimin verdiğini fark etmediği stetoskopu aldı ve onu kullanmadan önce diğer sonuçlarına bakmak için doktorlara has bir hareketle boynuna astı. Hemşirelerden birinin verdiği test sonuçlarına bakıyor, bir yandan da ona anlatılan hastayla ilgili bulguları dinliyordu.

“Hasta 28 yaşında, erkek. Araba sürerken bir tır şoförünün kendi arabasına çarpmasıyla hastaneye geldi. Arabadan çıkarıldığında bilinci kapalıymış, hala daha bilinci yerinde değil. Aynı zamanda kaburgada kırık var. Karaciğerde de sorun olabilir. Aynı zamanda çarpmadan kaynaklı başından büyük bir darbe almış. İç kanama riski de var. “

Hemşirenin dediklerini dinlemiş ve daha görmediği hastayı kontrol etmek için önünde ki diğer hemşire ve acil teknisyenlerinin yanından geçip hastanın önüne geldi. Ciğerlerini dinlemek için boynundan aldığı stetoskop ile hastaya doğru edilmişken gördüğü yüz ile  donakaldı. Çünkü deminden beri hastalığını dinlediği ve durumu çok ciddi olan kişi kendi sevgilisiydi. Birkaç gün önce evlilikte teklifi aldığı ve parmağında yüzüğünü taşıdığı kişi...

“Doktor Hanım, hastanın kalp ritmi düzensizleşti. Tansiyonu düştü ve solunum azaldı. Hastayı kaybediyoruz. “

Hastayı kaybediyoruz...

Duyduğu bu cümle kendine gelmesini sağlamış ve geçirdiği şoku bırakmak zorunda kalmıştı.

“Şok makinesini hazırlayın, hemen!”

Ondan onay alan hemşireler şok makinesini hazırlarken o da kalp masajı yapmaya başlamıştı.

Sevdiği adam elleri arasında ölüyordu!

“Hayır! Beni bırakamazsın. Seninle evlenecektik unuttun mu? Yaşamak zorundasın!”

Kalp masajı yaparken bir yandan da kendi kendine söylediklerini duyan kişiler de doktor gibi kısa bir an kalakalmışlardı. Hastanın doktorlarının sevgilisi çıkmasını çıkmasını kimse beklemiyordu.

“Hazır!”

Zeynep, makineyi almış ve ilk şoku vermişti. Fakat kalp ritminde bir değişiklik yoktu.

“ Tekrar hazırlayın.”

Onu onaylayan hemşire tekrardan makineyi hazırlarken Zeynep, kalp masajına devam ediyordu.

“Şimdi değil! Beni bugün bırakamazsın. Kurduğumuz hayalleri yarım bırakamazsın. Beni terk edemezsin duydun mu? O kalbin yeniden atmak zorunda. Yeniden bana dönmek zorundasın.”

Zeynep, bir yandan masaja devam ediyor bir yandan da ölmek üzere olan sevgilisiyle konuşuyordu.

“Özür dilerim. Sana kızmamalıydım. Seni seviyorum sevgilim. Lütfen uyan!”

“Hazır!”

İkinci kere hazır olan şok makinesini almış ve yeniden sevgilisine uygulamıştı. Fakat hala kalp ritminde bir değişiklik yoktu. Ve bu içinde ki korkuyu daha fazla artırıyordu.

“Hocam, değerleri düzeliyor.”

Yeniden kalp masajı yapmaya başlayacağı an duyduğu bu cümle gün içinde aldığı ikinci şok edici haberdi.

“Çekilin! Zeynep Hanım, hastayı hemen ameliyata almamız lazım. “

Zeynep, yanına gelen doktorlara onay verip sevgilisinin gidişini izledi. Ve nereden geldiğini anlamadığı kanlı elleriyle doktorları takip etti. Ameliyathanenin önüne geldiğinde ise tek yaptığı şey bir kenara çekilip beklemekti.

Aklında birkaç gün önce evlilik teklifi anında yaşadıkları mutluluk ve kurdukları evlilik hayalleri ile beraber ameliyat hanenin önünde beklemeye başladı. Ve bu şekilde farkında olmadan iki saat boyunca durdu. En son ameliyatına giren doktorun çıkmasıyla hemen onun yanına gitti.

“Nasıl?”

“Onu tanıyor musun?” sorusuna başıyla onay verip cevap vermesini bekledi.

“Zor bir ameliyat oldu ama şu an gayet iyi. Bilinci birazdan yerine gelir. İstersen çok kısa olmak kaydıyla görebilirsin. Ama yoğun bakımda kalması gerekecek bir süre.”

Zeynep, dediklerinin hepsini onaylayıp sevgilisini görmek için hazırlanmaya gitti. Önce ellerinde ki kanı temizledi. Sonra ağladığı için kızaran ve şişen yüzünü yıkayıp biraz daha normal gözükmesini sağladı. En sonunda ise yoğun bakım için hazırlanıp içeriye girdi.

Gözleri yarı açık etrafa bakan sevgilisiyle yeniden ağlamamak için kendini tuttu. Şu an onun yanında, ona cesaret veren kişi olmalıydı.

“Merhaba,”

Belki de çok saçma bir şekilde yaptığı giriş ile kendisi de sevgilisi de ufak bir şekilde gülümsedi.

“Bir daha beni böyle korkutma. Seni o halde görüp tedavi etmek ne kadar zordu haberin var mı?”

Sevgilisinin konuşmaya çalışacağını anlayınca elini sıkıca tutup onu susturdu.

“İyileşince bol bol konuşuruz. Şimdi kendini yorma.”

Fakat sevgilisi kendisini dinlememiş ve demek istediği şeyi yine de demişti.

“Özür dilerim.”

 

 

 

]]>
Sun, 10 Jul 2022 17:53:29 +0300 Dilara_a
Yaşam ve Ölüm Arasında https://edebiyatblog.com/yasam-ve-olum-arasinda https://edebiyatblog.com/yasam-ve-olum-arasinda Çok zor...

Bu hayat, insanlar, yaşananlar... Hepsi o kadar zor ki. Bazen kaldıramayacağım gibi geliyor. Vazgeçmek istiyorum. Herkesten, her şeyden... Sonra düşünüyorum. Bu hayat en ufak bir olayda vazgeçmek için çok kısa değil mi? Gözlerim doluyor usulca. Sımsıkı yumuyorum gözlerimi. Göz yaşlarım bana ihanet etmiş gibi usulca düşüyor yanaklarıma. Biraz daha sıkıyorum kendimi. Ağlamak istemiyorum çünkü. Olmuyor... Bağımsızlığını ilan eden gözlerim yaşlarını akıtmaya devam ediyor. Açıyorum gözlerimi uusulca. Ellerim yanaklarımı buluyor. Göz yaşlarımın ıslattığı yanaklarımı siliyorum. Yerine yeni yaşlar geliyor. Sırılsıklam olan yüzüm, kızaran yanaklarım ve gözlerim ile daha fazla kendimi tutma gereksimi duymuyorum. Rahat bırakıyorum kendimi. Az önce tek tek dökülen yaşlar çoğalmaya başlıyor. Sonu gelmeyen yaşlara hıçkırıklar da ekleniyor. Umudunu artık yok etmeye başlıyordum ki aklıma şu sözler geliyor.

' Bu hayat benim hayatım ve ben başkaları yüzünden asla bu hayattan vazgeçmeyeceğim. Herkesin ve her şeyin inadına yaşamaya deavm edeceğim. Benim onlara vereceğim en büyük ceza yüzümde ki tebessüm olacak.'

]]>
Tue, 28 Jun 2022 15:45:24 +0300 Dilara_a
Ufuktan Kalkan Gemi https://edebiyatblog.com/ufuktan-kalkan-gemi https://edebiyatblog.com/ufuktan-kalkan-gemi Uzakta bir yerlerde,

Senin olmadığın bir şehirde,

Senin özleminle beraber,

Bekliyorum ufuktan kalkacak o gemiyi.

Mavi gökyüzünde,

Göz kapaklarımda senin resminle, 

Ellerimde yalnızlığın resmiyle,

Bekliyorum ufuktan kalkacak o gemiyi.

]]>
Sun, 26 Jun 2022 14:24:39 +0300 Dilara_a