EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & KUM SAATİ YAZARI https://edebiyatblog.com/rss/author/kum-saati-yazari EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & KUM SAATİ YAZARI tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. HAZAN OLUR GÖZLERİM DALAR https://edebiyatblog.com/hazan-olur-gozlerim-dalar https://edebiyatblog.com/hazan-olur-gozlerim-dalar

]]>
Fri, 17 Nov 2023 21:13:12 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA AŞIK VEYSEL https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-asik-veysel https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-asik-veysel

    Bugünkü  zamana  yolculukta  AŞIK  VEYSEL ‘in  hayatını anlamak ve  onu  anmak  üzere , kalemim  elimde  sözüm  dilimde…

     Büyük  halk  ozanı  aynı  zamanda  herkesin  yüreğinde  yer  eden , Aşık  Veysel . Asıl  adı VEYSEL  SATIROĞLU  olan usta  yazar,25  Ekim 1984’te Sivas’ın  Şarkışla  ilçesinde doğdu . Çiftçi  bir  ailenin çocuğu olarak dünyaya  gelen ve yedi  yaşında  iken  geçirdiği  çiçek  hastalığı  sebebiyle  sol  gözünü  kaybeden  halk  ozanı, talihsiz  bir  kaza  sebebiyle de  sağ  gözünü   kaybetti.

    Gözleri  görmeyen  Veysel ‘e  babası  vakit geçirmesi  için saz  aldı.Aşık  Veysel  önce başka  ozanların  eserlerini  sazı  ile  icra  etti. Ardından  kendi  eserlerini  üretmeye  başladı . 1933 yılında Ahmet  KUTSİ  TECER  tarafından  keşfedilerek   Türk   edebiyatına   kazandırıldı .Bir süre  köy  enstitülerinde  saz  hocalığı  yaptı.Eserlerinde  hüzün ile sevinç ; iyimserlik  ile  umutsuzluk    içedir .

    Annesi  Gülizar  hanım  babası  Ahmet  bey olan şair, O yılların vebası  olan  çiçek hastalığı  yüzünden  iki  kız kardeşini  kaybetmiştir. İki  gözü  de görmeyen  ve  karanlığa  bürünen  ozanın  annesi  bu  duruma  çok  üzülür  ve  diğer  kardeşlerinin  bakamayacağını  düşünüp  evlendirmek  isterler. Akrabaların  kızı  olan  ESMA  hanım  ile  evlendirilen  sanatçının peşini  olumsuzluklar  bırakmıyordu . Yeni  doğan  erkek  çocuğunu  kaybeden  daha  sonra  anne  ve babasını  da  kaybederek   hayata   küsmüştür.  Bunun  üstüne  eşinin  başka  biri  ile  kaçması  ile  perişan  olan  sanatçı  kendini   türkülere  vermiştir.

      Eşi  terk ettiğinde  iki  aylık kız  çocuğu, ozanın  yanında kalmıştır. Fakat  kız çocuğu da  erkek  evladı  gibi  hayatını  yitirmiştir. Acı dolu  hayatını  şarkılara  döken  ozan, yanık  türkülerini  sevenleri  ile  paylaşarak  bir  nebze  de  olsa  acılarını dindirmiştir.

    Ülkemizde  ayrı  bir  yere  sahip   olan  ozanımız  1973 yılında  kansere  yenik  düşmüş  ve  hayatını  yitirmiştir.

    Türk  halk  ozanlarının  son  temsilcisi olan  AŞIK  VEYSEL’ i bir  başka  adıyla  VEYSEL  SATIROĞLU’ nu    bir  kez  daha  rahmetle  anıyorum …

]]>
Wed, 14 Dec 2022 21:08:04 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BİR SES VAR https://edebiyatblog.com/bir-ses-var https://edebiyatblog.com/bir-ses-var

]]>
Fri, 09 Dec 2022 00:44:06 +0300 KUM SAATİ YAZARI
DOĞAYA HAYAT VEREN CANLILAR https://edebiyatblog.com/dogaya-hayat-veren-canlilar https://edebiyatblog.com/dogaya-hayat-veren-canlilar Her canlının bir yerlerde Yaşam hakkı vardır. Kimi ;Denizlerde Kimi; Karada Kimi de; Havada doğaya ve insanlara huzur verir... 

Hayvanların daha iyi bir yaşam sürmesi, Bakımlarının ve sağlık kontrollerinin yapılması amacıyla hayvanları korumak için kurulan barınaklar olur.İnsana duyulan saygı ve sevgi burada yaşayan hayvanlara da gösterilmeli.

Hayvan bakıcılığı yapacak insan, Hayvan sevgisi taşıyan, Onlara değer veren ve koruyup gözeten kişi olmalı.Hayvana yapılan her  zulüm,Eziyet ve  masum ve sessiz bir cana kast etmek bir canilik sonucunu doğurur.

Doğayla iç içe bir yaşamda bir hayvan diğer hayvana merhamet gösterirken! Bir insan bir hayvana merhametten uzak,Eziyet eder ,Zulüm eder ve vahşice öldürür.

Nasıl bir zihniyet bu? 

Hangi akla ve mantığa sığmayan bir duygu ile bir hayvan katledilir?

Duygusuz ve Merhamet yoksunu bir cani savunmasız ve dilsiz bir canlıya nasıl kıyabilir?

Sorulan ardında sessiz kalan cevaplar... Daha kaç doğa dostu canlı öldürülecek? Daha kaç cani aramızda gezecek? Doğaya güzellik ve renk katan sevimli dostlarımız iyi ki varsınız... İyi ki yaşantımızda sizler varsınız...

HAYVANA ŞİDDETE HAYIR!

HAYVANA ZULME HAYIR!

HAYVAN ÖLDÜRMEYE HAYIR!

Doğaya hayat veren canlılar bizler hep sizinleyiz...

]]>
Sat, 03 Dec 2022 15:00:31 +0300 KUM SAATİ YAZARI
OTUZ BEŞ YAŞ https://edebiyatblog.com/otuz-bes-yas https://edebiyatblog.com/otuz-bes-yas

]]>
Sun, 27 Nov 2022 21:24:03 +0300 KUM SAATİ YAZARI
HAYATA YÖN VEREN ÖĞRETMENLER https://edebiyatblog.com/hayata-yon-veren-ogretmenler https://edebiyatblog.com/hayata-yon-veren-ogretmenler

]]>
Wed, 23 Nov 2022 20:00:04 +0300 KUM SAATİ YAZARI
AYAKKABICI DÜKKANI https://edebiyatblog.com/ayakkabici-dukkani https://edebiyatblog.com/ayakkabici-dukkani Her sabah günün ilk ışıkları ile beraber dükkanını açardı. Dükkanı ne bir dakika geç,  ne de bir dakika erken açardı. Saat 07.30 oldu mu! Dükkanın kilidini açar ve güne güzel başlardı.Temizliğini yapar, İşinin başına otururdu. Çocuklarına her daim disiplinli olmayı,  Güler yüzlü ve insanlara saygılı olmayı öğütlerdi. Hüseyin Amca, Ayakkabıcılık mesleğini küçük yaşlarda öğrenmiş ve bugünlere kadar gelmişti. Hüseyin Amca, Her zaman kendisine ilke edindiği şu sözü yenilerdi. 

ERKEN KALKAN İŞİNE, ALTIN TAKAR DİŞİNE...

Ayakkabıcı Hüseyin Amca, Yıllarını vermişti bu mesleğe. Herkesin tercihine göre Ayakkabı diktiği gibi! Kendisine getirilen ayakkabıları tamir ediyordu. En küçük oğlu Mustafa babasının mesleğini öğrenmek için Okul çıkışında babasına yardıma gelir ve babasını büyük bir heyecanla izlerdi.İçinden duygularını belli etmeden konuşurdu.Ayakkabıcılık özen isteyen, Çok dikkat gerektiren ve işini ustalıkla yapmayı gerektiren bir meslek diye söylerdi. 

Mustafa, Bir gün Babasına merakını gidermek adına sorar?

Baba,Seni her gün büyük bir heyecanla izliyorum. Her gün sıkılmadan, Yılmadan nasıl bu kadar özenli ve herkesin hayran kaldığı Ayakkabılar dikiyorsun?

Hüseyin Amca, hafif bir tebessüm ettikten sonra, Şöyle cevap verir:

Evlat der!

Bir terzi düşün! Sana bir pantolon dikecek ama, Özensiz dikmiş ve iyi bir kumaş kullanmamışsa; Sen bir daha o terziye gidip kıyafet diktirir misin?

Mustafa, Hayır baba der.

İşte Evlat der!..

Bir iş yaparken sevgi ile yaparsan özenli ve itina ile yaparsan insanların güvenini kazanırsın...

Yaşam zamanı kovalar...Bir gün yılların emekçisi Hüseyin Amca, Çok yorgun ve bitkin bir halde yatağa düşer ve artık iş yapamaz olur.Bir kaç zaman sonra; Hüseyin Amca, hastalığına yenik düşer ve vefat eder. Mustafa babasını kaybetmenin hüznünü yaşadı. Mustafa, Baba yadigarı dükkana sahip çıkıp,Babasının mesleği olan Ayakkabıcılık mesleğini devam ettireceğine dair kendi kendine söz verdi. Babasının kendisine verdiği öğüdü hiç bir zaman unutmadı. Her gelen müşteriye aynı ilgi,Sevgi ve tebessüm ile yaklaştı. Mustafa babasının mesleğini çok güzel bir şekilde icra eder ve her yerde tanınan biri haline gelir.

Bir sabah Ayakkabı dikerken, Oradan geçen bir genç  kapıda Mustafa'yı izlemeye koyulur. Mustafa o kadar işini itina ile yapıyor ki! Kendisini hayranlıkla seyre dalan genci farketmemişti. Gencin gözlerinin içi parlar ve bir anda Merhaba ağabey der. Mustafa genç ile sohbete dalar ve hayalini sorar?

Ağabey Adım Barış. senin özenli ve titizlikle yaptığın işi görünce, Seni seyre daldım. Benim hayalimdeki meslek aklıma geldi. Bende bir gün senin gibi Ayakkabıcı olacağım ve insanlara tebessüm ve güzellik ile Ayakkabı diyeceğim dedi. Zira; Hayalimde her zaman bir Ayakkabıcı olmak vardı. Ama! Hep bir karamsarlık yaşıyordum. Yapabilir miyim diye?

Ben seni izlerken hayalimi gerçekleştirebileceğime inandım.

 Bu cevap karşısında Mustafa gözyaşlarını tutamaz ve ağlamaya başlar.

Barış bu duygusallık karşısında şaşırıp kalır...

Mustafa, Barış'a bir zamanlar babasının ayakkabıcı olduğunu ve babasını kaybedince kendi kendine bu mesleği yapacağına dair söz verdiğim an aklıma geldi. İstedikten sonra gerçekleştiremeyeceğin hayalin olmaz der...

Bir Ayakkabı dikimi ile insanlara hayallerini hatırlatmak ve gerçekleştirmeleri için çaba sarf etmek...

Yaşamda hayallerinin peşinden koşmaktan vazgeçen genç insanlar Ayakkabıcı Mustafa'ya uğrar oldu.Mustafa'nın ünü o günden sonra her yerde yayılır oldu.

Bir Ayakkabıcı ve ardında bıraktığı güzel bir eser...

]]>
Fri, 18 Nov 2022 19:24:48 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR CAFECİ https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-cafeci https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-cafeci

]]>
Tue, 15 Nov 2022 23:58:58 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BİR KENDİME BIRAKTIM KENDİMİ https://edebiyatblog.com/bir-kendime-biraktim-kendimi https://edebiyatblog.com/bir-kendime-biraktim-kendimi

]]>
Sat, 12 Nov 2022 20:52:58 +0300 KUM SAATİ YAZARI
10 KASIM YASIMIZ https://edebiyatblog.com/10-kasim-yasimiz-3826 https://edebiyatblog.com/10-kasim-yasimiz-3826

]]>
Wed, 09 Nov 2022 22:36:16 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ŞİİRSİZ BİR YAŞAM ÖLÜ BIR HAYAT https://edebiyatblog.com/https:youtu.beK0Y-6RMgodk https://edebiyatblog.com/https:youtu.beK0Y-6RMgodk Fri, 04 Nov 2022 19:09:00 +0300 KUM SAATİ YAZARI KAHVE BAHANE https://edebiyatblog.com/kahve-bahane https://edebiyatblog.com/kahve-bahane Sohbet Hoş Şahane.

Gördün mü

Böyle bir bahane...

Acı da olsa!

Tatlı da olsa!

Kahve Bahane...

İkimizde Firari

İçimizde bir Virane

Aramızda bir kahvelik mesafe

Kahve Bahane...

Kırk Yıllık hatır değil!

Yaşamın en özel anında

Ömürlük Dostluğun Telvesinde

Kahve Bahane...

]]>
Tue, 01 Nov 2022 20:57:42 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR TULUM SANATÇISI https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-tulum-sanatcisi https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-tulum-sanatcisi

 

Bugünkü zamana yolcukta; Çaldığı Tulum ile insanları eğlendirirken,Huzur veren! Samimi,Güler yüzlü her daim müziğin içinde olan genç  sanatçı dostum Oğuzhan  OKUMUŞ. Kendisi ile müziğe ve hayata dair  güzel  bir  söyleşi  gerçekleştirdim.

VAHAP        : Oğuzhan  OKUMUŞ seni tanıyabilir miyiz?

OĞUZHAN : Memleketim Rize/Çayeli olup,  07 Nisan 1997 İstanbul/Üsküdar’da doğdum. Tulumla tanışmam  ilk  olarak  yöresel  köy  düğünleri  ile  gerçekleşmiştir. Lise yıllarında tulum öğrenmeye başladım.Bir süre sonra;arkadaşlarım ile ”GRUP MAPAVRİ” Kurup; 2015 yılında sokak müziğine başlamıştır. Sokağın her zaman bir öğretici olduğunu bilip ondan bir şeyler öğrenmeye çalıştım. 2017 yılında arkadaşlarım ile beraber “GRUP SEVDALİ” Kurdum. İstanbul’da büyük  kitleye eriştim. Halen İstanbul’da horon etkinliklerine devam etmektedir. 2019 yılında “GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SENOZ KAİDELERİ” Adlı çalışmamda Senoz kaidesi için parmaklarım nav ile buluştum. 2020 yılında da yenilikleri  takip edip tulumla REMİX  tarzında müzikler çıkarttım. Şuanda  da  Tulum  eğitimleri  verip yeni  tulumcular  yetiştirmeyi  hedeflemekteyim…

VAHAP        : Çocukluğunda yapmayı en çok sevdiğin şey neydi?

OĞUZHAN : Oyunlar  oynamak…

VAHAP        : Çocukluğunda  unutamadığın bir anı bizimle paylaşır mısın?

OĞUZHAN  : Üç  arkadaş aynı bisiklete binmiştik ve frenler patlamıştı. Sonra bir kaza geçirdik. Ben diz kapağımdan yaralandım ve kemik  gözüküyordu. Arkadaşıma  da  bisikletin boynuzu  girmişti. Bu olay hiç aklımdan çıkmıyor. Kemik  bembeyazdı  ve  görünce  çok  korkmuştum.

VAHAP          : Kaç yaşında Tulum çalmaya başladın? Tulum çalmayı kimden öğrendin?

OĞUZHAN    : 17 Yaşında kendim öğrendim.

VAHAP           : Tulum en zor enstrümanlardan biri! Çalarken yorulduğun oluyor mu? Hangi türde çalıyorsun?

OĞUZHAN      : Evet sonuçta nefes veriyoruz. Kendi  yöremize  ait  olan Karadeniz  ve  Rize.

VAHAP            : Ailede senden başka enstrüman ile uğraşan var mı? Neden başka bir alet değil de! Tulum?

OĞUZHAN      : Ailemde başka yok. Yöremi temsil ettiği için Kültürel Miras.

VAHAP            : Hayalin ne? Gerçekleştirebildin mi?

OĞUZHAN      : Sadece müzik yaparak geçimimi sağlamak ve önce Türkiye’de sonra da Dünya’da kendimi tanıtmak…

VAHAP             : Sevginin azaldığı, Aşkın dillerden düşmediği bu zamanda! Senin için hangisi ağır basıyor? Neden?

OĞUZHAN        : Bu zamanda sevgi ya da Aşkın olduğunu düşünmüyorum. Çıkar ilişkileri dolu her şey.Eskiden  güzeldi.

VAHAP                : Sevgiyi  üç  kelime ile özetler misin?

OĞUZHAN          : Alışkanlık,Mutluluk,Üzüntü…

VAHAP                : Gençler  neden  anlaşılmıyor? Gençler  nasıl  anlaşılmalı?

OĞUZHAN          : Şu anki  gençleri  anlamak  için dinleyicilerinde  genç  olması  gerek.Çünkü; diğer türlü onlar gibi düşünmezler… Şuan ki  nesil  zevke  dayalı  ve  istedikleri  iki  şey  var: EĞLENMEK  ve  ZEVK  ALMAK…

VAHAP                 : Son olarak; Genç  bir Tulum Sanatçısı olarak, Senin  gibi  müziğe ilgi duyan  bu mesleği  icra  eden  yada  bu  mesleği  icra etmek  isteyenlere  neler  söylemek  istersin?

OĞUZHAN           : Hangi sanat  olursa  olsun! Asla pes  etmemeliler…Kimsenin kötü yorumuna  kulak  asmamalı ve iyi yorumlarıyla da kendilerini  Salıvermemeliler… Çok çalışmalı. Asla yerinde saymamalı ve  sürekli  farklı yollar çizmemeliler…

VAHAP                  : Sevgili dostum Oğuzhan OKUMUŞ. Onca iş yoğunluğuna rağmen bana zaman ayırıp;  ZAMANA  YOLCULUK’a  konuk olup  verdiğin samimi  cevaplar için teşekkür  ederim. Müzik hayatında  başarı  dolu yıllar diliyorum…

OĞUZHAN             : Saygı değer  Yazar&Şair  Abdulvahap  UNCU. Gençler alanında yaptığın çalışmaları büyük bir ilgi ile takip ediyorum. Bana bu güzel  söyleşide  yer  verdiğin  için teşekkür  eder, Çalışmalarında  başarı dolu yıllar diliyorum…

 

 

]]>
Sat, 29 Oct 2022 22:11:22 +0300 KUM SAATİ YAZARI
CUMHURİYET https://edebiyatblog.com/cumhuriyet https://edebiyatblog.com/cumhuriyet

CUMHURİYET  

 Bugün  bağımsızlığın,hürriyetin  ve  ülkemizin  kurtuluşunun  tarihi  olan 29 EKİM  Cumhuriyet   Bayramı . 

 Tarih  yazan ,uğrunda  kanlarını  ve  canlarını  siper  eden  atalarımızın savaş  verdiği  ve  Ulu    Önder  Mustafa  Kemal  Atatürk ün bizlere  armağan  ettiği  CUMHURİYETİMİZİN  günü . Yazmak  çok    şey  ifade  etmez. O  günlerin  değerini  bilmek, o  günlerde  çekilen  çileleri  acıları hiç  unutmadan    yaşamak, anmak  ve  anlamak  gerekir … 

Cumhuriyetin  Onuncu   Yıl  Nutkunda  şu  sözler  ne  de  güzel  anlatıyor  bizleri :

Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk Kültürü olan Türkiye Cumhuriyetidir. Bundaki başarıyı, Türk Ulusunun ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimle yürümesine borçluyuz. Fakat yaptıklarımızı hiçbir zaman yeterli görmeyiz. Çünkü daha çok ve daha büyük işler yapmak zorunluluğunda ve azmindeyiz. Yurdumuzu dünyanın en bayındır ve uygar ülkeleri düzeyine çıkaracağız. Ulusumuzu en geniş refah araç ve kaynaklarına sahip kılacağız. Ulusal kültürümüzü çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bize zaman ölçüsü geçmiş yüzyılların gevşetici görüşüne göre değil, çağımızın hız ve hareket kavramına göre düşünülmektedir. Geçen zamana oranla, daha çok çalışacağız. Bunda da başarılı olacağımıza kuşkum yoktur. Çünkü Türk ulusunun karakteri yüksektir. Türk ulusu çalışkandır. Türk Ulusu zekidir. Çünkü Türk Ulusu, ulusal birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Çünkü Türk Ulusunun yürütmekte olduğu yükselme ve uygarlık yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müsbet bilimdir.

Bu güzel sözlerin ışığında;Aziz şehitlerimizi ve ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ü saygı ile anarken,

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun…

 

]]>
Fri, 28 Oct 2022 23:09:38 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR KUAFÖR https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-kuafor https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-kuafor

ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR KUAFÖR

Bugünkü zamana yolculuğun konuğu;Samimi ,Güler yüzlü aynı zamanda! Kendi işinin dışında gençleri  Usta  olma  yolunda  eğiten,”ÖNCE MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ” İlkesini benimseyen Ercan Kuaförün sahibi genç dostum Ercan YAMAK.Kendisi ile iş ve yaşama dair güzel bir söyleşi gerçekleştirdim…

VAHAP : Ercan YAMAK seni tanıyabilir miyiz?

ERCAN:  1994 Mardin doğumlu olup,Kuaförlük yapıyorum.Meslek aşkına küçük yaşta merak saldım.On bir yaşımda bir kuaför dükkanında çırak olarak işe başladım.

VAHAP : Çocukluğunda yapmayı en çok sevdiğin şey neydi?

ERCAN:  Çocukluğumda en çok futbol oynamayı  ve  Bisiklet sürmeyi  severdim…

VAHAP : Çocukluğunda unutamadığın bir anı bizimle paylaşır mısın?

ERCAN: Yeni bisiklet aldığım an! Unutamadığım en özel  anımdı…

VAHAP : Kaç yaşında ve nasıl öğrendin mesleği?

ERCAN: On altı yaşımda öğrendim. Çocukluğumdaki hayalimdi bir ustanın yanında bu mesleği öğrendim ve gerçekleşti.

VAHAP : Kuaförlük zor bir meslek.Müşterilerini nasıl karşılıyorsun?

ERCAN : Müşterilere her zaman güler yüzlü,Samimi  ve işinde dürüst biri olmak için gayret ettim ve etmeye  devam  ediyorum…

VAHAP: Neden başka meslek değil de! Kuaförlüğü seçtin?

ERCAN : Merakım her zaman saç üzerineydi.Kendi saçımı sürekli  değişik  şekil yapardım.

VAHAP : Kendi işinin patronu olduğun gibi! Gençlere örnek olup,bu mesleği gençlere nasıl sevdiriyorsun?

ERCAN:  Genç  arkadaşlara  ilgi ile,Bıkmadan ve sabırla öğretmeye çalışıyorum.Ben onlara o şekilde yaklaştıkça! İlgileri bu mesleğe daha da artmış oluyor…

VAHAP : Gençler anlaşılıyor mu? Nasıl  anlaşılmalı?

ERCAN : Şuan ki gençlerin bir meslek hayali yok denecek kadar  acı… Ben hayatın gerçeklerini onlara anlatmaya çalışıp! O şekilde anlamaya çalışıyorum…

VAHAP : Bu mesleğin en büyük sırrı ne?

ERCAN: Geniş ve sabırlı olmak bu mesleğin en büyük sırrıdır.

VAHAP : Sevginin azaldığı, Aşkın dillerden düşmediği bu zamanda senin için hangisi ağır basıyor? Neden?

ERCAN : Aşk ve Sevgi birbirini tamamlayan duygulardır…Kimileri için bir hevestir AŞK.SEVGİ  her zaman  daha  kalıcıdır…

VAHAP : Sevgiyi üç kelime ile özetler misin?

ERCAN : İlgi,Samimiyet ve Emektir…

VAHAP : Takım tutuyor musun? Hangi takım taraftarısın?

ERCAN : Evet tutuyorum. FENERBAHÇE.

VAHAP : Son olarak; genç bir kuaför olarak senin gibi bu mesleği icra eden ya da bu mesleğe  gönül vermiş ,Bu mesleği  icra etmek isteyenlere neler söylemek istersin?

ERCAN : Bu meslek her zaman var olan bir meslek.Bu işi yaparken sosyal hayatını da  unutmayacaksın…İşimiz zor  bir meslek ama! Süreklilik gerektiren bir meslek  bu…

VAHAP : Sevgili dostum Ercan YAMAK. İş  yoğunluğun arasında bana zaman ayırıp, ZAMANA YOLCUK’a  konuk olup; Verdiğin samimi cevaplar için teşekkür ederim.İş hayatında güzel günler dilerim…

ERCAN : Saygı değer Şair&Yazar Abdulvahap UNCU.Bana bu güzel anı benimle paylaştığın için ve ZAMANA YOLCULUK’a konuk ettiğin için teşekkür ederim. Ayrıca gençler alanında yaptığınız çalışmalar takdire şayan…

SAYGILARIMLA…

]]>
Sun, 23 Oct 2022 21:18:53 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BİR UMUT VAR HALA https://edebiyatblog.com/bir-umut-var-hala https://edebiyatblog.com/bir-umut-var-hala                                      BİR UMUT VAR HALA!...

Bir öğle saatiydi!...Biraz gezinmek,biraz da alışveriş yapmak üzere  annem ve babamla tarihi çarşıda dolaşıyorduk.Babamla  birlikte bir  manifaturacı dükkanına  girdik.Babama bizi burada beklemesini isterken;Ben ve annem bakırcılar çarşısına doğru yol aldık…Çarşıdaki işimiz bitmiş,bir sevinçle babamın yanına doğru giderken, Birden! Annem yere düşüverdi.Kısa bir şok geçirdim  ve  ardından “ANNE” diye bağırdım.Karşıdaki dükkanda beni  izleyen bir amcaya gözüm ilişti.Bir an bakakaldım ona,o da bana…Bir hüzün vardı gözlerinde bir acı düşmüştü yüreğine…Bir bardak suyun var mı amca diye soruyorum? Suyu alıp  uzatıyor bana.Adını bilmiyorum ama, kendimce ismini  AHMET amca koyuyorum.Tam konuşacakken yaş döküldü gözlerinden. Amca iyi misin diye soruyorum? Bir yandan annemi yerden kaldırmanın uğraşı bir yandan amcanın gözyaşıyla beraber verdiği cevap arasında baka  kalıyorum.

Oğlum, senin  annen  için korktuğunu  görünce benim kızım aklıma geldi. Zira;kızım bugün Avukatlık okumak üzere İzmir e gitti. Orada bir ev tutmuş. Ondan ayrı kalmanın hüznü  ile  gözyaşımı tutamadım diyor.Gözyaşları arasında dilinden dökülen kelime benim yüreğimi dağlıyor. Bir umut işte benimkisi  belki de döner gelir diyor…

Veda  etmek  gelmiyor  nedense  içimden! Ama  gitmek  zorundaydım.Veda ederken gözlerim doluyor.  Ardından bir el sallıyorum Ahmet  amcaya. Ardım sıra arkama bakıp  uzaklaşıyorum. Aklımda hala Ahmet amcanın  dökülen gözyaşı  var…

Ne zaman bir ayrılık görsem Ahmet Amcanın gözyaşları arasında söylediği söz aklıma gelir…

BİR UMUT İŞTE…

Ayrılıklar insana hüzün verir…

Yaşanılan anın değerini hissettirir…

]]>
Thu, 20 Oct 2022 14:57:45 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR ÜNİVERSİTELİ https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-universiteli https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-universiteli

ZAMANA   YOLCULUKTA   GENÇ   BİR   ÜNİVERSİTELİ

  Bugünkü   zamana   yolculuğun   konuğu   başarılarla dolu  bir  hayatın   peşinden   koşan  , örnek  davranışlarıyla   arkadaşlarının  takdirini  kazanan  hayallerinin   peşinden   koşan ,  genç  üniversite  öğrencisi   Mustafa   KARADEMİR  .  Kendisi   ile  hayata   dair  hoş  seda  bir  sohbet   gerçekleştirdim .

BEN               :  Mustafa   seni   tanıyabilir  miyim  ?

MUSTAFA     :  1996  Malatya  doğumluyum  . İlk  ve  orta  öğretimimi  burada  tamamladım  . Şuan  üniversite  son  sınıfta  Din Kültürü  ve  Ahlak  Bilgisini  okuyorum  .  Futbol   takımı   olarak  Malatya spor  .

BEN               :    Çocukluğunda   yapmayı   en   çok   sevdiğin  şey  neydi   ?

MUSTAFA     :   Çocukluğumda   en   çok   arka   mahallenin  çocuklarıyla  mahalle  maçı  yapmak  en sevdiğim  şeydi  .

BEN                :  Seninle   her   konuştuğumda   hayalin   olduğunu   söylüyorsun  .  Hayalini   söyler  misin  ?

MUSTAFA      :  Hayalim önce  asker  olmak  ,  sonra  rütbeli   asker   olarak   subay   olarak  kalmak  .

BEN                 :  Neden   rütbeli   asker   olmak   istiyorsun  ?

MUSTAFA       :  Rütbeli   asker  çünkü  ;  son   yaşanan  olaylar   dahil  hayatım  boyunca   hep  vatansever   olarak   yetiştim  .  Bu  ülkenin  evladı   olarak  ,  bu   görevi  hakkıyla   yapabileceğimi  düşünüyorum    üstelikte    kendime   uygun   görüyorum   .

BEN                  :  Çocukluktan  gelen  bir  şey  mi  ?

MUSTAFA        :  Çocukluktan    gelen  bir   merakım   var  .  Çocukken   asker   oyuncaklarla   oynarken  hep  sevinirdim  .

BEN                  :   Üniversiteli   olmak  ,  üniversite   okumak   nasıl   bir  duygu  ?

MUSTAFA       :   Üniversiteli   olmak   başlangıçta   cazip   geliyor  .  Ama  ,  daha  sonraları  hala  küçük  olduğunu   anlıyorsun  .  Çünkü   hala   ekonomik   özgürlüğün  yok  .  Bence  üniversiteli   olmak  sonraları   bir  ayrıcalık   olmaktan  çıkıyor  .  Elbette  ki ;  üniversite   okumak   güzel   okumanın  her  türlüsü   güzel   çünkü  bilgi   güçtür     Onu  elinde  tutan  gücün  sahibi  olur .  Dediğim  gibi  , üniversite   başlarda  güzel  bir  duygu  başlıyor  ama  sonra  o   duygu  yok  oluyor  .

BEN                 :  Sevgi  mi ,  Aşk     senin   için  hangisi  daha  ağır  basıyor  ?

MUSTAFA       :  Bence  Aşk  ,  Aşk  benim  için  daha   ağır  basıyor  . Sevginin  olduğu  yerde  her zaman   aşktan   söz   edemeyiz   .  Çünkü , aşk  derindir  .  Aşk  varsa  sevgi  kesinlikle  vardır  .  Bir  şeye    nesneye    birine   her   ne   olursa   olsun   sevgi   besleyebiliriz   .  Ama   o  şey   için  fedakarlıklarda   bulunacaksak  ,  sevgi   yetmeyebilir    Aşk  besliyorsak  , fedakarlıklarda  bulunuruz .  O  yüzden   aşk  sevgiyi  de  kapsayan  daha  geniş  bir  olgudur  . 

BEN                :   Sevgiyi   üç   kelime   ile   özetler  misin  ? 

MUSTAFA               :  Koşulsuz  kabul  , Güven ,  Saygı .

BEN                          : Sevdiğin   insanda  hangi  özellikleri   ararsın  ?  Senin   için  olmazsa   olmaz  dediğin   şey   ne  ?

MUSTAFA               :  Sevdiğim   insanda   olmazsa   olmaz   dediğim   şey  yalan  söylememesidir  .  Yalana  tahammülüm  yoktur  .   Çünkü  ,  yalan   yalanı  doğurur   ve   güveni   yok   eder     Sevdiğim  insanda   olması   gereken   özellikler  ;  güven  duymalı  ,  karşısındakine   saygılı  olmalı ,  açık  sözlü  olmalı ,  düşüncelerini   karşındakini   onaylamak  için  değil ,  açıkça  söylemelidir 

BEN                         :  Son  olarak , üniversiteli   bir  genç   ve   örnek   bir   insan  olarak  ,  senin   gibi  üniversite   okuyan   ve   mezun   olan   gençlere   ne   demek   istersin  ?

MUSTAFA               :  Eğer   üniversite  okumak  istiyorsanız  ,  bunu   meslek   seçimi      imkanı   olarak  görmeyin  .  Bunu  kendinizi    geliştirmek   için  isteyin  .  Kendinizi   geliştirirseniz  başarırsınız    Üniversite   okumak   istiyorsanız  mutlaka  , yeteneğinize  ve  ilgi  alanınıza  önem  gösterin  .  Çevrenin    yönlendirmesine   asla   izin   vermeyin  

BEN                          :  Sevgili  Mustafa  sınavlara  yoğun  olarak  hazırlandığın  bu  dönemde  bana  değerli  zamanını  ayırdığın  için  teşekkür  ederim  .  Derslerinde  ve  sınavlarda  başarılar  dilerim 

MUSTAFA               :  Asıl   ben  teşekkür   ederim  .  Bana  zaman  ayırıp  benimle  keyifli  bir  sohbet gerçekleştirdiğin   için .  Çalışmalarında  başarılar  dilerim 

 

]]>
Sat, 15 Oct 2022 22:35:56 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ŞİİRSİZ BİR YAŞAM ÖLÜ BİR HAYAT https://edebiyatblog.com/siirsiz-bir-yasam https://edebiyatblog.com/siirsiz-bir-yasam Tue, 11 Oct 2022 23:28:53 +0300 KUM SAATİ YAZARI ADIN ÇOCUK SENİN https://edebiyatblog.com/adin-cocuk-senin https://edebiyatblog.com/adin-cocuk-senin Sat, 08 Oct 2022 12:16:55 +0300 KUM SAATİ YAZARI SESSİZ ÇIĞLIK https://edebiyatblog.com/sessiz-ciglik-3700 https://edebiyatblog.com/sessiz-ciglik-3700 Bazen bir sessizliğin çığlığı, Bazen yılların verdiği suskunluğun çığlığı yükselir...

Bazı insanlar sırf sevdiklerini ve sevdiğini kırmamak için,Yapılan her davranışa,Her söylenen söze tebessüm eder.Oysa ki; Öyle bir an olur ki! Bir yerde artık senin üstüne gelinir ve seni üzmek için çaba sarf edilir. Tahammül sınırın aşılmıştır ve tepki vermek zorunda kalırsın.

Hayatın içinde yaşamak, Hayatla mücadele vermek zor olsa da! Yine de pes etmek yok dersin... Kendini iyi hissetmek ve güçlenmek adına kendini dışarı atarsın. Rüzgarın hafif serinliğini içine çeker, Gökyüzüne bakıp içindeki sessiz çığlığınla haykırırsın. Kendine İlham vermenin erkisi ile yeniden umutlanırsın.

Herşeye rağmen umudun sana yol olur. Herşeye rağmen sevgi dolu yüreğin sana huzur bulur.

Hayat seni yorsa da, Umutların hayallerin hep yaşasın...

Çığlıkların hiç susmasın...

]]>
Tue, 04 Oct 2022 22:09:05 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BUGÜN PAZAR https://edebiyatblog.com/bugun-pazar https://edebiyatblog.com/bugun-pazar Bugün Pazar 

Sana çıkar bütün yollar...

Bugün Pazar

Sevgi ile bakar insan...

Bugün Pazar 

Özlemle arar insan...

Bugün Pazar 

Bir başka öter kuşlar...

Bugün Pazar 

Huzur dolar insan...

Bugün Pazar 

Yürek sel olur taşar...

]]>
Sun, 02 Oct 2022 00:00:18 +0300 KUM SAATİ YAZARI
GECE ÇÖKER https://edebiyatblog.com/gece-coker https://edebiyatblog.com/gece-coker Gece çöker

Karanlık dolar gökyüzü 

Sus pus olur

Seyre dalarım...

Yıldızlara bakar

Ay ışığında dilek dilerim

Denize dalar 

Dalgaları izlerim

Yakamoza göz kırpar

Dilek dilerim...

Soğuğa aldırmadan 

Rüzgara karışırken sesim!

Yağmur yağar 

Islatır beni...

Yağmur dolar içim

Haykırırım...

Gözlerim uykusuz 

Başım dik

Gönlüm huzur dolar

Gece çöker 

Dalar gözlerim...

]]>
Wed, 28 Sep 2022 22:57:54 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BABA ANNEME İYİ BAK!... https://edebiyatblog.com/baba-anneme-iyi-bak https://edebiyatblog.com/baba-anneme-iyi-bak Baba,

Anneme iyi bak!

Her fedakarlığı göze alan

Her daim yanımızda olan

Yaşantısından şikayet etmeyen 

Gönül insanına iyi bak!...

Her sabah uykusunu bölen

İşe uğurlayıp,Güzel dilek dileyen

Sıcak aşımızı hazır eden

Sen gelmeden boğazından bir lokma geçmeyen

Sevgi insanına iyi bak!...

Soğukta üstümüzü örten

Her daim derdimize koşan

Yıllar geçse de !

Hep aynı duyguları besleyen 

Fedakar insana iyi bak...

BABA,

ANNEME İYİ BAK !...

]]>
Sat, 24 Sep 2022 16:25:15 +0300 KUM SAATİ YAZARI
YAŞAMA DÖN BİR BAK!... https://edebiyatblog.com/yasama-don-bir-bak https://edebiyatblog.com/yasama-don-bir-bak Gece çöker karanlığa dalar gözlerim...

Bir ışık arar durur gözlerim

Bir hayale dalar umudumu isterim

Bir Hayal kurar yaşama dönerim...

Gökyüzüne bakar yıldızları sayarım

Yıldızlara bakar seni anarım...

Pencereden bakar el sallarım

Kapıya bakar seni ararım...

Denize dalar hayalini kurarım

Yakamoza bakar yüreğimi dağların

Balıkçıya bakar sevmeyi anlarım

Balıklara bakar sevdayı yaşarım...

Hayata sorar seni bulurum

Yaşama bakar huzuru bulurum

Yüreğe bakar sevgiyi anlarım

Ömüre sığar sevdayı bulurum...

]]>
Wed, 21 Sep 2022 00:58:30 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BENDEKİ BEN MİYİM? https://edebiyatblog.com/bendeki-ben-miyim https://edebiyatblog.com/bendeki-ben-miyim Bir ben bakıyorum kendime 

Bir aynada görüyorum kendimi

Benim olan kendim susuyor!

Aynadaki bana sesleniyor...

Aklım Bir sevdiklerimi mutlu etmemde

Aynadaki aklım kendini üzmekten

Bir ben bakıyorum yüzüme

Bir ayna söyler yüzümü. 

Bende olan ben saçların iyi diyor!

Ayna saçına aklar düştü diyor.

Bir ben kendim oldum diyor

Bir ayna sahte maske takmışsın diyor.

Şimdi bende ki ben ne?

Aynadaki ben kim?

Bir tarafta tebessüm eden yüzüm

Bir tarafta aynada görünen yüzüm...

]]>
Sat, 17 Sep 2022 23:23:53 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR UÇURTMA SANATÇISI https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-ucurtma-sanatcisi https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-ucurtma-sanatcisi   UÇURTMA  SANATÇISI

Zamana  yolculuğun  bugünkü  konuğu ;Çocukluğundan beri  tutkun olduğu uçurtmaların peşinden koşan,Çocukların  hayalini  süsleyen  uçurtmaları  gökyüzü  ile  yakınlaştıran, Kendi  alanının dışında  Uluslararası  alanda  ün salmaya   başlayan,Uçurtma  Atölyesi  kuran Sanatçısı  dostum   Zahit   MUNGAN. Kendisi ile yaptığı  uçurtmalar  ve  yaşama  dair güzel  bir söyleşi  gerçekleştirdim.

VAHAP  :  Sevgili  Zahit  MUNGAN      yoğunluğuna   rağmen   beni  kabul  ettiğin  için  teşekkür  ederim  .

 ZAHİT  :  Asıl  ben  teşekkür   ederim   kıymetli  zamanını   bana  ayırdığın için …

 VAHAP:  Zahit  MUNGAN   seni   bir  çok   kişi  tanıyor  ama ; Tanımayanlar   için  kendinden   biraz  bahseder  misin  ?

 ZAHİT  :  1991 Mardin  doğumlu  olup ,İlk  ve  Orta  öğrenimimi  Mardin ’de  tamamladım . Tarih  kokan  dört   kültürü  bir  arada  tutan   güzelim   şehirde   çocukluğumu  ve   gençliğimi  geçirdim  ve geçirmeye   devam  ediyorum 

 VAHAP  :  Çocukluğunda  en   çok   yapmayı   sevdiğin  şey  neydi  ?

 ZAHİT  :  Çocukluğumdan  beri  uçan  her şeye  ilgim  vardı .  Bu   yüzden   uçurtmayı  çok severim  .

VAHAP :  Uçurtma  hevesi  nasıl  başladı  ?

 ZAHİT   :  Mardin’ de  hiç  eksik  olmamış  uçurtmaların  ayrı  bir  yeri  var  .  Bu  kale  şehrinde  tek  bir  gün  uçurtmasız  geçmemiştir  .  Mardin   sokaklarında   gezinirken   gökyüzüne   baktığınızda , mutlaka   gözünüze   uçurtmalar  ilişir .  Çocukluğumdan   bu  yana  uçurtma  aşkım  hiç  bitmedi  bitmeyecekte     Daha  sonra  internette  yaptığım  araştırmalarla , modern  uçurtmalara  geçiş  yaptım  .

  VAHAP :  Benim  bildiğim  kadarıyla  uçurtmanın  dışında  resim  sergisi  de  düzenliyorsun  bu konuda  ne demek  istersin  ?

 ZAHİT  :  Uçurtmanın  dışında  resim  değil de ;   fotoğraf   sergisi   düzenliyorum  . Biraz  bahsedeyim  istersen ?

 VAHAP :  Tabi ki.

 ZAHİT  :   Uçurtmaya  yaptığım  özel  bir  düzenekle  bağladığım  DSRL   fotoğraf  makinesi   ile  Mardin’ i  gökyüzünden  tarihi  mekanları  resmediyorum . Bunları  Adana , İstanbul  ve Mardin’de  sergiledim  . Aynı   zamanda   Mardin’i  360  derece   hava  çekimi   yapmaktayım 

 VAHAP :   Hayalin  ne  ?  Gerçekleştirebildin  mi  ?

 ZAHİT   :   Hayalim  bir  uçurtma  ile  insan  uçurtmaktı  bu  hayalimi  gerçekleştirdim  .

 VAHAP :   Çok   değerli  sanatçı  dostların  olduğunu  biliyorum  . Bunlardan  bir  kaçının  ismini  söyler  misin ?

ZAHİT  :  Hollandalı  Albert   THİNKS  , Yeni  Zelandalı  Peter  LYNN   bunun  yanında  ;  İsmet  YEDİKARDEŞLER  , Sadettin  NOYAN   ve  Murathan  MUNGAN  yer  almakta  .

 VAHAP :  Hangi  festivallerde  yer aldın

 ZAHİT  :  Türkiye’nin   bir   çok  yerinde  ulusal  ve  uluslar arası  festivallere  öncülük  ettim  . Tayland , Malezya  , ve Hindistan’da festivallere  katıldım .

VAHAP :  Sevgiyi   üç  kelime   ile   özetler  misin  ?

ZAHİT   :   İyilik  , dostluk   ve  mutluluk  .

VAHAP :  Son  olarak   bir  sanatçı   olarak  gençlere  ne  tavsiye  edersin  ?

ZAHİT      :  Gençlerin   bir  hobisi  olmalı .  Ayrıca ;  başarılı  ,  aktif ,  üretken  , yaratıcı  ve  farkındalık  yaratan  bireylerin   çoğalmasını  arzu  ediyorum  

VAHAP : Sevgili dostum  Zahit MUNGAN. Onca yoğunluğuna rağmen beni kabul edip,ZAMANA YOLCULUK’a  konuk  olduğun  ve  verdiğin  samimi  cevaplar  için teşekkür  ederim. Çocukların hayalini ömür boyu gerçekleştireceğin yılların olsun…Çalışmalarında başarılar dilerim…

VAHAP : Şair& Yazar ve aynı zamanda değerli dostum  Abdulvahap UNCU. Bu güzel söyleşiye beni kattığın ve ZAMANA  YOLCULUK’a çıkardığın için teşekkür ederim. Ayrıca gençler alanındaki çalışmalarını hayranlıkla takip etmekteyim.Bundan sonraki çalışmalarında başarı dolu yıllar diliyorum…

       

]]>
Tue, 13 Sep 2022 23:36:31 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR ŞAİR https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-sair https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-sair

ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR ŞAİR

Bugünkü Zamana Yolculukta; Sevecen,Heyecanlı kendini şiire adamış  aynı zamanda  Şiirler yüreğin sesi  diyen,SOLMUŞ  ŞİİRLER adlı kitabı kaleme alan genç meslektaşım Şair Kağan İbrahim KIZIL. Kendisi  ile  şiir dünyasına  bir  yolculuk  yapmak  ve  yaşama  dair  güzel  bir söyleşi  gerçekleştirdim.

VAHAP  :  Kağan İbrahim KIZIL seni tanıyabilir miyiz?

KAĞAN :  05.09.2002 yılında Mersin’in  Tarsus ilçesinde doğdum.İlk yazmaya başladığım zaman  Aylardan  Haziran, yaş olarak  on sekiz  yaşındaydım. H er zaman hayalleri olan ve hayallerinin peşinden koşan birisiyim. Hayallerimden birisi! Şiir kitabı çıkartmaktı. Zor da olsa; kitabımı çıkartmayı başardım. Diğer hayallerimden birisi de! Roman yazmak. Asıl en büyük hayalime gelince! Güzel eserler  bırakmak  ve  güzel  işlere  imza atmak…

VAHAP : Çocukluğunda  unutamadığın  bir anı  bizimle  paylaşır mısın ?

KAĞAN : Yastıklarla kale yapardık. Karşılıklı oradan birbirimize terlikler  fırlatırdık.

VAHAP : Çocukluğunda  yapmayı  en  çok sevdiğin şey neydi ?

KAĞAN : Çocukluğumda  en  çok  resim  çizmeyi  severdim. Aslında ; Yine  boş  zamanlarımda  çizmeyi  seviyorum.

VAHAP : Roman,Hikaye,Macera  vesaire…  Yazmak  varken! Neden  şiir  yazdın ?

KAĞAN : Aslında  roman  yazıyorum  demeyelim de! Ufak  tefek  karaladığım  oldu. O sırada  şiirde yazıyordum.Bir platformda yazılarımı  paylaştım. Gördüm ki! Şiirlerim çok beğeniliyor  ve  şiir  yazma  yeteneğimin  olduğunu  keşfettim. Böylece  şiir yazmaya  karar  verdim. Yani  roman yazmak bir dünya  yaratmak gibi çok ciddi  bir iş. Kötü yazıp ta; Edebiyatı  incitmek  istemedim. Kötü yazarım kötü dünya  yaratayım  deyip te; yazmayı bırakmak  istemek  yerine! Şiir yazıp  kalemimi  güçlendirmek istedim. Böylece kalemimi  roman yazmaya  ve romanım  için daha iyi bir dünya  yaratabilirim diye  şiir yazmaya karar verim.

VAHAP : Şiirin unutulmaya  yüz  tuttuğu  bu zamanda; Şiiri  yaşatmak  ve hep  yaşaması için  çaba göstermek gerekir. Bu  konuda  neler  söylemek  istersin?

KAĞAN : Aslında  günümüzde  pek  şiir  okunmuyor. Tek şiirde  değil! Kitap  okuma oranı da  az olduğu için kısa  yazıyı  bile  okumadan  geçiyoruz. Yani; Şiiri yaşatmak  ve  sevdirebilmek  için insanlara  şiirleri sesli  halini  dinletebiliriz.Böylece şiir okumaya  teşvik edebiliriz…

VAHAP : Genç  yaşta  şair  olmak, Şiirler  yazmak, Aynı zamanda  kitap yazarı olmak nasıl  bir  duygu? Sana  neler  hissettiriyor ?

KAĞAN : Genç  yaşta  şair  olmak, Şiirler yazmak  aynı zamanda  kitap yazarı olmak  güzel  bir duygu. Ayrıca  kitabımı okuyanlardan  gelen güzel  mesajlar  ayrı bir  duygu veriyor. Nasıl anlatsam ki! Bir haber  beklersin  o  haber olumlu  olup; size  ulaşmıştır. O  an! Kalbinizde  uçmayı bilmeyen  kelebekler  uçar  gibi olur.

VAHAP : Çok enteresan  bir isimle bir eser yayınladın. Şiirler neden  solar?

KAĞAN : Yaprağa  yazılan  şiir, Duvara  yazılmış  yazıya  benzer… Şiirler ya da  Yazılar  zamanla  değişen  kelimelerin  anlamına  benzer…Kıymet  vermesek! Okumazsak! Kitabın yapraklarına  bakıp okumazsak! Gün geçtikçe  yazılar  bazı kelimelerin  anlamı gibi  yavaş  yavaş  solmaya mahkum  olur. Yani  ben  şiirlerim kıymet  bulsun diye böyle bir düşünce ile şiirlerimi solmadan evvel soldurmaya  karar verdim. Kitabımın adı böylece  ortaya  çıkmış  oldu.

VAHAP : Hayalin ne ? Gerçekleştirebildin mi ?

KAĞAN : Hayallerimi  yavaş  yavaş  gerçekleştiriyorum. Gerçekleştirdiklerim  oldu. Tabi  hayalim var! Başardıklarım ve  başarmaya çalıştığım küçük işler sayesinde  hayalime  ulaşmaya  gayret  ediyorum.

VAHAP: Sevginin  azaldığı, Aşkın  dillerden  düşmediği  bu zamanda senin için hangisi  ağır basıyor ? Neden ?

KAĞAN : Benim  için sevgi  ağır basıyor. Çünkü; Sevmek ve  sevebilmek aşkın temeli . Sevgi yoksa ! Aşk ta  yoktur…Yani  kısacası; Sevgi aşkın can suyu. Sevgi  tek  başına  aşkı ayakta  tutamaz… Sevgi Aşka  sadakat ve güven verir…

VAHAP : Sevgiyi  üç  kelime  ile özetler  misin ?

KAĞAN : Sadakat , Güven, Fedakarlık…

VAHAP : Son olarak; Genç bir yazar olarak, Yazmak isteyen  yada  bu  mesleğe gönül vermiş  olan  genç  yazar arkadaşlara  neler söylemek  istersin?

KAĞAN : Yazmak çok  ciddi bir iş aslında bu işe başlamadan evvel  araştırmalarını ve kelime haznelerini  genişletmelerini  isterim. Daha  önce belirttiğim gibi; Önemli  olan  bir yerden  başlamaktı gayem.Yazmak isteyenler bir yerden  başlamalı.Ellerine  kalem  kağıt alıp, Karalamamalı…ilk denemede illa ki güzel eserler ortaya çıkmayabilir. Güzel eserler çıkmaz da  demiyorum !

 Araştırdıkça bilgi  hazneniz  gelişir.

Bilgi  hazneniz  geliştikçe  kaleminiz.

Kaleminiz  güçlendikçe  daha iyi  eserler ortaya çıkabilir…

En  önemlisi; bu işe  başlamadan evvel  inanmalı, Pes  etmemeli…

VAHAP : Sevgili  Genç  Meslektaşım ve Şair dostum Kağan İbrahim KIZIL. Bana zaman ayırıp, ZAMANA  YOLCULUK’a  konuk olup;Verdiğin samimi cevaplar için teşekkür ederim. Şairlik yolunda başarı dolu yıllar dilerim…

Şiirle kal…

KAĞAN : Saygı değer Ustam ve değerli meslektaşım  Abdulvahap UNCU. Öncelikle; beni ZAMAN YOLCULUK ‘a  çıkardığın  için daha sonrasında ; Gençlerin önünü  açmak  yüreklerine  hapsolan duyguları  senin aracılığınla dışarı vurmak adına yaptığın bu güzel çalışma için teşekkür ederim. Eserlerini ve kitaplarını büyük bir ilgi ile takip etmekteyim. Çalışmalarında başarı dolu yıllar seninle olsun…

]]>
Sat, 10 Sep 2022 21:43:56 +0300 KUM SAATİ YAZARI
EVCİLİK Mİ? EVLİLİK Mİ? https://edebiyatblog.com/evcilik-mi-evlilik-mi https://edebiyatblog.com/evcilik-mi-evlilik-mi

EVCİLİK Mİ? EVLİLİK Mİ?

Her insan  kendince mutlu bir  yaşamın, huzurlu bir ömrün yolunu kendine  göre  seçer.

Herkesin  düşünce  yapısı  farklı. Bu yüzden;kişi ne karar verirse versin! Kendisinin  vereceği  karara saygı  duymak  gerekir. Kimi insan, Mutluluğu  evleneceği  ya da evlendiği  eşi  ile yaşamak  isterken, kimi insan, Tek  başına  yaşayarak,Kimi  de; Ailesi  ile birlikte yaşayarak  yaşamını idame ettirmekte  bulur…

 EVLİLİK  NEDİR ? Bir ömür boyu  kalbi ile severek,Sevgisini yüreğine hapsederek, İyi ve kötü günde hep beraber yaşama tutunma ve yaşamın zorluğunu beraber göğüslemektir…Kutsal bir  müessese ve ömürlük  olan bu yaşamı  iyi kavramak gerekir. Bir evlilik neden yapılır? Ben gerçekten evlenmek istiyor muyum? Ben Evlendikten sonra eşime ve yuvama huzur verebilecek miyim?Vesaire… Her şeyi iyice enine boyuna düşündükten sonra! EVLİLİĞE  karar  vermeli  insan. Evlilik sadece yuva kurmak değildir! İki tarafın birbirine sadık ve herşeyi  kabullenebilecek  bir  düşünceyi  de  beraberinde getirir.Bu  kararı verirken ,Evleneyimde gerisi  gelir. Ya da sırf  evlenince  bir  yuvam  olsun,Toplumun Ailenin,Arkadaşlarının  gözünde  bir  anne  ve baba  olmak için uğraş  veriliyorsa!

Buna  EVLİLİK  değil ! EVCİLİK  oyunu  oynamak  derler.   

Kimi severek, Kimi  görücü  usulü  evlilik yapar. Mutlu  ya da mutsuz  olacağını  bile bile bu  kararı    veriyorsa! Bu  kişinin seçimi  olur. Evliliğin olmazsa  olmazı  yuvayı  şenlendirecek  bir  çocuk dünyaya    getirmek. Ona  bir  anne ve baba olmak. Eğitimini en güzel şekilde verip, Yaşama hazırlamak ve toplumda  saygın  biri  olmasını sağlamak. Çocuk  doğurmak  marifet  olmadığı  gibi; Çocuğa  bakabileceğin  şekilde her şeyi  planlayarak bu kararı  almak  gerekir. Sadece sırf baba ya da anne olmak için çocuk dünyaya  getirilmez... Çocuğun dert ve sıkıntılarına katlanmak,Onunla birlikte çözüm aramak ve onun yalnız olmadığını da hissettirmek gerek…

Evlilik yapıldıktan sonra  ilk aylar  güzel  başlar.bir heyecanla bir sevinçle yuvanın  temeli  çocuk  doğar.

YA SONRA!

İlerleyen  zamanlar  Evliliğin ardından  geçen bir kaç  sene  sonra; 

Biz  bu  evliliği yürütemiyoruz . Artık  yapamıyor olduğumuz gibi Anlaşamıyoruz. En  güzeli  birbirimizi kırmadan AYRILALIM  ve  en kısa sürede  BOŞANALIM olsun  bitsin… Bu  sözler  dilden  dökülmeye başlar  ve  yuvada  huzursuzluk , Çatırdamalar  başlar.

Sormadan edemiyor  insan?

 Bu kararı alırken  bir hevesle mi  aldınız ?

 Bu kararı verirken etrafınızdaki insanlara mı özendiniz?

Bu  EVLİLİĞİ,EVCİLİK  oyunu  oynayalım  diye  mi  aldınız ?

Birbirinizin hayatını mutluluğa  dönüştürmek  yerine, Mutsuzluğa  dönüştürmek  için mi bu kararı aldınız?

 Daha bir sürü sorulması  gereken  sorular  ve  sonuçsuz  kalan  cevaplar…

 Sonuç  olarak; Alınan karar ömür  boyu  EVLİLİK  değil! Kısa süren  bir EVCİLİK  oyunu olur. Hele ki; yuvanızda  kendi  canınızdan ve kanınızdan  çocuk  veya  çocuklarınız varsa  en  büyük  dramı  en kötü yaşamı onlar yaşar. Çocuğunuzu  düşünmeden  aldığınız  bu  karar yaşam  boyu  onların davranış ve yaşam  şekillerine  yansır.

Evlilik,Sabır ister.Yürek  ister. Hayat boyu  iyi  ve kötü  gününde  yanında  olmayı,Maddiyattan  çok maneviyatı ,Sevgiyi ,Sadakati,Şefkati   ister. Evlilik kararı  vermeden  önce  bir  kez  daha  iyi  düşünmek  ve  sonrasında  pişman  olunmayacak  bir  karara  imza  atmak  gerekir.

Evcilik oyunu  değil! Evlilik yuvası  kuran bir  yaşamın olması dileğiyle…

            GÖNÜL DE  SEVGİ DOLUNCA, YUVADA  SEVGİ  VE HUZUR  OLUR…

]]>
Sat, 03 Sep 2022 22:35:17 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BİR EYLÜL GELİVERDİ https://edebiyatblog.com/bir-eylul-geliverdi https://edebiyatblog.com/bir-eylul-geliverdi Bir hazan daha geldi kapıma

Bir hafif rüzgar esti yüzümde

Bir buruk geçiyor sonbahar

Bir çığlık yükseldi içimde...

Dökülen yaprak misali

Suskun kalıyor yüreğim

Kayalara çarpan dalga misali

Dalgalanıyor sesim gökyüzüne...

Kendi penceremden bakıyorum hayata

Gözlerim dalar uzaklara...

Bir köşede oturup dalarım hayallere

Şarkılar söylerim kendi yüreğime...

Bu kaçıncı Eylül bilmiyorum!

Daha kaç hazan gelecek

Daha kaç yaprak dökülecek

Daha kaç mevsim yaşanacak 

Bir Eylül Daha geldi.

Bir Ömür daha geçti

Bir Rüzgar daha esti

Bir Yağmur  daha yüreğe düşüverdi...

]]>
Wed, 31 Aug 2022 00:48:22 +0300 KUM SAATİ YAZARI
İNANCIN VE KÜLTÜRÜN ŞEHİRİYİM https://edebiyatblog.com/inancin-ve-kulturun-sehiriyim https://edebiyatblog.com/inancin-ve-kulturun-sehiriyim Düğünler ayrı bir güzellik katar bu şehire...

İçli içli ve yanık çekilen helheleler 

Duygulandırır Gelin ile Damadı...

Gözlerden yaşlar süzülür

Helhelerin arasında.

Hep eskilerde kaldı denilse de!

Görücü usulü evlilikler devam eder

Sevginin,Sevdanın ömürlük olanı yaşanır 

Bu şehirde...

Sevgiyi kalbinde yaşatan

Ömürlük sevdayı anlatan 

Mutluluğun kapısının açıldığı 

Şehirin adıyım ben...

Kimi kapı kapı gezer...

Kimi komşu kızı ister..

Kimi akrabada bulur huzuru

Evlillerin huzur bulduğu

Şehirin adıyım ben...

Ben yazmakla

Anlatmakla bitmeyen 

Yaşanması gereken 

Masal şehirin adıyım ben...

Havam ayrı bir güzel 

Dostluğum ayrı bir güzel 

Her daim insanları kendine  çeken

Şehirin adıyım ben...

MARDİN'İM ben...

]]>
Sat, 27 Aug 2022 14:05:52 +0300 KUM SAATİ YAZARI
TAŞ YAPILI EVLER https://edebiyatblog.com/tas-yapili-evler https://edebiyatblog.com/tas-yapili-evler Taş yapılı evlerde saklıydı

MUTLULUK...

Taş yapılı evlerde saklıydı

HUZUR...

Taş yapılı evin penceresinde saklıydı

TEBESSÜM...

Taş yapılı evin damında saklıydı 

OYUNLAR...

Taş yapılı evin tek odasında saklıydı 

GÜZEL ANLAR...

Taş yapılı evin kuyusundan su içmekte saklıydı 

DOĞALLIK...

Taş yapılı evin ağacında saklıydı 

MİS KOKU...

Taş yapılı evin duvarında asılı duran lambada saklıydı 

SOHBET...

Taş yapılı evi süsleyen kanepede saklıydı 

SAĞLIKLI YAŞAM...

Taş yapılı evlerde büyüyen çocuklarda saklıydı 

SEVGİ DOLU HAYAT...

]]>
Tue, 23 Aug 2022 23:17:43 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BEN MEDENİYETİN BEŞİĞİYİM https://edebiyatblog.com/ben-medeniyetin-besigiyim https://edebiyatblog.com/ben-medeniyetin-besigiyim Taşları ile ünlenen

Kalesi ile gönülleri fetheden

Doğal yaşamı ile huzuru yaşatan

Şehirin adıyım ben...

Gündüzümde güzellikler saklı olan

Gecesinde tepeden seyre dalından

İnsanlara hayaller kurduran

İnsanları kendine hayran bırakan

Şehirin adıyım ben...

Yürünülen her yolda 

Atılan her bir adımda

Bakılan her mahallede 

Selam verilen 

Şehirin adıyım ben...

Dostlukların

Hoşgörünün 

Sevdanın adı olan

Medeniyetin şehiriyim ben...

Mahalle arasında komşuluk ilişkilerini pekiştiren 

Hoş sada sohbetleri ile gönülleri fetheden

Kapı önünde oynayan çocukların 

Sevgi dolu sesini yüreğinde taşıyan 

Hep birlikte el ele, Gönül gönüle 

Köprüleri inşaa eden

Şehirin adıyım ben...

Damında uçurtmaların uçtuğu 

Gecesinde Gökyüzünü seyre dalınan

Damında yatakların sarılıp,Gökyüzüne bakılan

Şehirin adıyım ben...

Gündüzü Seyranlık

Gündüzü Gerdanlık 

İsmi gibi yaşayan

Şehirim ben 

MARDİN'İM ben...

]]>
Sat, 20 Aug 2022 22:37:21 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BEN MARDİN'İM https://edebiyatblog.com/ben-mardinim https://edebiyatblog.com/ben-mardinim Gündüzü ayrı 

Gecesi ayrı 

Seyranlık bir şehir düşleyin...

Mimari yapısı taş yapılı evlerden,

Tarihi dokusu ile büyüleyen...

İnsanların doğallığı ile misafirperverlik gösteren

Ezanların, Çan seslerinin birbirine karıştığı,

Kuşbaşı seyre daldıran

Mezopotamya Ovası ile büyüleyen

Masal diyarı bir kadim şehir...

İsmi kendi gibi!

İnsana kendinden birşey katan,

Bir daha gel ! 

Bekliyorum seni diyen...

Hep bir arada sevgiyi kucaklayan...

Süryani,Hristiyan, Müslüman demeden

Aynı sokakta komşuluğu yaşatan...

Sokaklarında çocuk sesi yankılanan

Kapıda birbirleriyle hasbihal eden

Birlik ve dayanışmanın olduğu

Komşuların sesi olan Şehirim...

Sizleri hep görmek isteyen 

Gel ne olursan ol !

Beni ziyarete gel diyen

Şehirim ben...

Saygıyı,Sevgiyi ilke edinen...

İkramı seven,

İnsan barındıran,

El ele gönül gönüle 

Dostluk köprüsünü inşaa eden

Şehirim ben...

Ben taş yapılı evleri ile ünlü

Doğal havası ile büyüleyen,

Kalesiyle ünlü şehir olan,

MARDİN'İM ben...

]]>
Wed, 17 Aug 2022 13:40:32 +0300 KUM SAATİ YAZARI
DENİZ ESİNTİSİ https://edebiyatblog.com/deniz-esintisi https://edebiyatblog.com/deniz-esintisi

DENİZ     ESİNTİSİ

Masmavi   denizler  alır  götürür  beni  uçsuz  bucaksız  diyarlara…Denizdeki  huzur  hiç  bir yerde görülmez .Mavi  sulara daldığımda  orada  yaşadığım  sevgiyi , Üzerinde  uçuşan  martıları  izlerken    mutluluk  aklıma  gelir . Yaşamın  en   güzel  sevinci  belki  de ; Teknesinde   gezinen   balıkçının   tebessümünde   saklı… Onun  için Denize  olta  attığı  anın keyfi  bir  başkadır .Benim  içinde  yaşamın   en   güzel  anı…   

 Masmavi   denizin   derinliklerinde  kaybolmak ,Huzur  ve  sakinliği  yaşamak …

 Huzuru  yakalamak  adına  bu  sabah  bir   simit  aldım   yanıma ,Bir de;  Peynir . Sahilde  kordon   boyu  bir  yürüyüşün   ardından  dalgaların  sesine  kapılıp  gittim. Kimi   zaman  teknesinde   gezinen     balıkçıya   selam   ederken , Diğer  yandan  içimden   gelen  duygularla  sanki  karşımda  balıkçı   varmışçasına  kendi   kendime   sohbet   ediyor  ve  sorular  soruyorum. Kimi  zaman  martılara bakıp    uzak   diyarlara  uçmak   ve   sevdiklerime   sizi   seviyorum    demek   için  kanat   çırpmak  istiyorum…  Martılara   dikkatli  bakınca ! Onların bir  birlik  örneği  sergilediğini   fark  ettim . Hep  beraber    kanatlarını   çırpıyor, Hep   beraber   gökyüzünde    süzülür  ve  hep  beraber   denizin  maviliğinde  suyun   tadını   alıyorlar.

 Uçak  gökyüzünde   havalanmış   insanları  sevdiklerine   kavuşturmanın   coşkusuyla  gökyüzünde   bir  rota   çizerken  bende   sevdiklerime   bir  selam  yolluyorum …

Adeta  gel  de beni  yer  der gibi! Mis   gibi  balık  ekmek   kokuyor . Yosun  tutmuş  kaya   taşları    arasında   duran  su  insana  bambaşka  bir  huzur  veriyor.  Karşıdan  bakınca  görünen  binalar  şehri    daha  bir  güzel   kılıyor. Bir   yandan  yazarken   bir  yandan  da ; Uzak  diyarlara  dalıyorum … 

Böylesi  bir  günde, Böylesi  bir  zamanın  ötesinde  Denizin   suyu ,Dalgaların sesi  huzur   verir Yüreğime...

]]>
Sat, 13 Aug 2022 23:36:06 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA KEMAL SUNAL https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-kemal-sunal https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-kemal-sunal

ZAMANA    YOLCULUKTA   KEMAL    SUNAL

Bugünkü    zamana    yolculuğun   konuğu    Türk   Sinemasında   önemli  bir  yere  sahip  olan  güldürü    ustası   aynı   zamanda    güldürürken ,Düşündüren   usta   oyuncu    Kemal    SUNAL ‘ı   konu  aldım. 

1964  yılında İstanbul / Küçük   pazar  semtinde  Malatyalı  bir  ailenin  çocuğu   olarak  dünyaya    geldi. Babası  Migros’tan  emekli  Mustafa  SUNAL . Annesi   Saime  SUNAL ‘dır . Ailenin   büyük   çocuğu   olan   Kemal   SUNAL ‘ın   Cemil   ve   Cengiz    isminde iki kardeşi  vardır. İlkokulu   okuyup ,  Vefa   Lisesi’nden  mezun    olmuştur . Liseyi onbir  yılda  tamamlayan  sanatçı ;Bu   benim    Tembelliğimden , Salaklığımdan  ileri   gelen  bir  şey   değildi! 15- 20   kişilik   grubumuz   vardı  beraber   geçiyorduk , Beraber   kalıyorduk. Anlaşmış  bir  gruptuk  bir  nevi  haylazlıktı  tabi  sözleriyle   açıklamıştır. Yüksek   tahsiline  Marmara  Üniversitesi  Gazetecilik  bölümünde  başlasa  da! Bu    bölüme   devam   edememiştir. Otuzbeş  yaşında   askere  giden  sanatçı ,Diğer   askerlerin   kendisini    görünce  gülmeye   başlaması  sebebiyle ; Birliğin   düzenini   bozuyor  denilerek  eğitimlere    katılmamış  kademede   görev   almıştır.  

 1972-1973  tarihindeki   Ankara   Turnesi   sırasında   sonradan   eşi   olacak   Gül  SUNAL  ile  tanışmış   1975   Nisan   ayında   Beyoğlu    Evlendirme    dairesinde    evlenmişlerdir . Bu  evlilikten  Ali  ve  Ezo   isimli   iki   çocukları   olmuştur .  12 Eylül döneminde  yarım   bıraktığı   Üniversiteyi  Marmara    Üniversitesi  İletişim   Fakültesi  Radyo  Televizyon   ve  Sinema   bölümünden   mezun    olarak 1995  yılında  bitirmiş   ve   ardından   yüksek   lisans  yapmıştır .

Kemal  SUNAL   kişisel  yaşam   ve   kariyeri    boyunca    yaptığı    yolculuklarda   daima   kara   taşıtlarını   tercih  etmiş , Uçak  ve  Deniz    taşıtlarından  korktuğunu   dile  getirmiştir.

 3  Temmuz   2000   tarihinde  BALALAYKA  isimli   filmin  çekimleri   için  bindiği  Trabzon  uçağında   kalp  krizi  geçirmiştir. Sanatçının  naaşı  Zincirlikuyu  Mezarlığında   defnedilmiştir.

 Usta   oyuncu  Saygı değer , Vazgeçilmez   insan… Bizleri  güldürürken   düşündüren ,Düşündürürken bizlere  Hayat veren  Sevgi  dolu, Merhametli , Yardımsever  Kemal  SUNAL ‘ı Rahmetle  anıyorum…

]]>
Tue, 09 Aug 2022 23:09:14 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR İŞLETMECİ https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-isletmeci https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-isletmeci +

ZAMANA  YOLCULUKTA  GENÇ  BİR  İŞLETMECİ

Bugünkü  zamana  yolculuğun konuğu; İnsanlarla iletişimi seven,Güler yüzlü,Samimi ve hoş sohbeti ile doğal bir insan olan genç bir cafe  işletmecisi  Azat  ALTAY. Kendisi ile kendi doğal mekanında güzel bir söyleşi  gerçekleştirdim.

VAHAP  : Azat ALTAY seni tanıyabilir miyim?

AZAT     : Aslen Mardinli olup,Diyarbakır doğumluyum.Yirmi beş yaşındayım. İnşaat teknikerliği mezunu olup,üç senedir işletmecilikle uğraşıyorum.

VAHAP  : Çocukluğunda yapmayı en çok sevdiğin şey neydi?

AZAT      : Çocukluğumda en çok ressam olmak istemiştim.

VAHAP   : Çocukluğunda unutamadığın bir an var mı?

AZAT       : Aslında unutamadığım çok an var. Ama, abimin vefatından çok etkilendim. Sanırım! o etki hala devam ediyor. Birde,bir kuşum vardı.Altı yaşındayken sakatlanmıştı.damda hava alsın diye biraz gezsin istedim.Damdan aşağı düşünce,peşinden koşup atladım ve ayağımı kırdım.

VAHAP    : Cafe açmak nereden aklına geldi?Daha önce hangi mesleği icra ediyordun?

AZAT        :Aslında cafe açmak gibi bir planım yoktu. Daimi müşterisi olduğum cafenin sahibinden böyle bir teklif aldım.Zaten aşina olduğum bir iş sayılırdı.Daha lisede iken, küçükte olsa bir cafem vardı.Öncesinde Üniversite öğrencisiydim ve restorant  işletiyordum.

VAHAP    : Cafenin isimi ilgi çekici ve  aynı zamanda güzel.”KÖYDEN KAHVALTI CAFE” neyden esinlenerek bu ismi verdin? Cafede hangi hizmetleri veriyorsun?

AZAT        : “Köy benim için işlenmemiş Mücevherdir”.Şuan hala ailemle köy diye tanımlayabileceğimiz bir mahallede yaşıyorum. Her zaman orada yaptığım kahvaltının tadı bir başka olur.Eğer insanlarda ömürlerinde bir kere o tadı almışlarsa,ismi  görünce hoşlarına gider diye düşündüm. Hizmetime gelince; otuz üç çeşit serpme  kahvaltı hizmetimiz var.Aynı zamanda oyun salonumuz ve aperatif yiyecek  servisimiz  mevcut.

VAHAP    : Bir cafe işletmecisi olarak,müşterilere ilk verilmesi gereken hizmet nedir? Müşterilerin görüşü senin için önemli mi?

AZAT        : Müşteriye ilk verilmesi gereken iki şey vardır.

Birincisi; Güleryüz,Samimiyet göstermek.

İkincisi; Açtığın mekanın profesyonel bir mekan olduğunu müşteriye hissettirmek.

Kesinlikle görüşleri çok önemli. Görüşleri olacak ki işletme daha iyi bir hizmet verebilsin.

VAHAP    : Sevginin azaldığı,Aşkın dillerden düşmediği bu zamanda senin için hangisi ağır basıyor? Neden?

AZAT    : İçinde Aşk olan sevgi benim tercihim. Çünkü benim için ikisi de, tek başına biraz eksik kalır.Sevgi, Sadakat,Delilik. Bence insan ikisini de beraber yaşamalı…

VAHAP  : Sevgiyi üç kelime ile özetler misin?

AZAT      : Güven, Sadakat, Bağlılık…

VAHAP   : Hayalin ne? Gerçekleştirebildin mi?

AZAT       : Çok hayalim var. Gerçekleştirdiklerimde oldu. Gerçekleştiremediklerimde. Ama, ailesi ve çevresinde saygın biri olmak, en büyük hatta! Tek hayalim diyebilirim.

VAHAP    : Gençliğin en büyük sorunu ne?

AZAT        : Hayatı neden yaşıyoruz? Amacımız ne? Bence gençliğin en büyük sorusu bu olmalı…

VAHAP     : Hangi zamanda yaşamak isterdin? Neden?

AZAT         : Eski zamanın birinde. Hangi  zaman dilimi olduğu fark etmez. Sadece her zaman olduğum zamandan  önceki zamanlarda yaşamanın daha kolay olduğunu düşünürüm. Belki de değildir!

VAHAP      : Son olarak  genç bir cafe işletmecisi olarak, Senin gibi bu işi severek yapan ya da yapmak isteyen genç arkadaşlara neler söylemek istersin?

AZAT          : Sadece cafe olarak sınırlamak istemiyorum.Söyleyeceğini yapacaklarına inandıkları hiçbir işten korkmasınlar. Belki çok zor bir başlangıç  olacak  ama,hep mutlu olacaklar…

VAHAP       : Sevgili dostum Azat  ALTAY. Bu güzel mekanda seninle sohbet etme imkanını verdiğin için ayrıca, zamana yolculuk sayfama konuk olup samimi cevaplar verdiğin için teşekkür eder, işlerinde bol kazançlı günler dilerim…

AZAT           : Saygı değer Abadulvahap Uncu. Gençleri anlamak,onlara yol göstermek ve onların kendilerini özel hissetmeleri adına yaptığın bu güzel söyleşi için asıl ben teşekkür ederim. Ömür boyu çalışmalarında başarılar dilerim…

 

 

]]>
Sat, 30 Jul 2022 16:34:27 +0300 KUM SAATİ YAZARI
EN GÜZEL MİRAS https://edebiyatblog.com/en-guzel-miras https://edebiyatblog.com/en-guzel-miras Elimize kalem alıp,İçimizi dökeriz...

Kimi Yürekteki sevgiyi anlatır.

Kimi Yaşadığı acıları

Kimi Mutluluğun formülünü yazar durur...

Kalem söyler derdini

Sayfalar yazar içini...

Bitmez tükenmez bir sevda oluşur

Eline alınca bırakamazsın...

Bitmez okuya okuya...

Doymak bilmez insan ona...

Satır satır değil!

Sayfa sayfa okur bırakamaz elinden.

Hayata bırakılan en güzel miras

Bilgi zengini olur zihin

Konuşur durur bitmek bilmez...

Ömürlük değil!

Ölümsüz bir hazine kalır bizlere...

Kitabın kapağı değil!

İsmi önem arz eden...

Kitabın sayfaları değil!

Ne anlattığıdır önem arz eden...

]]>
Sat, 23 Jul 2022 15:57:12 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR MÜHENDİS https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-muhendis https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-muhendis

ZAMANA  YOLCULUKTA     GENÇ     BİR    MÜHENDİS

 Bugünkü  zamana  yolculuğun  konuğu  samimi, Güler yüzlü,İnsan  ilişkilerinde başarılı  Karadeniz    Teknik  Üniversitesi   Jeoloji  Mühendisliği  bölümü  mezunu  Emre  KESEN. Kendisi  ile hayata  dair    söyleşi  gerçekleştirdim. 

VAHAP   :  Emre  KESEN  seni  tanıyabilir miyim?

EMRE     : 1989 Batman  doğumluyum. İlk ,Orta   ve   lise öğrenimimi  Batman’da  tamamladıktan    sonra;  Karadeniz  Teknik  Üniversitesi   jeoloji   mühendisliği  bölümüne   yerleştim . Dört  yıllık   öğrenim   süresinde   okulu  bitirdim. Şuan  özel  bir  şirkette   işimle  yakından  alakası  olmayan bir    pozisyonda   çalışmaktayım. 

VAHAP  :  Çocukluğunda   yapmayı   en   çok   yapmayı  sevdiğin  şey  neydi ?

EMRE     :  Çocukluğumu  pek  hatırlamam  ama! Dışarıda  oyun  oynamaktan  keyif  alırdım.

VAHAP   :  Hayalin  ne ? Gerçekleştirebildin  mi ?

EMRE     :  Hayalim  her  zaman  iyi  bir   müzisyen   olmaktı  ama ! Bu  işi  profesyonelliğe   taşıyamadım . Çünkü ; Doğru  yönlendirmelerim   olmadı… Ama! Müzikten  de  hiç kopmadım.  Üniversitede  bateristlik   yaparak   çok   güzel  paralar kazandım.  Ayrıca; Gitar ,Bağlama  çalabiliyorum. Yani kısaca ; Müzisyenlik  benim   ruhumda  var  ama  olmadı. İnsanın  bu  hayatta     istedikleri  her zaman  olmuyor… Kısmet  değilmiş. 

VAHAP  :  Hangi  mesleği  icra  etmek  isterdin ? Neden ?

EMRE     :  Aslında  bunun   cevabını  verdim. Yine de  şöyle  devam   edeyim . 

Doğru   yönlendirilme  bu  hayatta  çok  önemli . Nedeni   ise; Bence   bir   müzisyen   eline   enstrümanı   aldığında  yaşadıkları  ve  yaşanmışlıkları ona  hayat  katarak  bu  duyguyu  insanlara   aktarabiliyor. Bundan  daha   güzel   bir   şey   olmaz… Ben  bu   yüzden   iyi   bir   müzisyen   olmayı   istedim  ama   olmadı. Ayrıca ; Ben   ritimciyim  bu  işi  amatör  yapıyorum . Profesyonel   anlamda  bu   işi   yapmak  isterdim. Hayatım  sadece  ona  odaklı  olmalıydı!...

VAHAP  :  Türkiye’de   en   çok  gezip  görmek  istediğin  yer  neresi ? Neden ?

EMRE     : Ülkenin   bir  çok  yerini  gezdiğim  için  çok  büyük  heyecanlarla  görmek  istediğim  bir    yer  pek  kalmadı.  Ama ! Yeni  yerleri  tabiki  de  keşfedip  görmek   isterim . 

VAHAP  :   Aşkın  dillerde dolandığı , Sevginin  azaldığı  bu   devirde   senin  için  hangisi   ağır  basıyor ?  Neden ?

EMRE     : Bana  kimse  Aşk’tan  ve  Sevgiden  bahsetmesin . Emin  olun  ki ; Bu  iki  şey   sadece   dillerde  kalmış . Çünkü ; Siz  sevdiğiniz   kişiye  ne  kadar  fedakarlık  yaparsanız  yapın!... Gerçek     sevgiyi   göremezsiniz .  Her  ikisi  de  bana  göre  boş   ve  yersiz … Sadece   insanların  birbirlerini   kandırdığı  dalga  geçtiği  şeyler  olmuş  artık.

 Hangi   Aşk?

Hangi  Sevgi ?

VAHAP  :  Neden   böyle  bir  tepki  verdin ? Yaşadığın  senin   unutamadığın  birşey mi  yaşadın ?

EMRE     : Ben  sevdiğim  kadın  için  ailemi  ve  asıl  mesleğimi  bırakıp  buraya  geldim. Ama ! O  ne    yaptı?  Koskoca  beş  yılı  hiçe  sayıp ; Ben  buraya  geldikten   sonra  bir  gecede  beni   terk   etti. O    yüzden  kimse  bana   Aşk  ve  Sevgi   demesin... 

VAHAP  :  O  zaman  bir  sözünde  seven   insanlara ve  Gerçekten   sevmeyi  bilenlere   gelecek     sanırım . Haksız mıyım ?  

EMRE    : Sevgi ,Aşk  karşındakine  özellikle; İnsan  olduğu  için  değer   vermek.  İnsana   aşık  olmak    onu  sevmek . Onu  sahiplenmek  benim   için  o   kadar  kutsal  ki ; Ben  bu  kutsallığı  kimseyle    tartışmam  ve  kimseye   sorgulamam... Çünkü; Ben  bu  hayatta  değer  yargılarım  Aşkım , Sevgim,  Dostlarım  ve  Sevdiklerim  için  varım. Ben  her  zaman  doğru  ne  ise ; Onu  yapmaya  çalıştım . 

VAHAP  :  Sevgiyi  üç  kelime  ile  özetler  misin ?

EMRE     : Bu  kelimenin  bende  bir  anlamı  ve  önemi   olmadığı  için, Anlamsız   ve   önemsiz     şeyleri   yorumlamayı  pek   sevmem .

VAHAP  :  Üniversite  okumak , Sonrasında  mezun   olmak  nasıl bir duygu ?

EMRE     :  Emin  olun ! Bu  zamanda  bu  sıfatın  bir  önemi   kalmamış … Etraf  mezun  olanlarla  dolu.   Mezun   olmuş  ama ! İş ,Güç  yok … Ne  yapayım  böyle  bir  mezuniyeti . Tabiki de ! Okumak   güzel   bir  duygu  ama ! Okul  biterken  de  bir  yerlere  gelebilmeli .

VAHAP  :  Neden   Jeoloji  Mühendisliği ?

EMRE     : Bir  nedeni   yok  aslında. Üniversite  okumak  için  gittim. Eğer ki ; Sonucun  bu  şekilde   olacağını  bilseydim !... Emin  olun  gidip okumazdım.

VAHAP  :  Son  olarak ; Genç  bir  Mühendis   olarak  senin   gibi  bu  bölümü  okuyan   ya  da  başka   bir  bölümde  devam   eden  ve  mezun  olan  genç   arkadaşlara  neler  söylemek   istersin? 

EMRE     :  Sadece  bu   olabilir! Doktor, Mühendis , Avukat , Çöpçü  kim  olursak  olalım… Bence  ilk    önce   insan  olmayı  becermeliyiz . Yoksa; Sıfatların  hiç  bir  önemi  yok. Önce  insana  Saygı  ve  Sevgi  gelir . Birbirimize  seviyeli  bir  şekilde   yaklaşalım ki ; Hayat  güzelleşsin  ve  insanca  yaşam  olsun…    Son  bir  şey  daha  eklemek  istiyorum :

Kürt , Türk , Çerkez , Laz  vesaire … Hangi  dine, Dile  ve  Irka  sahip  olursak  olalım! Önce  insan    olalım… 

VAHAP  : Sevgili  dostum  Emre  KESEN. Yoğun  bir  tempoda  çalıştığın bu  zamanda  bana vakit     ayırıp; Zamana Yolculuğa Konuk  olduğun  ve  verdiğin  samimi  cevaplar  için  teşekkür  ederim .  bundan  sonraki   yaşamında  ve  Çalışmalarında  başarı  dolu  yıllar dilerim.

 EMRE  : Saygı değer  Abdulvahap   Bey . Zamana  Yolculuk’a beni konuk  ettiğiniz, Bu güzel  söyleşiye konuk  ettiğiniz   için  teşekkür  ederim . İlerlediğiniz  bu  yolda  başarılarınızın  devamını  dilerim…

 

]]>
Tue, 19 Jul 2022 15:40:04 +0300 KUM SAATİ YAZARI
HER GÜNÜMDE SEN VARSİN... https://edebiyatblog.com/her-gunumde-sen-varsin https://edebiyatblog.com/her-gunumde-sen-varsin Bir güneşin doğuşunda tanıdım seni...

Bir sabahın ilk saatlerinde sevdim seni...

Martıların sesi arasında duydum sesini...

Denizin dalgasında haykırdım sevgimi...

Bir öğle saatinde verdim yüreğimi...

Güneşin kavuran sıcağında tattım sevgini...

Kordonboyu yürürken gördüm ayak izlerini...

Rüzgarın hafif esişinde sakladım ismini...

Bir akşam vakti özledim seni...

Gökyüzünde gördüm gözlerini...

Yıldızlara yazdım yüreğini...

Denizin yakamozunda hatırladım seni...

]]>
Thu, 14 Jul 2022 19:46:29 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BİR BİSİKLET HAYAL ET https://edebiyatblog.com/bir-bisiklet-hayal-et https://edebiyatblog.com/bir-bisiklet-hayal-et Bir bisikletin ışıkları aydınlatır geceyi...

Bir bisikletin pedalı yaşatır çocukluğu...

Rüzgara karşı durmaz!...

Eser durur yüreğine...

Saçları dalgalanır rüzgara karşı

Haykırır Gökyüzüne sesini...

Yüzünde bir tebessüm,

Durmak nedir bilmez!...

Bitmez yol boyu heyecanı

Kordonboyu çevirir pedalı...

Çocukluk yapmanın ötesinde!...

Yüreği haykırmak ister kordonboyu...

Mutluluğa giden yolda pedalı çevirmek...

Hayalini kurduğu Yaşamın peşinden koşmak...

Gidebildiği kadar uzak diyarlara gitmek...

Tekerler eskiyene kadar vira vira yol almak...

Bir bisiklet Yaşama huzur katar...

Bir bisiklet Umuda yol açar...

Bir bisiklet Güne anlam katar...

Bir bisiklet ömre Ömür katar...

]]>
Sun, 10 Jul 2022 19:28:02 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BUGÜN BAYRAM GÜNÜ DERLER... https://edebiyatblog.com/bugun-bayram-gunu-derler https://edebiyatblog.com/bugun-bayram-gunu-derler   BUGÜN  BAYRAM  GÜNÜ DERLER…

 Sevinci  ve mutluluğu  çocuklara  sormak  isterdim?Cevap  bellidir  aslında!...Verdikleri   cevabı duyar gibiyim…

Sevincimiz  Bayramdır.

Mutluluğumuz  da  Sevgidir.

Bir bayram  günü  daha  geldi. Evlere  huzur, İnsanlara  Neşe  ve  Güzellik  getirdi. Bayramın gelişine en  çok  sevinen  çocuklar  olsa  gerek!...Bayram sabahına kadar gözüne uyku girmez  bir halde;Yeni aldıkları  kıyafetleri  ve  Ayakkabıyı  baş ucuna koyar sabahın bir an önce olmasını sabırsızlıkla bekler…

Heyecan  vardır  içlerinde.

Umut  vardır  gözlerinde.

Bir de; Sevgi  vardır kalplerinde.

Evimizin  kapısını çalan  ilk misafirler çocuklar olur.Hep bir ağızdan güzel bayramlar ve iyi bayramlar dedikleri an! İnsanın  gözü  dolar. Bir tebessümmle  onlara  Şeker  ya da  Çikolata ikram  edilip,Uğurlanır…

Bayram  sabahı  ayrı  bir  duyguya  kapılır  insan!... Küskünlükler   sona   erer. Huzur  ve  mutluluk  bir arada  yaşanır. Geçmiş  silinir  ve  güzel  günler, Güzel  bayramlar  görme  temennisi  ile bayramlaşılır…

Çocuklara  sorun  bayramı? Kimi  cebimde  şekerim ,Elimde  oyuncağım  işte  bayram derken! Kimi de;  cebime  küçükte  olsa  cebime  konulan  harçlığın  verdiği  hazzı  arkadaşlarımla  paylaşmakta  saklı der… Bir  başkası  da; Bana  alınan kıyafetlerin  güzelliğine  bakarak  ailemle  yaptığım Akraba,Eş,Dost   ziyaretinin  güzelliğinde  gizli der…

 

                                   BİR  ÇOCUĞUN  BAYRAMA  BAKIŞI  BİZE   ÇOK ŞEY  ANLATIR…

 

                                                            İYİ  BAYRAMLAR  TÜRKİYE .

]]>
Thu, 07 Jul 2022 22:17:42 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BİR GÜNDE SEVERİM SENİ https://edebiyatblog.com/bir-gunde-severim-seni https://edebiyatblog.com/bir-gunde-severim-seni Bir güneşin doğuşunda tanıdım seni...

Bir kuşun cıvıltısında duydum sesini...

Bir günün başlangıcında sevdim seni

Bir güneşin sıcaklığında verdim sevgimi...

Bir öğle vakti düşündüm seni...

Gökyüzünün maviliğinde gördüm seni...

Bir günün ortasında sevdim yüreğini...

Bir güneşin kavuran sıcağında aradım seni...

Güneşin batışını izlemek seninle...

Yollarda haytalık etmek seninle...

Yıldızlara bakıp hayale dalmak seninle...

Uykuya dalıp gitmek seninle...

]]>
Sat, 02 Jul 2022 00:40:36 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ESKİYE ÖZLEM DUYDUĞUM BİR AN https://edebiyatblog.com/eskiye-ozlem-duydugum-bir-an https://edebiyatblog.com/eskiye-ozlem-duydugum-bir-an ESKİYE  ÖZLEM  DUYDUĞUM  BİR  AN

Nostaljik  bir  an  yaşıyorum  KALE  CAFE’ de. Tarihi kentin  tarih  kokan  cafesinde  ilgimi çeken tahtalardan oluşan ve eski yapılı evlerin damında kurulan,geceleri hem üzerinde oturulup sohbet edilen; Hem de geceleri üzerine yatak serilen taht gözüme ilişti.Eskileri anmak,Eskilerden dem vurmak ve biraz da nostaljik bir anı resmetmek için tahta kuruldum. Gözlerim etrafı  seyre  dalarken;Birden! Gözlerim   taş yapılı  evlere  daldı. O kadar  dalmışım ki! Yanımda  oturan  sevimli  kızı  görmemişim.

 Bir Merhaba  sesi geldi kulağıma!...

Merhaba  deyip,Susuyorum…

 Sevimli  kız  beni  sevmiş  olmalı  ki; Kendi  çitlettiği  çekirdekten  uzatıyor   bana. Teşekkür   ederim  dedim  sevimli  kıza. İsmini  merak  edip  soruyorum?  İsmi  de kendi  gibi  şirin SEVDE  diyor.İsminin  anlamını  biliyor musun?  Siyah- beyaz   anlamı  taşıyor  ama,  bende  tam  olarak  bilmiyorum  diyor.  Masum  bir  tebessüm  konduruyor  yüzüne. Derslerini  soruyorum? Süper  diyor. Bir  de hayalini  soruyorum? Cevabı  daha  bir  güzel  geldi kulağıma. Ben  müzik  hocası  olmak  istiyorum diyor.

Bana  dönüp; Ben taş  yapılı  evleri  çok  severim.  Bir  de  damlarda kurulan  tahtları. Keşke  bütün  şehir  eski  taş  yapılı  evler  gibi  olsaydı  diyor. Kısa bir tebessüm ediyorum  Sevde’ye.

Biraz  eskileri  hayal  ederken; Birden !Sevde, Baba  gidiyor  muyuz? Diye seslenince; Hayallerime  bir  son  veriyorum. Sevde yüzünde beliren tatlı bir tebessümle, Görüşmek  üzere  diyor .Küçük  elleriyle  bana  bir el  sallıyor. Kahvemi  yudum  yudum  içerken! Tatlı  bir  esinti  geliyor  yüzüme  bir  de  yüreğime…

Bir  çocuğun  yüreğine  dokunmak, Onun  hislerine  ortak  olmak  ve  yaşamak  istediği  anın resmini çizmek … Sevde ,kim bilir ne zaman? Nerelerde? Karşıma çıkıp, Hayal  ettiği  yaşamın  gerçekliğini bana  anlatacak.

  BİRAZ  HUZUR, BİRAZ  SAKİNLİK…  KENDİNİZİ  NEREDE  BULURSANIZ  SİZ  ORAYA  AİTSİNİZ…

 

 

]]>
Fri, 24 Jun 2022 17:38:51 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ÇINAR AĞACIMIZ https://edebiyatblog.com/cinar-agacimiz https://edebiyatblog.com/cinar-agacimiz

ÇINAR  AĞACIMIZ

Baba  Kimdir ? Özveri  ile çocuğunu  büyüten, Koruyup  gözeten  onların  refah  içinde yaşaması  için çaba  sarf eden , Önceliği her  daim  ailesi olan koca bir  çınar…

Bugün  aylardan  Haziran ,Günlerden  Pazar. Bugün  fedakar  olan  yürekli   olan  sadece   bir  gün  değil ! Her  gün  ailesini kollayan  babaların, Babalarımızın  günü …

Onlara  hediye   almak  değildir  dertleri ! Sadece  bir   güne  sığdırılan bir  baba olarak  hatırlanmak  değil  sözleri … Onların  isteği  hep  beraber  olmak  hep  beraber  gülüp, Beraber  ağlamak  mutlu  bir  aile  olmak  ve  hayata  karşı  savaşmak .

Her  akşam  ailesi  uyurken  herkese  tek  tek  bakar  ve  gözleri  dolar .İçten  gelen  duygularla  ne    kadar  şanslıyım  ne   güzel  bir   yuvam  ve  aile  sıcaklığım var . Beni  anlayan ,Beni  olduğum  gibi   seven  bana  değer   veren   bir  aileye  sahibim  diye  içinden  geçirir. Benden   daha  mutlu   kim  olabilir ? Kim  üzebilir  beni  böyle ? Bu  güzel  ailem  oldukça  kendimi   daha  da  güçlü  hissediyorum   yaşama  hep  umutla  ve  mutlulukla  bakıyorum  der.

 Kimi  zaman  bağırıp  çağırsa da! Bizler  seni  çok  seviyoruz . Böylesi  bir  varlığa  baba  dediğimiz   için  kendimizi   çok  şanslı   ve  huzurlu  hissediyoruz   iyi ki  varsın yüreğimizdeki  canparemiz…

Her  gün  çoğu  insanın  unuttuğu ! Varlığını bile hissetmediği ,Değerli   varlıkların  bir  günde  olsa  hatırlandığı  babaların  babalarımızın  günü  olmaz!... Onları  sadece  bugün  değil! Her gün hatırlayalım…

BABA, GÖLGESİNE  SIĞINDIĞIMIZ, YIKILMAYAN  BİR ÇINAR AĞACI.

                                                

               

                  

 

]]>
Fri, 17 Jun 2022 23:55:26 +0300 KUM SAATİ YAZARI
SAÇIMDAKİ BU AKLAR NEDEN? https://edebiyatblog.com/sacimdaki-bu-aklar-neden https://edebiyatblog.com/sacimdaki-bu-aklar-neden Bir aynada görüyorum kendimi!

Bir kendimi kendimde...

Bu ben miyim diyorum?

Saçlarına aklar düşen 

Gözlerine ferler düşen

Yüreğindeki sevinci acıya çeviren...

Heyhat!...

İçimde sessiz bir fırtına kopar

Yüreğimde buruk bir hüzün

Aklımda geçmişin izi

Hayalimde geleceğin sesi...

Düşünüyorum!...

Neydi bu kadar üzen seni

Neydi derinden hissettiğin bu acı

O masum çocuk şimdi nerelerde?

Kaybolmaya yüz tutmuş bir hatıra...

Sahi!

Aklar düşünce mi yaşlanır insan?

Yorgun düşer bu gönül

Gözler yalandan gülünce mi acılar gelir?

Genç yaşta saça düşen bu aklar

Neler gördü?

Neler yaşadı?

Bilinmez!...

Ruh yaşasa da! Beden dimdik ayakta...

]]>
Sat, 11 Jun 2022 01:31:58 +0300 KUM SAATİ YAZARI
HAYATIN CİLVESİ https://edebiyatblog.com/hayatin-cilvesi https://edebiyatblog.com/hayatin-cilvesi Daha kaç yaralı yüreğe dokunacak bu yürek?

Kaç göze sığacak bu gözler?

Bilmem!

Kaç acıyı dindirecek sözler...

Yaz mevsiminin öğle saatiydi.Biraz yorgun, Biraz da düşüncelerle dolu bir kafa ile mağazaya girmiş, Kendisi için uygun kıyafetlere bakınıyordu Hakim. Dalgın düşünceler arasında birden!...

Hoşgeldiniz. 

Nasıl yardımcı olabilirim size dedi Derviş.

İçinde bir heyecan ve hafif bir tebessümle; Kendim için uygun pantolon bakıyorum dedi Hakim.

Gözlerindeki acıyı hissedercesine, Ben psikoloğum dedi Hakim.

Derviş, Benim Annem ve babam ayrı dedi.13 yaşından beri babam başka bir şehirde yaşıyor. Ben Annem ile kalıyorum dedi. Hakim,Derviş'in gözlerindeki derin acı ile birlikte; Hafif yaşaran gözlerine dikmişti gözlerini...

Derviş devam ediyor: Çoğu zaman Yalnızlığı seviyorum. Yalnız kalmak kendimle başbaşa olmak beni daha huzurlu hissettiriyor... Bazı yaşanan anlar insanı güçlü kılıyor diyor.

Hakim, O masum bakan gözlere uzun uzun baktıktan sonra, Sen güçlüsün ve yaşama tutunmak için çaba sarfediyorsun. Yaralar insanı iyileştirir... Ben  sende bunu gördüm dedi.

Derviş, Sadece mağazada çalışmıyor! Aynı zamanda karakalem çalışması yapıyor ve Beden eğitimi öğretmeni olmak için çaba sarf ediyor...

BAZI YARALAR KABUK BAĞLAR...

BAZI ACILAR İNSANI KAMÇILAR...

HER HAYATIN İZİ AYRI BİR YAŞAM...

HER YAŞANTI HAYATIN BİR CİLVESİ...

]]>
Sun, 05 Jun 2022 23:12:35 +0300 KUM SAATİ YAZARI
İŞİN SIRRI KONUŞMAK... https://edebiyatblog.com/isin-sirri-konusmak https://edebiyatblog.com/isin-sirri-konusmak Yaşamın olmazsa olmazı iletişimi etkili kullanmaktır...

İletişimin ilk kuralı, İnsana kendinizi sevdirebilmekten geçer.Bir insana kendini sevdirmek zordur... Güven ve Samimiyet olursa sevdirmek kolay olur...

Bir mağazada,Bir sohbette yada yeni tanıştığınız bir insanın hayata dair izlerini kendi aynanızdan görebilirsiniz.

Aynada yansıyan yüzü görmek, O anki  duygunun durumunu resmeder.. 

Her zaman söylerim:

KİŞİ KARŞISINDAKİNİN AYNASIDIR...

Bir insanla sohbet ederken, İlkin göz teması kurmak. Göz göze gelip konuşmak bir insanı daha iyi anladığınızı ve onu pür dikkat dinlediğinizi gösterir...

Konuşmaya başladığı an! Karşı tarafa güven ve samimiyet verebilmeli insan. Bunu yaptığında  karşı taraf  bu güveni görecek ve size içini dökecektir...

Gözler bir insana herşeyi anlatır. Sözler kalpten gelen bir duygunun eseri olur. Söz ağızla söylenir, Yürek hissi verir, Gözler o anın fotoğrafını resmeder...Anlattıkça kimi göz, Mutluluktan dolarken; Kimi göz, Acının ızdırabı ile dolar...

Bir insanı anlamak! Onu yüreğe hapsetmek demek...

Bir yüreği kendine hapsetmek! Onun Dostluğunu kazanmak demek...

]]>
Tue, 31 May 2022 00:44:49 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR ÖĞRETMEN ADAYI https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-ogretmen-adayi https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-ogretmen-adayi

ZAMANA    YOLCULUKTA    GENÇ   BİR   ÖĞRETMEN   ADAYI 

 Bugünkü  zamana  yolculuğun konuğu ; Çocuklarla  güçlü bir  iletişim  kuran ,Onların okul  alanındaki ilk eğitmeni ,Okul  öncesi  öğretmen  adayı  ve  Çocuk  gelişimcisi  mezunu  Barış  DİZLEK . Kendisi  ile   EĞİTİM  VE  HAYAT  üzerine  güzel  bir  söyleşi  gerçekleştirdim . 

VAHAP :  Barış  DİZLEK   seni  tanıyabilir  miyiz? 

BARIŞ    :  1995  yılında Diyarbakır’ın   Silvan  ilçesinde   doğdum . İlk  Orta   ve  Lise  eğitimimi    burada  tamamladım . Artuklu  Üniversitesi   Çocuk  gelişimi  ön  lisans  mezunuyum . Bilgisayarla   uğraşmayı , Araştırma  yapmayı , Gündemi   ve  Siyaseti  takip   etmeyi   severim .  

VAHAP :   Çocukluğunda    yapmayı   en   çok   sevdiğin    şey    neydi   ? 

BARIŞ    :  Çocukluğumda  şiir   yazmayı   severdim. Hatta  şiir  kitabım  bile  vardı .Şiiri   çocukluğumdan  beri   çok  severim. İlerde   kitap  çıkartmayı  düşünüyorum .

VAHAP :  Hayalin  ne ? Gerçekleştirebildin  mi ? 

BARIŞ    :  On  yıllık  bir  planım  var… Öncelikle ; DGS’ yi  tamamlamak   ve   daha    sonra  eğitimimi    yurtdışında    geliştirmek   istiyorum . Bir  Rehabilitasyon  Merkezi   açmak  istiyorum. Bu  hayalime   en  kısa  zamanda  kavuşacağıma  inanıyorum …   

VAHAP :  Eğitmen   ve    öğreten    denilince   ilk   akla   gelen  şey  ne? 

BARIŞ     : Eğitmen, Sadece   eğiten   ve  görsel  olarak  kendi  bildiğini  size  dayatan  okurken    Öğreten… Daha   geniş   kapsamlı   size   bir   yol   çizerek   ve  göstererek    bir   şeyleri   sunan   kişi    olur . 

VAHAP :  Öğretmen   olmak   nasıl   bir   duygu ?

BARIŞ    :  Öğretmen    olmak    çok    asil   bir   duygu . Bu   duygu   anlatılmaz  aslında   yaşanır … Staj   ile  başladığım   bu   mesleğe   değerli   hocalarımı  örnek  alarak  ve  gelişim   videolarını  izleyerek    bir de; Çocuklardan   ilham   aldığım   harika   bir   duygudur …

VAHAP :  Neden  Türkçe  öğretmeni   ya   da  başka   bir  meslek  değil  de; Okul  öncesi  çocuk     gelişimi  bölümü  okudun ?  

BARIŞ :  Türkiye’de    en    iyi    şartlarda   mesleği   olan   bölüm   olduğu   için   bu   alanda  yeteri    kadar  okuyan   olmadığı  için  bir de;  Çocuk  sevgisi  taşıdığım  için  bu  bölümü   seçtim .

VAHAP :  Türkiye’deki   eğitim   sistemini   nasıl  değerlendiriyorsun ? 

BARIŞ    :  Türkiye’deki   eğitim   sistemi   iyi   değil   maalesef ! Üniversite   okumak  bile   artık   bir   şeyi   ifade   etmiyor .  Çünkü;  Üniversite   öğrencisinin  kendine   bir  özgüveni   yok.  En  basiti  kendi   bölümünden   mezun   olan  bir  üniversiteli  kendi   alanındaki  işin  dışında  her  işe  razı   oluyor .    Eğitim  şart  diyoruz ... Ama  uygulama  sıfır  maalesef .

VAHAP :  Sevginin   azaldığı , Aşkın  dillerde   dolandığı  bu   zamanda   senin   için   hangisi   ağır   basıyor ? Neden ? 

BARIŞ  :  Sevgi   değer   vermektir . Ama   sevginin   gücü  azalmış . Mesela   14  Şubat  Sevgililer  Günü   deniliyor !...  Sevgi  bir  güne mi  sığar ?  Yada  Anneler   günü  Annemizi  bir  gündemi  hatırlayacağız? Bir  sürü özel  gün…  Sevgi  kalpte  olmalı . Orada  hissedebiliyorsanız   Sevgi  hep  yaşar.  Aşk  ise;  sadece  sözden   ibaret … Bu   yüzden  SEVGİ  benim   vazgeçilmezim .

VAHAP :  Sevgiyi   üç  kelime  ile   özetler   misin ? 

BARIŞ    : Çocuk , Aile , Hayatımdaki  kız…  

VAHAP  :  Çocukların  dilinden  nasıl  anlamalıyız ? 

BARIŞ   :  Çocuk  olmak  çok  güzel  bir  duygu … Onu  çocukla  yaşarsanız   ve   en   önemlisi ! Yüreğine     inerseniz   oradaki  ışığı   yakalarsanız , Çocuğu  çok  iyi  anlar  ve  onun  dilinden  konuşmaya     başlarsınız . Kitaptan  değil ! Onunla  yaşayarak   anlamaya   çalışın.

VAHAP  :  Son  olarak ; Genç   bir  Öğretmen   adayı  olarak , Senin   gibi  bu   mesleği   genç   yaşta   icra  eden   ya  da   yeni   atanan  genç   arkadaşlara  neler   söylemek  istersin ?

BARIŞ   : Genç   arkadaşlara  önerim :

 Öncelikli  olarak ; Öğrencilerin    yüreğine  insinler . Öğrenciyi   anlasınlar , Dinlesinler  ve  kendilerini   onların  yerine    koysunlar . İşte  o   zaman  öğrenci  sizi  iyi   dinler   ve   derse   konsantre  olur .  Bir de; Bu   mesleğin   sabır   gerektirdiğini   ve   bu   mesleği   icra   edebileceğine   inanması  gerekir .  Öğretmen , Örnek   davranış  sergilerse ! Çocuklar  ve  Toplum  onları  örnek   alarak  hayatına  devam    eder .

VAHAP  :  Değerli  dostum   Barış  DİZLEK.  Değerli  vaktini   bana  ayırıp , Zamana   Yolculuk’a konuk olduğun  ve  verdiğin  samimi  cevaplar  için  teşekkür   eder , Eğitim  ve  Öğretim  hayatında  başarılar     dilerim …

BARIŞ  : Bu  güzel  söyleşide  bana yer  verip, Zamana  Yolculuk’a konuk  ettiğin  için , Asıl ben  teşekkür   ederim. Gençleri  anlamak  ve onların  yüreklerine  inmek  yaptığın bu güzel  çalışmadan  dolayı  seni  kutluyorum. Bundan  sonraki  çalışmalarında  başarılar  dilerim...

]]>
Fri, 27 May 2022 23:29:38 +0300 KUM SAATİ YAZARI
DOĞDUĞUM GÜN https://edebiyatblog.com/dogdugum-gun https://edebiyatblog.com/dogdugum-gun

 DOĞDUĞUM  GÜN 

  İnsanın  ilk  hayata  adımı dünyaya  gözünü  açtığı an başlar … 

Bebek  olarak  yaşama  ilk  gözümüzü  açtığımız an! İlkin,Annenin  sevinç  çığlıkları arasında gözyşları dökülür. Sonrasında,Babanın  heyecanı ve mutluluğu bir arada olur…Bende  her  bebek  gibi  gülerek değil !Ağlayarak   geldim. Yaşam boyu hep sorar dururum…

BİR BEBEK DÜNYA’YA GELİRKEN,NEDEN GÜLEREK DEĞİL DE !AĞLAYARAK  GELİR ?

 Sorular arasında kendimce  cevap  veriyorum kendime…

Kucağa  alındım  sarıp  sarmalandım  ve  sevinç  çığlıkları arasında  yeni  ve hiç tanımadığım  bir   dünyaya   adım   atmanın  şaşkınlığı  arasında yaşama merhaba  dedim. Çocuk oldum.Okula  heyecanla  başladığım  an  unutulmazdı… Liseden  mezun  oldum.  Sıra Hayat  ve  Yaşam  mücadelesi ile  devam  etti. İlkin  Züccaciye  ile   başladığım  işe,Çeşitli işlerde çalışarak devam etti… On yıllık İstanbul  yaşantıma; hem iş hem de güzel anlar sığdırdım… ilkin turizm işi ile başladığım iş, Televizyon  kanalında  son buldu. Sevgi dolu yüreğimle,  Yıllar sonra da olsa; hayalini kurduğum yazarlığa  adım atmamla  ve  internet  sitesinde  yaptığım röportaj  ve  yazdığım yazılarla devam   ediyorum … Yaşantıma  zamananda  kısa  bir  yolculuk  yaptım.

Yıllar değil! Hayat  beni  eskitmeye  başlasa  da;  Ruhum  hep   genç  kalacak  ve  kalmaya  devam  edecek …  

Bugün  tarihler  25   Mayıs’ı gösteriyor. Yılı  yazmıyorum  çünkü ; Yıllar değişir  ama! Özel  gün  ve    anlar  hep  aynı kalır. Bugün  ben  yeniden  doğdum  ve  bugün    benim   doğum    günüm... 

                                                 YENİ  YAŞIM  KUTLU  OLSUN...  

]]>
Tue, 24 May 2022 16:16:43 +0300 KUM SAATİ YAZARI
YILLARA KÜSMÜŞ AYNALAR https://edebiyatblog.com/yillara-kusmus-aynalar https://edebiyatblog.com/yillara-kusmus-aynalar +

YILLARA  KÜSMÜŞ AYNALAR

İnsan; ilkin kendini ,Kendi  aynasından  görür. Sonrasında  kendine  başkasının  aynasından bakarak, ilk doğduğu andan geldiği  ana kadar kendini resmeder…

Yıllar geçtikçe  düşünüyor  insan! Aynalar  mı küser  insana? İnsan mı  küser  aynalara?Bu süreç  bilinmez  bir  denklem  içerisinde  sürüp  gider…

İlk  doğduğu  anı  hatırlar insan.O güleç  yüzlü, O temiz  yürekli ,Her şeyden  bihaber…Güzel  günlere güzel  yıllara  ve aynalara bakmaya  doyamaz. Zamanla  büyüyüp  olgunluğa  erince! Aynalara küser.     Kendine  aynada  bakmak  istemez   ya da  baktıkça; Düşüncelere  dalar  gider… Aynaya  her baktığında,Saçları simsiyah iken; Aklaşmış.Gözler her tarafa güzel bakarken ,Gözler  ferleşmiş.Dimdik ayakta dururken, Vücut  yorgun ve  bitap  düşmüş.Yürek sevgi dolu iken; Virane  olmuş.

Aynaya  her baktığında  bunları görürken!Yine de  umut  etmek, Hayata  ve her  zorluğa  rağmen  dört  elle  sarılmak  ve  asıl  önemli  olan! Hayallerine  kavuşmak   için durmadan  çabalar.

 

Heyhat!

Herşeye  ve  herkese  rağmen  yaşıyoruz  hayatı.

Kimi  zaman çocukça.

Kimi  zaman umutlu  ve  mutlu  olarak yaşar.

Hayallerimiz  olmasa, Umutlarımız  yeşermez. Umutlarımız  olmasa   yaşamın  bir  anlamı  olmazdı… 

Yıllar sadece  yüzümüzü  yaşlandırır.

AMA!

Ruhumuz  hep  genç  kalır…

AYNALAR  KÜSMEZ  İNSANA! İNSAN  KÜSER  AYNAYA …

]]>
Sun, 22 May 2022 13:47:53 +0300 KUM SAATİ YAZARI
GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI https://edebiyatblog.com/genclik-ve-spor-bayrami https://edebiyatblog.com/genclik-ve-spor-bayrami +

                                                              GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI

 

GENÇ denilince akla;Coşkulu,Dinamik,Üretken,Çalışkan,Tuttuğunu koparan  ve  azimli  birey akla gelir…

 

Gençler,sizler  geleceğin mimarı, Sporcusu, Öğretmeni, Doktoru  ve  daha sayamadığım meslek dallarının öncüsü  yeni neslin  dinamik ve  atik bireylerisiniz.

Hayatın her  alanında başarıya imza  atmak için uğraşan, bir şeylerin mucitliğini yapan, ileri  görüşlü  ve saygın gençler! Sizlerin yapacağı  güzel  eserlere ihtiyacımız  var. Bu kutsal  toprakların fedakar  ve  özverili  gençleri olarak  hayallerinizi gerçekleştirmek için durmayın!...Elbette  meşakkatli  yollardan geçeceksiniz. Ama sizler yorulmadan, sıkılmadan, yılmadan  yolunuza  devam  edin ki, yolunuz  hep  açık olsun. Engeller  çıksa da  önünüze  aşmak  için emek  verip  çaba  harcayın sonunda  kazanan siz olacaksınız…

 Sizler  için İmkansız  diye bir şey  yoktur… Mücadele  ruhunuz olduğu sürece kazanan hep siz olacaksınız. Toplum  olarak hepinizle  gurur  duyuyoruz yine; Sizinle  gurur  duymaya  ve  güvenmeye devam edeceğiz… Elde ettiğiniz herhangi  bir başarıda, Yarattığınız her bir  eserde, Kazandığınız her ödülde   bizler  sizleri daha çok alkışlayacağız ve daha çok gururlanacağız…

 Genç  insan;Başaran,Azimli  olan sen.Başarıya odaklı olan sen.Tuttuğunu  koparan  ve  hedefleri  olan  yine sen…Yaşantının her anında,Zamanın en verimli çağında bir şeylerin peşinden koşan,Hayallerini umutları ile birleştirip koşan genç insan!...

Atanın,Atamızın  sana bıraktığı güzel mirası korumak  ve  sana hediye edilen  güzel  günde senin için yazdığı Hitabede sana en güzel değeri  vermiş.

Mustafa Kemal Atatürk, Gençliğe  hitabesinde sizlere ilk şunu  söyler:

EY  TÜRK  GENÇLİĞİ! BİRİNCİ  VAZİFEN, TÜRK   İSTİKLALİNİ, TÜRK  CUMHURİYETİNİ,İLELEBET, MUHAFAZA  VE  MÜDAFAA  ETMEKTİR. MEVCUDİYETİNİN VE İSTİKBALİNİN  YEGANE  TEMELİ  BUDUR.BU TEMEL  SENİN  EN  KIYMETLİ  HAZİNENDİR…

 

Bir başka  ve genç  nesli  yarınlara hazırlayan sözü ise;

GENÇLER! YENİ  NESİL  SİZİN  ESERİNİZ OLACAKTIR.

Sözleri  ile  genç  bireylerin toplumda ayrı bir değere sahip olduğunu,onlara gereken önem ve desteğin verilmesini  anlatır.

GENÇLER,Sizler  sadece bugün değil!Her gün özel ve değerlisiniz. Bugünü  siz gençlere armağan eden Mustafa Kemal Atatürk ‘ü bir kez daha saygıyla anarken;Tüm gençlerin ömrü bayram havasında olsun…                    

                      19 MAYIS  ATATÜRK’Ü  ANMA  GENÇLİK  VE  SPOR  BAYRAMI KUTLU OLSUN…

      

]]>
Wed, 18 May 2022 15:51:42 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ÖNYARGINIZI YIKIN https://edebiyatblog.com/onyarginizi-yikin https://edebiyatblog.com/onyarginizi-yikin +

ÖNYARGINIZI  YIKIN

 İlk doğduğumuz andan itibaren dinlemeyi öğreniriz. Çoğu zaman karşımızdaki insanı dinlemeden ya da sözü bitmeden cevap veririz. Karşımızdaki insana karşı bir önyargı oluşur ve yaşam çoğumuz için hep önyargı ile devam eder. Önyargıyı yıkmak ve biraz da düşünceye sevk edecek kısa bir hikaye.

 Bir gün; bir profesör seminer vermek için kürsüye çıkar. Salona bir göz gezdirdikten sonra, karşısında sadece  bir kişiyi görür. Kendi kendine şöyle der:  Ben bu adama seminer versem ne olur? Vermesem  ne olur? Konuşursam bir saatim  boşa  gidecek  ve sesimi yoracağım. En iyisi vazgeçeyim diye düşünür.

  Biraz bekledikten sonra, ben yine de sorayım. Profesör salonda oturan kişiye dönerek;

 Salonda senden başka  beni dinlemeye kimse gelmemiş. Sence ben bu semineri vereyim mi? Vermeyeyim mi? diye sorar. Salondaki adam bu soru karşısında, şu cevabı verir:

 Hocam, ben bir çobanım ve koyun otlatıyorum. Benim vazifem koyunları otlatmak. Ben işimi nasıl yapacağımı kimseye sormam. Ama! ben bir çoban olarak bir koyunum bile olsaydı, yine de onu  otlatırdım der.

   Profesör, salondaki adamın güzel cevabı karşısında haklısın der ve konuşmayı yapar. Konuşmanın sonunda profesör çobana teşekkür eder. Çoban son bir kez profesöre dönerek şöyle der:

 Saygı değer hocam, bugün bir kişi gördüğünüz kişi! yarın bir sürü insan demektir.

 Bazen küçük şeyleri önemsemeyiz ya da karşımızdakine önem vermeyiz. Önyargıyla yaklaştığımız her durum, bizlerin bizden bir şey kaybetmesine sebep olabilir...

]]>
Sun, 15 May 2022 23:00:03 +0300 KUM SAATİ YAZARI
NİKAH GÜNÜ https://edebiyatblog.com/nikah-gunu https://edebiyatblog.com/nikah-gunu Yaşamın en güzel günü ve en değerli anı!Sevmemin tadı,Sevdanın adının yazıldığı gündür NİKAH GÜNÜ...

Çok sevdiğiniz değer verdiğiniz yaşamınızda hep dostum diyebileceğiniz ömürlük muhabbet edeceğiniz bir dostunuzun sizleri kendi Nikah gününe daveti bu güzel güne şahitlik edeceğiniz ömürlük bir anına size şahit kılması anlatılmaz bir duygudur...

Ömürlük bir yuvanın 2 tane anahtarı olur.Anahtarın ilki açılır.

Biri; senin yüreğini seven,Seni ömür boyu yüreğinde hapseden insanla Nikah masasında Anahtarın ilki açılır.

Bir ikincisi;Yuvanızın her köşesine serpiştirdiginiz sevginiz ile taçlanan evliliğiniz.Bu da Mutluluğun kapısına takılan ve ömür boyu çıkarılmayacak Anahtar.

Sevginin ömürlük Anahtarını bulduğunuzda bu güzel ve özel anı resmederek  sevdiklerinize müjdeleyin.

Bugün İlk Anahtarı açmak üzere Sevgili Dostum Kadir DUMAN'ın en özel ve en güzel anı...

Yaşamın estirdiği mutluluk rüzgarı hep başınızda essin...

Hani Yağmur Bardak boşalırcasına yağar ya!

Sizin Gönlünüzden Sevgi Yağmuru eksik olmasın.

NİKAH GÜNÜNÜZ EVLİLİKLE BAKİ OLSUN...

ŞAİR&YAZAR ABDULVAHAP UNCU. 

]]>
Wed, 11 May 2022 20:32:12 +0300 KUM SAATİ YAZARI
KIYMETLİ HAZİNEMİZ ANNELER https://edebiyatblog.com/kiymetli-hazinemiz-anneler https://edebiyatblog.com/kiymetli-hazinemiz-anneler

KIYMETLİ HAZİNEMİZ  ANNELER

Her yıl Mayıs  ayının ikinci haftası  ANNELER GÜNÜ  olarak kutlanır. Anneyi  bugün hatırlamak onun elini  sadece bugün öpmek her daim kalbimizde yaşatmamız gereken insanı  sadece bugün anmak olur mu?Anneleri bir güne sığdırmak,Onların yüreklerine sadece bir gün sığmak onları mutlu etmeye yeter mi?

 Onları  anlatmak  kolay  olmadığı gibi, Onların  duygularını  yaşamakta  hiç  kolay değil .Bir annenin sevinci  çocuğu daha karnındayken başlar. Anne  onun varlığını hissederek  yaşama  mutlu bakar.Doğduktan sonra bütün gücünü gecesini  gündüzünü  evladına, evlatlarına  adar.Evladının parmağına diken batsa içi parçalanır dayanamaz. Evlat onun yüreği, Evlat onun mutluluğu,Evlat onun  yaşama sevincidir.

 Aslında bugün  annelerini  hatırlayanların yılda bir defa  da olsa, Yüreklerine  inen  merhametle  annesine  bir  gününü  ayırıp  ziyaret  edenlerin  günü. Kimi  annesini  yalnız  başına  bıraktığı  huzur evinde.Kimi  tek  başına  yaşadığı  evde elinde  bir  buket  çiçekle annesinin  kısa  da olsa  ziyaretine  gidip elini öptüğü  gün.

Bir  ANNE  evladına şöyle seslenir:

Sizleri  dünyaya  getirdim.  Geceleri  uykusuz  geçen  günlere  aldırış  etmeden  şefkatle  ve sevgiyle  sizi  büyütmek  için emek  verdim.  Sizler  her  ne kadar beni  senede  bir  defa  hatırlasanız da! Sizler  benim  hala evladımsınız. Yüreğimdeki  kalp yaşamdaki  sevincimsiniz. Ben  sizleri  unutup  vefasızlık  yapamam.

Annelerimiz cennetin baş kösesi. Annelerimiz merhametin öncüsü. Annelerimiz sevginin ve fedakarlığın elçisi.Annelerimiz  yaşamımızın vazgeçilmezi…Anneler için ne desem,Anneler  için ne yazsam kelimeler  kifayetsiz  kalır.

ANNE  EVİN MİMARI

ANNE  SEVDANIN ADI

ANNE  YAŞAMIN MİRASI

ANNE SEVGİNİN İLK  ADI

Bugün  değil!Her  gün  annelerimizin günü…Onları bugün değil!Her gün  hatırlayalım.Onların günü olmadığı gibi;Onların  sevgisi  bir güne  sığdırılmaz. Annelerimiz  kıymetli  birer  hazine.Eli  öpülesi bütün  annelerin  önünde  saygı  ile eğiliyorum.

                                                    BUGÜN DEĞİL! HER  GÜNÜNÜZ  KUTLU  OLSUN…

 

                                      

 

                          

]]>
Sat, 07 May 2022 20:42:54 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BAYRAM OLA!... https://edebiyatblog.com/bayram-ola https://edebiyatblog.com/bayram-ola Özel bir gün,Güzel bir zaman olur.Bayramda bir başka olur insan,Bir coşku yaşar Çocuklar.Bayramın manevi huzuru,Sevinci bir başka yaşanır...

İlkin Bayram namazı eda edilir,Sonra mezarlık ziyareti ile dualar okunur.Ebediyete göç eden sevenlerle bayramlaşılır...

Bu güzel güne güzellik katan,Eş,Dost,Akraba ve Arkadaşların ziyareti olur.Sevinçlerine ortak olup,Bayram sevincini birlikte yaşarlar...Bayramın ilk misafirleridir çocuklar.Sabahın erken saatlerinde kapı kapı dolaşıp bayram kutlaması yapması bugüne ayrı bir güzellik,Ayrı bir tat katar.

Bayram havası var bugün!

Yürekler bir nehir gibi coşar.

Çocuklar sevgi seli ile yaşar.

Gülümser hayata,Mutluluk gözlerinde ışıldar.

Keyifler şen şakrak güle oynaya Bayramı yaşar...

Gün bugün ola...

Bayram bayram ola...

Genç,Yaşlı,Çocuk bir  ola...

Bayram hep bayram ola...

Yürekler sevgi dola

Bayram o bayram ola...

]]>
Tue, 03 May 2022 13:39:38 +0300 KUM SAATİ YAZARI
EMEKÇİ GÜNÜ https://edebiyatblog.com/emekci-gunu https://edebiyatblog.com/emekci-gunu EMEKÇİ  GÜNÜ 

 Emek; Bir  iş  için ve bir şeyleri  üretmek  için harcanan  enerjidir. 

 Emekçi; Bir işi  doğal  olarak  alın teri  ve  el  emeği  ile  yapan  kişidir.  

 Bir marangozun  el  yapımı  ile kendi  ustalığını sergilediği  bir dolap, Masa,Kapı  vesaire… şaheserler  yaratıp  ofiste,hastanede, evlerde  kullanılan  eşyaları  yapan  ustanın el emeği.

 Bir  fırıncının sabahın erken saatlerinde  bizlere  kendi  elleriyle  açtığı hamuru  yoğurup  ekmek,Poğaça,Simit  haline  getirmesi  ve  sıcacık  ekmeği  tezgahta  sergileyen  ustanın el emeği. Sonrasında  sofralarımıza  lezzeti  ile  tat  katması.

 Bir  köylünün  sabah  güneş  doğmadan  koyunlarını  otlatması ve  iyi  beslemesi   sonucu  elde  ettiği  Süt,Peynir, Yoğurt  vesaire … Doğal ürünleri  ile sofralarımızı  süsleyen  emek  insanı .

Yine  köylünün ektiği Domates,Salatalık,Patlıcan,Biber  vesaire…Doğallığı  bizlerin sofralarına katan emekçi  insanlar…

 Tarım ile uğraşan çifitçimizin ekip biçtiği Buğday,Tahıl  vesaire…Sıcak soğuk demeden emek veren insan.

 Daha  sayamadığım  onca  işe  emek  veren  emekçi   insanlar… 

Sizler  emek  verdikçe  ülke  kalkınır.

Sizler  ürettikçe  ekonomi   canlanır.

Dün

Bugün

Yarın 

Kısaca her  gün  bizlere  ve Ülkeye  verdiğiniz  emekten   dolayı  teşekkür   ederiz . Bütün el emeği  veren  emekçi  insanlar!

EMEĞİNİZE  SAĞLIK… 

Bugün  değil!Her  gün  EMEKÇİ  gününüz  kutlu  olsun…

        

]]>
Sun, 01 May 2022 11:12:12 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ŞAİR RÜŞTÜ ONUR ANISINA https://edebiyatblog.com/sair-rustu-onur-anisina https://edebiyatblog.com/sair-rustu-onur-anisina                                                     ŞAİR RÜŞTÜ ONUR ANISINA

 Yılmaz  Erdoğan'ın  katkılarıyla  hazırlanan "KELEBEĞİN  RÜYASI " aylar  öncesinden gösterime  girdi .Bende  gösterime  giren  bu  filmin  seminerini  dinlemeye  Cennet  Kültür  Merkezine  gittim . Seminere  iki  şairin yanı   sıra,birazdan bahsedeceğim  şairin  baldızı  Sebahat  SESSİZ hanım  katılımcı  olarak  katıldı.

Zonguldaklı bir  aileden  dünyaya  gelen  şair Rüştü Onur ,Eşiyle  bir  vapurda  tanışır  ANAFARTALAR VAPURU  O  zamanlar  vapurlar  küçük olduğundan  insanlar hem tanışır, hem de  sohbet  ederdi. Şairin  eşiyle  tanışması bu  vesile  ile  olur .o günden sonra  Şair,eşi  olacak  kişiyle  mektuplaşmaya  başlar. Sevgi ile birbirlerine o kadar çok  bağlı kaldılar ki!Bir gün  kayınpederi  olacak  kişi  hanım bunlar  birbirlerini  çok  seviyor  onlara  nişan  yapalım  der .

 Kıtlık ve  yoksulluğun  hakim  olduğu  bir  dönemde  16  yaşında  şiir  yazmaya  başlayan, 1940 ‘lı  yılların şairi  olan  Rüştü  Onur,  insancıl  olmasının  yanı sıra  sevgi  doluydu .

Şairin  eşi  Beşiktaş  pazar  içinde  bulunan  ŞAİR  LEYLA  sokakta  büyür. Büyüdüğü  sokakta  Ermeni , Rum   Yahudi  demirci  hep  birlikte  yaşarmış ... Bu  sokağın  en  güzel  yanı  belki  de , özlediğimiz  hep  olmasını  istediğimiz  ölüm  anında  düğünde,Hastalıkta  ve sağlıkta  hep  birbirlerine  destek  olup  beraber  gülüp  beraber  ağlamalarıdır.

Şair  eşine  o  kadar  bağlıydı ki ;Gizli  gizli  ağlayıp  gözyaşlarını  silerdi .Eşi  için  yazdığı  NEDAMET adlı şiirinde  şu  mısra  beni  hüzünlendirdi .

TANRIM  AÇAMADIK  İÇİMİZİ  KAVUŞMAMIZ  MAHŞERE  KALDI .

30  yaşını  görmeden  kendisi  henüz  22  eşi  de 19  yaşında  olan  ve  sadece  40  gün evli  kalan  Rüştü Onur ve  eşi 15  gün  arayla  vefat  eder. 

 O  zaman 12 yaşında  olan  ve  Kalamış  Kız  Lisesi'nde  okuyan  Sebahat  SESSİZ  hanım  mektupları  saklıyıp, daha  sonrasında   yaşanılan  o  güzel  anları  kitap  haline  getirir

Sevgi  ile  bağlı  iki güzel  insanın kısa yaşamında  birbirine karşı her zaman  sevgi ve saygı vardı.

 Seminerin  sonuna  geldiğimizde  Sebahat  SESSİZ  biz dinleyenlere duygu dolu bir an yaşatıp,Son sözlerini söylüyordu:

Siz  siz  olun! Size   yazılan  bir  mektubu  veya   bir   zaman  kesip  sakladığınız  gazete  küpürlerini  atmayın.Gün  gelir  lazım  olur. Ünlü  olmak için  değil ! Yaşamınızın her  anında ve alanında   insanlarla  sohbet  ederken ,Bir  işte çalışırken ve halkla  ilişkilerde  çalışırken  lazım olur…

Şair Rüştü Onur’un ve Eşinin  yaşamı  gibi  ömrünüz  olsun…

 Şair  Rüştü Onur’u  Rahmetle anıyorum…         

]]>
Fri, 29 Apr 2022 16:10:03 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ÇOCUK BAYRAMI VE BEN https://edebiyatblog.com/cocuk-bayrami-ve-ben https://edebiyatblog.com/cocuk-bayrami-ve-ben                                                           ÇOCUK  BAYRAMI  VE  BEN

Yıllar  geçse de  vazgeçemediğiniz  hiç  bir  zamanda  vazgeçemeyeceğiniz  bir  takım  şeyler  vardır. Çocukluğumu  geçirdiğim  yaşadığım  mahalleye  bir  yolculuk  yaptım .Etrafa şöyle bir bakındım.Mahalle eski güzelliğini yitirmemiş aynı güzellikte kalmıştı. Eski oturduğumuz eve  bakınca,O  an  hayallerim  canlandı.  Mahallede  oynadığımız   oyunlar  ve komşular  bir  anda  gözümün  önüne  geldi,Seyre  daldım. O an!Mahallede  gözüme  bir kaç  çocuk  ilişti. Bayramınız Kutlu  Olsun  dedim.Geleceğin  nesli  olan  genç  bireylere. Zira;  bugün  23  NİSAN  neşe  doluyor  insan…Hep bir  ağızdan  bana  teşekkür  ediyor, Aynı  zamanda  sizinde  diyorlar.

Umut  dolu  gözlerle  tek  tek  hayallerini  soruyorum? Gençlerden   biri  doktor  olup,Hastalara şifa dağıtacağım diyor. Bir diğeri; Mühendis derken;bir  diğeri daha  farklı  bir yaklaşım  sergileyip, Bende  futbolcu  olacağım  dedi .  Duygu  dolu  bir  anın  gözlerime  yaş  düşürmesi ile  bir  tebessüm  ettim.Hepsi birden  ağabey  bizimle  maç  yaparmısın? Diye soruyorlar bana. Açıkçası uzun  zamandır  top oynamıyordum.Ama; Onları  bu  güzel  günde  onların  bayramında  kırmak olmazdı. Bana  yaptıkları  teklifi  kabul ediyorum.Bugünün güzelliğinde ve özelinde  23  Nisan’da  sevinci  ve  mutluluğu  birarada  yaşıyorum. Bir  yandan  oyun  oynarken, Bir  yandan  da  sohbet ediyorum. Bana  dönüp  soruyorlar? Ağabey   sen bu mahallede  yaşarken  oyun  oynarmıydın? Bir an  gözlerim doluyor  ve  duygulanıyorum.Bugün bana  bu  genç  nesil  çocukluğumu veriyordu. Evet  diyorum. Benimde  mahalle  arkadaşlarım  vardı. Çok  top  oynar, her hafta sonu        maç  yapardık. Eski anılar canlanıyor gözümün önünde.Çocuklara  dönüyorum  ve  başlıyorum sıralamaya: Bu  arkadaşım  bu  evde  bir  diğeri  burada .Tek  tek arkadaşlarımı sıralıyorum.Maç güzel gidiyor neşeli ve gülerek …Maçta  bir  tane  gol atıyorum ve maç  bizim  takımın  oluyor.

Genç  nesil  çocuklar   onlarla  yaptığım  sohbetin  tadına  doymuyor  olacak  ki;Ağabey  biraz  daha  maç uzatmaya  gitsin  diyorlar. Tadında bırakmak  gerek  diye düşünerek, Elveda  deyip  vedalaşıyorum. Ağabey  yine  bekliyoruz   diyorlar .Arkamı dönüp bir el sallayıp  olur diyorum…Yolda  giderken;   bir  dükkanın  önünde  oturan  üç  kişiye  rastlıyorum.İkisi  olgun,Biri   yedinci  sınıf  öğrencisi. Öğrenci  olan  genç birey  içten gelen  bir sesle her telden her dilden yüreği  yanık  ve  güzel  sesiyle  adeta  yoldan  geçen  insanlara  konser  verircesine şarkılar söylüyor. Karşısına  geçip  dinliyorum. Dinlerken  de  içimden ne  güzel  cevherler  yetişiyor  diye geçiriyorum.ona bakıp  soruyorum?Yaşamdaki hayalin ne?  Cevabı  o kadar muhteşem ki;Savcı  olup,Adaleti  temsil  edeceğim  diyor. Bugün çok duyguluyum  bu duygu arasında  kendisini alkışlıyorum,Sonra  da yüreğine  sağlık  deyip ayrılıyorum.23 Nisan Ulusal Egemenlik Çocuk Bayramında  çocuklar  beni  hem  sevindiriyor,hem de duygulandırıyor…Yola  devam  ederken bugünün güzelliğinde saklı kalan bir şey vardı içimde diye düşündüm.”ÇOCUK OLMAK”.

Kısa  yolculuğum  Güzel  Sanatlar  Fakültesini  ziyaretimle son buluyor. Oradaki  resim  sergisini  geziyorum. Her  bir  resimde  ayrı  bir  güzellik  yatıyor.Her  resim çizilirken  bizlere  bişeyler  anlatıyor.Umutlu  olmayı,Hayal  etmeyi  ve  Sevgiyi,Yaşamı  anlatıyor.  Anlamak  için  sadece güzel  bakmak  ve  düşünmek  yeter…

Geçmişin  yansıyan  yüzü.Eski  tarihi  evler  ve  mahalle  araları  beni  daha  güzel  bakmaya daha  da  mutlu etmeye  yetti. Aslında  değişen  zamanın  insanları   yani  bizleriz. Bahane  aramaya  gerek  yok... Dünya  aynı dönerken  Güneş  aynı  yerden  doğup  batarken  neden  böyle  oldu?  Neden  herşey  eskisi  gibi  değil?  diye sormayın  düşünün!... Aslında  bakarsanız  her şey  aynı  değişen  insanlar…Hayat  aynı  devam ediyor. Geçmişte  kaldı  o  günler  dediğiniz  bugün  aynı. Yeter ki;Biz  özümüze  dönelim.

HER ÇOCUK BİR GELECEK,GELECEĞİ GÜZEL İNŞA EDELİM…

  23  NİSAN  ULUSAL  EGEMENLİK  VE  ÇOCUK  BAYRAMI KUTLU  OLSUN…

]]>
Fri, 22 Apr 2022 23:58:42 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR RESSAM https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-ressam https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-ressam ZAMANA YOLCULUKTA  BİR RESSAM

   Bugünkü zamana yolculuğun konuğu;Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Öğretmenliği bölümünü birincilikle bitiren değerli Ressam  dostum Halil İbrahim. Kendisi ile yaşama dair keyifli bir sohbet gerçekleştirdim.

VAHAP UNCU:Halil İbrahim seni tanıyabilir miyim?

HALİL İBRAHİM: 30 Ağustos tarihinde Kahramanmaraş ta dünyaya geldim.İlköğretim ve liseyi memleketim olan Kahramanmaraş ta okudum. Bir ağabeyim bir de kız kardeşim var. Ben evin ortanca oğlu olmam sebebi ile zaman  zaman  bu dezavantaja dönüşebiliyor.Başak burcuyum.

VAHAP UNCU:Çocukluğunda yapmayı en çok sevdiğin şey neydi?

HALİL İBRAHİM:Çocukluğumda dans etmeyi ve resim yapmayı severdim.Aynı zamanda yaşıtlarım olan kişilerle arkadaşlık bağı kurmayı çok severdim.Şuanda da olduğu gibi insanlarla diyalogum oldukça başarılı ve 15 yılı aşkın devam eden arkadaşlıklarım vardır.Bu sıradan bir şey olarak algılanmasın lütfen!İnsanları sevebilmek onlarla arkadaşlık kurmak yaşantımızın şu zamanlarında en zor şeylerden biridir.Yaşadığımız dünyayı örnek verelim.Görmeyen yoktur ve bunu gördükçe kahrolan duygularım mevcut.Mazimizi unutup atiye gidiyoruz. Oysaki; mazimizden çıkaracağımız çok büyük dersler vardır.

VAHAP UNCU:Çocukluğunda unutamadığın bir an var mı?

HALİL İBRAHİM:Çocukluğumda unutamadığım bir çok an olmuştur.Bir yandan insanların beni sevmesi. Bir yandan da sevdiğim insanların hayatımı benden çalmaları gibiydi.İnsanlar çocukluğunu yerlere göklere sığdıramaz iken;Ben 4 gb tan oluşan bir flaş belleğe sığdırdım. Kolay değildir! O kadar yaşanmışlıkları bu kadar az alana sığdırabilmek.Kendimce sorunsuz fakat!ailemce sorunlu bir birey olarak büyümeye devam ediyorum. Ta ki,resim öğretmenim Canan hanımı tanıyana kadar. Güler yüzlülüğü ve öğrencilerine olan ilgisi bende Canan öğretmene karşı bir aşk yaratmıştı. Her fırsatta ufak hediyeler alıp Canan öğretmene götürürdüm. Sebepsizce tüm vaktimi onunla geçirmek isterdim.Çünkü,ondan alacağım o kadar büyük dersler vardı ki;zamanla hepsi oldu ve yıllarımı karanlık bir kuyu gibi geçirsem de, ayakta kalmayı ve zaferi elde etmeyi başardım.

VAHAP UNCU:Resim çizmek,duyguları kalemle çizmek sana neler hissettiriyor?

HALİL İBRAHİM:Resim çizmek bana genellikle konuşamadıklarımı hissettiriyor.Çizdiğim her çizginin kafamda canlanan bir hikayesi vardır.Genellikle;sinirli ve üzgün olduğum zaman kalemi elime alırım.Çünkü,beni sakinleştiren tek şey kara bir kalem ve beyaz bir kağıttı...

VAHAP UNCU:Kaç yaşında resim çizmeye merak sardın?İlk resim çizimi nasıl ve ne ile alakalıydı?

HALİL İBRAHİM:Okula başlamadan önce ağabeyim okuldan gelirken sürekli çantasını kurcalar ve defteri ile kalemini alıp kaybolurdum.Bir şeyler karalardım.O çizgileri canım nereye isterse oraya çekerdim.O kağıt karalandıkça ben mutlu olurdum.Bunun yanı sıra,daha böyle resim denilecek bir resmi ilkokul 4. Sınıfta çizdim.Canan öğretmen sıcak ve soğuk tonları kullanarak güzel bir resim yapmamızı istemişti. Ben sıcak tonları seçip bir tren çizmiştim. Kurak arazide ilerleyen trenleri çok severdim.Ben küçük iken, her ayrılık hikayesinde bir tren vardı ve insanlar o kömür trenlerine hep mutsuz  binerlerdi.Bu yüzden kömür trenlerini severdim.Neden?diye soracak olursan çünkü,onlar gerçekti ve elbette yaşantımızda ayrılıklar yaşayacağız.O kara trenler bu bütün ayrılıklara ev sahipliği yapmış iken,biz insanların yürekleri tek bir ayrılıkla yıkılıyor.Bu yüzden trenleri çocukluğumda hep severdim.

VAHAP UNCU:Sizin ailede ressam var mı?Ressamlık denilince ilk akla ne gelmeli?

HALİL İBRAHİM:Ailemde ressam maalesef yok.Ailem Kahramanmaraş ın merkezine bağlı bir kasabada doğup büyümüş insanlardır.Bir bakımdan nüfusları ile birlikte köklü bir aile olmuşlardır.Biraz da yetişme tarzımızdır bilemeyeceğim ama,daha sanattan uzak insanlar olduğu için bu durum beni çok üzerken bir yandan da güç veriyor.Ne derlerse desinler,ne düşünürlerse düşünsünler ben sevdikten sonra bi öneminin olmadığını düşünüyorum.Sakın ola yanlış anlaşılmasın! bu sadece bir sitemdir.

VAHAP UNCU:Okuduğun bölümün birincisi geldin.Bu nasıl bir duygu?Sergi düzenliyor musun?

HALİL İBRAHİM:Evet çeşitli illerde 4 adet büyük sergim oldu.Sergi açmaktan çok kişiye özel çizimlere daha çok ağırlık veriyorum.Oradan elde edilen kazancın %80 lik kısmı ihtiyaç sahibi ilkokul çocuklarına gönderiliyor.Buradan önemle belirtmek isterim. Okurlarınızında katkılarını bekleriz.

VAHAP UNCU:Ne mutlu sizlere binlerce durumu olmayan çocuğa umut oluyorsunuz tebrik ederim.

HALİL İBRAHİM:Bir katkı yapmak geleceğin neslini yarınlara taşıyabilmek adına ışık olmak beni gururlandırıyor.

VAHAP UNCU:Sevginin azaldığı,Aşkın dillerden düşmediği bu zamanda senin için hangisi ağır basıyor?Neden?

HALİL İBRAHİM:Aşk ve Sevgi sadece iki insan arasında olamaz.Evrenseldir.Bir ağaca da aşık olabilirsin ya da başka bir insana.Şunu unutmayalım ne için aşık olur bir insan.Mutlu olmak için. Lakin aşık olup acı  çekiyorsa o aşk doğru bir aşk değildir.Şu dünyada milyarlarca insan yaşıyor ve her insan bir diğerinden farklı yaratılmıştır.Karıncaya dahi can veremeyen biz aciz insanlar ne oluyor da, haddimizi aşarak  can  alıyoruz.Bunu görmemiz gerek artık. Üzmeyin,sevindirin,Öldürmeyin,yaşatın.Unutmayın ki, kötü insanların kalemi de kötü olur ve ne kadar iyi resim çizseler de o resim kötü olur.Çizgilerin yönünü kalp belirler.Kalbin yönünü ise,biz insanlar…

VAHAP UNCU:Sevgiyi üç kelime ile özetler misin?

HALİL İBRAHİM:Sevgi üç kelime ile özetlenecek kadar basit bir kavram olarak düşünmüyorum. Ama, huzurlu bir aile,hakiki ve doğru bir yaşam ve nefret duygusu ile tanışmamış bir kalp.

VAHAP UNCU:Yaşam bir tablo.Senin gözünde bu tablo nasıl çizilir?

HALİL İBRAHİM:Yaşamı bir tabloya dönüştürecek olsaydım! O tabloyu önce ikiye böler ve bir tarafını parçalardım.Çünkü,yaşamın bir ucu kaos ortamı.Diğer ucu o kaosu görmeyip kendi vaatleri için yaşayan bir şeyler ortamı. Ne yazık ki;bu daha büyük bir kaostur.

VAHAP UNCU:Hayalin ne?Gerçekleştirebildin mi?

HALİL İBRAHİM:Sanatla ilgili olan bir insan olmama rağmen aslında sıradan hayaller dışında pek hayal kurmadım.Olursa olurdu olmasa olmazdı.Bir şeyi hayal edip ona bağlanırsanız büyük bir hataya düşersiniz.O hayalle birlikte sizde yıkılırsınız. O yüzden; fazla hayal kurmadım belki de kuramadım…

VAHAP UNCU:Son olarak;genç bir Ressam olarak,senin gibi genç yaşta ressam olan ya da ressamlığa merak saran genç arkadaşlara neler söylemek istersin?

HALİL İBRAHİM:Asla ve asla kıyaslama yapmasınlar.Eğer çizilen resimde kıyaslama yapılıyorsa,al o resmi çöp kovasına at.Herkes aynı şeyleri çizecek olsaydı eğer,zerre ilerleyemezdi.Bu sanat o yüzden en yaratıcı, en farklı olmaya çalışın.Eğer;bir farkındalık yaratmayı başarırsanız o zaman hedefinize ulaşmış olursunuz.Bir diğer konu; resim öyle bir sanattır ki,boş zamanlarda yapılacak bir sanat gibi değil!Ona  vakit ayırmanız gerekir.Onunla ilgilenmeniz o sanatı uygulamaya dökmeniz gerekir.Unutmayın ki!çaba göstermeden sadece yerinizde saymış olursunuz.Eğer bu bünyede bulunmayı  içten içe istiyorsanız, hiç çekinmeden hocalarınıza gidin,kurslara gidin faydasını göreceksiniz…

VAHAP UNCU:Sevgili dostum Halil İbrahim. Bunca iş yoğunluğun arasında değerli zamanını ayırdığın ve zamana yolculuk sayfama konuk olup, samimi cevaplar verdiğin için teşekkür ederim. Sanat hayatında başarılarının devamını dilerim…

HALİL İBRAHİM:Beni böylesi özel kılan bir sayfada güzel bir söyleşiye kattığın için teşekkürlerimi sunuyorum.Gençlere ses olmak adına ve onları anlamak,dinlemek adına yaptığın söyleşiler çok başarılı. Çalışma hayatında başarılarının devamını dilerim…

]]>
Sun, 17 Apr 2022 15:24:28 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR YÖNETİCİ https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-yonetici https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-yonetici +

ZAMANA   YOLCULUKTA   GENÇ   BİR   YÖNETİCİ

Zamana   yolculuğun bugünkü   konuğu; Kendi  alanında  başarıyı  yakalayan,Edebiyat  Fakültesi   mezunu   aynı  zamanda giyim  sektörü mağasaında  Müdür  Yardımcılığı yapan  değerli  dostum  Oğuz  ONUKTAV .Kendisi   ile  iş ve  hayata  dair hoş  bir  söyleşi  gerçekleştirdim.

 VAHAP: Oğuz  ONUKTAV   seni  tanıyabilir  miyiz?

OĞUZ    : 15  Mart  1989 doğumlu olup; Aslen  Erzurumluyum . Çevrem  tarafından  sempatik ,Sakin aynı zamanda  eğlenceli  biri  olarak  tanınırım. Ailemin  tek  çocuğu olup; Koton  Mağazasında Müdür   Yardımcılığı  yapmaktayım.

VAHAP:  Bir  edebiyatçı  olarak  Hangi  yazarları  ve  şairleri  seviyorsun?

OĞUZ   : Yakup  Kadri  Karaosmanoğlu,Özdemir  Asaf, Atilla  İlhan,Oscar  wilde ve Goethe  severim.

VAHAP:  Örnek  aldığın  şair  ve yazar  var mı?

OĞUZ   : Atilla İlhan  benim  için özeldir.Ayrıca Can Yücel de ilgimi çeker.

VAHAP: Kendi  alanında  şiirler  yazıyorsun  diye  biliyorum.Kitap  çıkartmayı  düşünüyor  musun?

OĞUZ   :  Evet,Bundan yedi  sene  önce  bu  konuda  çok   zamanımı  verdim.Özellikle; Şiir  yazma  ve  kompozisyon  oluşturma  konusunda  bir  sürü  denemelerim  var. Ancak ;Hem  hayat  şartlarının  yorucu  oluşu,hem  de oyalanmalarımızın  klasik  işler  rutin  çalışmalar  üzerinden  gitmesi  zamanla  ideallerimizin  unutulmasına  neden  oldu. Son  iki yıldır hiç  bir  deneme  yapmadım  desem  yalan  olmaz. 22  yaş  benim  için özeldi.En  çok  bu  yaşta  ağırlık  vermiştim. 

VAHAP : Sevgiyi  üç  kelime  ile  özetler  misin?

OĞUZ  :  Fedakarlık,Hayallerin,Geleceğin…

VAHAP:  Zaman  öyle  bir  hal  aldı ki ; Aşk  sevgiden  önce   gelmeye   başladı.Sevgi  yok  denecek  kadar  azaldı.Bu  konudaki   görüşlerini  alabilir miyim?

OĞUZ     :  Aşk kendini  tanıma.Sevgi  ise;Karşındakini  kendinde   bulma  halidir. Aşk  kısa  sürede   seni  mutlulukta   zirve  yaptırırken!...Sevgi   bunu  zamana  yayarak  mutlu  eder. O  yüzden  sevgi   uzun  yaşamak  isteyen  insanların  farkında  olduğu  sürece  vazgeçmeyeceği  olgudur … 

VAHAP : Genç   yaşta  iş  hayatına  atıldın.Çok  kısa  bir  zamanda  Müdür   Yardımcılığına  getirildin.  Bu  nasıl bir  duygu?Bunu  nasıl  başarabildin.

OĞUZ     : Herkes   gibi ekmek  davası  diyelim.Bir şey  başarmak,Kendini  bulmak ,Kendine  güvenmek    bunlar  içinde para  kazanmak   ve kendini   ispatlamak  lazım. Tabi  çevredeki  patavatsızları    susturmakta   cabası.Kendime  inandım  ve  bir  iş  bitirmeden  o   yoldan  ayrılmayacağıma karar   verdim. Sonuçlarını  güzel  meyveler   toplayarak   aldım  ve  almaya  devam   edeceğim …

VAHAP: İnsanlarla  iletişimin çok  güçlü.İnsanlara  nasıl bir  giyim  yakıştığını  iyi  bilen  biri  olarak bunu  nasıl  başardın?

OĞUZ    :  İyi  giyinmek  insana  özel  hissettirir  ve  giyim  insanın  aynasıdır. Bunu  zamanla  anladım  ve farklı  markalarda  çalışarak daha  iyi  görme  potansiyeli  kazandım. 

 VAHAP:  Koton  gibi  tanınmış  bir   mağazanın  yöneticiliğini  yapıyorsun. Bu  sana  neler  hissettiriyor?

OĞUZ    : Kotonda İki  yıldır çalışıyorum.Ürün  yelpazesi  çok  geniş  olduğu  kadar, İşimi  yaparken mutlulukla  sevgiyle  yapıyorum. İnsanlardan  olumlu  tepkiler  alıyorum.Ancak,Koton  ismi  bana   güç   veriyor .Yaptığım her  işi  dikkatli  ve  geliştirerek  yapıyorum .Bu  iyi firmada  yapılacak işleri  size   kolaylaştırıyor.

VAHAP: Genç  bir  yönetici  olarak,Senin  gibi  genç  yöneticilere  neler  söylemek  istersin?

OĞUZ   : Asla  hayallerinizden  vazgeçmeyin… İnsanlara  değil! Önce  Allah’a  sonra,kendinize  güvenin.

VAHAP: Son  olarak;Senin  özlü  ve  güzel  sözlerinle  sohbetimi  bitirmek  istiyorum.

OĞUZ   : Okyanus  gibi  yürek  sahibi  olun. Ancak; Denizleri  sonra  gölleri  oradan da  dereleri  unutmayın…Çünkü,Seni  oluşturan  onlardır…

 VAHAP: Sevgili  dostum  Oğuz  ONUKTAV.Onca  iş   yoğunluğun  arasında  bana  zaman  ayırdığın ve ZAMANA  YOLCULUK’a  konuk  olup  verdiğin  samimi  cevaplar için,Ayrıca;Keyifli  sohbetin  için  teşekkür  eder ,İşinde   başarılar  dilerim… 

OĞUZ    : Asıl  ben  teşekkür  ederim. Gençler alanında yaptığın bu güzel çalışman takdire şayan…Ayrıca; ZAMANA YOLCULUK  gibi  özel sayfanda bana yer verdiğin için teşekkür ederim.Benimle   yaptığın  sohbet  çok  önemli  ve anlamlıydı.İnsan  dostuna   karşı  yaptığı  her  işte  mutluluk  duyar.Bende  bu  sohbette  mutluluk  duydum .Çalışmalarında  başarılar  dilerim…

 

 

]]>
Tue, 22 Mar 2022 23:52:23 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ... https://edebiyatblog.com/canakkale-gecilmez https://edebiyatblog.com/canakkale-gecilmez +

ÇANAKKALE  GEÇİLMEZ

    Çanakkale denilince; dökülen kan ve şehit sadece akla gelmemeli. Çanakkale için ne  yazılan destansı  kitaplar, ne  de anlatılan  sözler  söyler. Çanakkale nin ruhunu değerli şairimiz Mehmet Akif Ersoy un  yazdığı  istiklal  Marşında  bulabiliriz. İstiklal  Marşının her bir  satırı  bizlere  Çanakkale yi yaşatır. Her  bir  satırı  vatanı anlatır. Bütün  kıtası  atalarımızın  ülkemizi nasıl koruduğunu ve  can  verdiğini  anlatır.

 Çanakkale yi İstiklal Marşının  şu  kıtası bizlere  o anı  yeniden yaşattırıyor.

 Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilal!

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.

Ebediyen sana yok,Irkıma yok izmihlal:

Hakkıdır,Hür yaşamış,bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır,Hakk a tapan,milletimin istiklal.

“Vatan Uğrunda ölen varsa vatandır”. Özdeyişi ile hep birlikte bir aynı cephede Kürt, Arap,Laz,Çerkez demeden  kol kola, omuz omuza verip kanlarının son damlasına kadar savaşan  atalarımızın bizlere mirasıdır ÇANAKKALE.Onu anlamak, onu yazmak,onu söylemek olmaz. Onu yaşamak ve hep hatırlamak  gerek.

 Bu vesile ile Çanakkale cephesinde göğsünü siper eden kahraman şehitlerimizi rahmet  ve saygı  ile anıyorum…

          ÇANAKKALE'NİN ÖLÜMSÜZ YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN...

]]>
Thu, 17 Mar 2022 22:14:04 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR YAZAR https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-yazar https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-yazar ZAMANA  YOLCULUKTA  GENÇ  BİR  YAZAR

 Bugünkü  zamana yolculuğun konuğu; samimi,yüreği  sevgi  dolu,genç  yaşta kalemi eline  alan   insanlarla  iletişimi güçlü, aynı  zamanda  kendi  meslektaşım  olan  genç  yazar dostum Serhat    GÜRBÜZ . Kendisi   ile  hayatın  içinden  güzel  bir  söyleşi  gerçekleştirdim.

VAHAP : Serhat  GÜRBÜZ  kimdir?

SERHAT : 1996 yılında Paşmaklı  bir ailenin tek  çocuğu olarak göz nuru ve gözbebeği  olarak     dünyaya  geldim. Babam,İranlı .Annem,Bulgar.  Açık  ve net  olmam  gerekirse, Trabzon’da on yaşıma   kadar  kaldım. İlk  doğduğum  an doktorum  adımın Serhat  olmasını  istemiş. İsmimin  anlamına   gelince; SINIR  yani DUVAR  demek. Benimde   duvarlarım  oldu aşılması gereken  güçlü  duvarlarım.  Okumayı  çok  sevmişimdir .Hayatım  boyunca  tıpkı  babam  gibi. Ben  bilgimi  hep  deneyimlere   dayanarak  bu  yaşıma  kadar  geldim. Çalışkan ve  azimli  bir yapıya  sahip olduğumdan  dolayı, script  dillerine  yoğunlaşmış  ama! python  ile   bir  sürü  alana  yönelen  yazılımcı  yazarım. 

VAHAP: Babandan  biraz  bahseder  misin?

SERHAT :Babam  sırf koyunlara  köyde bakmamak  için dedemden  kaçıp  Trabzon’a  gelip  çalışmaya   ve  okumaya  geliyor. Öyle bir şey  yaşanıyor ki, okumayı  unutuyor  resmen. Annemi  gördüğü  an  öyle  bir sevgi  ile  bağlanıyor ki  okumayı da  unutuyor . Eskiden  sevmek   böyle  güzeldi  sadakat   ve  sonsuz  sevgi   vardı. 

VAHAP: Çocukluğunda   unutamadığın   bir   an  var   mı?

SERHAT :  Hiç   kimse   ile   tanışmak   istemediğim   bir   gün  aşık   olmuştum . Bazen  yürümek   istersin  sadece yürümek … Amaçsızca  bir  amacı  olmayan bir  eyleme  kalkışmak istemiyordum uzun  süredir.Oysa  birileri  bana  şöyle  demişti: Amaçsız  yaşayamazsın. Çok mu dinliyorum  etrafımda   konuşan  insanları? Şunu  söylemek  istiyorum! Hayatıma  hiç  girmeseydi  daha   iyi   olurdu. Onu   orada  O kitapçıda  hiç  görmemeyi  dilerdim.     

VAHAP :  Çocukluğunda   en  çok  yapmayı   istediğin  şey  neydi? 

SERHAT : Dünyayı  sahiplenip   bizim   için  sadece  bize hizmet  etmek .Tabiatın  var  olduğunu   zannettiğimiz  bir  dünyada  yaşıyoruz  ki ;Belki  de  asıl  mutsuzluğumuzun  sebebi  budur. Belki de;Beklenileni   bulamamaktır. Ya da boşa kürek  çektiğini  anlamaktır.Çünkü  bizi  hep  avuttular.Bir   şeyi  ne  kadar isterseniz  olur diye!Seviyoruz   Sevilmiyoruz  ya  da  çabalıyoruz  başarısız oluyoruz.Ümit   ediyoruz  yine  olmuyor . Gel  de  mutlu  ol  şimdi  diye bir  an  düşünüyorum. Şu   dünyada  her  an  ölme  riskimiz  varken, bu  kadar   mutsuz   olma  çabası niye?Hayat  mutlu   yaşamaktır. Çocukluğumda  hep   umut  ile   yaşadım  çünkü; Umuyorum  ama  bulamıyorum…

VAHAP: Hayalin  ne? Gerçekleştirebildin  mi?

SERHAT : Gerçekleşmeyecek   bir  düşün  civarlarında dolanıp  duruyordum.Farkındaydım  kurmaya   çalıştığım hayal  imkansızlıklarla kuşatılmıştı. Zarlar düşeş   gelmemekte  ısrarcıydı .Yarım kalan bir aşk    öldürücü  olabilirdi bunu  biliyordum.Ama  her  şeye  rağmen  hafızamdan   silinmeyecek   bir  şey  vardı  ben  onu  ilk  tanıştığımız  günden  beri  istemiştim. 

VAHAP:  Yazar  olmak insanların senin  yazdıklarını  okumaları  sana  nasıl  bir  duygu  katıyor?

SERHAT : Aslında  yazılarımı  okumak   önemli   değil!... Benim  yazdıklarımı  anlayacak  okur  lazım  bana. Beynimden   geçen   fırtınalı anlarımı,yaşadıklarımı hayal  gücüme  dayanarak  kelimeleri    süsleyerek   mısralara  döküyorum . Yazmak sanat  ister…

VAHAP : Yazar  olmak  bir  anlamda insanların  duygu  ve düşüncelerini   ifade  etmek  midir?Yoksa sadece  kendinin   yaşadıklarını mı  kaleme  almaktır?

SERHAT : Yazar olmak  bir  anlamda insanın  kendi  duygularını  yazılı bir şekilde  ifade etme    özgürlüğüdür.İnsanlarda  yazınızı  okuduklarında  kendilerinden   bir şeyler   buluyorlar. Herkes  bir  şeyler   yaşar  ve herkes  acıyı hisseder… 

VAHAP:  Sevginin   azaldığı  Aşkın   dillerden   düşmediği  bu   zamanda   senin  için  hangisi  ağır   basıyor? Neden?

SERHAT  :Sevgi   dediğimiz   olgu   Aşkı  ifade  etmez. Sevgi   çok  farklı  bir sevmedir. Aşk  ise,uzaktan   sevmektir . Sevgi   Aşkı  yenmiş   ve  karşındakine  duyulan   hissin  adıdır. Herkes  aşık  olabilir.Ama !Herkes   sevemez…

VAHAP : Sevgiyi  üç  kelime  ile   özetler misin?

SERHAT : Sevgi   üç   kelime  ile  özetlenemez. Çünkü;  vebali   çok   ağırdır  ve  kendimi   bunu   düşünürken   buluyorum. Beş  dakika  önce  ve  sonrasında  bir  yaşam  var. Hayatımızda  öyle  bir   düşünce  ile  sevgi  sonsuzdur  diyorum.

VAHAP:  Kitap   çıkarmayı   ve   seminer  vermeyi   düşünüyor  musun?

SERHAT : Hayır düşünmüyorum . Çünkü ;Genelde   bunu   yapanlar  paraya  ihtiyaç  duyan  insanlardır   diye  düşünüyorum. 

VAHAP : Hobilerin  arasında  yapmayı   en  çok  sevdiğin  şey  ne?

SERHAT :  Uyumak ,Gezmek  yine   gezmek  ve  Eğlenmek.

VAHAP :  Son  olarak;Genç   bir  yazar  olarak  senin  gibi  bu   işe   gönül   vermiş  genç  arkadaşlara    ve  yazarlara  neler  söylemek   istersin?

SERHAT : Değerli  yazarlar   ve   bu    işe    gönül    vermiş   sevgili  genç  yazarlar!Öncelikle   adaletli   olun .Kaleminizde   hep    adalet   olsun  ve   adaletli  şeyler  yazın  ki ;Bilgisizliğe  ve  cehalete   kapılar   kapansın. Yazan  ellerimiz  hep   bir  kalemden   olsun…

VAHAP : Sevgili   yazar   dostum   Serhat    GÜRBÜZ. Seninle  bir  yazar  olarak  aynı mesleği paylaşmaktan  büyük  bir  onur  duydum.Kalemin  hep  ellerinde, Sözün   dilinden  hiç  düşmesin…  Ayrıca   bana   zamanını   ayırdığın   için   zamana   yolculuğa   konuk   olduğun   için   tekrar   teşekkür   ederim . 

SERHAT : Saygı değer  yazar  dostum  Abdulvahap   UNCU. Asıl  ben  teşekkür  ederim. Bana  bu   fırsatı  verdiğin  ve  ZAMANA YOLCULUK   gibi özel  bir  yerde  bana  yer  verdiğin  için müteşekkirim.  Gençler alanında gösterdiğin bu güzel çaba için ayrıca seni tebrik eder,Çalışmalarında başarılar   dilerim …

 

]]>
Sat, 12 Mar 2022 18:31:33 +0300 KUM SAATİ YAZARI
KADINLAR GÜNÜ MÜ? https://edebiyatblog.com/kadinlar-gunu-mu https://edebiyatblog.com/kadinlar-gunu-mu KADINLAR GÜNÜ MÜ?

Kadını önce tanımak gerek!...

Kadın kimdir?

Bir anne,Bir abla,Bir kardeş,Bir eş olarak yaşantımızın vazgeçilmezi birer birey olarak tanımlarız.

Bugün tarihler 08 Mart’ı gösteriyor.Bugüne anlam yükleyen birileri bugünü KADINLAR GÜNÜ olarak ilan etmiş.Kadının günü olur mu?Kadının değerini bir günde mi anlamak gerekiyor?Sadece bugüne has olarak mı ona özel davranıp,Özel hediyeler sunacağız…

HAYIR!

Kadının gününü  sadece bir günle sınırlandırmak olmaz…Kadın her anında özel,Kadın her anında  sevilip sayılmalı…Sadece bir güne sığdırılan günde değil!İçinden geldiği zaman hediye alınabilmeli ve onu her zaman el üstünde tutabilmeli…

KADIN,Sadece bir gün hatırlanacak kadar değil!Her gün sevilecek kadar özeldir.Kadını Kadın yapan en önemli unsur! Yüreğinde taşıdığı merhemet ve sevgi dolu yürektir.Onun sevgisi ve merhameti bir günlük değil!Ömürlük olur...

Kadına şiddet olmaz!...

Kadın,Bir günlük hatırlanan ve pahalı hediyeler alınan gün benim için anlamsız olur.Benim ömrüm hep sizinle,benim sevgim ölene dek yaşar.Benim sevgi,merhamet,Şefkat gördüğüm her gün benim günümdür der.

Kadınların ölmediği daha doğrusu öldürülmediği güzel günler hep bizimle olsun…

Başta Annem olmak üzere,Bütün kadınlara

SAYGILARIMLA…

 

]]>
Mon, 07 Mar 2022 23:15:47 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA BİR MEKTUP BIRAKTIM 2 https://edebiyatblog.com/zamana-bir-mektup-biraktim-2 https://edebiyatblog.com/zamana-bir-mektup-biraktim-2  

ZAMANA BİR MEKTUP BIRAKTIM(2)

SELAM  ZAMAN

Suçlu olan sen değilken!Herkes seni suçlar…Sen yaşamın bir parçasısın ve her daim aynı yerde aynı yaşamda yer alıp  durmana rağmen,Hayat şikayetlerini  sana yükler.

2000’li yıllara geldik geldikte nasıl bir yaşam oldu anlam veremedim.Çocuklar doğal oyun oynamak yerine sanal oyunlara daldı gitti…Parkta koşup,Coşup, Salıncakta sallanacakları yerde!Temiz hava almak yerine eve hapsoldular.Çünkü;Teknoloji onları esir aldı.Ellerinde kiminin telefon,Kiminin tablet oyuna dalıp gidiyorlar.Kim geldi?Kim gitti?İletişim denen şey koptu bu sayede.Aynı evin içinde farklı odalarda bir şey isteyecekleri zaman Akıllı Telefondan mesaj atar oldular.Gerçek arkadaşlarını unutup,Sanal alemden arkadaş edinmeye başladılar.

Gençler,sohbeti nedir bilmez oldu.Haberleşme artık Whatshap(NEHABER) bir telefona yüklenmiş programla oldu.Kalem tutmak,söz söylemek zor oldu…Kalem tutamaz bir hale geldi gençler.Her şey bir tuşla  ayaklarına geldi.Üretken gençlik azaldı.El yapımı ve imalatı yapılan meslekler yavaş yavaş kaybolmaya yüz tuttu.Yemekler hazır,mobilyalar hazır,Alış veriş mağaza yerine internetten alınır oldu.Vesaire…Her şey bir telefonla kapına gelir oldu.Kısaca; Emek verilen her şey kayboldu.

Mektuplar yazılmaz,Kimse kimse ile konuşmaz oldu.Komşu komşuyu tanımadığı gibi;Bir selam bile vermez olmuş…Hayat acımasız olduğu gibi,Sevgi,şefkat,Merhamet kalmaz oldu.Dostluklar ömürlük değil!Çıkar uğruna yaşanır olmuş…Samimiyet,Dürüstlük,Hoşgörü insanlarda azaldı.Sevgi ile kurulan ömürlük yuvaların yerini,Aşkla kurulan yuvalar aldı.Aşkla yapılan evlilikler kısa sürdü ve boşanmalar arttı.Kimsenin kimseye tahammülü kalmadı.Maneviyatın yerini,Maddiyat aldı.Bir insanın canına kıymak çoğaldığı gibi;Eşler  birbirini öldürür oldu…

Şimdi seni suçlayan hayata sormak lazım?

O zamanlar yaşanan güzellikler,Sevgiler,Dostluklar ne oldu da yaşadığımız bu zamanda yok oldu?

Nedir birbirimizle paylaşamadığımız şey?

Neden Güzel söz söylemek varken!Bu öfke,Bu nefret?

Zaman kimse seni suçlayamaz…

Sen suçlu olamazsın…

Biz yapamadık…

Biz yaşayamadık…

Sen her zaman ki gibi aynısın…

 

]]>
Wed, 02 Mar 2022 21:07:32 +0300 KUM SAATİ YAZARI
SAVAŞA HAYIR https://edebiyatblog.com/savasa-hayir https://edebiyatblog.com/savasa-hayir Bırakın özgürce yaşayayım

Bırakın salıncakta sallanayım.

Bırakın koşup oynayayım

Bırakın çocukluğumu bana

Bırakın Gökyüzüne bakınca 

Maviliği göreyim.

Bırakın Gökyüzüne uçurtma uçurayım

Gökyüzünde savaş uçakları değil!

Maviliğin seyrini istiyorum...

Savaşın arasında değil!

Barışın ülkesinde yaşamak istiyorum.

Bombalar atılmasın üzerime 

Silahlar patlamasın bedenimizde...

Bırakın masumca yaşalım

Bırakın sevgi ile bakalım 

Bırakın hep beraber 

El ele,gönül gönüle huzurla yaşalım...

]]>
Sat, 26 Feb 2022 00:24:31 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA BİR MEKTUP BIRAKTIM 1 https://edebiyatblog.com/zamana-bir-mektup-biraktim-1 https://edebiyatblog.com/zamana-bir-mektup-biraktim-1 ZAMANA BİR MEKTUP BIRAKTIM(1)

MERHABA ZAMAN!

Sana bir mektup yazmak istedim.Sesimi duyan olmasa bile!Herkes okusun diye.

En  güzel yıllardan geçti ömrümüz seninle.Kah güldük,Kah ağladık.Kah düştük,Kah kendimiz ayağa kalktık.Bel ki;Hayat bizi anlamadı ve yaşattırmadı ama!Seni en güzel şekilde yaşadık…Her şey temiz ve güzeldi.Hayattan  korkmaz, Rahat bir şekilde iletişim kurar eve dönerdik…Bizim çocukluğumuz mahallede top oynayarak,Arkadaşlığın değerini bilerek ve büyüklere saygı göstererek geçti.Bizim çocukluğumuzda misket oyunu oynar,Kavga nedir bilmezdik!...Çalışmayı sever her zaman derslerimize özen gösterirdik.

80’li ve daha önceki yıllarda insanlar sevinçlerini,Üzüntülerini,güzel haberleri,yaşadığı durumu sadece ikisinin arasında kalan kağıda döker,zarfa koyar ve pul yapıştırıp adrese yollardı.Adı MEKTUP olan bu güzel iletişim aracı bizlere heyecan katardı.Zira;Mektubun sonunda şu cümle geçerdi:

ACELE CEVAP,KESTANE KEBAP.Cevabını dört gözle beklerim…

Yazılan mektup bir heyecanla gönderilen kişiye ulaşır,bir sevinçle açıp okur ve akabinde hemen cevabı yazılırdı.Mektubun cevabını bekleyen kişi ne zaman elime geçecek,nasıl bir cevap yazacak diye sabırsızlıkla postacıyı beklerdi.Bu böylece sürüp giderdi…

Komşuluk daha bir güzeldi.Her evin kapısı sonuna kadar açılır kimse kimseye haber vermeden gelir bir çayını içmeye  seninle biraz hasbi_hal etmeye geldim,Müsait misin? diye kapıdan seslenirdi.Mahallede herkes bir aile gibiydi.Herkes birbirini tanır ve birbirini korurdu…Komşular birbirlerine yaptıkları yemekten koyardı.Bu paylaşmanın en güzel ve saf haliydi…

İnsanların birbirlerine sevgi ve saygısı vardı.Dürüstlük ve sadakat onlar için vazgeçilmezdi.Verdiği sözü tutan,emanete hıyanet etmeyen bir nesil vardı.

Mahalle bakkalları vardı.Kimi peşin para ile ihtiyaçlarını alır,Kimi borç defterine yazdırır ay başında ya da sonunda hesabını öderdi.

90’lı yıllarda Gençliğimiz de güzel  geçti.Hem saygın hem sevgi dolu insanlardık…Okuma aşkımız vardı içimizde.Büyüklerin nasihatlerini dinler,kendimizi daha güzel geleceğe hazırlardık…

Televizyon dizileri ve pembe diziler vardı.Çocuk,Genç,Yaşlı hep bir arada oturup,Aynı diziyi izlerdik.

Akşam saat 10.00 olunca,Yanan sobanın sıcaklığı ile hepimiz huzurla  aynı saatte uykuya dalardık…

Sonrası mı! Sonrası devamında saklı…

 

 

 

 

]]>
Tue, 22 Feb 2022 23:58:36 +0300 KUM SAATİ YAZARI
YÜREĞİME KISA BİR MOLA https://edebiyatblog.com/yuregime-kisa-bir-mola https://edebiyatblog.com/yuregime-kisa-bir-mola Karanlık çöktü yine 

Sessiz çığlıkların arasında.

Bir ses yükseldi yüreğimde 

Bir huzur geldi gönlüme...

   

Gecenin sus pus olmuş saatinde

Bir kuş konar pencereme.

Bir sevda kuşu misali

Çırpınır durur kanatları gökyüzüne...

Hayaller gecenin karanlığında 

Umutlar sessizliğin ardında 

Sevgi yüreğin düşünde

Mutluluk seni sevmekte;Güzel olur..

Boş kaldırımlarda yalnız ben!

Yürüyorum sessizliğin gölgesinde

Bir yanım şarkılar,türküler söyler

Bir yanım gökyüzüne haykırır...

Ses oluyorum geceye

Yalnızlığa selam ediyorum

Huzura Bir yol,

Yüreğime kısa bir mola veriyorum...

]]>
Thu, 17 Feb 2022 23:41:47 +0300 KUM SAATİ YAZARI
SEVGİLİLER GÜNÜ DERLER... https://edebiyatblog.com/sevgililer-gunu-derler https://edebiyatblog.com/sevgililer-gunu-derler Yüreğim bir hoş oldu

Gönlüm sevdaya kavuştu

Dilim Tutuldu...

Sevdan beni benden aldı...

Sevginin gücünü verdin

Sevginin ismini yazdın

Kalbinde yer verdin

Dilde değil!

Gönülden değer verdin...

Aşkla değil,

Sevgi ile baktın

Ömürlük dedin 

Yüreğine hapsettin...

Seviyorum demedin

Sevdim dedin...

Aklımda değil!

Son nefesimdesin...

Sevgililer günü derler...

Sevginin günü mü olur dediler

Sevmek Yürekte nefes,

Gönülde yer etmektir...

]]>
Mon, 14 Feb 2022 01:44:53 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ADI CAN OLSUN https://edebiyatblog.com/adi-can-olsun https://edebiyatblog.com/adi-can-olsun ADI CAN OLSUN

Sevimli,masum,sevecen bir bebek  dünyaya gözünü açtığında ismi ne olsun diye fikirler üretildi.Hiç bir isim onun bu karakterine uymazdı.Sonunda ailesi adı CAN olsun dedi. İsmi gibi hayata can olsun diye adı CAN konulmuştu.

Bebekliğini pek hatırlamaz kimse!.. CAN da bunlardan biriydi.Yavaş yavaş serpilip yürümeye ve konuşmaya başlayınca, herkes tarafından  ilgi  görmeye ve sevilmeye başlandı.Mahalle arkadaşlarıyla kaynaşmış kimi zaman toplanıp sokak başında arkadaşlarıyla sohbet eder,mahalle arkadaşlarıyla da hafta sonları  maç yapardı.

CAN,gençlik dönemine girdi.Ama bu yaşına kadar neler geçirdi?Bir derdi var mı?Paylaşmak istediği bir şey olur mu diye düşünen olmadı!...Yaşamdan ne isterdi?Hayali neydi?Bu  sorular hep içinde birikti.  Yaşam  zordu anlamıştı,anlamasına ama! ona destek verecek kimsede yoktu.

Can,herkese koşar herkesin işini görürdü.Yardımsever,hayata hep pozitif bakan,güler yüzlü hiç kimseyi kırmayan bir yapıya sahipti.Kimseye HAYIR! demezdi.Belki de bu yüzden hep kendini yorgun hissediyordu. Herkese koşan ama kendini unutan bir yapıya sahipti…

Her yaz tatilinde akranları tatil yaparken o ise hep çalıştı.İlk,Orta,Lise derken okul bitti. Askerlik zamanı geldi çattı.CAN şöyle geriye dönüp baktı.Yaş  olmuş YİRMİ dedi kendi kendine.Ne oldu?Nasıl geçti zaman?Neler yaşadım? Gibi  sorularla biraz geçmişe bir yolculuk yaptı.Aklında deli sorular ve hiçbir zaman çözümlenmemiş cevaplar vardı…

Yaşam o kadar çabuk geçiyor ki,kimse nasıl geçtiğini ve nasıl geçeceğini bilemez oluyor.Can,kendi doğduğu topraklardan biraz uzaklaşmak ve kendi yaşamını daha iyi idame ettirmek adına,şehir dışına gider.Gittiği şehre çabuk alışır ve çalışmaya başlar.Kendine göre bir ev kiralar sabah işe,akşam eve gelir.İzin günlerinde bazen arkadaşlarını ziyarete gider.Yaşamını iyi idame ettiren,haytalık peşinde koşmayan ve herkes tarafından sevilen biri olarak alışır oranın yaşantısına. Gel gör ki!Can düzenini kurduğu,Alıştığı, Gürültüsüne bile katlandığı bu şehirden gitmek zorunda kalır.Aradan geçen onca seneden sonra  memleketine ailesinin yanına  döner.Hiç bir şey yıllar önce ardında bıraktığı şehir gibi olmayacaktı.Sadece şehir mi;Hayır!İnsanları bile yabancı gelecekti .Ne de olsa doğup,büyüdüğü şehirdi burası.Alışmayacak ta;ne yapacaktı?İş bulması gerekiyordu ama burası büyükşehir gibi iş imkanı çok olan bir şehir değildi.Mücadele verdi her defasında,çalmadık kapı bırakmadı ama!İş yoktu.buna rağmen manevi olarak bir işe sarıldı hem çevresine hem de ailesine faydalı bir birey olup,her defasında  yardıma koştu.Her daim insanların ve ailesinin gönlünde köprü kurdu…Büyük,küçük herkesle iyi geçinir onlarla iyi anlaşırdı.Yediden yetmişe herkes onu çok severdi…

Can’ın ailesi onunla gurur duyardı.Oysaki, CAN  yaşamdan eskisi gibi tat almaz ve hep üzüntülü bir şekilde yaşamına devam eder oldu.Yaşayacağı ömürde sadece  küçük mutluluklarla kendini avutacak ve zaman böylece akıp gidecekti …

Ve CAN,

Her zamanki gibi yine  kendi kabuğunda,temiz kalbi  ile  yaşayıp gidecekti…

]]>
Sat, 05 Feb 2022 15:43:51 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR AKTARCI https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-aktarci https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-aktarci ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR AKTARCI

Bugünkü  zamana  yolculuğun  konuğu,sofralarımıza  renk  katan ve yemeklerimize tat katan baharatları ile bir çok doğal bitkisel ürünleri bizlerin hizmetine sunan ŞAHMERAN baharatçılığın sahibi genç  aktarcı dostum Halil İbrahim GÖKÇEOĞLU.Kendisi ile hayata dair bir söyleşi  gerçekleştirdim.

VAHAP               :Halil İbrahim GÖKÇEOĞLU seni tanıyabilir miyiz?

HALİLİBRAHİM :Öncelikle merhabalar...1997 Mardin doğumluyum.Dört çocuklu bir ailenin iki erkek çocuğundan biriyim.Bu işe başladığım zaman yedi yaşındaydım.İlkokulu Gazipaşa ilköğretim okulunda,akabinde ortaokulu tamamladım.Liseyi  İmam hatip okullarında tamamladım.

VAHAP               :Çocukluğunda yapmayı en çok sevdiğin şey neydi?

HALİLİBRAHİM :Sabahın erken saatlerinde uyanıp,evimizin önünden geçen tatlıcıların tatlı diye bağırmalarına uyanıp yatağımdan sıçrayarak topladığım harçlıklarla tatlı alıp yemek.Daha sonra aktarcı dükkanımıza gidip dükkanın kapılarını açıp babama sürpriz yapmaktı.

VAHAP                :Çocukluğunda unutamadığın bir an var mı?

HALİLİBRAHİM  :Uçurtma uçurmayı çok severdim.Şuana kadar da yapmaktan zevk aldığım hobilerim arasında yer alır.Çocukluğumda yaptığım uçurtmalarımla evlerin çatısından inmediğim uğruna az sopa yemediğim günleri  unutamıyorum…

VAHAP                :Aktarcılık mesleğine nasıl?Kaç yaşında başladın?

HALİLİBRAHİM  :Aktarcılığa yedi yaşında başladım.Baharatların içinde büyüdüğüm için aslında öncesi de var.İlaç nedir bilmem!Başım ağrısa,ALTINOTU.Boğazım şişse,ADAÇAYI.İştahım açıksa,binbir çeşit ekşili baharat yerdim.Kısacası baharatların içinde o büyülü kokuların ve tatların dünyasında kendimi buldum diyebilirim…

VAHAP                :Neden başka meslek edinmek yerine,aktarcılık mesleğini seçtin?

HALİLİBRAHİM  :Çünkü baharatların içinde büyüdüm ve her daim ilgimi çekmişlerdir.Bunun yanı sıra,bitkisel ilaçlar insanlara faydalı olunca dönüş olarak olumlu şeyler duymak beni mutlu ediyor.Kendimi bu mesleğin ayrılmaz bir parçası olarak görüyorum.İşimi severek yapıyorum ve kendimi bu alanda geliştirip insanlara daha faydalı olmayı hedefliyorum.

VAHAP                 :Mardin i simgeleyen ve adından güçlü bir şekilde söz ettiren bir isimle dükkanı işletiyorsun.ŞAHMERAN baharatçılık.Neden kendi soyadını değil de,ŞAHMERAN?

HALİLİBRAHİM   :İşletmemin adının ŞAHMERAN olması benim kendimi ön planda tutmamdan ziyade,kültürümüzü yansıtmaktadır.Aynı şekilde baharatlarda kültürümüzü farklı tat ve lezzetlerle yansıtır.Şahmeran bilindiği üzere Mezopotamya topraklarında doğmuş,yıllarca anlatıla gelmiş ve kültür mirasında kendine yer edinmiş bir efsanedir.Farklı bölgelerde,farklı anlatımlarla varlığını sürdüren Şahmeran efsanesi kimi anlatıma göre,iyiliğin iyilikle.Kötülüğün ise kötülükle karşılanacağını gösterirken,kimi anlatıma göre soylu bir aşkın ömre bedel,fedakarlıklara gebe olduğundan bahsetmektedir.

VAHAP                  :İnsanlara leziz tatlar sunmanın hazzı başka oluyor.Her hastalığa bir şifa olacak bitkisel  ürünler  satıyorsun.Mutluluğun ve yaşamın kaynağının doğallığı ne?

HALİLİBRAHİM    :İnsanların yapmış olduğum hizmete olumlu şekilde dönüş yapmaları beni bu mesleğe en çok bağlayan,işime dört elle sarılmamı sağlayan en önemli hassasiyetimdir.Bu noktada müşterilerim için daha güzel hizmet verebilmek benim mutluluğumun asıl kaynağıdır.Ürünün tazesi en iyisi en doğalı müşteri memnuniyeti  eşittir mutluluk…

VAHAP                 :Sevginin azaldığı, Aşkın dillerden düşmediği bu zamanda senin için hangisi ağır basıyor?Neden?

HALİLİBRAHİM   :Sevginin azaldığını düşünmüyorum aslında!Bunu tamamen kişisel olarak görüyorum.Sevgisiz hiçbir şey olmaz…En basit bir örnekle,sevgisiz yemek bile yiyemez insan.Sevmediğiniz bir yemeği yemek ister misiniz?HAYIR!...Sevgi azalmaz ama ne yazık ki,ciddi anlamda bir güven problemi yaşıyoruz.İnsanlar öncelikle hep ben diyerek diğer insanları çiğniyorlar.Çoğu şey ne yazık ki,göstermelik.Özellikle internetin küreselleşen dünyada hızla yayılıp,ciddi bir iletişim eksikliğine yol açtığını düşünüyorum.Herkes gittiği yeri,yediği yemeği paylaşarak hep iyi görünmeye çalışarak rol yapıyor.Bence birbirimizin durumlarını sosyal medyadan öğrenir olduk.Gidip görmek,sohbet etmek yerine her şeyi sosyal medyadan yapar oldu insanlar.İşte sevginin  azalmasının önemli bir kaynağı bu bence.

VAHAP                 :Sevgiyi üç kelime ile özetler misin?

HALİLİBRAHİM   :Hissetmek,Güvenmek,Vazgeçmemektir…

VAHAP                 :Hayalin ne?Gerçekleştirebildin mi?

HALİLİBRAHİM   :Hayalim,işimi daha da geliştirerek,kültürümüzü bize has olan tatlarımızı diğer insanlara da ulaştırabilmek.Şuan hayalimin ilk aşamasını yaşıyorum.Azim ve kararlılıkla bunu daha iyi yerlere getireceğime tüm kalbimle inanıyorum…

VAHAP                 :Gezmeyi çok seven bir insansın.Gezip görmek istediğin bir yer var mı?Neden?

HALİLİBRAHİM   :Gezmeyi çok seviyorum.Dünya turu yapmak istiyorum.Farklı kültürleri,farklı tatları ve insanları daha yakından görmeyi çok istiyorum.

VAHAP                  :Son olarak,genç bir aktarcı olarak senin gibi bu mesleğe gönül vermiş,bu mesleği icra etmek isteyen genç arkadaşlara neler söylemek istersin?

HALİLİBRAHİM   :Her şeyin başında sevgi gelir.İş,Aş,Eş sevmeden sevgi  olmaz.İnsanları sevin ve onlara benim gibi ilgi dahilimde nasıl fayda sağlayabilirim bilincinde olalım.Sadece bir iş içinde değerlendirmemek gerekir.Yüreğinde sevgi tomurcuğu olan insan her yerde sevilir ve sayılır.Yeter ki,yapabileceklerine inansınlar.Asla vazgeçmesinler…

VAHAP                 :Sevgili dostum Halil İbrahim GÖKÇEOĞLU.Bunca iş yoğunluğu arasında bana zaman ayırıp,zamana yolculuğa konuk olduğun ve samimi cevaplar verdiğin için teşekkür ederim.Çalışmalarında başarılar ve bol kazançlı günler dilerim…

HALİLİBRAHİM   : Değerli zamanınızı bana ayırdığınız için ve zamana yolculuğa konuk edip benimle bu güzel röportajı gerçekleştirdiğiniz için sonsuz teşekkürler…Gençler alanında yaptığınız bu çalışma takdire şayan. iyi çalışmalar…

]]>
Wed, 02 Feb 2022 22:39:52 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR ESNAF https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-esnaf https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-esnaf +

ZAMANA  YOLCULUKTA  GENÇ  BİR  ESNAF 

 Bugünkü  zamana  yolculuğun  konuğu ; güler  yüzlü, samimi, müşteri odaklı  hoş  seda  sohbeti   ile    müşterilerinin  gönlünde  taht  kuran, aynı  zamanda  Acil  Tıp Teknisyenliği  mezunu  genç  esnaf    Sercan  HAZAR.  Kendisi  ile  güzel  bir  söyleşi  gerçekleştirdim.  

 VAHAP :  Sercan  HAZAR  seni  tanıyabilir miyim?

SERCAN  : 1999 yılında  Mardin’de  doğdum. Dört  çocuklu  bir  ailenin  en  büyük  oğluyum . İlk  Orta     öğrenimi  Mardin’de  tamamladım. Sağlık  Meslek  lisesi  mezunuyum.

VAHAP: Çocukluğunda  unutamadığın  bir an  var mı? 

SERCAN  : Benim  hayatıma  etki  edecek  büyük  bir  şey  yaşamadım.

VAHAP : Çocukluğunda  yapmayı  en  çok  sevdiğin  şey  neydi ? 

SERCAN  : Hiç  unutamadığım  bizim mahallenin  çocuklarıyla  futbol   oynamaktı.

VAHAP : Hayalin ne? Gerçekleştirebildin  mi?

SERCAN  : En  büyük  hayalim  iyi  iş  sahibi  olmak  ve  gençlere  iş  sahası  yaratmak. Daha  sonrasında      sevgiyi  bilen  iyi  bir  insanla  ömrümü  birleştirmek.

VAHAP:  Acil  Tıp Teknisyenliği   okudun  ve  mezun  olmanın  sevinicini  yaşadın . Neler     hissediyorsun? Bu  bölüm  sana  neler  kazandırdı?

SERCAN :  Acil  Tıp  Teknisyenliği  okumak  güzel  bir  duygu . Çünkü,  hayat  kurtarmak  için  en  hızlı   şekilde  insanların  yardımına  koşuyorsun. Bana  kazandırdığı  şeye  gelince!  ilkin  olgunlaştım. İkincisi, her  şeyi  soğukkanlılıkla  yapmayı  hangi  durumda  ne yapmam  gerektiğini   ve  insanlarla  nasıl diyalog kurmam  gerektiğini  çok  iyi bir  şekilde  öğretti  diyebilirim.

VAHAP: Sevginin  azaldığı  Aşkın  dillerden  düşmediği   bu  zamanda  senin  için hangisi  ağır   basıyor ? Neden?

SERCAN  : Aşk, sadece   sözden   ibaret  desek   doğru  bir  yaklaşım  olur. Sadece  ilgi  oluşuyor   sonrasında  her şey  bitiyor.  Sevgi, kalbin  aynasıdır.  O  hep  yürekte  beslenen  hiç   ölmeyen  bir    yaşamdır. Bu  yüzden  SEVGİ   diyorum.

VAHAP : Sevgiyi  üç  kelime  ile  özetler  misin?

SERCAN  :  Sadakat , Güven,  Saygı.

VAHAP : Futbolla  aran  nasıl? Türkiye’deki   futbolu  nasıl  değerlendiriyorsun?  Hangi  takım   taraftarısın?

SERCAN                        : En  sevdiğim  hobim  futboldur. Türkiye’de   futbol   ne   yazık   ki;  sadece   dört   büyük   takımın başrolde  olduğu  bir  oyun  sistemidir. Yabancı  ülkelerin  futboluna  baktığınızda  ne   kadar  kaliteli  bir  oyun  stili  ile  mücadele  verdiklerini   görürsünüz. Asaletin  ve  asillerin  takımı   FENERBAHÇE.

VAHAP :  Esnaf  olmak  zor  bir  sanattır. İnsanlara  bir  şeylerin  hizmetini  vermek   kolay   değilken,  sen   bunu   nasıl   başarıyorsun?

SERCAN  :  Meslek  sırrı  desek   doğru  olur. Bunun  yanında   Samimiyet  ve  Güven   buradaki   en   önemli   unsurdur.

VAHAP:  Neden  esnaflık?

SERCAN : Kendi  bitirdiğim  alanda  atanamadığım  için  bu  sektörde  yer   almak  istedim.

VAHAP : Son  olarak; Hem   genç  bir  Acil  tıp  teknisyeni  mezunu  hem de  bir  esnaf  olarak  senin  gibi  genç  yaşta  bu  bölümü  okuyan , mezun  olan  ve  esnaflık   yapan  genç  arkadaşlara     neler  söylemek   istersin?

SERCAN  : Her  zaman  bir  hedefleri  olsun . İlla bu  hedefleri   olacak  diye  çok  beklemesinler.  Hayatta  insanın  her  zaman  bir  B  planı  olmalı.  En azından  hayatını  idame  ettirebilecek  ikinci  bir  mesleği  edinmeli . 

VAHAP : Sevgili  Sercan  HAZAR.  Onca  iş  yoğunluğu  arasında bana  zaman  ayırdın  ve  zamana   yolculuğa  konuk  oldun. Verdiğin   samimi  cevaplar  ve  güzel  söyleşin  için  teşekkür   ederim. İş    hayatında  bol  kazançlı  günler  dilerim.

SERCAN  :  Öncelikle; yaptığınız  röportajları  büyük  bir  ilgi  ile okuyorum. Gençlere  ses  olmak  adına yaptığınız  söyleşiler  çok  başarılı. Ayrıca, bana  bu  güzel  ve  özel  söyleşide  yer  verdiğiniz  ve  davet  ettiğiniz  için teşekkür  ederim.  Çalışmalarınızda  başarı dolu  yıllar  diliyorum…

 

 

 

 

]]>
Sun, 30 Jan 2022 22:46:37 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR ÖĞRETMEN https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-ogretmen https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-ogretmen ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR ÖĞRETMEN

Bugünkü zamana yolculukta,Kutsal bir görevi ifa eden,”EĞİTİM OLMADAN ÖĞRENİM OLMAZ”…İlkesi ile köy çocuklarının gönlünü fetheden,İlk heyecanını bir köy okulunda yaşayan genç öğretmen Fetih AĞIRBAŞ.Kendisi ile Eğitim ve Hayat üzerine güzel bir söyleşi gerçekleştirdim.

VAHAP:Fetih hocam,sizi tanıyabilir miyiz?

FETİH:Fetih AĞIRBAŞ.23 yaşındayım.Sivas’ın Gemerek ilçesinde doğdum.İlk öğrenimimi Gemerek’te bulunan Cumhuriyet İlkokulunda,İlkokuldan sonra ise;Cumhuriyet  Ortaokulunda bitirdim.Liseye kasabada bulunan yeni çubuk lisesinde başladım.Fakat!bazı olumsuzluklardan dolayı son sınıfta Kayseri  Fevzi  Çakmak Lisesinde lise öğrenimimi tamamladım.Üniversite eğitimimi  Nevşehir  Hacı Bektaş  Veli  Üniversitesinde tamamladım.Şuan doğup büyüdüğüm ilçemde öğretmen olarak görev yapmaktayım.Boş zamanlarımı kitap okuyarak,Kitap yazarak,Yürüyüş yaparak,Bisiklete binerek  geçiriyorum…

VAHAP:Çocukluğunuzda unutamadığınız bir anı bizimle paylaşır mısınız?

FETİH:Çocukluğumda unutamadığım ve beni derinden etkileyen bir anım vardı.Çocukken hep futbolcu  olmak isterdim.Çevrem tarafından da beğenilen bir oyun anlayışım olduğu söylenirdi.Her gün okul çıkışlarında maç yapar,eve yorgun giderdim.yine bir gün okul çıkışı eve yorgun gittim ve o gün ev ödevlerimi  yapmayı unuttum.Daha önceleri  ödevlerimi  yapmadığım hiç olmamıştı ve  bu benim için bir ilkti.Sınıf öğretmenim ödevimi yapmadığım için tüm sınıfı Beden eğitimi dersine çıkarmadı.Bana ceza olarak!Dışarıda top oynayanları pencereden izletmişti.Bu olay beni derinden üzmüş ve etkilemişti…Belki de!öğretmen olmamın ve işimi bu kadar severek yapmanın altında derinden yaşadığım bu üzüntünün de etkisi vardır.

VAHAP:Çocukluğunuzda yapmayı en çok sevdiğiniz şey neydi?

FETİH:Çocukluğumda yapmaktan en fazla hoşlandığım şey!Futbol oynamaktı.Kendimi ileride hep bir futbolcu olarak hayal ediyordum ama,Nasip olmadı.Her zaman inandığım bir şey var.Coğrafya insanın kaderidir…Sivas’ta bir kasabada değil de!İstanbul’da yaşasaydım belki şuan çocukken en çok istediğim şeyi  gerçekleştirmiş  olabilirdim.

VAHAP:İlk heyecanınızı bir köy okulunda yaşıyorsunuz.Bu size neler hissettiriyor?

FETİH:İlk heyecanımı bir köy okulunda yapmak olumlu ve olumsuz yönden çok fazla katkı sağladı bana.Köyün iklim şartı,köy halkı kalacak bir lojmanım bulunmaması(Okulda yatıyorum).Birleştirilmiş bir sınıfa ait olması ve okulda tek Öğretmen olarak görev yapmam beni oldukça zorluyordu.Fakat dört sınıfı bir arada görmek,seviyelerini bilmek,ayrı ayrı her seviyeye uygun ders anlatmak mesleki gelişim açısından bana oldukça katkı sağladı.Okulda tek öğretmen olduğum için Müdür de benim.Müdürün görevlerini,yazışmalarını,yazışmalara verilen cevapları vesaire… Bu sayede bir çok müdüre ait evrak işlerini de öğrenmiş oldum.

VAHAP:Köyde olmak,oradaki öğrencileri geleceğe hazırlamak daha doğrusu sınıf öğretmenliği yaparken köydeki kısıtlı imkana rağmen eğitmek çocukları anlatılmaz bir duygu olsa gerek…

Bu konuda neler söylemek  istersiniz?

FETİH:Köy öğretmeni olmak gerçekten zor bir iş.Gerek eğitimsel kaynak sıkıntıları,Gerek toplumsal ilişkiler öğretmenin motivasyonunu olumsuz etkiliyor.

Fakat;Ben bu yola çıktığımda amacım güzel okullarda öğretmenlik yapmak değil!Ortamı güzelleştiren bir öğretmen olmaktı.Her adımımı bilinçle attım.Bahaneler üretmek yerine çözüm ürettim.Olumsuzlukları,İmkansızlıkları öğrencilerimin lehine çevirmek için ek çaba sarf ettim ve etmeye devam de devam ediyorum.Bu Ülkeye kazandırılacak bir öğrenci bana tüm zorlukları unutturur…

VAHAP:Kutsal bir mesleği icra ediyorsunuz.Neden başka meslek değil de!Öğretmenliği seçtiniz?

FETİH:Bu mesleği seçmemdeki asıl amaç,Kötü öğretmenlere denk gelmiş nice öğrencilerden biri olmamdır.İlkokulum çok güzel geçmedi.En sevdiğim ders Matematikti.Hani her sınıfta soruyu yazmadan çözen öğrenciler olur ya!Bende onlardan birisiydim.Fakat;olumsuz öğretmen davranışlarından ötürü en sevdiğim ders öğretmenler yüzünden nefret ettiğim bir alana döndü.Ve hep şunu iddia ettim.Bir öğrenci eğer öğretmeni sevmezse!dersi  de sevmez…Bu yüzden de bir çok dersten öğretmenler yüzünden uzaklaştım ve uzaklaşanı da gördüm.Ben de o günden bu yana öğretmen olacağıma And  içtim.Ve elimden geldikçe de iyi olmaya çalışıyorum…Mesleğimin kutsallığının bilincinde olduğunu düşünüyorum.

VAHAP:Sizin şu sıralar kitap çalışmanızda var.Ne üzerine kitabınız?Bu konuda bir şeyler söyleyebilir misiniz?

FETİH:Evet yazmakta olduğum bir kitap çalışmam var.Lise yıllarından beri,tam bir polisiye roman tutkunu oldum.Polisiye kitapları okumayı ,heyecanı diri tutan romanları okurken hayal gücünün sınırlarını zorlamayı seviyorum.Bu tarz romanları fazla okuyunca içinizde kabaran bir hikaye kendiliğinden beliriveriyor.Kendinizi  yazmadan tutamıyorsunuz.Bende polisiye bir roman yazmaya başladım.Başlarda sadece içindekilerini aktarmak vasıtasıyla yazdım.Daha sonra birkaç arkadaşımla paylaşınca yazmakta ısrarcı olmam gerektiğini söylediler ve yazmaya devam ettim.Cinayet-Öğretmen-Polis üçgeninde bir kurgusu olan,sınırları zorlayan bir kurgusu olduğunu düşündüğüm romanımı bitirmeye çok yaklaştım.Yoğun ders sürecinde yazmaya biraz ara verdim.Fakat;tatili fırsata çevirerek yazmaya devam ediyorum…

VAHAP:”GENÇLER BİZİM GELECEĞİN MİRASÇILARI”.Gençler neden anlaşılmıyor?Nasıl anlaşılmalı?

FETİH:Gençler bu ülkenin nihai mirasçılarıdır.

Anlaşılmamasının tek nedeni!Empati yoksunluğudur…

Empatiden yoksun bir toplum olayları,durumları ve insanları doğru anlayamaz,Algılayamaz…Her birey gibi gençlerde refah bir hayat ve müreffeh bir yaşam istiyor.Bunun içinde ellerinden geleni yapıyorlar.Adaletin her şeyin üstünde olduğu,Bilim ve teknoloji dolu bir hayat diliyorlar ve hak ediyorlar… 

VAHAP:”YURDUMUN GÜZEL İNSANLARI EBEDİYETE KADAR EĞİTİM VAROLACAK”.

VAHAP:Sevginin azaldığı,Aşkın dillerden düşmediği bu zamanda sizin için hangisi ağır basıyor? Neden?

FETH:Sevgi ve Aşk çok kutsal ve özel duygulardır…Fakat;Günümüzde yanlış insanların elinde sıradanlaştırılmış.Her önüne gelene Aşık olduğunu iddia eden,sevdiğini söyleyen ayran gönüllü insanlar yüzünden ayaklar altına alınmış.Önemini kaybetmiş,güvenini yitirmiş kelimeler olarak algılanıyor…Aşk ve Sevgi ikisi de çok değerli ve güzel duygulardır…Ama!Burada önemli olan gerçek Aşk ve gerçek Sevgidir.Gibi yapan değil!Asıl olan üstündür.

VAHAP:Sevgiyi üç kelime ile özetler misiniz?

FETİH:Saygı,Güven ve Sadakattir…

VAHAP:Hayaliniz ne?

FETİH:Hayalim,Herkesin gıpta ile baktığı gençlerimizin yaşamaktan mutluluk duyduğu herkesin mutlu,huzurlu olduğu güzel bir ülkeye evrilmemiz…

VAHAP:Son olarak;Genç bir Öğretmen olarak bu mesleğe gönül vermiş,Bu mesleği  icra eden ya da bu yolda eğitim görüp,Öğretmen olmak isteyen genç arkadaşlara neler söylemek istersin?

FETİH:Bu mesleği tercih eden,Yapmak isteyenlere söyleyeceğim hiçbir şey kolay olmayacak.Size atanınca rahat edersin diyenlere aldanmayın.Her şey daha zor,Daha meşakkatli olacak.Bolca fedakarlık yapmanız gerekecek.Yeri gelecek zamanınızda,Yeri gelecek arkadaşlarınızdan,Yeri gelecek uykunuzdan,Yeri gelecek ailenizden…

Öğretmenliğin bir meslekten çok daha öte bir şey olduğunu hissedeceksiniz.Toplumda  belki gereken önem verilmeyecek,Belki insanlar sizi anlamayacak,Yolunuza taş koyacaklar…Ama!Asla pes etmeyin…Minik kalplere dokunacağınızı,Size hayran bakan,Işıltı ile bakan minikleri göreceksiniz ve motive olacaksınız…

Bu ülke eğitime gönül vermiş insanlar ile tekrardan şahlanacak.Vicdanlı,Duyarlı,Bilim ve İlim ışığında çocukları bizler yetiştireceğiz…

BİR ÖĞRETMEN BİR ÖĞRENCİYİ,BİR ÖĞRENCİ BİR  ÜLKEYİ DEĞİŞTİREBİLİR…

Bu kıvılcımı yakacak kişilerde bizleriz.Bu bilincimizi kaybetmezsek,her şey çok güzel olacak.İnanın,Sabredin ve umutlu olun…

VAHAP:Sevgili hocam Fetih AĞIRBAŞ.Bu güzel söyleşiye katılıp,ZAMANA YOLCULUK’a verdiğiniz samimi cevaplar için teşekkür ederim.Eğitim hayatınızda başarı dolu yıllar diliyorum…

FETİH:Bu güzel söyleşide bende olmaktan büyük bir onur duydum.Gençler için yaptığınız bu güzel çalışma için sizleri tebrik ederim.Bundan sonraki çalışmalarınızda başarı dolu yıllar diliyorum…

]]>
Thu, 27 Jan 2022 19:41:51 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR PAZARCI https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-pazarci https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-pazarci +

ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR PAZARCI

Bugünkü Zamana Yolculukta;Semt pazarlarında bizlere doğallığı tattıran,Organik ürünleri ile sağlığımızı korumayı amaçlayan hem doğal,hem de  güleryüzlü  oluşu ile insanlara doğallık katan genç pazarcı dostum Azat DOĞAN.Kendisi ile yaşama ve doğallığa dair  güzel bir söyleşi  gerçekleştirdim.

VAHAP:Azat DOĞAN  seni  tanıyabilir miyiz?

AZAT:Mardin’in Savur ilçesinde doğdum. Dört çocuklu bir ailenin en büyük oğluyum.İlkokulu Savur Mehmet Fuat Demir  ilkokulunda,Ortaokulu Savur Aziz  Sincar ortaokulunda,Liseyi Savur Nuri Cıngıllıoğlu Anadolu lisesinde okudum.Hobilerim arasında,Santranç  oynamak,Bilgisayarla oyun oynamak ve tenis oynamaktır.Şuan Mardin  Semt pazarında Pazarcılıkla uğraşıyorum.

VAHAP:Çocukluğunda yapmayı en çok sevdiğin şey neydi?

AZAT:Çocukken Futbol  oynamayı  çok severdim.Halen de seviyorum.

VAHAP:Çocukluğunda unutamadığın bir an var mı?

AZAT:Küçükken kardeşim gözümün önünde merdivenlerden yuvarlanmıştı.O anı hiç unutamıyorum ve hala aklımda…

VAHAP:Haftanın her günü Semt pazarında tezgah açmak,İnsanlara doğallığı tattırmak nasıl bir duygu?

AZAT:Güzel  bir  duygu.Hem bizim işimiz,Hem de severek yapıyoruz…

VAHAP:”Köyde Yaşam Doğal Olur”.Köy ürünleri nelerdir?Köy ürünleri tüketmenin yararı nedir?

AZAT:Köy ürünleri doğal ve organik ürünlerdir.

Köy ürünleri tükettiğimiz  için akşama kadar dinç bir şekilde çalışabiliyoruz.Ayrıca;Evde hayvanlarımız olduğu için günde bir çok kere süt ve süt ürünleri  de tüketiyoruz…

VAHAP:Semt pazarında sattığınız ürünler çok doğal.Bütün meyve ve sebzeleri kendiniz mi yetiştiriyorsunuz?Yoksa dışarıdan da alıyor musunuz?

AZAT:Bazılarını biz yetiştiriyoruz,Bazılarını da Mardin Sebze halinden temin ediyoruz…

VAHAP:Neden başka sektör değil de!Semt pazarında pazarcı  olmayı  tercih ettin?

AZAT:Aslında benim tercihim değil!Hem baba mesleği,hem de sınavda istediğim puanı çıkaramadığım için bir süre daha bu mesleği yapmaya devam edeceğim…

VAHAP:Hayalin ne?Gerçekleştirebildin mi?

AZAT:Hayalim,Beden Eğitimi  Öretmeni  olmak ve daha henüz  gerçekleşmedi.Ama! Sınava girip kazanacağım.

VAHAP:Sevginin azaldığı,Aşkın dillerden düşmediği bu zamanda senin için hangisi ağır basıyor?Neden?

AZAT:Benim için sevmek ağır basıyor.Çünkü;bir insanı sevmezsen!Aşıkta olamazsın…

VAHAP:Sevgiyi üç kelime ile özetler misin?

AZAT:Sevgi benim için,Birbirine duyulan ilgi,Bağlılık ve içten samimiyettir…

VAHAP:Futbol seyrine doyum olmayan bir oyundur.Hangi takım taraftarısın?

AZAT:Evet futbolu çok severim.

FENERBAHÇELİYİM.

VAHAP:Gençlik nedir?Gençlerin en büyük sorunu ne?

AZAT:Bence Gençlik,Bir insanın kendini en iyi hissettiği evredir.Bizim Ülkedeki gençlerin sorunları çok fazla SOSYAL MEDYA ile uğraşmalarıdır…

VAHAP:Köy hayatını mı tercih edersin?Şehir hayatını mı?

AZAT:Tabiki de Köy hayatı.Köydeki temiz ve doğal havayı tercih ederim.

VAHAP:Son olarak;Genç bir pazarcı ve doğal ürün satıcısı olarak,senin gibi bu mesleği icra eden,Gönül veren ya da bu işi yapmak isteyen genç arkadaşlara neler söylemek istersin?

AZAT:Ben bu işe girecek arkadaşlara şunu söylemek isterim.

Çok iyi düşünüp,öncelikle okullarını okumalarını söylüyorum.Çünkü bu işte kışın gerçekten zor şartlar altında çalışıyoruz…

VAHAP:Sevgili Azat DOĞAN.Bu güzel söyleşiye konuk olduğun ve verdiğin samimi cevaplar için teşekkür ederim.Doğallığı her daim yaşayacağın günlerin olsun…

İyi çalışmalar…

AZAT:Bu güzel söyleşide bana yer verip,ZAMANA YOLCULUK’a konuk ettiğiniz ve ayrıca, gençler için çaba gösterdiğiniz bu güzel çalışmada beni de kattığınız için çok teşekkür ederim.

Çalışmalarınızda başarılar dilerim…

]]>
Mon, 24 Jan 2022 19:23:21 +0300 KUM SAATİ YAZARI
SARILACAĞIMIZ ÖMRÜMÜZ OLSUN... https://edebiyatblog.com/sarilacagimiz-omrumuz-olsun https://edebiyatblog.com/sarilacagimiz-omrumuz-olsun Her güne yeni bir anlam katarız...

Sevgililer Günü

Anneler Günü

Babalar Günü vesaire...

Tarihler 21 Ocak.bu tarihi neden not aldım dersniz! Zira;bugüne "DÜNYA SARILMA GÜNÜ"Adı verilmiş.

Sarılmanın tek bir güne sığdırıldığı bir zaman...Maalesef öyle bir hale geldik ki!Herşeyi sadece o güne sığdırdık...

SARILMAK,nedir?İçtenlikle,Sadakatle,Samimiyetle,Dostça bir yaklaşımdır.Sarılmanın günü olmaz...Sarılmak,Anlık güvenin samimiyetin göstergesidir...Bir sevinç yaşar sarılırız.Bir hüzün yaşar sarılırız.Sevdiklerimiz yanımızda diye onlara sıkı sıkı sarılırız.Sarılırız da sarılırız...Toplum olarak bir bütünüz ve dostlarımıza,Sevdiklerimize,insanlara sarılırız...

SARILALIM...

Bugün,Yarın,Günler sonra,Aylar sonra,Yaşam boyu hep sarılalım...Ama,Sarılmayı bir güne değil!Yaşantımıza katalım...

Hep Birlikte Sarılacağımız Ömrümüz Olsun...

]]>
Fri, 21 Jan 2022 15:37:38 +0300 KUM SAATİ YAZARI
KİMSESİZLİK NEDEN? https://edebiyatblog.com/kimsesiz-olmak-neden https://edebiyatblog.com/kimsesiz-olmak-neden Kimsesiz bir çocuğum ben!

Varlığını hep aradığım

Yokluğuna alışamadığım

Sevgisine hasret kaldığım...

Kimsesizlik ne zor şey!...

Uzakta bir yerde olmak

Elini tutamamak

Gözlerine bakamamak...

Hasret çeken gönlüm 

Sevgi dolu yürek ister.

Mutluluk nedir bilemedim!

Mutsuzluğu yaşıyorum.

Kimsesiz olmak nedir

Bilir misin?

Yuvasız bir kuş gibi 

Daldan dala konar.

Ben kaptansız bir gemi

Rotası belli olmayan

Dalgaların savurduğu

Yelkensiz bir gemiyim...

Ne zor söyleyememek

ne zor gönül verememek

Ne zor hayal edememek

Ne zor kimsesizliği yaşamak

]]>
Thu, 20 Jan 2022 01:13:20 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR TEZGAHTAR https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-tezgahtar https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-tezgahtar ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR TEZGAHTAR

Bugünkü zamana yolculukta;Doğalığı,açık sözlü oluşu ve tebessümü ile insanların gönlünde yer eden,Her sabah doğal ürünleri tezgahta olan,İnsanların  gönül rahatlığıyla sofralarını süsleyen ,Zeytin Şarküterinin güzide tezgahtarı  genç dostum Kadir DUMAN.Kendisi ile doğal  ürünler  ve yaşama dair güzel bir söyleşi gerçekleştirdim.

VAHAP:Kadir DUMAN seni biraz tanıyabilir miyiz?

KADİR:Merhaba!

1997 Mardin doğumluyum.İlkokulu Noter Cevdet İlk okulunda,Lise eğitimimi İmam Hatip Lisesinde okudum.Çocuk yaşta ticareti öğrendim.Bir dönem uzun süreliğine garson olarak çalıştım. Ne mutlu bana ki!bugünlere kadar geldim…

VAHAP:Çocukluğunda yapmayı en çok sevdiğin şey neydi?

KADİR:Okuldan kaçıp okulun arka tarafındaki bahçede misket oyunu ve körebe oynardık.O zamanın bize verdiği mutluluk ile oyunumuzu oynardık.Civardaki bahçelerden meyve  yerdik.

VAHAP:Çocukluğunda unutamadığın bir anı bizimle paylaşır mısın?

KADİR:Bizim komşuların pencerelerini taşla kırdıktan sonra kaçıp,Üç arkadaş içerisinde bir tek ben yakalanıp dayak yerdim.

VAHAP:”DOĞALLIK LEZZETTE SAKLI”…Her sabah ve dört mevsim insanlara doğal ürünler satmanın mutluluğunu yaşıyorsun.Müşteriye doğal bir ürün satarken neler hissediyorsun?

KADİR:Çok mutlu oluyorum.Köyden katkı maddesi bulunmayan ürünlerin tüketilmesini  sürdürmek insanlarımızın sağlığı için önemli…

VAHAP:Neden başka bir  sektörde yada market değil de Doğal Köy ürünlerinde çalışmayı tercih ettin?

KADİR:Doğallığı sevdiğim ve doğal yaşamayı tercih ettiğim için bu sektörü seçtim.

VAHAP:Doğal ürün denilince ilk akla ne gelmeli?Köy ürünü olup olmadığını ve doğallığı nasıl anlayabiliriz?Katkı maddesi  bulundurmayan tüm ürünler doğaldır.Tüketim ömrü kısa olan tüm ürünler doğaldır.

KADİR:

VAHAP: Doğal bir insansın.Doğal bir yaşam nasıl olmalı?

KADİR:Özünde olduğun gibi yaşamaktır.

VAHAP:Hayalin ne?Gerçekleştirebildin mi?

KADİR:Hayalim,Trafik Polisi olmaktı.Nasip olmadı.Şu anda severek yaptığım  mesleğimi icra ediyorum.

VAHAP:Sevginin azaldığı,Aşkın dillerden düşmediği bu zamanda senin için hangisi ağır basıyor? Neden?

KADİR:Sevgi diyorum.

Hayatımızdan Ve yaşantımızdan  sevginin eksik olmaması tek temennim…

Sevginin gücüne hiçbir şey engel olmaz…

VAHAP:Sevgiyi üç kelime ile özetler misin?

KADİR:Bağlılık,Mutluluk,Sahiplenme duygusu.

VAHAP:Köy yaşamını mı?Şehir yaşamını mı tercih edersin?

KADİR:Tabi ki;Köy yaşamı benim için vazgeçilmezdir…

Toprağın bereketi ve kokusu,Doğal bir yaşantı ve yemyeşil bir alan var. Bunların içinde yaşamak harika bir duygu…

VAHAP:Gençler anlaşılıyor mu?

KADİR:Maalesef şimdiki gençler anlaşılmadığı gibi!Gençlerin ileriye dönük bir hedefi olmaması beni derinden üzüyor.Bu açıdan gençlerin dinlenilmesi onların yüreklerindeki güzellikleri görebilirsek, o zaman anlaşılabilirler…

VAHAP:Geçmişe geri dönmek mümkün olsaydı!Hangi zamana,Neden dönmek isterdin?

KADİR:İlkokul çağlarına geri dönmek isterdim.

Çünkü,o zaman çok mutluyduk.

VAHAP:Son olarak;genç bir tezgahtar ve doğal ürün satıcısı olarak,bu meslekte insanlara doğallığı tattırmak isteyen yada bu mesleğe gönül vermiş genç arkadaşlara neler söylemek istersin?

KADİR:Bu işe gönül vermiş yada bu yolda ilerlemek isteyen genç arkadaşlara,En güzel ürünleri satmanın  sevinci ile mutluluk duymanız gerekiyor.Zira;İnsanlara hem doğallığı tattırıyor olmanız güzel,Hem de kendiniz doğal olarak satış yapıyorsunuz.

Bu yüzden sevdiğiniz işin peşinden koşun…

VAHAP:Sevgili dostum Kadir DUMAN.Onca iş yoğunluğun arasında bana zaman ayırıp,ZAMANA YOLCULUK’a konuk olduğun  verdiğin güzel ve doğal cevaplar için teşekkür ederim.Yaşam boyu doğallıktan yana ne varsa seninle olsun…Çalışma hayatında başarı dolu yıllar diliyorum…

KADİR:Bu güzel röportaja beni kattığınız ve beni ZAMANA YOLCULUK’a çıkardığınız için çok teşekkür ederim.Gençler alanında yaptığınız bu çalışmayı büyük bir beğeni ile okuyorum.Bundan sonraki çalışmalarınızda muvaffakiyetler diliyorum…

 

 

 

]]>
Wed, 19 Jan 2022 16:17:09 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR MİLLİ SPORCU https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-milli-sporcu https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-milli-sporcu +

ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR  MİLLİ SPORCU

Bugünkü Zamana Yolculukta;Spor alanında ülkemizi en iyi şekilde temsil eden,Katıldığı her yarışmada derece alan,Güneydoğu’nun gururu Atletizm dalında başarı merdivenlerini çalışarak kazanan genç Milli Sporcu dostum Ömer ALKANOĞLU.Kendisiyle  spora  ve yaşama dair güzel bir söyleşi gerçekleştirdim…

VAHAP:Ömer ALKANOĞLU kendinden biraz bahseder misin?

ÖMER:1991 Mardin doğumluyum.8 çocuklu ailenin 6.çocuğuyum.İlk,orta okul eğitimimi Dumlupınar Okulunda,Liseyi Aziz Sancar’da okudum.Şimdiki adı ile Dumlupınar Üniversitesi Beden Eğitimi öğretmenliği mezunuyum.

VAHAP:Çocukluğunda yapmayı en çok sevdiğin şey neydi?

ÖMER:Çocukluğun verdiği heyecanla sokakta  oynayıp,koşmaktı.

VAHAP:Çocukluğunda unutamadığın bir anı bizimle paylaşır mısın?

ÖMER:Unutamadığım bir an,Okul arkadaşlarımla öğlen arasında sokakta ekmek  arası helva yerdik.

VAHAP:”Spor yap,Sağlıklı kal”.Atletizme ne zaman gönül verdin?Nasıl başladın?

ÖMER:Atletizm’e 2008 yılında Beden Eğitimi Öğretmenim sayesinde spora başladım.

Okullar arası yarışmada 2.oldum.

VAHAP:Her gün aksatmadan spor yapıyorsun ve merdivenleri kullanıyorsun bu alanda.Günde kaç saat koşuyorsun?Nasıl besleniyorsun?

ÖMER:Her gün yaklaşık 4 saat Antreman yapıyorum.2 saati yolda geçer.

3 öğün besleniyorum.Sebze-Meyve ağırlıklı  sağlıklı doğal besinler tüketiyorum.

VAHAP:Ailende senden başka spor ile uğraşan var mı?Ailede sporcu var mı?

ÖMER:Ağabeylerim daha önce futbol alanında koştular.Benim en küçük kardeşim Atletizm ile uğraşmakta.O da benim gibi Milli Sporcu.

VAHAP:Atletizm dalında hangi ödülleri kazandın?Kaç şehir ve Ülkede koştun?

ÖMER:Atletizmde 75-85 madalya kadar elde ettim.

Balkan Maraton

2.Kosova

Balkan yarı maraton üçüncülüğü  Karadağ

İtalya dağ kros Avrupa 3.Özel yarışmalar

Zagora Maratonu 1.

Bakü Maratonu 3.

Vesaire…

Yaklaşık 28 Ülkeye gittim.

VAHAP:Neden başka bir spor dalı değil de!Atletizm?

ÖMER:Derece elde ederken lise branşında öyle yönlendim.Tekvando yaptım ama,Atletizmde daha başarılıydım.

VAHAP:Spor denilince ilk akla gelen şey nedir?Hangi takım taraftarısın?

ÖMER:Spor denilince ilk akla gelen,Türkiye’de akşam gelen futbol.

Köklü bir yapıya sahip olan takım FENERBAHÇE.

VAHAP:Hayalin ne?

ÖMER:Çok hayal ettiğim şeyler oldu.Bunlardan biri Milli Takıma girmek.Ondan sonra Avrupa’da derece yapmaktı.Şuan hepsine sahip oldum.Şimdiki hayalim OLİMPİYATLAR…

VAHAP:Bundan 10 yıl sonra kendini nerede?Ne olarak görüyorsun?

ÖMER:10 Sene sonra idareci konumunda olacağımı düşünüyorum.Hayallerim ama,Hizmet adına,Ülkeme daha faydalı  bir birey olmak istiyorum.

VAHAP:Sevgiyi üç kelime ile özetler misin?

ÖMER:Hoşgörü,Hissiyat,Eylem…

VAHAP:Gezip görmek istediğin bir yer var mı?Neden?

ÖMER:Gezip görmek istediğim,Taç  Mahal var.Hem  kültürünü hem de Taç Mahal’ı merak  ediyorum.

VAHAP:Son olarak;genç bir sporcu ve atlet olarak,bu yolda hedefleri olan,bu sporu icra eden yada yapmak isteyen genç arkadaşlara neler söylemek istersin?

ÖMER:Gençlere mesajım:

Azmedin,Çalışın,Pes etmeyin.Bir gün elbet hedeflerinize ulaşacaksınız…Yeter ki inanın.

VAHAP:Çok kıymetli dostum Ömer ALKANOĞLU.Koşudan koşuya koştuğun,Zamanın en verimli döneminde bana zaman ayırıp,ZAMANA YOLCULUK’a konuk olduğun ve verdiğin samimi cevaplar için teşekkür ederim.

SPOR  hayatında başarı dolu,Kupalarla güzel yıllar diliyorum…

ÖMER:Bu güzel söyleşiye beni konuk edip,ZAMANA YOLCULUK’a çıkardığınız ve gençlere ses olduğunuz için teşekkür ederim.Bu güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim.

İlerleyen zamanlarda yüz yüze tekrardan görüşmek dileğiyle…

 

]]>
Fri, 14 Jan 2022 22:12:15 +0300 KUM SAATİ YAZARI
KISA BİR SOHBET https://edebiyatblog.com/kisa-bir-sohbet https://edebiyatblog.com/kisa-bir-sohbet +

KISA  BİR  SOHBET

 Bir  insana  kendinizi   nasıl  sevdirirdiniz?Kendinizi  sevdirmek  zordur  o  kişiye  güven  vermeniz  yürekten  gelen  sevgi  ile ona bakmanız  gerek … 

 Semt  pazarını hepiniz  bilirsiniz , orada  size  yardım  etmek   isteyen  daha  doğrusu  sizlere kolaylık  olsun  diye sabah  erken  saatler de  yaz- kış  demeden  el arabası  ile  Pazar  alışverişinizi taşıyan  genç  bireylere  rastlarsınız . Bende her  alışveriş yaptığım zamanlar  bu  genç  arkadaşlarla sohbet  eder  onların  hayatlarını dinlerim .

  Bu  genç  bireylerden  biri  ile sohbet  ederken , gözlerindeki  masum  bakışa  sözlerindeki   sevgi  dolu  sözlere   ve  yüreğinden  gelen  sese  kulak  vererek  ona  baka kalıyorum… İBRAHİM  adında genç  bir  birey   benim  yanıma  yaklaşıp  ağabey  araba  lazım mı? diye  sorarken ,Kısa  bir tebessüm  ediyor .Biraz  duraksıyorum  sonra  olur  diyorum  bana  dönüp  teşekkür  ediyor .Neden  teşekkür  ediyorsun  diye   sormuyorum  zira; Kendi   açıklama  yapıyor. Çok  anlayışlısınız  bana   bağırmadınız  tam  aksine  anlayışla karşıladınız  beni  diyor. Şaşkınlığımı  gizleyemiyorum! Neden  sana  bağırayım ki?Tabi ki  sana  güzel  bir  dille  yaklaşmam  gerekiyor  diyorum.

 İbrahim  benimle  sohbetini  sürdürüyor . Ağabey  hayat  zor.Hem  okuyor  hem de  çalışıyorum diyor Bir şey  almak  istediğimde  kimseye  muhtaç  olmadan,Kimseden  bir  şey  beklemeden   alın  terimle   kendimin ve ailemin ihtiyaçlarını karşılamak  için çalışıyorum.Bir de! Babamdan  para  istememek   için  diyor. Aynı  zamanda  Pazar günleri  amcamın yanında  fırında çalışıyorum. Çünkü  ben  çalışmayı  seven  tembellik  yapmayı  sevmeyen  bir  yapıya  sahibim.

Benim  hayalim üniversite  okumak  ve  doktor olmak.Hayatın ne  getireceği  belli  olmaz. Bir yere  yerleşemesem   bile, En azından hayatımı kazanmak  için elimde bir mesleğim  var  diyor.

 Kimi zaman  gençleri  anlamıyoruz  ya da  anlayamıyoruz  deriz. Bu  sözleri  söylerken  onların yüreklerine  dokundunuz  mu ? Onlarla  hasbi hal  edip nasıl  bir gelecek  istediklerini  sordunuz  mu ?

GELECEĞİN  UMUDU ,YANAN  IŞIĞI   GENÇLERİN  HAYALLERİNİ  GERÇEKLEŞTİRMESİ  DİLEĞİYLE…

 

]]>
Tue, 11 Jan 2022 23:40:13 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR OPTİSYEN https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-optisyen https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-optisyen ZAMANA  YOLCULUKTA  GENÇ  BİR  GÖZLÜKÇÜ

Bugünkü  Zamana  Yolculukta; “Göz sağlığı hafife alınmaz”.sözü ile bizlere göz sağlığının önemine değinen,Göz muayenesi sonucunda kaliteli ve güvenilir gözlük camları ve çerçevesini bizlere uygun olacak şekilde hazırlayan,Samimi,Güler yüzlü,Hoş sohbeti  ile insanlara hizmet veren,YENİ GÜN OPTİK mağazasının sahibi  Muhammet  YENİGÜN.Muhammet bey ile göz sağlığı ve yaşama dair güzel bir sohbet  gerçekleştirdim.

VAHAP: Muhammet  YENİGÜN,Sizleri  tanıyabilir miyiz?

MUHAMMET: 1993 Mardin/Midyat doğumluyum.İlk,Orta,Lise öğrenimimi  Mardin’de tamamladıktan sonra,Üniversite öğrenimimi İstanbul’da tamamladıktan sonra,Bir süre İstanbul’da optik işi ile uğraştım.2017 yılından beri Mardin/Merkezde Yeni gün optik ismi ile Optik sektöründe faaliyet göstermekteyim.

VAHAP: Çocukluğunuzda yapmayı en çok sevdiğiniz şey neydi?

MUHAMMET: Çocukluğumda arkadaşlarla beraber vakit geçirip,ortak karar verdiğimiz bazı konular hakkında tartışıp,araştırmalar yapmaktı.

VAHAP: Çocukluğunuzda unutamadığınız bir anı bizimle paylaşır mısınız?

MUHAMMET: Küçükken ailemle gittiğimiz piknikte, Ailemden habersiz  arı  yuvaları ile oynarken ilk defa bir arı tarafından dudağımdan ısırılıp,dudağım şiştikten sonra tüm günümü  o ağrı ile geçirmem olmuştu.

VAHAP: İnsanların en önemli uzuvlarından biri GÖZ. Göz sağlığımızı nasıl korumalıyız?

MUHAMMET: Göz sağlığı vücudumuzun önemli beş duyu organlarından biridir.Gözümüz vücudumuzun hassas organlarından biridir.Göz muayenelerinizi ihmal etmeyin.Net görüşü engelleyen,”HİPERMETROPİ,MİYOPİ,ASTİGMATİSMA” Gibi kırma kusurları.Bunun yanında Göz hareketlerini etkileyen,ŞAŞILIK  ya da KAYMA gibi kas fonksiyonları ile,diğer göz hastalıklarının olup olmadığının tespiti amaçlı muayenenin yılda bir kez tekrarlanması önemlidir.

Ekran mesafesini koruyun.Ofiste kullanılan Bilgisayar ekranı uzaklığı ortalama;50-60 cm ve yüksekliği göz seviyesinde olmalıdır.Ortam aydınlatması doğru yapılmalı.Ekran ışık düzeyinden,yüksek aşırı parlak aydınlatma kullanılmamalıdır.Ekranda dış ortam yansımalarının olması engellenmelidir.

Güneşe karşı gözlerimizin korunmasında!Güneş gözlüklerinin çok büyük önemi bulunuyor.Dolayısıyla gözlük kullanmak için yoğun güneşte olmayı beklememek gerekiyor.Çünkü,Her mevsim güneşin zararlı ışınlarından korunmak için gözlük kullanmak önem taşıyor.

Bir çok nokta başta olmak üzere,bir çok hastalığa neden olduğu biliniyor.Ayrıca sigara gözyaşı yapısını bozarak,kuru göz şikayetlerine ve gözde kızarıklığa yol açabiliyor.Dolayısıyla göz sağlığı için de, Sigara kullanmamak  gerekiyor.

Aslında gün içerisinde defalarca bir refleks olarak yaptığımız vücut hareketlerinden biri,Göz kırpmanın ancak Bilgisayarda,Telefon ekranına bakarken ya da Kitap okurken,Göz kırpma sayısı ideal seviyenin altında olabiliyor.Bu durum göz kuruluğuna neden oluyor.Aynı zamanda!Göz yaşarması gibi çeşitli sıkıntılar yaşamamıza neden olabiliyor.Oysa; gün içerisinde Refleks kaldırılabilir.20/20/20 kuralını uygulayın.Göz sağlığınız için uygulayabileceğiniz bu kural 20 Dakika aralıklarla,Yaklaşık 20 Metre uzaklıkta olan bir noktaya 20 saniye boyunca odaklanarak bakmanızdır.Evde,İşte,dışarıda,her hangi bir yerde kolaylıkla uygulayabileceğiniz bu kural,DİJİTAL GÖZ  YORGUNLUĞUNU  önleyebiliyor.

VAHAP: Gözlük alırken nelere dikkat etmeliyiz?

MUHAMMET: Camlar Ultraviyole ışınlarını bloke etmeli.Gözlüğün üzerinde mor ötesi ışınları kestiğine dair bir tescili ve sağlık bakanlığınca onaylanmış sertifikası mutlaka bulunmalı.Camlar UV filtreli olmalı.Gözlük yüzünüze tam olarak oturmalı,Sapları kulak arkasını sıkmamalı .Yoksa;Kısa bir süre sonra gözlük takmak işkenceye dönüşebilir.Çerçeve yüzün büyüklüğü ile orantılı olmalı.Büyük suratlarda büyük,Küçük suratlarda ise küçük çerçeveler daima iyi durur.

VAHAP: Ailenizde sizden başka bu işi yapan ya da sağlık alanında çalışan var mı?

MUHAMMET:Ailemde optisyenlik olarak faaliyet gösteren yok.Ama!Dedem sağlık memuruydu.Ablam Doktor.Yani Ailede benim dışımda sağlık sektöründe olanlar var.

VAHAP: Bir gözlükçü olarak,insanlara ilk aşıladığınız şey nedir?

MUHAMMET: Gözlerinin çok önemli olduğunu ve onlara iyi bakmalarının gerektiğini,sağlıklı birinin bile yılda en az bir defa uzman doktor kontrolüne gitmesi gerektiğini ve göze gelecek zararlardan kaçınılması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz.

VAHAP:Hayaliniz ne?

MUHAMMET: Optik sektöründeki gelişmelerde Mardin’i birinci sıraya çıkarmak.

VAHAP: “Sevgi tükenmeyen bir hazine”.Sevgiyi üç kelime ile özetler misiniz?

MUHAMMET: Sevgiyi en güzel göreceğimiz yer,Şüphesiz ki!Masum olan çocuklarımızın gözleridir.

VAHAP:Gezip görmek istediğiniz bir yer var mı? Neden?

MUHAMMET: Karadeniz bölgemizi görmek istiyorum.Eşşiz doğa manzarası ile deniz bir arada.Bazı tarihi alanları var onları görmek isterim.

VAHAP: Son olarak,genç bir optisyen ve işyeri sahibi olarak,Sizin gibi bu mesleği okuyan veya mezun olan,bu alanda faaliyet gösteren genç arkadaşlara neler söylemek istersiniz?

MUHAMMET:Optisyenlik bölümü okuyan arkadaşlara tavsiyem:

Bir çoğu optisyenliği ticaret olarak görüp,optisyenlik  bölümüne gitmektedir.Arkadaşların bunun bilincinde olması gerekir.

BİZ TÜCCAR DEĞİL!SAĞLIKÇIYIZ…

Yani sağlık sektöründe olduğumuzun bilincinde olup,Üniversite eğitiminde başarılı olup,Eğitimi bitirdikten sonra kendi mağazası yada farklı mağazada çalışırken sağlık sektöründe hizmet verdiğinin bilincinde olarak hareket eder.Kendini o yönde geliştirirse,Hem kendine,hem de başkalarına daha çok faydalı olacağı kanaatindeyim…

VAHAP: Muhammet bey,onca iş yoğunluğunuz arasında bana zaman ayırıp,ZAMANA YOLCULUK’a konuk olduğunuz ve verdiğiniz samimi cevaplar için teşekkür ederim.Sağlık dolu yıllarca güzel çalışmalara imza atacağınız günler diliyorum…

MUHAMMET: Bu güzel söyleşide beni konuk edip,ZAMANDA YOLCULUK’a çıkardığınız ve gençlere örnek teşkil edecek bu güzel söyleşileri bizlerle yaptığınız için asıl ben  teşekkür ederim.Bundan sonraki çalışma hayatınızda başarılar dilerim…

 

 

 

]]>
Sat, 08 Jan 2022 19:22:45 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR GENEL MÜDÜR https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-genel-mudur https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-genel-mudur

ZAMANA  YOLCULUKTA  GENÇ  BİR  GENEL  MÜDÜR

 Bugünkü  zamana  yolculuğun konuğu, zamanı  verimli kullanan ,insan  ilişkilerinde başarılı aynı zamanda  hedefi  olan  samimi, güler yüzlü  ABLAK  SAAT in Genel  Müdürü Ali   ABLAK. Kendisi  ile   yaşama  dair   güzel  bir  söyleşi  gerçekleştirdim.

Vahap  Uncu : Ali  ABLAK  seni  tanıyabilir miyim? 

ALİ    : 1995  Mardin doğumluyum. İlkokulu Yalım  İlkokulunda, Ortaokulu 13   Mart  Ortaokulunda,  Liseyi  Mardin  Mesleki  ve Teknik  Anadolu Lisesinde  okudum. Üniversiteyi  aynı  şehirde  Mardin    Artuklu  Üniversitesinde  Muhasebe  ve Finansman bölümünü okuyarak  tamamladım .  10  yaşında    iş  hayatı  ile  tanıştım. Çocuk  yaşta  ticareti  öğrendim ve  bugünlere  kadar  geldim. İş  hayatımda   yeniliklere  açık  biriyim.  Çok  iyi  derecede Kürtçe  bilmekteyim. 

Vahap  Uncu : Çocukluğunda unutamadığın ve  hala  zihninde yer  eden  bir  an  var  mı?

ALİ     : O  zamanlar,  3. sınıf  öğrencisiydim. Galatasaray , Fenerbahçe ve Beşiktaş  taraftar    tesbihlerim  vardı. Bu  tesbihleri  okula  götürür  çok  beğenildiği  için  arkadaşlarıma  satardım .   Hemen  hemen ,okulun  yüzde  yetmişi  tesbih  sahibi  olmuştu. Bunu  fark eden  öğretmenler  tesbihleri  toplamaya başladı.  Ama! yinede tesbihlerden  vazgeçemeyen  öğrenciler benden  yenisini   istiyorlardı. Bunu  fark eden  okul idarecileri  sınıfta  arama  başlatınca, bütün  tesbihler  çantamda   çıktı. Müdür, esprili  bir  yaklaşım  ile; kaynağın  nerden  geldiğini  buldum  dedi. Babam  o  zamanlar   Okul  Aile  Birliği  Başkanı  olunca  olay  tatlıya  bağlandı. 

Vahap  Uncu : Çocukluğunda  yapmayı  en  çok  sevdiğin  şey  neydi ? 

ALİ       : Futbol  oynamak  ve  resim  çizmek  vazgeçilmezimdi.

Vahap  Uncu : Bunca  meslek  varken, ya da  kendi  mezun  olduğun bölüm dururken neden  saat  mesleğini   tercih  ettin? 

ALİ   :Muhasebe mesleğini  çok  severdim. Büyük  bir  zevkle  bu  dersi   yapardım. Mezun  olduktan   sonra,  Mardin  de  kendi  okuduğum bölümde kendimi ilerletmek  için, Serbest Muhasebecilerin  yanına  gittim  ve  çalışmak  istediğimi  söyledim. Ama  gel  gör ki;  hangi  muhasebecinin yanına   gittiysem  iş  olmadığı  için  seni  çalıştıramayız  dediler. Hatta!  bazı   yerlere  ücret  almadan   çalışmak   istediğimi  söylediğim  halde  yinede  olumsuz  cevap  aldım. Bu  durum beni   muhasebecilikten  soğuttu . Oysa  ki;  benim  yapım  gereği   boş  durmayı  sevmeyen, içinde  hep  çalışma  arzusu  olan biriyim. Saat  mesleğim, babadan   gelen  bir  meslek  olduğu  için  boş   zamanlarımda  babama  yardıma  giderdim. Bu  sayede  saat  mesleğini  öğrenmiş  oldum. Her   zaman  işin hakkını vermeye çalıştım.  Öyle olmaya  devam  ediyorum.

Vahap  Uncu : Saat  tutkunusun  diye  biliyorum. Kaç  yaşında  başladın? Koleksiyonun var  mı?

ALİ     : Daha  önce  bahsettiğim  gibi ; 10   yaşında  başladım.  O zamanlar , on sekiz bin koleksiyonum  vardı.  2016 yılının Aralık  ayında  işyerimde  yapılan  bir  soygunla koleksiyonlarım  çalındı. Hedefim  Yüz bin  koleksiyondu ama!   kısmet  olmadı. İlerleyen  zamanlarda  inşallah  koleksiyonlarımı yeniden toparlamaya  çalışacağım. 

Vahap  Uncu : Genç  yaşta  kendi  soyadını taşıyan , ABLAK  SAAT Genel  Müdürüsün. Bu  sana  neler   hissettiriyor? Bu  nasıl bir duygu?

ALİ    :  Tabi ki;  genç  yaşta  kendine ait  bir  işyeri  olması  gurur  veriyor  insana. Çok   güzel  bir   duygu .Herkese  nasip  olmaz diyorum.  Genç  yaşta  işyeri  sahibi  olmak  aynı  zamanda, sorumluluk   sahibi  olmaktır. Ben  bunu  başardığım  için, şuan bu  konuma  geldim  ve  çok  mutluyum. 

Vahap  Uncu : Teknoloji  ilerledikçe  saatlere  olan  ilgi  azaldı  mı? Saat piyasasını  nasıl  değerlendiriyorsun? 

ALİ     : Teknoloji  ile beraber,  saat  branşında  hızla   ilerleme  kaydedilmekte. Eskiden , otomatik   Analog  saat   varken, günümüzde onların yerini  akıllı  saatler  aldı. Erkekler, saati  ihtiyaç  değil  de ,  tamamen  prestij  ve  imaj .Bayanlar,  aksesuar  için  kullanır  oldular. Eskiden  herkesin  elinde  saat   vardı.  Bu  saatler  Dededen, Babaya, Babadan, oğullara  ve  torunlara  kalırdı. Son yıllarda ise,  saatlerin   erkeklerin  ve  bayanların büyük ilgisini  çektiğini  görüyoruz. Orta  ve  üst  düzey  gelir   grubuna  dahil  erkeklerin  artık   neredeyse  her  elbisesine  göre   farklı  saatler kullanır olduğunu görüyoruz. Bu  da  şunu   gösteriyor ki;  SAAT  bir  ihtiyaç  olmaktan  çıkmış, bir  aksesuar  ve  imaj   olarak  kullanılır  olmuş. Türkiye de,  çok   sayıda  saat  markası  bulunuyor. Özellikle;  İSVİÇRE  marka   saatler  daha  büyük  ilgi  görüyor.

Vahap  Uncu : Sevgiyi  üç  kelime  ile  özetler misin?

ALİ     :  Güven,  Sevgi, Saygı.

Vahap  Uncu : Hayalin ne? Gerçekleştirebildin mi?

ALİ     : En  büyük hayalim,  büyük  bir  işyeri  açmak . Hayalimi  henüz  gerçekleştiremedim. 

Vahap  Uncu : Zamanı  durdurmak  mümkün olsaydı! Hangi  zamanı  ve neden durdurmak isterdin?

ALİ     : Lise  yıllarımı  durdurmak  isterdim. Daha  iyi  bir bölümü tercih  etmek  için.

Vahap  Uncu : Başka  şubelerin  var  mı? Açmayı düşünüyor musun? 

ALİ   : Şuan  için  şubelerim yok. Ama!  yakın  bir  zamanda  bir  şube  açmayı  düşünüyorum. 

Vahap  Uncu : Son  olarak;  Ablak  Saat  Genel Müdürü olarak, gerekse  genç  bir  işyeri  sahibi  olarak, senin   gibi  bu  mesleğe  gönül  vermiş  ya  da bu  mesleği  icra  etmek  isteyen  genç  arkadaşlara  neler   söylemek  istersin?

ALİ   : Günümüz insanlarının ana  sorunlarından biri, işini  sevmemesi. Şaka  gibi  ama,  çevrenize   dönüp  baktığınızda göreceksiniz ki ; pek  çok  kişi  işini  severek  yapmıyor. Oflaya ,poflaya  çalışanlar   işinin  özüne  değil de, maddi  getirisine  bakarlar. Akşam,  olsa da  bir an  önce  evime  gidip  iş   ortamından  kurtulsam modunda  yaşarlar.  Sevdiği  için  değil  de,  bulduğu  için  o  işte  çalışmak   zorunda  olanlar, aradığını  değil, mecbur  kaldığını  icra  etmek  çaresizliğini  yaşayanlar… Yıllarca  okuduğu  mesleği  es  geçip, yakın  çevreninde  yönlendirmesi ile  farklı  alanlara  kayanlar…  Çürüttüğü   dirseklerin  karşılığını  değişik  iş  hayatlarında  yakalamaya  çalışanlar  vesaire … Kendisini   tanıyan , çevresini  tanıyan , kendisi  ve  çevresi  arasında  doğru   bağlantı  kuran  gençler  ilerleyen   hayatlarında “Yapmak  için  doğdukları mesleklerde  yıllarını  fırsata  çevirir”. Dolayısı  ile  meslek   seçimi  son  derece  önemli. Doğru  tercih  nasıl  yapılır?  Doğru  meslek  nasıl  tercih  edilir?

   İşte  önerilerim:

1) Öncelikle, kendinizi  doğru  tanıdığınızdan emin olmalısınız. “BEN  KİMİM “ ve“BEN  NELER   YAPABİLİRİM“ ? sorularının  cevabını  bulmalısınız. Nelere  tahammül  edebilirsiniz? Neleri  sever?  Nelerden  nefret  edersiniz? İnsanlarla  hoş  seda  bırakacak  bir  sohbet  yapmayı  sever  misiniz?  Kapalı  mekanları mı  terci  edersiniz?  Yoksa, açık  alanları  mı? Üretmekten  mi  hoşlanırsınız? Yoksa,   söyleneni  hazır  olanı  uygulamaktan mı. Uzun  ve  zor  işler  için  beklemeye sabrınız  var  mı ? Yoksa,   kısa  vadede  sonuç  veren  işler  mi  seversiniz? Ani  durumlarda  donup kalır  mısınız? Çözüm  odaklı  mısınız?  Yoksa, sorunlar karşısında çaresiz  mi  kalırsınız? Çekingen misiniz? Yoksa,  girişken  mi?  vesaire …

  Kendinizi tanımanızı önemsiyorum. Çünkü; kendinizi tanıyarak  kendi  özelliklerinizi bilerek seçtiğiniz   bölümlerde  mutlu olursunuz.

2) Maymun iştahlı  olmadığınızdan emin  olmalısınız. Maalesef ! Pek  çok  genç  arkadaşımız  bu  şekilde  yaşıyor.  Kimde ne  görürse  ona imreniyor. Kim, ne  yapmak  isterse  aynısını  yapmak  istiyor  yapıyor  da.  Kişilik  özelliklerinizle  kişilik  yapınızın  uyumlu  olduğu  mesleklerde  karar  kılın. 

3) Seçtiğiniz  mesleği  iyi  araştırmalısınız. Bu  maddeyi  çok  önemsiyorum ve  bire  bir  yardımcı   olduğum tüm  gençlere  tavsiye  ediyorum. Aklınızda  olan  mesleği  çok  iyi  tanımaya  çalışın  ve  her   işin  iyi  ve  kötü  yanları  olduğunu unutmayın. Ne  iş  yapmak  isterseniz   isteyin,  o  işi   yapan  en  az  üç  kişi  ile  sohbet  edin.  Meslekleri  ile  ilgili  fikirlerini sorun. Olumlu  ve  olumsuz  yanlarını  öğrenin.

4) Seçeceğiniz  mesleğin  okulu  ya  da  iş  hayatınızda  seçeceğiniz  mesleği , ileride  pişman  olmamak   için  doğru  seçmelisiniz. 

 Her şey  gönlünüzce  ve  dilediğinizce olsun …  

Vahap  Uncu : Sevgili  dostum;  Ali  ABLAK. Bunca  iş   yoğunluğu  arasında  bana  zamanını  ayırdığın  için  ve   zamana   yolculuk  sayfama  konuk  olduğun  için  ve  bu   güzel  söyleşin  için  çok  teşekkür  ederim.  İş  hayatında  başarılar  dilerim.

ALİ    : Saygı  değer  dostum Abdulvahap UNCU. Öncelikle, şunu  söylemek  istiyorum. Gençleri anlamak ve  onlara  güzel  bir  yaşamın  kapısını aralayan  söyleşilerin çok  başarılı. Böylesi  güzel  ve  özel  sayfanda  bana  yer  verdiğin  için  ve  gençlere  yol   çizmeme  yardımcı  olduğun  için  asıl  ben  teşekkür  eder, çalışmalarında   başarılar  dilerim.

                                        

 

 

 

]]>
Tue, 04 Jan 2022 22:46:29 +0300 KUM SAATİ YAZARI
HER GEÇEN YILIN GELEN YILDA BIRAKTIĞI İZ https://edebiyatblog.com/her-gecen-yilin-gelen-yilda-biraktigi-iz-1355 https://edebiyatblog.com/her-gecen-yilin-gelen-yilda-biraktigi-iz-1355 Yaşamdan günümüze takvim yapraklarını kopartıp dururuz...Her yeni bir senede her takvimin başlangıcında yeni umutlar,Hayaller besleriz.

Günler, Ayları...

Aylar,Yılları...

Yıllar,Yüzyılı kovalar durur...

Her sene bir önceki yıldan kaçarcasına,Yılları değil! İnsanları eksiltir ve eskitir...Her geçen senenin ardından,Önceki yılların anıları birikir zihinlerde.Eskilerin özlemi olur yüreklerde.Her geçen yıl ömür takviminden bir yaprak kopartır.Yıllar ilerledikçe her yeni gelen seneden bir medet umar insan.Medet ummak,İstediği her zaman yıllar olur.

Oysa ki;Umut insanın kendisinde yeşerir ve gerçeğe döner.

Daha kaç Sonbahar rüzgarının sesi kulağımıza esecek.

Daha kaç Kış gelip kapımızı çalacak.

Daha kaç Bahar daha çiçekler açacak.Daha kaç yaz yeşilliklere doyacağız.

Bilmiyorum...

Ama! Yeni bir sene daha geldi. 

Geçen yılların bir önceki yıldan daha huzurlu,daha mutlu,daha güzel olması,Sağlıklı ömür yaşanması adına!

Yeni senenin herkese hayallerini gerçekleştirebildiği yılı olsun...

]]>
Thu, 30 Dec 2021 22:21:42 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA DOĞAL BİR İNSAN https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-dogal-bir-insan https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-dogal-bir-insan +

 ZAMANA  YOLCULUKTA  DOĞAL  BİR   İNSAN

 Bugünkü  zamana  yolculuğun  konuğu  ;  doğallığı  ve  damak  zevkini  bizlere  yeniden  tattırmak  isteyen  , organik  ürünleri  ile bizlere  yeniden  sağlıklı  bir yaşamın kapısını  aralayan  ZEYTİN  organik ürünler   ve  kahvaltı   salonunun  sahibi  Selahattin  GÜNEŞ  .  Keyifli  bir  sohbet  etmek  için  kendisini   işyerinde   ziyaret   ettim  .

VAHAP:   Bu   kadar  iş   yoğunluğu   arasında   beni  kabul  ettiğiniz  için   teşekkür  ederim  .

SELAHATTİN    :    Kıymetli  zamanınızı  bana  ayırdığınız  için  asıl  ben  teşekkür  ederim  .

VAHAP :   Selahattin  GÜNEŞ ‘i    tanıyabilir  miyiz  ?

SELAHATTİN     :   1990  yılında  Mardin’in  Savur  ilçesi  Yeşilan  köyünde  dünyaya   geldim  . 1994  yılında  babam   koruyucu   olmayı   kabul   etmediği   için  ,  köyden  ayrılmak  zorunda  kaldım .  İlk  ve  ortaöğretimimi   Mardin’de  ,  Üniversiteyi   Çukurova’da   İngilizce  öğretmenliği   okuyarak  tamamladım  .

VAHAP:    Çocukluğunuzda   unutamadığınız   bir  an var mı ?  ya  da  yapmak  isteyip , yapamadığınız  ?

SELAHATTİN     :   Çocukluğumda   unutamadığım  çok  an  vardır  .  Bunların  arasından  en  çok  etkilendiğim  olay  köyden  kopmaktı  .

VAHAP :   Hayaliniz  ne  ? Gerçekleşti  mi  ?

SELAHATTİN    :   Mevcut   hayat   şartları  hiç  bir  hayalimi  gerçekleştirebilmem   için  uygun  değil .  Hayalim  doğaya  dönüş  …

VAHAP:   Her  konuşmanızda  doğadan  söz ettiniz  ,  neden  doğa   sevgisi  ?

SELAHATTİN     :   Evet  doğayı  çok  severim  bu  yüzden  şöyle  bir  sözle  özetlemek  istiyorum     : Doğadan  gelen  doğaya  gider  .  Bizler  doğanın  birer  parçasıyız  ve  yaşamımızın   sonunda  yeni   bir  parçası  olmaya  devam   edeceğiz   …  Toprağa  karışacağız  bir   çiçeğe , bir  ağaca  can  olacağız .  Bizim   içinde   doğa   toprağa   karışmış  sevdiklerimiz   ve  kaybettiklerimizdir  .  Bir  çiçeği  koklarken  ,  rüzgarı  hissederken   kaybetmiş   olduğumuz   bir   dostumuza   ve  yakınımıza  sarıldığımızı  hissetmeliyiz  … 

VAHAP :   Hobileriniz  arasında  yapmayı  en  çok  sevdiğiniz  şey  ne  ?

SELAHATTİN    :   Kitap   okumak  ,  belli  bir   yere   varma  amacı  olmadan  ,  müzik   eşliğinde   yürümek  . 

VAHAP :   Organik  ürünleri   satmak  nereden  aklınıza   geldi  ?

SELAHATTİN     :   Çocukluk  çağından  beri  , köy   yaşantısına  bağlı  biriydim .  Çocuk  yaşta  köyden  ayrılmanın  etkisiyle  , içimde  sürekli  köye  dönme  hayalleri  vardı .  Hayvanlarla ,  bitkilerle , topraklarla  ve  börtü   böceklerle   bir   arada  olmak  daima  bana  haz  vermiştir  …  Hızla  betonlaşan  yaşamların  aslında ;  ne  kadar  doğaya  muhtaç  olduğunun  farkına  vardım  .  İnsanları  biraz  daha  doğaya   ve   doğallığa  yaklaştıracak  bir  proje   düşündüm  ,  Asıl  hedefim  doğal  üretim  yapmaktı  . 

Mevcut   koşulların   buna   elvermediği   için ;  insanları  köylerden  topladığım  doğal  ürünlerle buluşturacak   ürünleri   sunmak   üzere  ,  zeytin  , şarküteri  ve   kahvaltı  salonu  açtım  .

VAHAP :    Başka  şube   açmayı  düşünüyor   musunuz  ?

SELAHATTİN   :    Hayır ! Gerçek   anlamda  hizmet  verebilmek  için  , mevcut   yere   odaklanmak  daha  doğrudur  .  Şubeleşme  para  hırsını  doğurur  …

VAHAP :    Sohbetimizin   sonunda   bir   işveren   olarak  ;  genç   girişimcilere  neler  söylemek  istersiniz  ? 

SELAHATTİN    :    Öncelikli  hedef  para  kazanmak  olmamalı  , mutlu  olacakları  işleri  yapmaları  bunun  yanında  dürüst  ve kaliteli  ürün  sergilemeleri  arzu  edecekleri  başarıyı  getirecektir  …

 VAHAP :    Selahattin   GÜNEŞ   bey   tekrardan   kıymetli   zamanınızı   bana  ayırdığınız   için  teşekkür   ederim .   Bol   kazançlı  günler   dilerim   …

  SELAHATTİN   :  Ben  de  teşekkür  eder  ,  çalışmalarınızda  başarılar  dilerim  …

]]>
Tue, 28 Dec 2021 22:58:27 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR ECZACI https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-eczaci https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-eczaci ZAMANA    YOLCULUKTA    GENÇ    BİR    ECZACI

 Bugünkü    zamana   yolculuğun   konuğu  ;  sevecen   yüreği    sevgi   dolu   tıbbi  alanda  yazılan   reçeteli    ilaçları  en   iyi   şekilde  bizlere   tarif  eden   genç   dostum   Eczacı   İbrahim   CİHANER  .  Kendisi   ile   hayata   dair  güzel   bir   söyleşi    gerçekleştirdim  . 

VAHAP: İbrahim   CİHANER   seni   tanıyabilir  miyim ?

İBRAHİM :   1989  yılında   Mardin’de   doğdum  .  İlk  orta   ve   lise   eğitimimi   Mardin’de   tamamladım  .   Üniversiteyi    bir   dönem    İstanbul    Yeni   Yüzyıl   Üniversitesinde   bir   dönemde  Makedonya    Kiril   Metodi    Üniversitesinde    diş   hekimliği    bölümü   okuyarak   mezun   oldum  .  

VAHAP: Çocukluğunda   unutamadığın   bir   an   var   mı  ?

İBRAHİM : Bayram   öncesi   alınan  kıyafetlerin   bayram   öncesi   giymenin  yoksa , bayram  kaçar   demeleri   ve   onun   yarattığı  heyecan  unutamadığım . Ayrıca ; bayram  arifesi  başucumda  yatırdığım   ayakkabı  ve   kıyafetlerin  verdiği   o   güzel  ve  mutlu  anı  unutamıyorum …

VAHAP:  Çocukluğunda    yapmayı   en  çok   sevdiğin   şey   neydi  ?

İBRAHİM  :  Müziği   çok   severdim.  Çocukluğumda  büyüdüğümde   müzikle  ilgili  çalışmalar    yapmayı   çok  isterdim. 

VAHAP : Hayalin  ne ? Gerçekleştirebildin  mi ?

İBRAHİM   :  Çocuk  aklıyla  olan  hayallerimi  biraz  daha   yetişkinliğe   eriştikten  sonra   hayallerimde   değişiklik  oldu. Görüp  yaşadıklarımdan  dolayı  hayata  bakış   açım  değişti. Bununla   beraber   hayallerimde  de   değişiklikler  oldu. Bunları  gerçekleştirmek   adına  hem   maddi  hem  de   manevi   bir  de  hayatın   sunduğu   imkanlar  doğrultusunda   gerçekleştirmeye  çalıştım . Herkesin  illa  ki  bir   hayali   vardır  gerçekleştirmek   istediğimiz   hayallerimizde   oldu  gerçekleştiremediğimiz  de  …

VAHAP: Neden   başka    bölüm  değil   de ;  Eczacı  olmayı   istedin ? Ailede  senden   başka  tıp    alanında  çalışan  var  mı ?

İBRAHİM  :  Bu   işi  sevdiğim   ve   uygun   gördüğüm   bir  de; bana  hitap   ettiği   için   bu   mesleği   seçtim . Ailemde  benden   başka  tıp   alanında  sağlık  sektöründe   çalışan  yok.  Bu  da   bana bir   ayrıcalık  katıyor. 

VAHAP : Eczacı  olmanın  kendine   göre  zorlukları   vardır. Bunlar  nelerdir?

İBRAHİM  : Eczacılık dışarıdan  bakıldığı  zaman  çok  güzel   bir  meslek   olarak   görülüyor . Oysaki ,  kendine   göre   bir   çok  zorluğu  vardır . Bunlardan  bir   kaçını   özetlemek   gerekirse ; Hasta   psikolojisini  iyi   anlamak , hasta  ile  iyi   iletişim  kurmak , hastayı  psikolojik   olarak  anladığınızda  ona  bir   nevi   terapi  anlamında   yardımcı   olmaktır ki, bu   eczacılık  sektöründe  zor   kısmından   en   önemli   olanıdır.

VAHAP: Sevginin  azaldığı ,  aşkın   dillerden   düşmediği   bu   zamanda  senin   için   hangisi   ağır   basıyor  ?  Neden  ?

İBRAHİM :  Aile   sevgisi   ve   hayat   mücadelesi  diyorum . Aşk  bana   göre  zaman   kaybı    eskilerin  deyimi   ile  Önce “ AŞ “ Sonra “ AŞK”.

VAHAP:  Sevgiyi    üç   kelime   ile   özetler   misin  ?

İBRAHİM :  Aile ,Dostluk  ve  Hayvan  sevgisi.

VAHAP : Bir  Eczacı  gözü   ile  mutluluğun   ilacı  ne ?

İBRAHİM : Aslında  mutluluğu   tarif   etmek   zordur .İnsan   bazen   söylenen   bir   küçük  sözle   bile   mutlu   olabiliyor. Mutluluğu   tek   bir  şeye  bağlayamayız . Asıl mutluluğun   ilacı  Sevmek ,  Sevilmek , Saygı  ve  Anlayışlı  olmaktır…

VAHAP: Futbolla  aran   iyi  diye   biliyorum. Hangi   takım   taraftarısın? Bu  sene   kim  şampiyon   olur?

İBRAHİM  :  Evet, doğru.  Coşkulu  , Aşk   dolu  bir   takımın   taraftarıyım . Beşiktaşlıyım  tabi  ki ;  Şampiyon  2  sene  üst   üste   şampiyonluk   yaşayan   BEŞİKTAŞ   olacak.

VAHAP:  Son   olarak ; genç   bir   eczacı  olarak   senin   gibi   bu   bölümü   okuyan , çalışan  ya  da   yeni   mezun   olacak   genç   arkadaşlara   neler   söylemek   istersin?

İBRAHİM :  Benimle   birlikte   aynı   mesleği   icra   eden   arkadaşlarıma   sorunsuz  ,  sıkıntısız   iyi   çalışmalar   diliyorum  .  yeni   mezun   olacak   arkadaşlarıma   da  atılacakları  yeni   iş   hayatlarında   bol   kazançlı    iyi    dilekleri    ve    başarılarını   diliyorum… 

 

]]>
Wed, 22 Dec 2021 23:04:36 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR LABORATUVARCI https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-laboratuvarci-1245 https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-laboratuvarci-1245 ZAMANA  YOLCULUKTA  GENÇ  BİR  LABORATUVARCI

  Bugünkü  zamana  yolculuğun  konuğu;  tıp  alanında  başarılı  bir  çizgi  yakalamak  isteyen  genç   dostum  Murat  ACAR . Kendisiyle  hayata  dair  hoş  bir  sohbet  gerçekleştirdim.

  VAHAP: Murat  ACAR  seni  tanıyabilir miyim? 

  MURAT  :  1995 yılında  Mardin  Midyat’ta  doğdum . Babamın  işi  gereği  ailece  Nusaybin’e     taşındık.  İlk  ve  Ortaokulu  Nusaybin’de, Liseyi   Mardin’de  okudum . Üniversite  öğrenimimi     Yüksek   Okulda  İlk  Yardım  Acil   bölümü  okuyarak  tamamladım.  Şuanda  Mardin  Devlet     Hastanesi’nde   Acil  Laboratuarda  sözleşmeli   personel  olarak  hayatımı  idame  ettirmekteyim.   

  VAHAP:  Sevgili  Murat  ACAR  hayalin  ne?

  MURAT  : Çocukluğumdan  beri  sporu  seven   biriyim. Bu  yüzden  hep  futbolcu  olmak  istedim.

  VAHAP: Hayalin  gerçek  oldu mu?

  MURAT  :  Şuan  amatör  liginde  Sağlık spor’da  oynuyorum.  Tam  hayalimi  karşılamasa da, en    azından  bir  adım  atmanın  mutluluğunu  yaşıyorum.

VAHAP:İstediğin  mesleği  mi  icra  ediyorsun?

MURAT   :  Liseyi  ailemin  önerileri   üzerine  Laboratuar  bölümünde  okudum . Açıkçası;  Başta  istekli  değildim. Daha  sonra  yavaş  yavaş  benimsemeye  ve  sevmeye  başladım.  Şuan   hastanede   çalışmaktan  büyük  bir  mutluluk  duyuyorum.   

VAHAP: Bir  genç  olarak,  gençlik  nedir ?

MURAT  :  Kendi  hayallerini  kendi  çabalarıyla  kendi  uğraşılarıyla  baskı  altında  kalmadan  ailenin     desteğini  de  arkana  alarak, hayallerine  ulaşmaktır…    

VAHAP:  Gençlik  mi? Çocukluk mu?

MURAT  :  İlkin, Çocuk  olmak  daha  güzel  bir  duygu . Sonrası ; gençliğin  verdiği   güzel  duygular    içerisinde  yaşanan  anların  yeri  daha  bir  başka  olduğu  için  gençlik  diyorum.

VAHAP:  Çocukluğunda   unutamadığın  bir  an  var mı?                        

 MURAT  :  Çocukluk  aşkı   unutamadığım  bir  anımdır. Benim  hayatımda  sekiz  yaşında  başlayan  ve  on üç  yaşına  kadar  beş  sene  boyunca   özel  bir  duygu  ile  sevgi   beslediğim  biri  olmuştu.  

 VAHAP : Çocukluk  aşkında  nasıl   bir  duyguyla  sevgi   beslediğini  öğrenebilir  miyim?                 

MURAT  :  O  zamanlar  aslında  tam  olarak  sevginin  ne  olduğunu  bilmiyordum. Sevdiğim  kişiyi     görünce ;  sevincim,  mutluluğum  daha  çok artıyordu. 

VAHAP:  Sevgili   Murat  ACAR  sana   göre  üstün  olan  Aşk  mı? Sevgi  mi?                   

 MURAT  :  Benim  için  sevgi  daha  ağır  basıyor. Sevgi  karşılıklı  sevme  ile  olur. Kalpler  birbirine    daha   sıkı  daha  içten  attığı  zaman , sevgi   daha  bir   güzel  yaşanır. Bu   yüzden  AŞK  bir  heves, SEVGİ  kalıcıdır.

    VAHAP :  Sevgili  Murat,öncelikli  tercihin  güzellik  mi?  

    MURAT  : Bence  insanın  dış  görünüşüne   bakmamak   gerekir . İnsanın  içi  güzel  olursa , içinden    kastettiğim  kalp  güzel  olursa  dışa  yansır. Genel   olarak  söylüyorum;  güzellik  geçici  bir     kavramdır.   

   VAHAP : Murat  ACAR  boş   zamanlarında  ne  yapmayı  sever?             

   MURAT  :  Futbol   oynamayı , seyretmeyi   seven  biriyim.  Ayrıca  alışveriş  yapmayı   özellikle;    kıyafet   alışverişini  çok  severim .  Bunun   dışında  arkadaşlarla  cafede  oturup  eskileri  anarım.

   VAHAP:  Futbol   demişken , hangi  takımın  taraftarısın?                

   MURAT  :  Tabi ki  vazgeçilmezim  asil  takım  olan  Fenerbahçe .

   Vahap :  Sevgili  Murat, Beş  sene  sonra  kendini  nerede  ve   nasıl  görmek  istersin?                   

   MURAT  :  Sevdiğim   mesleği   idame  ettirmek . Aynı  zamanda  insanlara  faydalı  bir  birey  kalmak.  İyi  bir  hizmet   verip  bir  çok   hayat  kurtarmak.

   VAHAP:  Son  olarak,  genç  bir  sağlıkçı  olarak  senin   gibi   bu   alandan  mezun  olmuş , ya   da  olmak  üzere   olan   genç    arkadaşlarına  neler   söylemek   istersin ?          

   MURAT   :  Ailelerinden   çekinmemelerini  ve  düşüncelerini   anlatırken  rahatça  ifade   edebilmelerini   söylemek   isterim.  Çünkü ; hiç bir  aile  evladının   mutsuzluğunu   istemez. Tam   aksine,  onu   mutlu   görmek   ister . Genç   arkadaşlarım  böyle  olduğu  sürece  aileleri de   düşüncelerine   saygı   gösterecektir.           

  VAHAP: Sevgili  Murat  ACAR   bu  güzel  söyleyişe   konuk  olduğun  ve  davetimi  geri     çevirmeyip  samimi  cevaplar  verdiğin  için  teşekkür  ederim.  

 MURAT   :  Abdulvahap  bey, gençlere  güzel  bir  örnek  teşkil  edecek   bu   güzel  söyleşide  bana  söz  hakkı  verdiğiniz  ve  Zamana  yolculuğa  konuk  ettiğiniz  için asıl, ben  teşekkür  ederim. Çalışmalarınızda  başarılar  dilerim…

 

 

       

 

]]>
Tue, 14 Dec 2021 23:05:45 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR FUTBOLCU https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-futbolcu https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-futbolcu +

ZAMANA  YOLCULUKTA  GENÇ  BİR  FUTBOLCU

 Bugünkü  zamana  yolculuğun  konuğu  genç  olduğu  kadar  hırsıyla, azmi  ile  Merdin sporda  forma   giyen  futbolcu , Atman  BULUT. Kendisiyle  biraz  futbol  biraz  da  hayata  dair  söyleşi     gerçekleştirdim.  

BEN     : Atman  BULUT   seni   tanıyabilir   miyim?

ATMAN   : 18  yaşında  olup,  Merdin sporda   forma  giymekteyim .  Koşmak , Bisiklet  sürmek , Şarkı   söylemek , Top  oynamak   yapmayı  en  sevdiğim  şeyler   arasındadır. 

BEN   : Çocukluğunda  hayalini  kurduğun  şey  neydi ?  Gerçekleşti  mi ? 

ATMAN       :  Çocukken  herkes   futbolcu  olmayı  hayal  eder .Ben  üç  yaşımda  top  oynamayı   öğrendim .Bir  gün  futbolcu  olacağım  diye  hep  kendime  söz  verdim.  Hayalim  gerçekleşti.

BEN   : Futbolcu  olmak  nereden   aklına  geldi ? Ailede  başka  bir  sporcu  var  mı ? 

ATMAN   : Futbolcu  olmak  hiç  bir  zaman  aklıma  gelmedi .  Çünkü , ben  futbol   için  doğmuşum.     Top   nereye   ben  oraya.  Ailemde  başka  bir   sporcu  yok .   

BEN     :  Hayalin ne ? 

ATMAN    : Hayalim  futbolcu   olmaktı,gerçekleşti.  Ama, yinede   büyük  bir  takımda oynamak  gurur  verici  olur. Hayalim büyük  bir takımda  oynamak. 

BEN    :  Hangi  takımda  oynamak   isterdin ? Neden ? 

ATMAN    :  Tabi ki , büyük   takımlarda  oynamak  isterim. Seksen  milyon  kişinin  beni gerek tribünden  gerek  televizyon  ekranlarından   izlemesinden  gurur  duyar ,mutlu  olurum. 

BEN    : Futbolcu  olmak, futbolcu  olarak  anılmak nasıl  bir  duygu? 

ATMAN   : Çok  güzel  bir  duygu . Mutluluk , sevinç  ,yıldızlaşmak  ve  sürekli  anılmak  insanı  yüceltir.

BEN    : Aşkın  dillerden  düşmediği,  Sevginin  azaldığı  bu  zamanda ,senin  için hangisi  ağır  basıyor?  Neden? 

ATMAN   : Aşk , sadece  sözde  kalan  bir  kelime . Sevgi  ise ; kalpte  yücelen  bir  sevme  biçimidir.   Sevgi   vazgeçilmez   bu  yüzden  sevgi  benim  için  daha  üstün. 

BEN    : Sevgiyi  üç   kelime  ile  özetler  misin? 

ATMAN    : Sevmek , Saygı ,Fedakarlık. Bir  bakış  bir  dokunuştur.  Sevgi   anlatılmaz  yaşanır… 

BEN     : Türkiye’deki   futbolu   nasıl   değerlendiriyorsun?  

ATMAN   : Türkiye’de  futbolu  kalite  olarak  güzel  çekişmeli  olarak  görüyorum. Seyir   zevki     yüksek   olan  bir  çok  maçlar  oynandı.  Bu  gösteriyor ki; Türk  Futbolu ve futbolcusu  kendini  daha çok  geliştirerek, seyrine  doyum  olmayan maçları  izlememizi  sağlıyor.

BEN   :  Son  olarak;  genç  bir  futbolcu  olarak  senin  gibi   yıldızı  parlayan  futbolcular  var  ya da   bunun  için  çaba  sarf   eden  genç   futbolcu  arkadaşlar var. Onlara  neler  söylemek   istersin?

ATMAN   : Şunu  belirtmekte  fayda  görüyorum. Ben  bir  yıldız futbolcu  değilim!Kimse kimseden üstün değildir. Herkesin  kendine  göre  bir  beceri   yönü  vardır. Futbol  oynayan  her  genç  arkadaş    iyi  bir futbolcu   olmayı  hayal  eder . Top peşinde koşarken, zafere  ulaşmak  için  gözyaşı  ve  ter  birbirine  karışıyor. İşte  bu  en  büyük   zaferdir . Bütün  futbolcu  arkadaşlarıma hayallerini süsleyen yaşamlarının gerçekleşmesini  ve başarılarının  devamını  diliyorum.

ATMAN    :  Müsaadenizle  bir  şey   eklemek   istiyorum . Mardin’in  İşadamlarından  1969 Merdin  spor  takımına  destek  olmaları  hem  maddi  hem  manevi  olarak  desteklerini  esirgemeyeceklerini     umuyorum . Bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür  ediyorum.

BEN    :  Sevgili   Atman,  idman  ve   iş  yoğunluğu   arasında  bana  zaman  ayırdığın  için  teşekkür   eder, Futbol  hayatında  başarılar  dilerim.

ATMAN    : Bana  bu   güzel  anı  ve  şansı   verdiğiniz  için  ve  sizin  benimle  gerçekleştirdiğiniz    röportajda  sesimi   duyurduğunuz  için, ben  teşekkür  eder im.  Çalışmalarınızda başarılar dilerim

]]>
Sat, 11 Dec 2021 23:44:10 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR HAKEM https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-hakem https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-hakem +

ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR HAKEM

Bugünkü zamana yolculuğun konuğu; Spor alanında başarılı bir çizgi yakalayan daha sonrasında yeşil sahalarda hakemlik yapmaya başlayan Muhammed Yavuz ÖZKORKMAZ.Kendisi ile futbola ve yaşama dair güzel bir röportaj gerçekleştirdim.

VAHAP:Yavuz  Hocam sizi tanıyabilir miyim?

YAVUZ:Merhaba.

Yaşım 21 Aslen Diyarbakır doğumluyum. Diyarbakır da yaşıyorum.İlk ve orta öğrenimimi  burada tamamladım.Hakemlik yapıyorum.

VAHAP:Çocukluğunuzda yapmayı en çok sevdiğiniz şey neydi?

YAVUZ:Çocukluğumda en çok sevdiğim şey sporla uğraşmaktı.

VAHAP:Çocukluğunuzda unutamadığınız bir anı bizimle paylaşır mısınız?

YAVUZ:Babamın eski futbolcu olup sakatlanmasından dolayı bizim futbol oynamamıza izin vermemesiydi.Ağabeylerim oynamadı.Bende kaçarak spor eşyalarımı alıp evden çıkıp idmanıma gidiyordum.İşimi severek yapıyordum.Bu anıyı hiç unutamam…

VAHAP:Neden başka bir spor dalı değil de! FUTBOL?

YAVUZ:Ailede babam futbolla uğraştı.Hakem olarak bir tek ben varım.Futbol  dışında bir çok sporla uğraştım.Eğitimci olmam vesilesiyle dereceler elde ettim.Yalnız futbolun diğerlerinden farklı  tek  yanı vardı! Zeka oyunuydu ve düşünen her zaman bir adım öndeydi.Futbol farklılığı yüzünden FUTBOL  diyorum.

VAHAP:Siz bir zamanlar güzel  kurtarışlara imza atmış bir kaleci olarak anılıyordunuz.Neden hakemliği seçtiniz?

YAVUZ:Benim futbolculuğu bırakmamın tek sebebi! Şehrimizde Futbol  altyapısı olarak fazla başarılı olmamasıydı.Bu konu benim için bayağı açılacak bir konu olmasına rağmen kısacası;sporcuya önem yoktu ve sahip çıkan kimse bulunmuyordu.Bu  sebepten dolayı  lisedeki  hocam  sayesinde Hakemliğe başvuru  yapmak  istedim.Hocam bana “OYNAYAMADIN,YÖNET”.Sloganıyla  beni  futboldan kopartmamak  istedi.

VAHAP:Türkiye deki futbolu ve hakemleri nasıl buluyorsunuz?

YAVUZ:Şimdi  şöyle bir gerçekle  karşı  karşıyayız…Biz bu  işi  yaparken,ne zorluklarda  yapıyoruz.Sahanın içinde 50 insanın sorumluluğu  üzerimizde(AMATÖR)müsabaka  sayısı  ve  yaptığımız  şey o sahada karar  vermek.Şuanda süper ligde bulunan hocalarımızın yerinde kararları var.Yalnız  futbolcularımız futbol  oynamak  istemiyorlar.Oyunu akışına bırakmak yerine,hep duran toplarla oyun kazanma çabasındalar.”Sanatçı olmak yerine,hep Zanaatkar” olmak  istiyorlar.Bence biraz sertliği öğrenmeleri gerekiyor.Halkımız için konuşmak gerekirse; halk dediğin burada tuttuğu takımın lehine karar verirse on numara insan olursun.Aleyhine  verirsen,hem küfür yersin hem de lekelenirsin…Bu yüzden hiçbir zaman Hakem  olmak  kolay  olmadı.Biz her şeyi ortak planlanan “İFAB” kurallarına göre uygulamak zorundayız. Onun  dışına  çıkamayız.

 

VAHAP:Hayaliniz ne?

YAVUZ:Hayalim Beden Eğitimi Öğretmeni  olup,temelden bu  ülke  için sporu sevdirmek ve hakemlikte FİFA kokartlı  hakem  onuruna  erişirsem  bu  ülkeyi  en  başarılı şekilde  temsil  edeceğimi  düşünüyorum…

 

VAHAP:Sevginin azaldığı Aşkın dillerden düşmediği bu zamanda sizin için hangisi ağır basıyor?Neden?

YAVUZ:Sevgi diyorum.

Neden mi?

Şöyle açıklayabilirim.Aşk dediğin şey bence saçmalıktan başka bir şey  değil!...Bir  insanı sevebilirsin ama Aşık olamazsın.Aşk demek,senin canın onun canı demek.Ama;sevgi  o  değildir.Sevebilirsin çünkü onun için canını vermeyeceksin.Sevdiğin zaman yardım edersin elinden ne geliyorsa yaparsın.Hasta oldu mu bakarsın.Düştü mü kaldırırsın.Ama o yaşayacaksa onun için canını vermezsin…

VAHAP:Sevgiyi üç kelime ile özetler misiniz?

YAVUZ:Sevmeden  Sevilemezsin…

Sevgi  gereklidir…

 

VAHAP:Türkiye de ve Avrupa da örnek aldığınız ya da sevdiğiniz hakem ve futbolcu var mı?

 YAVUZ:Hakem  olarak,Avrupa  da İtalya  doğumlu  PİERLUİGE  COLLİNE

Türkiye de İstanbul  doğumlu  ve İstanbul bölgesi  hakemi  üst klasman ve fifa kokartlı hakemimiz  Cüneyt  ÇAKIR.

Bu  hakemler  bilinçaltıyla en iyi maç yöneten hakemler olduğu için.

Futbolcu  olarak,Avrupa da  Portekizli futbolcu CRİSTİANO  RONALDO.

Türkiye de  eski  ama unutulmayan  efsane  ALEX  DE  SOUZA.

İnsan oldukları  için  insani  değerlere  önem  verdileri  ve o kadar da futbollarını  yansıttıkları için….

    

VAHAP:Hakemlik zor bir meslek.Siz bu mesleği layıkıyla yerine getirmeye uğraş veriyorsunuz.Maç bitiminde kendi verdiğiniz kararları izleyip gözden geçiriyor musunuz?

YAVUZ:Tabi ki  hakem  gelişimi  için başkalarını eleştirmek  değil,Kendini eleştirmek  gerekiyor.Biz buna öz eleştiri  diyoruz.

Yaptığımız hataları bir daha yapmamak  için bilinçaltımıza durmadan  mesaj  gönderiyoruz.Hata  diye ve  bir  sonraki  maça daha  pozitif  ve  başarılı çıkıyoruz.

 

VAHAP:Son olarak,genç bir hakem olarak sizin gibi bu mesleğe gönül vermiş bu mesleği icra etmek isteyen genç arkadaşlara neler söylemek istersiniz?

YAVUZ:Zor meslek  ama; işi  öğrendikten sonra  yapılması çok zevkli  bir meslek. Yeni  başlayan  arkadaşlara  önerim ise; “PES  ETME,HATA  YAPARAK  ÖĞREN”.Ama  doğru  yolu  kaybetmeden  öğren…

 

VAHAP:Sevgili  hocam,yoğunluğunuz olmasına rağmen bana  zaman ayırıp Zamana Yolculuğa konuk olduğunuz ve verdiğiniz samimi cevaplar için teşekkür ederim…Futbol hayatınızda başarı dolu yıllar sizinle olsun…

 

YAVUZ:Beni  Zamanda bu  güzel  yolculuğa çıkardığınız için asıl ben teşekkür ederim  Abdulvahap  Hocam.Gençler  alanında  yaptığınız çalışmalar takdire  şayan.Bundan sonraki  çalışmalarınızda başarı dolu yıllar diliyorum…

]]>
Tue, 07 Dec 2021 23:15:59 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR RADYOCU https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-radyocu https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-genc-bir-radyocu ZAMANA YOLCULUKTA GENÇ BİR RADYOCU

  Bugünkü zamana  yolculuğun konuğu; samimi ,güler yüzlü  ve  dost hane  sohbetiyle insanlara  seslenen , Bizim  Radyo’nun genç  DJ .Burak  KADIOĞLU. Kendisi  ile  güzel  bir söyleşi     gerçekleştirdim. 

VAHAP : Burak  KADIOĞLU  seni  tanıyabilir   miyim? 

BURAK  : 1992 Bakırköy  doğumluyum. Dünya’ya  gözümü  açtığımda  Premature  doğmam benim     ne  kadar  sabırsız  biri  olduğumun ilk  habercisi  oldu. Gitar  çalmaya  çalışırken   aynı  zamanda  bir  enstrümanı  çalarken  sabır  ve  pratik  olmadan  öğrenilmeyeceğini  anladım. İlk  ve  ortaokulun bir  kısmını  Esenler  ilçesinde  okudum. Ardından  çevrenin  iyi  olmadığı  gerekçesi  ile  okuluma Başak  şehirde  devam  ettim.  Liseyi  Fındıkzade de   bilgisayar  bölümünde okuyarak bitirdim. İlk  iş   hayatına  Radyo  ve  Televizyon sektörüne  adım  atarak  başladım. İlkin; Televizyon kanalında     teknik  yönetmen  olarak  başladığım  mesleğime,  iki  yıl  aradan  sonra  askerlik  sebebiyle ara   vermek  zorunda  kaldım. Muğla’nın  Marmaris   ilçesinde   vatani  görevimi  tamamladıktan  sonra,   İstanbul’da  yerel  bir  radyo  kanalında  önce  teknik  yönetmen  ardından, seslendirme  alanında     kendimi  geliştirdim. Bir  çok  kitap  ve  belgesel  seslendirdim.  Ardından bağlı  olduğum radyonun   gazete  haberlerini  okudum ve  okumaya  devam  ediyorum… 

VAHAP   : Çocukluğunda  yapmayı  en  çok  sevdiğin  şey  neydi ? 

BURAK   : Çocukluğumda  baba  mesleği  olan  resim  çizmeyi  çok  severdim.  Ama, bu  zamanla    bende  sadece  bir  hobi  olarak  kaldı. 

VAHAP   : Hayalin  ne ?  Gerçekleştirebildin  mi?  

BURAK   : Annemle  pazara  gittiğimde  her   gördüğümde  istediğim  oyuncak gitarı  alamamanın   hüznü  olmuştur. Zaten  gerçek  gitar  değil  ki;  diye  sitem  ederdim. Paramı  kazanmaya  başladığım    an! en  güzel  olan   gitarı   aldım. Uzun  uğraşlar  sonucu   kendi  kazandığım  parayla  aldığım  gitar   beni  hayallerime  bir  adım  daha  yaklaştırdı. Kısaca ;  okul  yıllarında hayal  ettiğim   şarkıları  şimdi   yavaş  yavaş  söylemeye başlıyorum. 

VAHAP    : Müziğe  olan  tutkunu  biliyorum. Peki, ne  zaman  ve  nasıl  başladı ? 

BURAK    : Müziğe  olan  tutkum,  zamanında  bizde  kalan  kuzenimin  sayesinde  başladı . Hatırlarım;    bazen   gece   anneannem  bizi   yatırıp  kapıyı  kapattığında  ikimiz  ayağa  kalkıp  çılgınlar  gibi BABUBA   şarkısını   söyleyen kuzenimi  dikkatlice  izlerdim. Kendisi benden  büyüktü ve  şarkıları  iyi   biliyordu. Kapıyı  açan   anneannemden  azar  işitir  yatağa   yatardık.  Odadan gittikten  sonra  devam    ederdik.  O  günden beri  müzik  tutkum  başladı .  

VAHAP    :  Gitar   eşliğinde   güzel   yorumların  var. Senin  yaptığın  beste   ve  yazdığın  söz  yazıların   var  mı? 

BURAK    : Ne  yazık  ki ; bestem  yok. Çünkü  müzik  yetenek  gerektiren   bir  sanattır.  O  yüzden   çocukluktan  beri  başlamak  gerek  diye  düşünüyorum. Bu iş için, yıllarını  vermen  gerekiyor.  Üstatlardan   önce  ders   almak  gerekir.  

VAHAP    :  Şuan   amatör   dalda   şarkı   seslendiriyorsun.  Sahne   aldığın  bir  yer  var  mı?  Profesyonelliğe  ne   zaman  adım  atmayı  düşünüyorsun?   

BURAK   : Sahne  aldığım  bir   yer  yok.  Çünkü, bunun  olması  için  bütünüyle sahne alacağın yere odaklanman  gerekir . Hali  hazırda  yine sesle   ilgili  yoğun  bir  mesaim  var . Bunun  için  biraz  daha   zaman   gerekiyor. Profesyonellik  tecrübe  ve  zaman  ister.  Lise  ve  birkaç  küçük  yerde sahne  aldığım  oldu. Ama, bunu  ciddiyete  dökmek  için  yoğun  bir  tempoda  çalışmaya  devam  edeceğim… 

VAHAP   : Albüm  çıkartmayı  düşünüyor musun?  

BURAK   : Albüm  çıkartmak  için,  arkanızda  güçlü  bir  destekçinizin  olması  şart.  Bu  iş  desteğini  esirmeyen  bir  sponsorla  mümkün olur. Müzikle  uğraşan  herkes  elbet  en  azından  bir  albüm   çıkarıp  emeğini  taçlandırmak  ister. İnşallah  bir gün  o  da  olacak.

VAHAP  : Sevginin  azaldığı , Aşkın  dillerde dolandığı  bu  zamanda  senin  için  hangisi  ağır  basıyor ?  Neden ?

BURAK    : Aşık  olmak  güzel  bir  duygu. Çoğu  duyguyu  açığa  çıkartmak  yapıcı  bir  etken  olur.  Aşk,    insanın  fıtratında  var. Evet,  günümüzde  sevgi   azaldı, Aşk  çoğaldı.  Sevgi  az  da  olsa,  yaşanıyor.   Sadece  bunları  açığa  çıkartmakta  zorluk  yaşanıyor. Çünkü , yetiştirilme  tarzında  baskı  ve  emri   vaki  ile  büyüyen bir  nesil  var. Kendini  değersiz  sanan  bu  çocuklar büyüdüğünde her  gördüğü   ilgiyi  gerçek  sanıp, hayal  kırıklığına  uğruyor. Herkes  bir şeye  sevgi  aşılasın. Bu;  bir  kuşa, çiçeğe  vesaire … İşte ;  o  zaman  sevgi  zamanla  sanata  dönüşür.   

VAHAP   : Sevgiyi   üç   kelime  ile  özetler  misin? 

BURAK   : Sevgi, İçtenlik, Çaba  ve Sanat  

VAHAP   : Radyocu   olmak, insanlara  seslenmek  nasıl  bir  duygu? Televizyonda  program  yapmayı      düşünüyor musun? 

BURAK   : Radyocu  olmak  farklı  bir  duygu. Çünkü, alışıldığının  çok  dışında bir  yer  orası.  Televizyonun  hareketli  temposundan  durağan  bir  sektöre  atlamak  beni   gerçekten   zorladı.  Radyoda  bulduğun  sıcaklığı, samimiyeti  çoğu  sektörde  bulamayacağın  türden. Bu  insanı iş   açısından  farklı  bir  boyuta  taşıyor. Televizyon  görsellik  istediği gibi, çok   dikkatli  olmanız    gerekiyor. Radyo, dinleyicilere  seslenme  olduğu  için  biraz  daha  rahatsınız .Radyo için  biten  bir  devir   diyenler  var. Halbuki ; çocuk  yaşta  olup, ben  radyo  aşığıyım  diyenler  çoğunlukta oluyor.Bu   sektöre  ilk  adımı  attığımda  Şefim  bana  şunu  söylemişti:  Burak, iyi düşün!bu işe başlarsan, bir   daha  bırakamazsın. Söylediğini düşündüğüm zaman,  haklı  olduğunu anladım. Ben;  bu  sektöre     aşığım  ve  bırakmaya  da  niyetim  yok. 

 VAHAP   : Son  olarak ; genç  bir  gitarcı   ve  şarkıcı  olarak  senin   gibi  bu  yolda  kendini  kanıtlamak    isteyen , ya  da bu   sektörde  hızla  yayılan  genç   arkadaşlara  neler  söylemek  istersin ? 

BURAK     : Önce  okumak ! diyorum. İlerlemek   istedikleri  yönde  tahsillerini   bitirsinler. Bu   sektörde  insan  harcamak   kolay  olmuş.  Bunu  savuşturmak  işlerinin  en  iyisini  yapmaktan  geçer.  Nasıl  ki ; babanın  verdiği  bir  görevi  en  iyi  şekilde  yerine  getirmeye  çalışırız . İşte  bu  öyle bir  şey.  İnandığınız  yolda  kimseyi  incitmeden  kendinizi  ezdirmeden  en  iyi   şekilde  ilerleyin. İstediğiniz   her şeye  zamanla  sahip  olduğunuzu göreceksiniz. Hayatın  inişleri  ve  çıkışları  vardır. Ama, bunlar    olmasa  yaşamın  pek  bir  anlamı  olmazdı. 

VAHAP  : Sevgili  dostum, Burak  KADIOĞLU. Bana  zaman  ayırdığın  için,  Zamana  yolculuğa  katıldığın ve  samimi   cevaplar  verdiğin  için  teşekkür  ederim. Sanat  ve Radyo  hayatında  başarılar  dilerim.

BURAK   :Bu  güzel  sorulara  ve  söyleşiye  beni  kattığın  için, ben  teşekkür  ederim. Çok  güzel  ve    keyifli  bir  sohbet  oldu. Hayatında  ve  çalışmalarınızda  başarılar  dilerim.  

]]>
Sat, 04 Dec 2021 22:12:13 +0300 KUM SAATİ YAZARI
ZAMANA YOLCULUKTA MÜNİR ÖZKUL https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-munir-ozkul https://edebiyatblog.com/zamana-yolculukta-munir-ozkul ZAMANA  YOLCULUKTA  MÜNİR  ÖZKUL

 Bugünkü  zamana   yolculuğun  konuğu ; Türk  sinemasının   unutulmaz  oyuncusu   ve   siması   güzel    karakterle   anılan  Mahmut  Hoca , gerçek   adı  ile  Münir    ÖZKUL ’u  konu  aldım. 

 15  Ağustos   1925  yılında  İstanbul’da   doğdu  .  İstanbul   Erkek   Lisesi  mezunudur  . Sanat    hayatına   henüz  lise  öğrencisi  iken , 1940  yılında  Bakırköy   Halkevinde   tiyatro  ile  başladı . Bir   süre   İstanbul   Üniversitesi   İktisat  Fakültesine   ve  Edebiyat  Fakültesinin  sanat   tarihi  bölümüne     devam  etti  .  1948  yılında  ses   tiyatrosunda  sahnelenen  “ Aşk   Köprüsü  “  oyunuyla   profesyonel     oldu . Sahne   aldığı   özel    tiyatrolarda  Sadri  Alışık  , Cahit  Irgat   ,  Nevin   Akkaya  , Şükran  Güngör    gibi   oyuncularla  çalıştı . Özkul  1950  yılından  itibaren  sinemada   rol  almaya  başlamıştır .  İlk    dönem   filmlerinden   dikkat   çekenleri   Edi  ile  Büdü  ,  Balıkçı  Güzeli   ve   Kalbimin  Şarkısıdır . En   bilinen  rollerinden  biri  onunla  özdeşleşen “  Hababam  Sınıfı “ serisindeki   Özel  Çamlıca  Lisesi’nin   tatlı  sert  müdür  yardımcısı  Kel Mahmut  tiplemesi  oldu  . 1978 yılında  yeniden   şehir     tiyatrolarına  döndü . Özkul ’un  kadrosunda  yer  aldığı  bu  dönemde  çekilen  kalabalık  kadrolu  aile    filmlerinden  bazıları  Mavi  Boncuk  , Bizim Aile  , Aile  Şerefi  , Gülen  Gözler  , Neşeli  Günler  ,   Gırgıriye  , Görgüsüzler  olarak  sayılabilir . Bu  filmlerin  büyük  kısmında  Adile  Naşit  ile  beraber    Türk  Sinemasının  unutulmaz   ikililerinden  birini  oluşturmuştur  .  

Kariyeri  boyunca  200’den  fazla  rol alan  Özkul  “Sev  Kardeşim “  filmindeki  oyunuyla  1972   Altın  Portakal  Film  Festivalinde  en iyi  erkek  oyuncu   ödülünü  kazandı . 1980 yılında  yapılan  bir    jübileyle  40 ‘ncı  sanat  yılı  1996 yılında da , Atatürk  Kültür  Merkezinde  gerçekleştirilen  gecede   55’nci  sanat  yılı kutlandı .  1998 yılında Kültür  Bakanlığı  tarafından  Münir  ÖZKUL ’a  devlet     sanatçısı  ünvanı  verildi . Hayatının büyük  bir  kısmını  alkolle  savaşarak   geçiren  Özkul  ,1990’lı    yılların  ortasında  alkolü  tamamen  bıraktı . 

 DEMANS   hastalığı   ile  yaşayan   ÖZKUL    2003  Yılından  bu   yana   evinden   dışarıya   çıkmaz   ve  kimse   ile   görüşmek    istememektedir  . Hastalığı  yüzünden   geçmişe   dair   bir  çok    şeyi   hatırlayamamakta   ve   ölen   arkadaşlarının  yaşadıklarını   sanmaktadır   . 

 Usta    oyuncu    ağabeyimiz   ,  hocamız    Münir    ÖZKUL  ,  kimi   zaman  bizleri    duygulandırdın   kimi   zamanda   düşünmeye   sevk  ettin  . Mahmut  Hocam  sen  gönlümüzde   hep    böyle   anılacaksın  seni   seviyoruz    …

 

]]>
Wed, 01 Dec 2021 22:13:15 +0300 KUM SAATİ YAZARI
BAŞARININ ÖYKÜSÜ https://edebiyatblog.com/basarinin-oykusu https://edebiyatblog.com/basarinin-oykusu                                                            BAŞARININ ÖYKÜSÜ

Basketbol takımı çok iyi oynuyor ve üst üste maçlar kazanıyordu.Bu takımın hedefi kupayı kaldırmak.

bu basketbol takımı bire bir maçlara çıkıyor ve önlerindeki rakibin güçlü veya güçsüz olduğuna bakmadan,her maça farklı bir taktikle hazırlanıyordu.Maçlara çıkmadan önce "BAŞARACAĞIZ" diye çıkarlar.Basketbolcuların her birinde İnanç,Hırs,Azim,Başarmak ve sonunda hayallerine kavuşacakları bir son vardı.Her bir maçta iyi oyun sergiliyor ve maçı kazanıyorlardı.

Bütün maçlara çıkarken aynı disiplenle oynuyor ve uyguladıkları taktiklerle bütün maçları kazanıp sıra final maçına geliyor!...

Final maçı başa baş,kora kor giderken "SON" on saniyeye maç berabere devam ediyor.

Yapılacak yanlış bir top kaybı rakibe kupayı kazandıracak ve hayalleri başka bir sezona kalacaktı.

Çünkü onlar her attıkları basketi kupa olarak görüyarlardı.Bu düşünce ile alakalı bir taktikle maçın bitimine "BİR" saniye kala,üçlük atıyor ve hedeflerindeki daha doğrusu hayallerindeki kupayı kaldırmanın mutluluğunu yaşıyorlar...

Yaşamda başarı tesadüf değildir...

HAYAT BÖYLE BİR ŞEY  İSTERSEN,HAYAL EDERSEN GERÇEKLEŞİR...

]]>
Wed, 01 Dec 2021 15:38:36 +0300 KUM SAATİ YAZARI