EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Gizem akar https://edebiyatblog.com/rss/author/gizem-akar EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Gizem akar tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. EMRE ÖZDEMİRLE RÖPORTAJ https://edebiyatblog.com/yazar-emre-ozdemirle-roportaj https://edebiyatblog.com/yazar-emre-ozdemirle-roportaj ✨İlk sorumuz: değerli yazarımız bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Merhaba, ismim Emre Özdemir. Çanakkale ye bağlı olan yenice ilçesinde yaşıyorum. Burdur Mehmet Akif ersoy üniversitesinde sağlık kurumları işletmeciliği bölümü okudum.

✨2.sorumuz: yazarlığa ve yazma hayatına nasıl başladınız?

Yazmaya 1.5 yıl önce başladım. Yazmaya beni iten en büyük sebeplerden bir tanesi John Ronald Reuel Tolkien'in kitapları oldu, onun dışında diğer büyük etkende coğrafya hocamın yazma yeteneğimi keşfetmesiyle başladı diyebilirim.

✨3.sorumuz: yazmak sizin için ne ifade ediyor?

Benim fikrimce yazmak, başka insanların hayatlarına dokunmaktır. Kimi zaman bir kelime kimi zaman bir cümle kimi zaman da bir paragraf, bir insanın hayata olan bakış açısını değiştirebilir.

✨4.sorumuz: yazarken nelerden ve hangi kaynaklardan yararlanıyorsunuz?

İyi bir gözlemci olduğumu söyleyebilirim. Küçük not defterim bedenimle bütünleşti, görmüş olduğum bazı güzel şeyleri aklıma kazımaktansa yazmayı tercih ederim.

✨5.sorumuz: ilham kaynaklarınız nelerdir?

Belirli bir ilham kaynağım yok. Aslına bakarsak, ilhamın bize ne zaman ve nerede geleceğini bilmiyoruz. Belki de bu işi eğlenceli ve heyecanlı kılan şeylerden bir tanesi de budur. Günlerce düşünürsünüz hiçbir şey yazamazsınız, fakat bir an olur sevinçten havalara uçarsınız, çünkü aklınıza bir kelime gelir ve o kelime sayfalarca kelimenin cümleler, sonra da paragraflar oluşturmasına sebep olur.

✨6.sorumuz: yazmak ve okumak dışında vaktinizi nasıl geçirirsiniz?

Yazarken aileme ve arkadaşlarıma vakit ayıramadığım için genelde onlarla vakit geçirmeyi tercih ediyorum.

✨7.sorumuz Sizce edebiyat nedir?

Edebiyatın tanımını yapmak zor, fakat nefes almak kadar gerekli olduğunu düşünen bir insanım.

✨8.sorumuz: bir yazar olarak okuduğunuz beğendiğiniz yazarlar kimlerdir?

John Ronald Reuel Tolkien'in büyük bir hayranıyım. Onun dışında Agatha Christie, Dan Brown, Ahmet Ümit, Yaşar Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar, Oğuz Atay ve James Dashner diyebilirim.

✨9.sorumuz: Sizce herkes kitap yazabilir mi yazmak yetenek midir?

Yazmanın bir yetenek olduğunu düşünmüyorum. Fakat yazmak için iyi bir okuyucu olmamız gerektiğini düşünen bir insanım.

✨10.sorumuz: Kitabınızın en etkileyici yönü nedir?

Öncelikle sade ve akıcı bir dil kullanmayı sevdiğimi söyleyebilirim. Kitabım bir çok türü içerisinde barındıyor. Gerilim, korku, aşk, drama ve gizem gibi. Ve son olarak şunu söyleyebilirim, 19.47 yazmış olduğum ilk seri kitabımdır. Uzun soluklu bir maceranın hazırlandığını dile getirmek istiyorum.

✨11.sorumuz: bir söz olsaydınız ne olurdunuz?

Yunus Emre'nin bir sözü vardır. "Kader gayrete aşıktır." sanırım bu söz olurdum.

✨12.sorumuz: yazmak isteyen, ve yazarlık hayali olanlara ne gibi öneriniz olurdu?

Çok kitap okumalarını ve hiç bir zaman vazgeçmemelerini  öneririm. Sonuç olarak zaman hızlı geçiyor ve böyle bir zaman da yaşarken hayallerimizi ertelemenin kendimize yaptığımız bir saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Ve son olarak da disiplin demek istiyorum.

Bu röportaj için sizlere teşekkür ederiz bizlere son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Asıl ben teşekkür ederim. Sadece şunu söyleyebilirim. Bundan 10 yıl sonra ki kendimizin şu an ki kendimize teşekkür etmesini sağlamak için pes etmeyelim. Her ne olursa olsun.

]]>
Tue, 17 May 2022 16:15:04 +0300 Gizem akar
Hiçlik https://edebiyatblog.com/hiclik https://edebiyatblog.com/hiclik Bırakamıyorsun kendini öyle kolay kolay azizim. 
Yapamıyorsun. 
Bir hiçliğin içinde kaybolduktan sonra yolunu bulman kolay olmuyor. 
Kimse bilmiyor, görmüyor ama senin içinde neler ölüyor, bitiyor. 
Kolay olmuyor azizim. 
Hayata kollarını açıp kendini bırakmak. 
Güvenmek kolay olmuyor. 
Bir kere acının tadına varmış insan bir daha şekerler, çikolatalar dileyemiyor.
Sütten ağzı yanıyor sonrasında yoğurda yanaşamıyor bile. 
Gözlerinde birikiyor tüm yaşanmışlıklar, tüm umutlar, bayatlamış hayaller. 
İnsanın gözlerinde birikiyor tüm yorgunluğu. 
Elinden gelen tek şey ise onu gizlemek oluyor. 
Çünkü onu hep zayıf noktasından vurdular. 
O gözler bir süre sonra direnemiyor yaşlarla buluşuyor ve artık senden ayrılmak istiyor. 
Ama akıtamazsın azizim. 
O göz yaşını, 
Çünkü akan her göz yaşında bir hayalin, bir yaşanmışlığın hatırası var. 
Sanki hepsi birleşip bir damlaya sığmış. 
Sen ne kadar istemesen de o damlaya sığınıyorsun. 
Bırakmak gelmiyor içinden. 
Dedim ya azizim, 
Hiçliğin içinde kayboluyor insan. 
Yeni bir yol ya da aynı yolda ilerlemek işte o saaten sonra insana ağır geliyor. 
Kolay olmuyor. 
Umarım hiçlikler size uğramaz. 

]]>
Tue, 04 Jan 2022 08:20:51 +0300 Gizem akar
NASIL OLABİLİYOR? https://edebiyatblog.com/nasil-olabiliyor https://edebiyatblog.com/nasil-olabiliyor İnsan, nasıl olabiliyor? 
En olduğu duygulara bile uzak. 
En sevdiği duygulardan habersiz. 
Ya da nasıl olabiliyor? 
Onları hiç yaşamamışım gibi. 
Bu mümkün mü? 
Bu iyi mi yoksa kötü mü bilemiyorum ama insan artık yeniden doğmalı. 
O alıştığını düşündüğü güzel duyguları doğru bir şekilde öğrenmeli. 
Tüm yanlışları bir köşeye koyarak, güzel bir sayfa açmalı. 
Ve o sayfayı doldururken  önce kendini ve hayallerini düşünmeli. 
Bence güzel olan her şey bu şekilde olmalı. 
Eskiyi ve kötüyüm bir köşe de bırakıp yalnızca yeni adımlarına odaklanarak. 
Sonra gökkuşağı açacak ve o güzel renkler belirecek. 
Senin yüzünde tebessüm olarak yerini alacak. 
İşte, işte insan o günün geleceğini ve bu anları yaşacağı günlerin ümidini asla kaybetmemeli

]]>
Mon, 03 Jan 2022 23:44:58 +0300 Gizem akar
HER ŞEY BİRAZ SEN 2.BÖLÜM https://edebiyatblog.com/her-sey-biraz-sen-2bolum https://edebiyatblog.com/her-sey-biraz-sen-2bolum Mon, 03 Jan 2022 23:43:38 +0300 Gizem akar HER ŞEY BİRAZ SEN 3.BÖLÜM https://edebiyatblog.com/her-sey-biraz-sen-3bolum-1192 https://edebiyatblog.com/her-sey-biraz-sen-3bolum-1192 Keyifli okumalar????

Okula adımı attığım an karşımda Gizem belirdi deli dolu enerjik bir şekilde olmasına anlam veremiyordum. bitmek bilmeyen bir enerjisi vardı. yanıma gelip ağzı kulaklarında bi şekilde,

"kızım sen neredesin dünkü yeni çocuk varya o kızı bugün de okulda arıyor okulun kamera kayıtlarına bile bakmış. Ama karanlıkta kızın yüzü görünmüyormuş. Kızın sadece saçlarını ve sesini hatırlıyormuş.

Bütün kızlar gidip çocukla konuşmaya çalışıyor. O fuların kendisine ait olduğunu söylüyor."

"hadi gel bizde yanına gidelim."

"kızım saçmalama ne işimiz olur bizim öyle şeylerle hem o kim oluyor geldiği ilk günden herkesi etkisi altına alıyor."

Çok sinirlenmiştim. Ne zannediyordu kendini.ve amacının hâlâ ne olduğunu da anlamış değildim. Sırf okula bunun için bile gelebilirdi.

Öyle hayatında bir hedefa sahip olduğunu düşünmüyordum.

Buradaki diğer tipler gibiydi.

Ve ayrıca o kim oluyordu da ben onun karşısında kendimi ispatlamaya çalışacaktım. O bütün kızlarında geçip karşısına kendini gösterme,beğendirme çabası da çok saçma ve zavallıca.

Resmen Egosunu tatmin ediyor. hem bu gizemli tavırlar da ne oluyor.

Okula yeni gelip bu kadar adapte olması, alışması da hiç normal değildi.

Merdivenlerin başına geldiğimde köşede kızların sırayla etrafında toplandığını gördüm. Gerçekten bu zavallıcaydı.

Gizem de hemen karşısına geçip konuşmaya dahil olmaya çalıştı.

"kızım dur ne yapıyorsun? Gizem saçmalama! "demelelerimi dinlemedi.

Çocuğa kendini anlatmaya başladı.

Bu çok saçmaydı.

"bende o bilgi yarışmasındaydım biliyor musun?"

Demez mi şok oldum. gizem'in dersleri iyi değildi. Hattâ babasının yaptığı bağışla geçiyordu sınıfı. Böyle olmasını istemezdim ama öyleydi.

"kumsal hadi kendinden bahset en çalışkanımız sensin."

"ya gizem dur saçmalama ben o kız olmadığımı biliyorum."
Derken yeni çocuk bana seslendi.

"sen neden gelmiyorsun ,utanıyor musun yoksa?"

"ne utanacağım senden ben senin karşına geçip,  konuşmaya çalışacak kadar basit değilim."

Merdivenlerden sinirle yukarıya çıkarken arkama dönüp baktığımda arkamdan sırıttığını fark ettim.hep mi böyleydi yoksa beni mi kızdırmayı seviyordu?

Ama amacı bu ise gerçekten kötü olacaktı.

Önüme dönüp yürümeye devam ettim. Gizem de arkamdan geliyordu.

"kızım sen ne yapıyorsun ya bu fırsat kaçarmıydı ne olurdu azıcık konuşsaydın. çocuğu görmedin mi ne kadar karizmatik."

"onun olsun karizması istemez o kim oluyor da ben onun peşinden koşacağım."

Ben buradaki kızlar gibi değildim olamazdım da ben burslu öğrenciydim. Onların boş işleri ile meşgul olamazdım. Eve gittiğimde dahi yapmam gerekenler planlıydı.

ben bu hedefler için yaşıyordum bu doğru muydu bilmiyorum ama benim hayatım böyle olmak zorundaydı.

Ben bundan memnun muydum değilmiydim, bilmiyorum. Ama dedem ve hocalarım benim böyle olmamı istiyorlardı.

O yüzden benim de onları hayal kırıklığına uğratmamam gerekiyordu.

Adımlarıma eşlik eden iç konuşmam ile Sınıfa girdim, cam kenarındaki en ön sıraya kendi yerime oturdum.

Tam arkamda ise gizem oturuyordu. Ve beni arkamdan dürtüp derste rahatlıkla beni rahatsız edebileceği anlamına geliyordu. Ve sınıfa girdiğimize rağmen aynı konu dönüyordu.Gizem hâlâ bana söyleniyordu.

"kızım sen göreceksin ben o çocukla sevgili olacağım."

"ya Allah aşkına Gizem beni rahat bırak."

Önüme döndüm, dersin başlamasına az kalmıştı. Ve hocanın da sınıfa giriş yapması ile ders başlamıştı

Ders edebiyattı ve konuya giriş yapmak üzereydik ki kapı çaldı. Gelen rüzgar denen o çocuktu. Yine hiçbir açıklama yapmadan en arka sıraya, yerine oturdu.

Hoca şaşırmakla birlikte bu ne saygısızlık diyen gözlerle ona bakarak,

"oğlum bu nasıl bir giriş hem derse geç kalıyorsun hem de bir şey söylemeden yerine geçiyorsun."

"kusura bakmayın hocam."Dedi.

yine yüzündeki o rahat tavırla arkama dönüp ona baktığımı fark edince bana göz kırptı. Şaka değil bana göz kırptı gülerek. Ve ben yine sinirle önüme döndüm.

Dersi boş bir şekilde Dinledim resmen pencereden Dışarıyı izlemiştim. Ağaçların sarkan Dallarını, dışarıda olan tek tük Öğrencileri boş olan basketbol Sahasını ve üstünde uçan küçük güvercinleri..

zil çaldığında gözlerimi camdan Ayırıp ,kendime gelmiştim nereye Dalıp gitmiştim ben böyle?

Arkama dönüp,
"Ben hava almaya çıkacağım geliyor musun?"Dedim gizeme
"geliyorum." Dedi.

Ben çıkarken bir yandan da arkasına dönüp baktığını fark ettim.

Gözü hâlâ o çocuktaydı. İnanamıyordum. Ama bakışları her an yanına gidip konuşabilecek tür dendi. Hattâ konuşmak için fırsat kollayan bir hali vardı.

Ama artık bununla  uğraşamayacağım.

Bahçeye çıktığımda Arka bahçeye doğru yürüdüm orayı Seçerdim genelde daha sakin olurdu.

Ben bahçeyi net görebiliyordum ama bahçedekilerin beni o kadar da net göremeyeceği bir bank'a oturmuş hava alırken önümdeki ağaç dolayısıyla hiç görünemeyeceğimi anlamam daha iyi hissettirmişti.

Çünkü ciddi anlamda hava almak istiyordum. Ve burası artık benim yerimdi.

Ve şuan tek yapmak istediğim şeyi yapıp kulağıma kulaklığımı takıp müzik dinliyordum.

Müziğe kendimi o kadar kaptırmıştım ki gizemin ne ile uğraştığını dahi bakmıyordum.

O da büyük ihtimalle telefonu ile uğraşıyordur. Gelip benimle uğraşmadığına göre.


Ama bu huzurum zil çalıncaya kadar sürmüştü. Ve tekrar derse girebilmek için kendimi toplamam lazımdı.

Bu yüzden lavoboya gidip yüzümü yıkama kararı alıp oturduğum bank'tan kalktım. Kulaklıklarımı çıkarıp arkamdaki gizemi de dürterek okul kapısının yolunu tuttum.

Kızlar lavobosu  sınıfa yakındı. hemen yüzümü yıkayıp sınıfa geçecektim. Lavabonun kapısından içeri girerken arkamdan gelen gizemi de fark etmiştim.

Ben ellerimi sonrasında yüzümü yıkayıp ellerimi karşıda duran rulodaki kağıt havlu ile kuruladıktan sonra lavoboyu terk edecektim ki arkamdan gelen gizemin sesleri olduğum yerde kaskatı kalmama sebeb olmuştu.

"Bunlar bu gece sende kalsın yarın gece ki parti de satışa başlayacağız."

???????????? ????????????????ış ???????????????????????????????????????? ????????ğ???????? ?????????

Bu duyduğum ses gizemi değil de bir başka kıza aitti.
Konuşmayı yaptığı kıza aitti.

Konuşmadan anladığım kadarıyla gizemi bir şey vermişti. Ama ne verdiğini şu an anlayamıyordum.

"Tamam yarın görüşürüz o zaman."

Hah işte bu gizemin sesiydi. Karşısındakini onaylar bir şekilde anlaşmayı kabul etmişti.

Ne partisinden bahsediyordu. Ya da satmak için ne almıştı? Ve en önemlisi bu ikisi nasıl da bir araya gelmişti.

Arkama dönüp baktığımda lavobonun köşe duvar arasındaydılar.
Araya sıkışmış sessiz sessiz konuşuyorlardı ama ben her şeyi duymuştum.

Arkama dönmeden ikisini aynadan görebiliyordum.

Gizemin yanındaki kız gitmek için adım attığı an aynada göz göze geldik.

O an anladı benim onları duyduğumu. Ama ben belli etmeden Saçımı düzeltiyormuş gibi yapmaya devam ediyordum.

Aklımda olan tek şey gizemin belaya bulaşmamasıydı.

Kızın yanımdan geçip gideceğini düşünmüştüm. Galiba yanılmıştım.
Çünkü bana yaklaştığını fark ediyordum.

Okul lavobosu biraz geniş olduğu için yanıma gelmesi beş adımını bulmuştu.

Ve artık benim tam karşımdaydı.
Boyu neredeyse benimle aynıydı. Gözleri elaydı ama Keskin bakışları olduğu için gözleri daha parlaktı.
Teni ve saçları kumraldı. Saçları omuzlarındaydı Ve güzel bir kızdı.

Ama olduğunun aksine serseri bir görünüme sahip olmaya çalışıyordu. Duruşu ve yürüşüşü bu şekildeydi.

Bu haliyle bile bir çok erkeğin gözlerini kamaştırabilirdi.
Ama konuşması hakkında aynı şeyleri söyleyemiyordum.

"Kızım bak duyduklarını bir başkasına anlatırsan senin canına okurum."

Aklınca beni korkutmaya çalışıyordu.

"İnan ki sen ve o uğraştığın her ne ise umrumda değil."

"Ha şöyle."

Dedim ya kızın konuşması hakkında güzel şeyler söyleyemeyecektim.
Gizem ne yapıyordu peki şu an?

O kız benimle böyle konuşurken ben onun en yakın arkadaşıydım. Orada öylece izleyemezdi değil mi?

"Tamam sen git artık burdan, o da kimseye bir şey söylemez zaten."

Gizemin kıza dönüp söylediklerinden sonra kız önce benim gözlerimin içine bakıp sonra dönüp gizeme bakması üzerine lavoboyu terk etmişti.

Gerçekten şuan çok sinirliydim. Ve gizemin şuan bir açıklama yapması gerekiyordu. Burada ne oluyordu anlatması lazımdı.

"Gizem ne oluyor burda o kız neyden bahsediyordu. Ve senin böyle tiplerle ne işin var?"

"Kızım bir dur ya hemen başladın anlatırım sonra sana."

Beklediğim cevap bu değildi.

Tamam Gizem yapısı gereği ters bir kızdı. Ama ben onun en yakınıydım. Ve onun başına bir şey gelmesini istemiyordum.

"Gizem başının belaya girmesini istemiyorum."

"Tamam, bir şey olduğu yok. başımda belaya girmeyecek.

Bu sefer de geçiştirmişti ama üstelemeyecektim.

Konuşmaya dalıp gitmiştik.
Ders çoktan başlamıştı. Ve biz hâlâ buradaydık.

Şimdi derse nasıl gidecektik. Hocaya ne diyecektik.

"Derse geç kaldık, ne yapacağız şimdi?"

Gizem gözlerimin içine rahat tavırı ile bakması ile bu durumu umuramadığını anlamıştım.

"Çıkıp kantin de oturalım zil çalıncaya derse gideriz."

Bu dediğiniz ne kadar yapmak istemesem de derse yarım girip hocaya durumu izah edemeyeceğimden dolayı kabul ettim ve lavobodan çıktık.

Lavobonun olduğu koridordan çıkıp sola döndük kantine doğru adımlıyorduk. Karşımızdan gelen yeni çocuk, namı değer Rüzgar Ersoy karşımızdan geliyordu.

Hızlı adımlarla yürüdüğü için yanımıza gelmesi uzun sürmemişti.

Dağınık saçları ve spor giyimi ile ne kadar rahata düşkün olduğu belliydi.

Ama konumuz bu değildi.

Rüzgar hafif nefes nefese bize dönerek,

"Kızlar siz neredesiz sabahtan beri sizi arıyorum. Hoca da merak etti ve sizi derse çağırıyor."

İnanamıyorum ben önemsediğim o derslere girmeyen öğrenci olmuştum. Ve beni arama sorumluluğu da derse canı istemediğinden girmeyen bu yeni çocuğa verilmişti. 

Dediği gibi onu takip edip sınıfa doğru yürüdük. Ve sınıfa girdiğimizde hocanın bizi gerçekten merak ettiğin anladığımız için özür dileyip gizemin uydurduğu mazeretle sözümüzü bitirip yerimize oturduk

]]>
Mon, 03 Jan 2022 23:41:32 +0300 Gizem akar
Geç kalınmış. https://edebiyatblog.com/gec-kalinmis https://edebiyatblog.com/gec-kalinmis

İnsan bazen bazı şeylere geç kalıyor. 

Yalnış yerde, yalnış zamanda ve yalnış insan da olabiliyor. 

Ve çoğu zaman da bunu farkına geç varıyor. 

O yüzden oradan gitmek ve başka gelişlere yelken açması kolay olmuyor. 

Bir gidişler bir de geri dönüşler var anlamsız. 
Gereksiz. 
Olmaması gereken. 
Gelmek veya gitmek kolay eylemler değildir. 
Her gidişte bir vazgeçiş
Olabiliyor ama her gelişte umut olamayabiliyor.
İşte gelmek ve gitmek arasındaki fark ta böyle anlatılabilirdi. 
Her gidişe bir iç çekiliyor ama her gelişe bir tebessüm verilemiyor. 
Her gidiş bir sevdanın bitişi olabilir ama her geliş yeni bir başlangıç olamayabiliyor. 
Bazen bazı şeylere geç kalınıyor. 
Bazen bazı şeyler anlamsız ve yarı yolda kalabiliyor. 
Kalması gerekiyor. 
Hiç zannetmesen de oluveriyor. 
Gidişler kolay olabiliyor ama gelişler öyle olmuyor. 
Ya da bir gidiş bir şekilde kabul edilse de tadı unutulan duyguların gelişi kabul edilemiyor. 
O yüzden ya gidiş ya da geliş için insan doğru karar vermeli. 
Çünkü bazen bazı şeylerin geri dönüşü olmuyor

]]>
Mon, 03 Jan 2022 23:41:15 +0300 Gizem akar
HER ŞEY BİRAZ SEN 3.BÖLÜM https://edebiyatblog.com/her-sey-biraz-sen-3bolum https://edebiyatblog.com/her-sey-biraz-sen-3bolum Keyifli okumalar????

Okula adımı attığım an karşımda Gizem belirdi deli dolu enerjik bir şekilde olmasına anlam veremiyordum. bitmek bilmeyen bir enerjisi vardı. yanıma gelip ağzı kulaklarında bi şekilde,

"kızım sen neredesin dünkü yeni çocuk varya o kızı bugün de okulda arıyor okulun kamera kayıtlarına bile bakmış. Ama karanlıkta kızın yüzü görünmüyormuş. Kızın sadece saçlarını ve sesini hatırlıyormuş.

Bütün kızlar gidip çocukla konuşmaya çalışıyor. O fuların kendisine ait olduğunu söylüyor."

"hadi gel bizde yanına gidelim."

"kızım saçmalama ne işimiz olur bizim öyle şeylerle hem o kim oluyor geldiği ilk günden herkesi etkisi altına alıyor."

Çok sinirlenmiştim. Ne zannediyordu kendini.ve amacının hâlâ ne olduğunu da anlamış değildim. Sırf okula bunun için bile gelebilirdi.

Öyle hayatında bir hedefa sahip olduğunu düşünmüyordum.

Buradaki diğer tipler gibiydi.

Ve ayrıca o kim oluyordu da ben onun karşısında kendimi ispatlamaya çalışacaktım. O bütün kızlarında geçip karşısına kendini gösterme,beğendirme çabası da çok saçma ve zavallıca.

Resmen Egosunu tatmin ediyor. hem bu gizemli tavırlar da ne oluyor.

Okula yeni gelip bu kadar adapte olması, alışması da hiç normal değildi.

Merdivenlerin başına geldiğimde köşede kızların sırayla etrafında toplandığını gördüm. Gerçekten bu zavallıcaydı.

Gizem de hemen karşısına geçip konuşmaya dahil olmaya çalıştı.

"kızım dur ne yapıyorsun? Gizem saçmalama! "demelelerimi dinlemedi.

Çocuğa kendini anlatmaya başladı.

Bu çok saçmaydı.

"bende o bilgi yarışmasındaydım biliyor musun?"

Demez mi şok oldum. gizem'in dersleri iyi değildi. Hattâ babasının yaptığı bağışla geçiyordu sınıfı. Böyle olmasını istemezdim ama öyleydi.

"kumsal hadi kendinden bahset en çalışkanımız sensin."

"ya gizem dur saçmalama ben o kız olmadığımı biliyorum."
Derken yeni çocuk bana seslendi.

"sen neden gelmiyorsun ,utanıyor musun yoksa?"

"ne utanacağım senden ben senin karşına geçip,  konuşmaya çalışacak kadar basit değilim."

Merdivenlerden sinirle yukarıya çıkarken arkama dönüp baktığımda arkamdan sırıttığını fark ettim.hep mi böyleydi yoksa beni mi kızdırmayı seviyordu?

Ama amacı bu ise gerçekten kötü olacaktı.

Önüme dönüp yürümeye devam ettim. Gizem de arkamdan geliyordu.

"kızım sen ne yapıyorsun ya bu fırsat kaçarmıydı ne olurdu azıcık konuşsaydın. çocuğu görmedin mi ne kadar karizmatik."

"onun olsun karizması istemez o kim oluyor da ben onun peşinden koşacağım."

Ben buradaki kızlar gibi değildim olamazdım da ben burslu öğrenciydim. Onların boş işleri ile meşgul olamazdım. Eve gittiğimde dahi yapmam gerekenler planlıydı.

ben bu hedefler için yaşıyordum bu doğru muydu bilmiyorum ama benim hayatım böyle olmak zorundaydı.

Ben bundan memnun muydum değilmiydim, bilmiyorum. Ama dedem ve hocalarım benim böyle olmamı istiyorlardı.

O yüzden benim de onları hayal kırıklığına uğratmamam gerekiyordu.

Adımlarıma eşlik eden iç konuşmam ile Sınıfa girdim, cam kenarındaki en ön sıraya kendi yerime oturdum.

Tam arkamda ise gizem oturuyordu. Ve beni arkamdan dürtüp derste rahatlıkla beni rahatsız edebileceği anlamına geliyordu. Ve sınıfa girdiğimize rağmen aynı konu dönüyordu.Gizem hâlâ bana söyleniyordu.

"kızım sen göreceksin ben o çocukla sevgili olacağım."

"ya Allah aşkına Gizem beni rahat bırak."

Önüme döndüm, dersin başlamasına az kalmıştı. Ve hocanın da sınıfa giriş yapması ile ders başlamıştı

Ders edebiyattı ve konuya giriş yapmak üzereydik ki kapı çaldı. Gelen rüzgar denen o çocuktu. Yine hiçbir açıklama yapmadan en arka sıraya, yerine oturdu.

Hoca şaşırmakla birlikte bu ne saygısızlık diyen gözlerle ona bakarak,

"oğlum bu nasıl bir giriş hem derse geç kalıyorsun hem de bir şey söylemeden yerine geçiyorsun."

"kusura bakmayın hocam."Dedi.

yine yüzündeki o rahat tavırla arkama dönüp ona baktığımı fark edince bana göz kırptı. Şaka değil bana göz kırptı gülerek. Ve ben yine sinirle önüme döndüm.

Dersi boş bir şekilde Dinledim resmen pencereden Dışarıyı izlemiştim. Ağaçların sarkan Dallarını, dışarıda olan tek tük Öğrencileri boş olan basketbol Sahasını ve üstünde uçan küçük güvercinleri..

zil çaldığında gözlerimi camdan Ayırıp ,kendime gelmiştim nereye Dalıp gitmiştim ben böyle?

Arkama dönüp,
"Ben hava almaya çıkacağım geliyor musun?"Dedim gizeme
"geliyorum." Dedi.

Ben çıkarken bir yandan da arkasına dönüp baktığını fark ettim.

Gözü hâlâ o çocuktaydı. İnanamıyordum. Ama bakışları her an yanına gidip konuşabilecek tür dendi. Hattâ konuşmak için fırsat kollayan bir hali vardı.

Ama artık bununla  uğraşamayacağım.

Bahçeye çıktığımda Arka bahçeye doğru yürüdüm orayı Seçerdim genelde daha sakin olurdu.

Ben bahçeyi net görebiliyordum ama bahçedekilerin beni o kadar da net göremeyeceği bir bank'a oturmuş hava alırken önümdeki ağaç dolayısıyla hiç görünemeyeceğimi anlamam daha iyi hissettirmişti.

Çünkü ciddi anlamda hava almak istiyordum. Ve burası artık benim yerimdi.

Ve şuan tek yapmak istediğim şeyi yapıp kulağıma kulaklığımı takıp müzik dinliyordum.

Müziğe kendimi o kadar kaptırmıştım ki gizemin ne ile uğraştığını dahi bakmıyordum.

O da büyük ihtimalle telefonu ile uğraşıyordur. Gelip benimle uğraşmadığına göre.


Ama bu huzurum zil çalıncaya kadar sürmüştü. Ve tekrar derse girebilmek için kendimi toplamam lazımdı.

Bu yüzden lavoboya gidip yüzümü yıkama kararı alıp oturduğum bank'tan kalktım. Kulaklıklarımı çıkarıp arkamdaki gizemi de dürterek okul kapısının yolunu tuttum.

Kızlar lavobosu  sınıfa yakındı. hemen yüzümü yıkayıp sınıfa geçecektim. Lavabonun kapısından içeri girerken arkamdan gelen gizemi de fark etmiştim.

Ben ellerimi sonrasında yüzümü yıkayıp ellerimi karşıda duran rulodaki kağıt havlu ile kuruladıktan sonra lavoboyu terk edecektim ki arkamdan gelen gizemin sesleri olduğum yerde kaskatı kalmama sebeb olmuştu.

"Bunlar bu gece sende kalsın yarın gece ki parti de satışa başlayacağız."

???????????? ????????????????ış ???????????????????????????????????????? ????????ğ???????? ?????????

Bu duyduğum ses gizemi değil de bir başka kıza aitti.
Konuşmayı yaptığı kıza aitti.

Konuşmadan anladığım kadarıyla gizemi bir şey vermişti. Ama ne verdiğini şu an anlayamıyordum.

"Tamam yarın görüşürüz o zaman."

Hah işte bu gizemin sesiydi. Karşısındakini onaylar bir şekilde anlaşmayı kabul etmişti.

Ne partisinden bahsediyordu. Ya da satmak için ne almıştı? Ve en önemlisi bu ikisi nasıl da bir araya gelmişti.

Arkama dönüp baktığımda lavobonun köşe duvar arasındaydılar.
Araya sıkışmış sessiz sessiz konuşuyorlardı ama ben her şeyi duymuştum.

Arkama dönmeden ikisini aynadan görebiliyordum.

Gizemin yanındaki kız gitmek için adım attığı an aynada göz göze geldik.

O an anladı benim onları duyduğumu. Ama ben belli etmeden Saçımı düzeltiyormuş gibi yapmaya devam ediyordum.

Aklımda olan tek şey gizemin belaya bulaşmamasıydı.

Kızın yanımdan geçip gideceğini düşünmüştüm. Galiba yanılmıştım.
Çünkü bana yaklaştığını fark ediyordum.

Okul lavobosu biraz geniş olduğu için yanıma gelmesi beş adımını bulmuştu.

Ve artık benim tam karşımdaydı.
Boyu neredeyse benimle aynıydı. Gözleri elaydı ama Keskin bakışları olduğu için gözleri daha parlaktı.
Teni ve saçları kumraldı. Saçları omuzlarındaydı Ve güzel bir kızdı.

Ama olduğunun aksine serseri bir görünüme sahip olmaya çalışıyordu. Duruşu ve yürüşüşü bu şekildeydi.

Bu haliyle bile bir çok erkeğin gözlerini kamaştırabilirdi.
Ama konuşması hakkında aynı şeyleri söyleyemiyordum.

"Kızım bak duyduklarını bir başkasına anlatırsan senin canına okurum."

Aklınca beni korkutmaya çalışıyordu.

"İnan ki sen ve o uğraştığın her ne ise umrumda değil."

"Ha şöyle."

Dedim ya kızın konuşması hakkında güzel şeyler söyleyemeyecektim.
Gizem ne yapıyordu peki şu an?

O kız benimle böyle konuşurken ben onun en yakın arkadaşıydım. Orada öylece izleyemezdi değil mi?

"Tamam sen git artık burdan, o da kimseye bir şey söylemez zaten."

Gizemin kıza dönüp söylediklerinden sonra kız önce benim gözlerimin içine bakıp sonra dönüp gizeme bakması üzerine lavoboyu terk etmişti.

Gerçekten şuan çok sinirliydim. Ve gizemin şuan bir açıklama yapması gerekiyordu. Burada ne oluyordu anlatması lazımdı.

"Gizem ne oluyor burda o kız neyden bahsediyordu. Ve senin böyle tiplerle ne işin var?"

"Kızım bir dur ya hemen başladın anlatırım sonra sana."

Beklediğim cevap bu değildi.

Tamam Gizem yapısı gereği ters bir kızdı. Ama ben onun en yakınıydım. Ve onun başına bir şey gelmesini istemiyordum.

"Gizem başının belaya girmesini istemiyorum."

"Tamam, bir şey olduğu yok. başımda belaya girmeyecek.

Bu sefer de geçiştirmişti ama üstelemeyecektim.

Konuşmaya dalıp gitmiştik.
Ders çoktan başlamıştı. Ve biz hâlâ buradaydık.

Şimdi derse nasıl gidecektik. Hocaya ne diyecektik.

"Derse geç kaldık, ne yapacağız şimdi?"

Gizem gözlerimin içine rahat tavırı ile bakması ile bu durumu umuramadığını anlamıştım.

"Çıkıp kantin de oturalım zil çalıncaya derse gideriz."

Bu dediğiniz ne kadar yapmak istemesem de derse yarım girip hocaya durumu izah edemeyeceğimden dolayı kabul ettim ve lavobodan çıktık.

Lavobonun olduğu koridordan çıkıp sola döndük kantine doğru adımlıyorduk. Karşımızdan gelen yeni çocuk, namı değer Rüzgar Ersoy karşımızdan geliyordu.

Hızlı adımlarla yürüdüğü için yanımıza gelmesi uzun sürmemişti.

Dağınık saçları ve spor giyimi ile ne kadar rahata düşkün olduğu belliydi.

Ama konumuz bu değildi.

Rüzgar hafif nefes nefese bize dönerek,

"Kızlar siz neredesiz sabahtan beri sizi arıyorum. Hoca da merak etti ve sizi derse çağırıyor."

İnanamıyorum ben önemsediğim o derslere girmeyen öğrenci olmuştum. Ve beni arama sorumluluğu da derse canı istemediğinden girmeyen bu yeni çocuğa verilmişti. 

Dediği gibi onu takip edip sınıfa doğru yürüdük. Ve sınıfa girdiğimizde hocanın bizi gerçekten merak ettiğin anladığımız için özür dileyip gizemin uydurduğu mazeretle sözümüzü bitirip yerimize oturduk

]]>
Sun, 12 Dec 2021 18:21:28 +0300 Gizem akar
Seni hissetmek https://edebiyatblog.com/seni-hissetmek-1190 https://edebiyatblog.com/seni-hissetmek-1190 Şarkılar, şiirler seni anlatabilir 
Ama asla seni hissettiremez.
Seni hissetmek, 
Gözlerini kapattığında karşına gelen ilk görüntü, 
Sesini ilk duyduğumda 
Değişen kalp ritmim.
Karnımın ağrısı, 

Seni hissetmek, 
Gözlerini dahi görsem içimde yaşayan her şeyi yeniden canladırabilecek kadar etkili. 
Seni hissetmek, 
Hiç aklında yokken dâhi yanında olabilmek. 
Seni hissetmek, 
Eskilerin içinde kendini aramak gibi bir şey. 
Seni hissetmek, 
Tüm duyguları kaybetmek ve yeniden bulmak arasında bir şey. 
Seni hissetmek, 
Yeni bir hayata başlamak ile seni unutmak arasında bir şey

]]>
Sun, 12 Dec 2021 18:20:32 +0300 Gizem akar
Her şey biraz sen https://edebiyatblog.com/her-sey-biraz-sen-1077 https://edebiyatblog.com/her-sey-biraz-sen-1077

Sıradan denilebilecek bir hayata Sahibim. Hattâ çoğu insanlara göre Çok sıkıcıyım. 
Duygularımla değil Biraz mantığımla haraket etmesini Seven, erkeklerin mantıken uzak Durduğu bir kızım. Öyle prensesler Gibi büyümedim.

Ya da diğer kızlar gibi kabarık Elbiselerle dans etmek gibi Hayallerim olmadı. 

Ya da beyaz atlı prens'e ihtiyaç Duydum. Hattâ bunların kızların Uydurdukları şeyler olduğunu Düşünüyorum. 

Bunları düşünen kızların Hayatlarında bazı şeylerin eksik Olduğunu ve bu eksiklikleri bu Hayallerle kapatmaya çalıştıklarını Ve böyle büyüdüklerini Düşünüyorum. 

Belki saçma bir düşünce ama ben Böyle düşünüyordum. Ya da böyle Olmak istediğim için böyleydim. Ama beni tanıdığınız zaman hak Vereceksiniz. 

Birbirini takip eden rutin şeylerim, 
Kendimi yapmak zorunda Hissettiğim görevlerim, derslerim Aldığım puanlar ve girdiğim sınavlar Benim hayatım bunlardan ibaretti. Bunlar yaşıtlarıma göre Saçmaydı. Ama ben mutluydum. 

Her sabah uyanıp gözlerimi açıp penceremin kenarındaki kuşlarıma gülümser, bahçemdeki bitkiler ve çiçeklerlere selam verip ufak bir sevgi gösterisi yapıp sonra dedemle kahvaltı yapmak için mutfağa geçer,O en sevdiğim portakal suyumu ve kendi hazırladığım kahvaltımın tadını çıkarırdım. 

Ve yine bir okul gününe
uyanmıştım. Yüzümü yıkayıp kahvaltımı yapıp okul için hazırlanıp evden çıkacaktım ama dedemle masada sohbet edemediğimi fark ettim. Gece uykumu iyi alamadığımdan sabah geç uyanmıştım. onunla kahvaltı sofrasında sohbet etmeye bayılırdım.

Bazen tatlı tatlı didişmeyi, onu az da olsa kızdırmayı, sonra bana kıyamayıp gülümseyip geri adım atmasını tüm bunları çok seviyorum.

Hattâ onu güldürmek için  şirinlikler dahi yapardım. 

Ama bu sabah malesef bunlar olmayacaktı. Eşyalarımı toplayıp hemen evden çıkmam gerekiyordu. 

Ayakkabılarımı dolaptan çıkarıp kapının önüne bıraktıktan sonra odamdan çantamı alıp koşar adım evden çıkacakken Arkamdan dedemin seslendiğini duydum ama geç kalıyordum. 

"Özür dilerim dedeciğim, acil çıkmam gerek. 

Okulum çok uzak değildi. Bir taksiye binip gidecektim. Evim okula çok uzak olmadığı için taksiyi kullanıyordum. 

camdan dışarı seyretmeye başladım. Bu yapmayı en sevdiğim aktivitelerden biriydi. 

Ha bu arada kendimden bahsetmeyi unuttum. 

Ben ???????????????????????? ????????????????????. 

okulun çalışkan kızı, dedesinin tek varlığı, hayatında hep bir hedefi olan akıllı bir kız.. 
Babam ve annem ben küçük yaştayken vefat etmişlerdi.

onlarda hep şuan olduğum gibi olmamı isterlermiş dedem hep öyle söyler. Ve hep başarılı bir mühendis olmamı istermiş. Tabi bunun için daha uzun bir yol var. 

Bu arada okula yaklaştım taksiden inip koşturarak kaldırımdan karşıya geçerek okula girdim.

kendi sınıfıma gidip içeriye hocadan önce kıl payı girmiştim. Öğrencinin geç kalışını hiç bir öğretmen sevmezdi. Allahtan ki geç kalmamıştım. Ve İlk dersimiz an itibariyle başlanmıştı. Ders,edebiyattı. 

Edebiyat dersini severdim. Ama dersin hocası ile aramızdaki ilişki biraz farklıydı.

Diğer öğretmenlerimin beni sevdiğini biliyordum bunu sözleri ve mimikleri ile belli ediyorlardı. 

Ama bunu edebiyat hocamız için söyleyemeyecektim.

"herkes yerine otursun, oğlum o nasıl saç biraz öğrenci gibi olun yahu."

Ben en önde oturan okulun çalışkan kızıydım. Ve sınıfımın tek burslu olan öğrencisiyim. okuduğum okul çok pahalı bir özel bir okuldu. Yalnızca seçili ailelerin seçili olan çocukları için olan bir okul ve ben buraya sınavı kazanarak gelmiştim.

Buradaki her öğrenciden puanlarım daha yüksek ama onlar şehirin önde gelen ailelerinin çocuklarıydı. 

"Kumsal tahtayı sil kızım."

"tamam hocam."

"Yeni konuya geçiyoruz bugün yaz başlığı kızım."

Gösterdiği kısmı tahtaya yazdım. 

Ben yerime oturduktan sonra hoca tahtaya bir örnek şiir yazıp onu bizden yorumlamamızı ve şiirin kime ait olduğunu sordu. Tabi yine sınıfta benden başka parmak yoktu. Bu duruma artık alışmıştık. Hoca sınıfa biraz daha göz gezdirince kimseden parmak kalkmayacağını anladı. 

Bu durumda tek ben kalıyordum. Ama tahtaya çıkan kişi de ben değildim. 

Hocamız her zamanki gibi benim çıkmama müsaade etmemişti. bu adam biraz tuhafdı. Ama bana karşı neden böyleydi bilmiyorum. 

İlk ders bitti ve ve sınıftaki çoğu öğrenci gibi bende kendimi dışarı attım. 

Okulun ilk günü o kadar sıkıcıydı ki benim çok arkadaşım da yoktu. Genelde tek kalıp kafa dinlemeyi severim. Çünkü buradaki öğrenciler ile güzel bir iletişimin olması mümkün değildi. Çok farklı olduğumuzu düşünüyorum. 

Yalnızca bir arkadaşım var. biraz deli dolu adı gizem, üç yıldır beraberiz benim her anımda yanımda olan
Neşesi ve enerjisi ile hayatıma renk katıyordu. Arada beni kızdırsa da onu çok seviyordum. Bu zamana kadar ki en yakın arkadaşımdı. 

Karakterlerimiz çok farklı ama iyi anlaşırız. Benim enerjimi hep o yükseltir. Bende onun bazı konularda, düşünmesi gereken konularda onun yanında olurdum. 

ama o benden biraz farklı, dış görünüşe önem veren, şatafatlı bir hayat seven, okulda ve sosyal medya üzerinde dikkat çekmeyi seven bir insan.

biraz da fenomen olma çabaları içinde bu aralar. 

İkinci Ders zili çaldı. Ve sınıf yolunu tuttuk. Herkes sınıftaydı kimisi bir şeylerle uğraşıyor, kimisi arkasındaki ile sohbet ediyordu.
Kimisi ise öylece Hocanın sınıfa girmesini bekliyordu. 

Anlayacağınız herkes bir şeylerle meşguldü. 

Sınıfın içi sesli ve gürültülüydü. kimsenin kimseyle ilgilenmediği bu ortama tüm dikkatleri üzerine çekecek bir şey oldu. Neredeyse tüm sınıfın başını kaldırıp bakacak kadar. 

kapı çalındı ve içeriye uzun boylu çoğu kızın gözünde ultra yakışıklı, havalı, belalı bir tip olan bir çocuk girdi. Uzun boyu ve geniş omuzları ile baya dikkat çekiyordu. Evet bu doğruydu ama en dikkat çeken özelliği ise özgüvenli o dik duruşuydu.

Bu sözcükler bana değil gizem'e aitti. Bahçede o gördüğü çocuktu. Sınıfa gelene kadar çocuğu anlatıp bu şekilde tanımlamıştı.

????????????????â ???????? ???????????????????? ü????????????????????????????????. ???????????????????????????? ???? ????????????????????ı????ı????ı ????ö???????????????????????? ????????????ı????????ı. 

Çocuğun görünüşü buradaki erkeklere göre daha heybetliydi. Ve daha uzun boyluydu. Bence Basketbol ile ilgilendiğine emindim. 
Saçları ve teni kumraldı. 
Ve tenine eşlik eden mavi gözleri ile gerçekten kızların dediği kadar varmış. 

Herkes çocuğu süzdükten sonra büyük adımlarla sınıfta kendisine bir yer aradı. 

Hiçbir şey söylemeden en arka sıraya geçip oturdu. Hoca hâliyle şaşırıp sordu.

"oğlum bu ne saygısızlık sen kimsin, yeni öğrenci felan mı?"

"evet hocam yeni öğrenciyim dedi."

rahat bir tavırla konuşuyordu. 
???????? ö????????ü???????????? ???????????????????????????? ???????????????????????????????????? ????????????????????? 

"koca adam tanıt o zaman kendini."

rahat bir şekilde ayağa kalkıp;

"adım rüzgar on dokuz yaşındayım artık bu okuldayım."

Sınıftaki kızların ya ne kadar yakışıklı, neden bu okula geldi ki, sevgilisi var mı acaba soruları duyuyordum.
Nasıl bu kadar meraklı olabiliyorladı. Ve çekinmeden böyle sorular sorabiliyorlardı. 

Kızların bakışlarını fark etmiş olmalı ki yüzünde egosunun tatmin gülüşleri vardı. 

Arkama dönüp baktığımda göz göze geldik. Ve benim resmen dibimden geçmişti. 

Göz göze geldiğimiz an pişkince gülüp yanımdan geçti. Ben ise Hemen önüme döndüm. hiç hoşlanmazdım böyle tiplerden. 

Zil çaldı ve hoca beni yanına çağırdı,

"kızım bu yıl bilim kurgu projemize seninde ekliyorum.senin ultra zekana arkadaşlarının ihtiyacı var."

???????????????? ???????????????? ???????????? ş???????????????????? ???????? ???????????? ???????????????????????? ç????????ış????ış????ı ????????????????????????????ı???? ????????????... 

Bu projenin öğrenci dosyasını doldurup Müdür yardımcısının odasınına bırakmamı istedi. Odanın önüne geldiğimde hoca odasında yoktu.

Mecbur beklemek zorunda kaldım. Ders zili çalmış herkes sınıflarına girmişti bile. O sıra edebiyat öğretmenimiz zeynep hoca ile karşılaştım. 

"merhaba kumsal ne bekliyorsun burada?"

"hocam koray hoca bu dosyayı müdür yardımcısına bırakmamı istemişti. Ama odasında yok siz gördünüz mü?"

"en son müzik odasında koroyla ilgileniyordu, oraya bak istersen." 

"çok teşekkür ederim hocam." 

Zeynep hoca tebessüm ederek ayrıldı yanımdan bende müzik sınıfına bakmaya karar verdim. Kata çıktığımda merdivenin başında durdum.

Ama bir aksilik vardı. Bu katın elektiriğinde bir problem vardı. Sadece koridorun sonunda bir lamba yanıyordu. Ve ben koridorun başındaydım. Haliyle karanlıktı. 

Tam merdivenlere yönelip gidecektim ki, ayaklarım buna engel oldu. 

Beni durduran şey, gelen sesdi.Bu bir gitar sesiydi. O an sesin nereden geldiğini anlayamadım. 

Sonrasında sesin geldiği yöne yöneldiğimde hocanın içeride olduğunu anladım. arada müzik odasında böyle şarkılar söylerdi. İşine aşık bir adamdı. Mesleğini icra etmekten gurur duyardı. Bir çok projeye öncülük etmiş Bazen açık havada bahçede neşeli şarkılar söyleyip yaz ayını daha canlı yaşardı. 

Onu rahatsız etmemek için gidecektim ki o an şarkıya giriş yaptı.

???????????????? ???????????????????????? ????????????????????????????ı???? ???????????????????? ????????????????????????????????.
???????????????????????????? ???????????????? ????????????????????????ı???? 
???????????????????????? ???????????????? ????ü????????????

???????????????????????????????????? ???????? ????????????????????????ı????. 
Ö???????????????? ????????ğ????ş????????????
???????????????????????????? ????????????ı????????????ı???? ????????????
???????????????????????? ???????????????? ????ü????????????. 

Şarkının neden nakarat kısmından başladığına anlam veremedim. Ya da ben nakarat kısmına denk gelmiştim.  Ama benim burada beklediğimi görmesini istemezdim. Çünkü burada durup  dinliyordum. 

şarkının devamınıda dinlemeyecektim. Çünkü gerçekten beni fark etmesini istemiyordum. Buraya özellikle gelmişim gibi olacaktı.

Bu düşüncem saçma gelebilir ama okuldaki çoğu kız ona hayran olduğu için beni de o kızlardan zannedebilirdi.

Dosyayı bir ders sonra da verebilirdim. 

Ama halâ buradaydım. Çünkü şarkıyı bitirdiğini düşünmüştüm. 

Şarkı'nın sonlarına geldiği zaman onu bekleyip dinlediğim için kendimi tuhaf hissettim. Ve gitmeyi düşündüm. arkamı dönüp geldiğim yoldan dönecektim ki karşımda duran adının rüzgâr olduğunu duyduğum yeni çocuğun sesini duydum. 
İçimden ???????????????????? ???????????????????????? ???????? ????ş???? ????????????. Demeyi unutmadım. 

Çünkü öğrencilerin genelde bu katta işi olmazdı.  

"sen o'sun bilgi yarışmasındaki kız."

Burada olduğumu nereden anladı?

"sen nereden biliyorsun beni"

"bende orada eski okulumla gelmiştim. ve sen okuluna zafer'i yaşatmıştın. Derslerin baya iyi olmalı."

"evet de bundan sanane!"

"tamam terslemene gerek yok. Bende bunu unuttun ondan peşinden geldim." 

Lambanın olduğu kısıma doğru sallayarak. Göstermişti. 

Elindeki benim fularımdı. en sevdiğim fularım. Onu kaybettiğim için çok üzgündüm. 
Neredeyse aramadığım yer kalmamıştı. Ama bulamamıştım. O nasıl bulmuştu. 

"onun sende ne işi var? Ver bana!" 

Şimdi anladım. O gün o okulda yanına oturduğum çocuktu. Ben yüzünü hatırlamıyordum. Heyecandan çok bakmamıştım bile. 
Ama o benimle konuşmaya çalışmıştı. Ve benim aklımda sadece yarışma olduğu için o an onu umursamamıştım. 

Tam ağzını açıp cevap vereceği zaman ben koşarak merdivenlerden aşağıya indim. 

Ve sınıfıma gittim. 

Gizem tam arkamda oturuyordu. Anladı bende bişeyler olduğunu arkadan dürterek sordu. 

"Kumsal, ne oldu?"

"bişey yok iyiyim."

Pek inanmasa da rahat bıraktı beni. Zil çaldı tenefüse çıktık ama ben hâlâ kendimde değildim. 

Gizem elindeki telefonla fotoğraf çekiyor, bir şeyler ile uğraşıyordu. 

Benim aklım hâlâ yaşadığım şey deydi. Benim hayatım klasik ve sıradandı bi aksiyonu yoktu,Adrenalini yoktu. o kızın ben olduğumu sonradan anlayabilir miydi? Aklımdaki sorular peşimi bırakmayacak gibi duruyordu. 

Çıkışta gizemle vedalaşıp taksiye bindim. Tabi yol boyunca bu günü düşündüm.eve girdiğimde anladım yorulduğumu ama mutfağa girip yemek yapmam gerekiyordu. 

Çünkü dedemle tek yaşıyorduk. Yemek görevi de bendeydi. Yaklaşık Bir saatte yaptım yemeğimi ve sofrayı hazırladım. 
dedem de yanıma geldi. 

"hoşgeldin balkanların en karizmatik dedesi"

"hoşbuldum mühendis kızım."

Arada bana böyle göndermeler yapar. 

Yemekler bittikten sonra ben bulaşıkları halledip odama geçtim.
ders çalışmam gerekiyordu. dedem de oturma odasında tv izliyordu. O sıra zil çaldı 

"ben bakarım."

Kapıyı açtım Gizem gelmişti. Dedem kim gelmiş demeye kalmadı Gizem içeriye girdi. 

heyecenlı bir şekilde okula yeni gelen çocuğu anlatıyordu. dedem duymasın diye zorla susturdum. Odama geçip kapıyı kapattım.

Gizem heyecanına devam ederek çocuğun nasıl yakışıklı belalı bir tip olduğunu hayranlıkla anlatıyordu. 

"Karanlıkta konuştuğu ve daha önce tanıştığı bir kız varmış bir yıl önce tanıştığı için kızın yüzünü hatırlamıyor ama her yerde bu kızı arıyor kumsal. 
Bide kızın bir emaneti varmış bu çocukta onu da vermek istiyormuş." 

"sen nereden biliyorsun? Diye sordum."

"kızım tüm okul bunu konuşuyor dedi. 

???????????????? ????ç???????????????????? ???????????? ????????????ı???? çığ????ığı????ı ????????????ı????. 

Neden bütün okul bunu konuşuyor.

"Ve kızla bir kez olsun konuşmak istiyormuş."

Ee ne vardı ki bunda bir şey olmamıştı ki  Sadece orada karşılaşmıştık. 

"çocuk şimdi o kendisinden kaçan kızı arıyor" dedi.

heyecanla tabi ben şok olmuş bir şekilde dinliyordum. 

Nasıl olurda herkesin dilinde olur neden bu kadar önemli diyordum içimden tabi Gizeme de anlatmamıştım o yüzden şimdi de bişey söyleyemiyorum. 

"çocuk kızı neden bu kadar arıyor anlamadım ama kafasında bir şeyler kurguladığı kesin."

"keşke o kız ben olsaydım."
Güzem'in nefes alıp kurduğu bu cümle bir daha yola artık dedirtti. 

Duyduklarıma resmen inanamıyordum, bu çocuk ne yapmaya çalışıyordu, o kızı bulunca ne yapacaktı. 

Bunları aklımdan bir an olsun çıkarmak istedim. 

Gece gizemle oturup başka konulardan konuşmayı başardım. Ama gizemin aklı hâlâ o çocuktaydı. 

Benim bu muhabbetten sıkıldığımı farkedince eve gitmek istediğini söyledi. Yarın görüşürüz dıyerek yolcu ettim içeri girdiğimde balkona çıkıp biraz hava almak istedim. Sonra dedemin seslenişini duydum. 

"Kumsal, kızım hava soğuk ne yapıyorsun balkonda?"
"hava almak istedim dedeciğim gireceğim şimdi."

Odama geçip üzerimi değiştirip dişlerimi fırçalayıp yatağıma girdiğimde gözlerimi kapattığım ilk an müzik sınıfının önünde yaşananlar gözümün önüne geliyordu.

Ve bunu düşünmeme kararı alarak gözlerimi kapattım. Ertesi gün bahçedeki kuşların sesiyle uyandım.

Penceremi açıp biraz hava aldım üzerimde bir ağırlık vardı ya da bir yük, anlam veremiyorum. Yatağımı toplayıp banyoya geçtim yüzümü yıkadım. sonra hızlı bir şekilde hazırlanıp mutfaktan bişeyler atıştırıp çıktım. 

Bugün biraz vaktim vardı karşı sokaktaki parkta biraz oturmak istedim. Çünkü ilkbahar mevsiminde ağaç da açan rengarenk çiçekler ve kokuları bana çok iyi geliyordu.

yanımdan küçük bir çocuk ve annesi geçiyordu, bir süre onları izledim çocuk haliyle biraz daha oynamak istiyordu ama annesi gitmesi gerektiğini söylüyordu. 

O an az da olsa hatırladığım annem geldi aklıma bende böyle ısrar eder miydim acaba anneme diye düşünceye daldım. sonra okul saatinin geldiğini farkına vardım. koşturarak taksi durağına gittim bir taksiye bindim. 

Koltuğa oturduğumda dedem aklıma geldi sabah uyanmamıştı ve bende hiç bakmamıştım. dedem benim tek varlığımdı. O yüzden hem kendimi suçlu hem de kötü hissetmiştim. 

Ama okula girmeden onu arayıp sesini duyarım diye düşünüp vicdanımı rahatlattım. Okulun oraya geldiğimde indim taksiden ve okula girdim. 

]]>
Tue, 30 Nov 2021 22:00:28 +0300 Gizem akar
UMUT https://edebiyatblog.com/umut-1021 https://edebiyatblog.com/umut-1021 Nasıl bir güne uyanacağımı bilmeden açtım gözlerimi. 
Beni nelerin beklediğini bilmiyordum. 
İnsan her gün süprizler yaşayacağını düşünmüyor. Ama ben her gün güzel bir an yaşamak için umutla açıyordum o gözlerimi ve güneşi selamlayıp, çiçeklerime gülümsüyorum. 

Üzerimi değiştirip kahvaltımı yapmadan evden çıktım. 
Çünkü çiçek teyzeme verdiğim bir kahvaltı sözü vardı. 
Mahallenin köşesinde bulunan pastaneye doğru yol almaya başladım. 
Yanından geçerken içimin huzur bulduğun çiçekler ağaçlar, etrafıma göz attığımda içimde ısındığını o mayhoş tadı içimde hissediyordum. 
Bu çok güzeldi. 
Sokaağın sonuna geldiğim de çiçek teyzemi gördüm. Göz göze geldiğimiz an yüzün de kocaman bir tebessüm oluştu. 
Ben de aynı şekilde cevap verdim. 
Kahvaltı esnasında güzel sohbetimizden sonra burnumu ve duyularımı etkisi altında bırakan kokusu olan kahvelerimizi yudumladık. 
Ayrılma vakti geldiğinde ise yine yüzündeki güzel tebessümü ile ayrıldık. 
Aslında bugün her zaman olduğum gibi enerjik değildim. 
Ama içimdeki umut her daim varlığını hissettiriyordu. 
Adımlarıma devam ederken köşedeki çiçekci Bora amcama da selam vermeyi unutmadım. 
Dışarda olan işlerimi halletmek için artık yazarlık atölyesine gitmem gerekiyordu. 
Evet bir gün içerisinde aldığım karar ile yazarlık eğitimi almak için yola çıktım.
Başvuruları tamamladıktan sonra ayaklarım yere bakamaz şekilde evin yolunu tuttum. Kalbim hızla çarpıyor ağzıma kulaklarıma varıyordu. 
Bu mutluluğumdan sokaktaki kedilerimde nasiplendi.
Eve girip yemeğimi yiyip bir film izlemek üzere salonuma geçtim. 
Filmin yarısında uykum geldiğini fark ettim. Hattâ gözlerim kapanmak üzereydi. 
Ama yatağıma geçmek yerine kanepe uyumayı tercih ettim. 
Genelde böyleyimdir. 
Kurallara uymak gibi derdim yoktur. 
Gözlerimin tamamen kapanmadan önce aklıma bir gün yazar olacağım günün hayalini getirdim. Ve rüyamda da görmek için gözlerimi yumdum

]]>
Sat, 20 Nov 2021 00:37:46 +0300 Gizem akar
Bir şarap gecesi ve aşk https://edebiyatblog.com/bir-sarap-gecesi-ve-ask https://edebiyatblog.com/bir-sarap-gecesi-ve-ask
Kendimi iyi ve enerjik hissettiğim bir güne merhaba diyerek gözlerimi açtım. 

Bugün aklımdan geçirdiğim ve yapmayı planladığım her şey benim bu zamana kadar olan hayalimdi. 

Bunu düşlemek dâhi çok güzeldi. 
Her sabah uğradığım muhallebiciye uğrayıp çiçek teyze'min yanağına öpücük kondurduktan sonra neşe kokan adımlarımla ilerlemeye devam ettim. 

Arkama döndüğümde o güzel bakan gözlerinde  bir yasemin çiçeği vardı. 

Ah benim çiçeğim, yaseminler kadar güzel kokardı. 

"Nereye böyle ayçiçeği?"
Enerjim ve hiç solmayan bir yanım olduğu için bana böyle seslenirdi.

"Yeni kokular tatmaya çiçeğim."
Yüzündeki ifade beni ne kadar iyi tanıdığına ve ne demek istediğimi anladığına şahitlik ediyordu. 

"Görüşürüz, keşifçi ayçiçeğim."

"Görüşürüz çiçeğim."
Dedikten sonra el sallayarak yoluma devam ettim. 

Karşıdan gelen insanların nereye gittikleri nasıl bir hayalleri vardı acaba? 

Benim gibi bir tutam mutluluk, bir tutam da güzel insanlarla geçirilen bir vakit olabilir miydi? 

Her zaman ki düşüncelerime dalıp giderken, gelmek istediğim o kitap kafeye gelmiştim. 

Buraya gelmeye bayılırdım. Yeni insanlarla tanışmaya, yeni kitap kokuları almaya bayılırdım. 

Hayatımdaki en güzel aktivitemdi. 

Yine o en sevdiğim köşeye geçip, insanlara hem yakın hem uzak olabileceğim cam kenarında dalıp gitmek için hazırdım. 

Sıra raflardan seçtiğim kitaplardan birine karar verip başlamaktaydı. 

Bu benim için zor olsa da bir karar verip kapağı renkli ve canlı olan o kitabı seçtim. Genelde renkli ve böyle cıvıl cıvıl olan şeyler çok ilgimi çekerdi. 

Kapağını açıp göz attığımda ise ne kadar doğru bir karar verdiğimi anladım. 

Ve kendimi kitabın ellerine teslim ettim. 

Cama yasladığım kolumu ve başımı kımıldatmadan kitaba devam ettim. 

Ve neredeyse dalıp gitmiştim. Baş karakterin yaşadığı olayı içselleştirip, ben yaşasam ne yapardım diye düşündüğüm anlar dâhi oldu. 

Bazı yerlerine çok güldüm. Bazı yerlerinde ise gözlerimin dolduğuna şahit oldum. 

Bu yüzden kitaplar insanlardan daha çok şey yaşatıp, duygudan duyguya sürükleyebilirdi.

Bunun için en uygun araç olduğunu düşünüyordum. 

Ellerimin ve başımın pes edip dinlenmeye ihtiyacı olduğunu anladığımda kitaba ara verip sonra devam etme kararı aldım. 

Kafeden çıkıp caddede yürümeye devam ettim. 

Ama aklım ise yalnız bıraktığım kitabımdaydı. 

Çünkü onları arkadaşlarım olarak görüp, seviyordum. 

Yarın devam edeceğim için biraz vizdanımı rahatlatmıştım. 

Evime yaklaştığımda sokak kedilerine mamalarını verip biraz da sevgi dolusu sarılışlarım ve öpüşlerimden sonra onlar da veda edip evime girdim. 

Ben hayatı böyle seviyordum. Hesapsız, plansız ve içimden geldiği gibi. 

Benim için mutluluk çiçek teyzemin yüzündeki gülümsemeydi. 

Sokak ta kendisini sevmeme izin veren kediydi.

İşte hayat bu kadar kolay ve güzeldi. Yeter ki ona farklı bir bakış açısından bakılsın

]]>
Tue, 16 Nov 2021 00:19:10 +0300 Gizem akar
HER ŞEY BİRAZ SEN https://edebiyatblog.com/her-sey-biraz-sen https://edebiyatblog.com/her-sey-biraz-sen Çıktığım yol mu sana aitti. 
Yoksa sen hep o yolda mıydın rüzgar? 
Bunların cevabını bilmiyorum ama ben yolun sonunda hep seni buldum. 
Bu yüzden her şey biraz sen

]]>
Sun, 14 Nov 2021 20:54:11 +0300 Gizem akar
İLK GÜN https://edebiyatblog.com/ilk-gun https://edebiyatblog.com/ilk-gun İlk gün
O sevdiğin çikolata kadar tatlıdır beraber geçirdiğin zaman. Tadı, kokusu, sende bıraktığı o güzel his. 
Bunlar seni yeniden sen yapar. 

Tekrar benliğine kavuşursun. Zevk alırsın en sevmediğin şeylerden bile. 
Kalbin göğüs kafesine sığmaz. 

Yerinde durmaz. 
Sen yerinde duramazsın. 
İşte anca böyle anlatılabilir. 

Ve bence bu duygulara en güzel eylüller yakıştı. 
Eylüller anlam verdi. 
Yapraklar döktü ama yerine bir çok mutluluk bıraktı. 
Kalplerde unutulmayacak güzel izler bıraktı. 
Aylar geçerken beklendi. 
Yıllar geçtikçe kutlandı. 
Peki ya sonra ne oldu? 
Unutulmak için yer arandı. 
Unutulmaya mecbur kaldı. 
Bu eylüle yapılmamalıydı. 

O değerliydi, duyguları, havası, varlığı dâhi farklıydı. 
Eylüle bunlar yapılmamalıydı. 
Eylül sonsuzdu. 
İnsanlar sonlu. 
Bir yaprak tanesi gibi düşüp yok olacaklarını zannettiler

]]>
Sat, 13 Nov 2021 00:03:38 +0300 Gizem akar
HOŞGELDİN???? https://edebiyatblog.com/hosgeldin-961 https://edebiyatblog.com/hosgeldin-961 Hoşgeldin, 
Ömrümün gül bahçesi. 
Hoşgeldin, 
En beklediğim ânım. 
Hoşgeldin, 
Can bulan gülüşlerim. 
Hoşgeldin, 
En güzel heyecanım. 
Hoşgeldin, 
Ömrümün baharı. 
Hoşgeldin, 
En güzel gelenim.
Hoşgeldin, 
Sen içimde çiçekler açtıran, kokusunda kendimi bulduğum bahçem. 

]]>
Thu, 11 Nov 2021 08:17:03 +0300 Gizem akar
HOŞGELDİN???? https://edebiyatblog.com/hosgeldin-960 https://edebiyatblog.com/hosgeldin-960 Hoşgeldin, 
Ömrümün gül bahçesi. 
Hoşgeldin, 
En beklediğim ânım. 
Hoşgeldin, 
Can bulan gülüşlerim. 
Hoşgeldin, 
En güzel heyecanım. 
Hoşgeldin, 
Ömrümün baharı. 
Hoşgeldin, 
En güzel gelenim.
Hoşgeldin, 
Sen içimde çiçekler açtıran, kokusunda kendimi bulduğum bahçem. 

]]>
Tue, 09 Nov 2021 11:14:39 +0300 Gizem akar
Bendeki sen https://edebiyatblog.com/bendeki-sen https://edebiyatblog.com/bendeki-sen Delibal'ın fazlası zarar diyordu. 

Delibalın fazlası zarar sevgilim. 

Sana artık sevgilim demem ne kadar doğru ama sana son satırlarım bunlar. 

Çünkü ben seni unutacağım sende buna izin vereceksin. 

O tanıştığımız eylül sabahında kalsın her şey. 

Birbirimizi çok sevelim ama o sevdiğimiz günde kalalım. O heyecan son bulsun.

O mutluluk son bulsun. 

Biz son bulalım sevgilim. 

Asla bitmeyeceğini düşündüğümüz  bu hikayenin bitişine beraber yürüyelim sevgilim. 

Son kez bakalım gözlerimizin içine ama ondan ötesine gitmeyelim. 

Sen karşı kaldırımda ben ise olduğum yerde adımlarımıza devam edelim. 

Sen beni tanımamış, hayatıma şahit olmamış gibi geç ve git yanımdan. 

Ben ise seni tanıdığım her ânı içime gömerek gideyim. 

]]>
Mon, 01 Nov 2021 01:59:26 +0300 Gizem akar
Bir tutam mutluluk https://edebiyatblog.com/bir-tutam-mutluluk https://edebiyatblog.com/bir-tutam-mutluluk Asıl karmaşa insanın içindeki duygu karmaşası bence. 

Aklındaki sorular, içine doğan hisler, anlam veremediğim bir çok şey daha. 

Ve insan çoğu zaman bunun içinde boğuluyor ama buna son vermenin zamanı gelmedi mi artık. Bunu başaramasa bile en azından denemeli. 

Emin adımlarla ve inanarak çıkmalı o yola. 

Kalbinin geçirdiği her sonbaharı artık ilbahara çevirme vakti gelmedi mi sence? 

Artık pempe çiçeklerin oluştuğu manzarayı görme vakti gelmedi mi? 

O zaman o yola beraber çıkalım mı? 

Daha güzel günler de tekrar görüşmek dileğiyle. 

]]>
Mon, 01 Nov 2021 01:17:34 +0300 Gizem akar
Susamak mı yoksa susmak mı? https://edebiyatblog.com/susamak-mi-yoksa-susmak-mi https://edebiyatblog.com/susamak-mi-yoksa-susmak-mi Susmak mı yoksa susamak mı?
Aşk'susamak değildi bizimkisi.
Bizimkisi aşk'a susmadı.
Kelimelerin ya da anlamlarını dahi bir önemi olmayan bir yerdeyim.
Özdemir Asaf misali
Öyle bir yere geldik ki hiçbir sokağın adı yok.
Öyle yerlere gömdük ki tüm güzel duygularımızı, birdaha bizi bulamayacak kadar uzak ve imkansız.
Sözlerin, ya da susuşların hiç bir manası yok.
Çıkılan yolun sonu yok. 
Kapanan gözlerin bir hayali ya da rüyası yok. 
İçinde zerre umut yok. 
Hiç bir şeye hevesin yok. 
En çok ta inancın yok. 
Peki tüm bunlar yok mu oldu kalmadı mı? 
Bence kalmadı. 
İnsan her şeyi tüketti. 
Her şeyi yeterince ziyan etti.
Hoşçakal sevgili, 
Hoşçakal anılarım, 
Hoşçakal tüm yaşanmışlıklarım
Bugün bir kez daha uğurladı seni bir kere daha gittin benden

]]>
Tue, 30 Nov -001 00:00:00 +0155 Gizem akar