EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Leyla Aghayeva Yavuz https://edebiyatblog.com/rss/author/leyla-aghayeva-yavuz EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Leyla Aghayeva Yavuz tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. Gidiyor musun? https://edebiyatblog.com/gidiyor-musun https://edebiyatblog.com/gidiyor-musun Tut ki şimdi, seni çok sevdim. En kusursuz halini görüp, içime işledim. Üzülmez misin?

Yüreğim seni görünce hızlı atmaya başlar, düşlerim senden ibaret, dualarında hep ismin geçiyor. Ee gidiyorsun işte, üzülmez misin?

Misralarimda sen, rüyalarımda sen, sağımda solumda hep sen! Yurudugum her sokak sana çıkıyor, kurduğum her cümle "senle" bitiyor. Gidiyor musun?

Kimi zaman yalnızlığı daha çok sevmeyi de denedim. Isındım ona, farklı bir gözle bakmaya başladım. Ama seni daha çok sevdim. Yalnızlığı ittim, seni diledim...Sen gidiyor musun?

Vakit geldi sanırım, gözlerin hep saatte.Zaman seninle akıyor, hayat gibi geldin bana. Hiç beni sevdin mi ,acaba? Hiç kalmayı denedin mi?

Zorladın mi kendini? Hiç bahane aradın mi?

Kalmak seninle elinde , insan hiç savasmaz mi?

Sevmek karşılıklı olan bir süreç, tek taraflı olmaz mı?

Ben tüm bahaneleri saydım kalman için.İcinden gelmeli o coşkulu sevda, ben bir yere kadarim.

Aşk bahane aramaz, aşkın kendisi nedendir. 

Kalmak için, yaşamak için ve de ölmek için Sevmek Yeter.

Sen gitmeyi tercih ettin...

L.A.

]]>
Wed, 18 May 2022 04:38:19 +0300 Leyla Aghayeva Yavuz
Düşlerim Öldü https://edebiyatblog.com/duslerim-oldu https://edebiyatblog.com/duslerim-oldu Kifayetsiz kalıyor kelimeler yalnızlığın karşısında 

Sus pus oluyor, sessiz kalıyor....

Koca bir hiç gibi karşımda duruyor,

Tatsız ve de tuzsuz bir ömür 

Çocukluğumu özledim, aynalara gülmeyi,

Karşılıklı kendim ile konuşmayı.

Kusursuz bir cinayet yaşandı 

Ve benim düşlerim öldü...

      LEYLA AGHAYEVA YAVUZ

]]>
Wed, 18 May 2022 04:06:46 +0300 Leyla Aghayeva Yavuz
Kusursuz Olmak https://edebiyatblog.com/kusursuz-olmak https://edebiyatblog.com/kusursuz-olmak Kusurlarımızı örtmeye çalışırken, aslında en çok kendimize haksızlık etmiş oluyoruz. Sürekli bir yerleri kapatmaya, örtmeye veya saklamaya çalışırken, diğer taraftan en iyi yönlerimizi sergiliyoruz küstahça. İşte tam da bu noktada yapmak istediğimiz seyle, yapıyor olduğumuz şey arasında uçurumlar oluşmaya başlıyor.Herkeslesiyoruz! Herkes Oluyoruz! Herkes Gibi! Yanındaki ile aynı! İstemediğimiz kişi gibi oluyoruz bazen, bazen durakta bekleyen o kadın gibi oluyoruz! Bazen karşıdan karşıya geçen o adam gibi. Sagimiz solumuz Herkes gibi!

***

Oysa sevebilsek kendimizi oldugumuz gibi. Yaşımizla, hayatınızla, yaralarimizla, çocuk halimizle! Mutlu oluruz! Sevince insan kendini ,mutlu olur, aynaya baktigi kişi ile barışık olur . Kimse uzemez işte bu noktada bizi.Sevebilirsek kendimizi gerçekten, kimse uzemez bizi, aglatamaz, incitemez...Ayrıca incitirese ola ki, çabuk toparlanır insan, kendini seven insan...

***

Saçlarını, kollarını, bacaklarını, benlerini ve hatta kilolarını sev! Sev ki guzelles! İnsan kendini sevince mutlu olur! İnsan kendini severse kendi dünyasını yaratmış olur!!

]]>
Thu, 12 May 2022 08:23:22 +0300 Leyla Aghayeva Yavuz
Sessizlik https://edebiyatblog.com/sessizlik-2432 https://edebiyatblog.com/sessizlik-2432 Sessizliğin en derin noktasında kalp atışları duyuldu. Çok heyecanlıydı, kimsesiz ve ürkek. Yabancı hissediyordu kendini, yabancıydı da...

Güneş batmak üzereydi, gökyüzü bulutlu, o halen titrek ve ürkek.

Sevecen bakışlar üzerindeydi ama o korkuyordu. Tanımadığı kişiler sarmıştı etrafını, herkes bir şeyler söyleyip,gülüyordu.

Alışması gerekir, zaman gerekirdi ama onu kimse anlamıyordu....

                     ***

Hayalini kurduğu kedi şimdi odasının bir kosesindeydi. Mutluydu, bir an önce ona dokunmak, onu sevmek istiyordu. Sıkı sıkı sarılarak onunla unutmak istiyordu üzüntülü günlerini.Umut gibi, hayal gibi, keşfetmek gibiydi...Heyecanlıydı. Çok beklemişti bugünü, çok hayalini kurmustu. Yaklaşınca kediye, kedicik daha çok duvara yanaştı.Gozleeini kocaman açtı.Belli çok korkuyordu .Alisacakti elbet alismasina da,..Bir taraf sevmek için atıyor diğer taraf sevilmeyi bekliyor...

   ***

Duygular bazen karşılıksız oluyor.Bazen zaman gerekir ,bazen zaman bile ilaç olmaz yaralara.Her insan ruhu kadardır, her canlı duygu kadar.

İnsan ve hayvanlar, bütün canlılar aslında tek bir ortak nokta için gel iş hayata "Sevmek "için, "Sevilmek"için.. Birisi ağlarken diğeri güle bilir.Birisinin duygularını yanlış anlayabiliriz, birisi bizim sözlerimizi...

Canlı olan herkesin duyguları var.Bitkiler, ağaçlar, hayvanlar....Duygularımızı de bizi biz yapan. Sanmayın ki çiçekler duymaz sesinizi, hayvanlar anlamaz niyetinizi. Her canlı çok akıllı ve evren bir bütün içerisinde var oluyor...

Lütfen hayvanların da insanların da bitkilerin de bir canı var!! Evrene, evimize ve varlıklara saygı duyalım!

]]>
Wed, 11 May 2022 22:56:26 +0300 Leyla Aghayeva Yavuz
Özgürlük https://edebiyatblog.com/ozgurluk-2427 https://edebiyatblog.com/ozgurluk-2427 Özgürlük, pek çoğunuz için sadece bir kelimeden ibarettir.Oysa özgürlük, kafesteki ruhu gökyüzüne salabilmektir.

Kaçımız bunu basara biliyor ,peki?

Kaçımız fikirlerini ve duygularını dile getire biliyor ?

Öfkeyi, kızgınlığı kaçımız haykira biliyor?

Özgürlük, kelimelerini saygı çerçevesinde kullanarak kendi fikrini ,bakış açını dile getirebilmektir.

Ne yazık ki hayat koşuşturmacadan ibaret ve "yaşamak"hep ertelenen bir eyleme dönüşüyor.

Farkına varmadigimiz o süreç "hayattır" ...Nefes aldığımızı farkında değiliz, gördüklerimizin farkında değiliz , yaşadığımızı farkında değiliz .

Farkındalık ve özgürlük bence birbirine bağlıdir.Farkinda olan özgüdür,özgür olan ise farkında...

Mesele şu an okuduğunuz bu yazıyı kaç kişi gerçekten okuyor.Bir dakika durmanızı rica ediyorum.Nefes alıp, etrafiniza bakın, etraftaki eşyalara bakın inceleyin.Oturdugunuz koltuğa odaklanın sonra kendinize, sonra ekrana bakın ve devam edin...

Ne yaparsanız yapın bilinçli ve farkında olarak yapın.Ozgur yapın, nefes alarak yapın.

Çünkü çoğu zaman kıymet bilmek geç farkına varılan bir durumdur. Kaybettikten sonra tekrar kazanmak zor olur, en iyisi hiç kaybetmemek...

Farkındalıkla Kalın, özgür kalın!!!

]]>
Wed, 11 May 2022 22:39:20 +0300 Leyla Aghayeva Yavuz
Mekanda Enerji Çalışmaları https://edebiyatblog.com/mekanda-enerji-calismalari https://edebiyatblog.com/mekanda-enerji-calismalari Bir mekanda bolluk ve bereket enerjisini arttırmanın farklı yolları var. Bunlardan bir tanesi Feng shui. Feng shui eski bir Çin öğretisidir. Feng shui rüzgar ve su demektir. Evrende herşey denge içerisindedir. Birşeyin çok fazla veya çok az olması olumsuzluk yaratır. Hayatımızda herşeyin ve her duygunun da dengede olması gerekmektedir.

Bolluk ve bereketi arttırmak bagua haritasından yararlanmak mümkün  ayrıca bu harita ile aşk, sağlık, kariyer, çocuklar gibi alanları da aktive edilebilir. Mekanın her bir köşesi, harikataya göre ayarlanarak, o bölgedeki enerjiyi aktive etmek mümkün.

Aşk için çift i temsil eden obje tercih edilebilir.

Bolluk ve bereket için para ağacı kullanılabilir.

Kariyer için giriş kapısı nda dikkat etmek gerekir.Koridora kariyerde başarılı olan kişilerin resimleri konulabilir.

Mekanı sirke ile silmek, adaçayı tütsusu yapmak da etkili olacaktır.

]]>
Sat, 07 May 2022 18:31:40 +0300 Leyla Aghayeva Yavuz
Hayat ve kadın https://edebiyatblog.com/hayat-ve-kadin https://edebiyatblog.com/hayat-ve-kadin HAYAT VE KADIN
Bir keresinde , hep unuttuğum, hep bir kenara attığım umutlarımı buldum, tam da koltuğun altında. Koltuk eski mi eski, yıpranmış, evet yıpranmış. Üstelik bin bir anılarla dolmuş. Küf kokuyor koltuklar, sinmiş yoksulluk, sevgisizlik, adaletsizlik, kimsesizlik...
Kimsesizlik! Soğuk, karanlık, çaresiz bir kelime. Kendime en çok yakıştırdığım kelime. Soğuk, buz gibi ama masum ama.. ama işte...
Umutlarım da tıpkı koltuğum gibi eski ve küflüydü. Sanki, sanki umutlarımın canı çıkmıştı. Umutlarım yıpranmıştı. Sol tarafta yamalar vardı, hem de bir sürü yama...
Kimsesizliğim ile umutlarımı karşılaştırdım. Heyecanlıydım! Karşılaştırdım ama korkudan da titriyordum. Ellerim, ellerime takıldı gözlerim. Buruş buruş, lekeliydiler. Tırnaklarım bakımsızdı, ne çok yaşanmışlık vardı, ne çok acı vardı...
Kaç kere o ellerle sevgiye sarıldım, kaç kere korkmadan, evet korkusuzca sıktım gülleri, topladım, kokladım. Acıyı, ellerimden akan kanın izleri, yaraların izlerini sonradan fark ettim.
Yedi kişilik bir ailede kimsesizliği tatmak marifettir. Yalnızlıkla, çaresizlikle tanışmak da marifet. Üvey babamın tacizlerinden kaçarken “hayat” ile tanışmak. Tanışmakla kalmayıp, hayatın içine girmek. ürkekçe, çaresizce, KİMSESİZCE.
Hayat ile yetinmedim, yetinmek çok istedim, hayat olmadım, “hayat” ile kadın oldum.
Henüz yaşım 15 ti. Saçlarımda yıldızlar, gözlerimde hüzün. “Hayat” güzel derlerdi hep. Hayat güzel ise “hayat kadını” olmak çok daha güzel ve gurur verici olmalıydı. Öyle olmalıydı, öyle dediler bana. Henüz yaşım on beşti. Hayat ile tanıştım, tanışmak ben istedim ama kadın olmak çaresizlikti.
Yedi kişilik geniş mi geniş bir ailede yalnızlığın dibine vurmak, kimsesizliği iliğinize kadar hissedebilmek marifetti. Ben marifetliydim. Çok iyi yemek pişirirdim mesele, çocuk bakardım. Kardeşlerime hep ben bakardım. Annem çalışırdı, annem hep yorgundu.
“Mahalenin diline düşmektense bu adamın kahrını çekerim” diyordu. Ama kahrı, acıyı çeken bendim.
Umutlarıma baktım, solumda. Kimsesizliğimi en ağır şekilde sağıma koydum. Umutlarımın yamaları sıkıca dikilmişti. Yakından bakınca kan izleri duruyordu. Kimsesizliğim hep yanımda oldu. Haksızlık edemem şimdi...
Umutlarım yokken kimsesizliğim vardı. Kimsesizliğim ağır ama alıştığım bir şey. Benimle bütünleşmiş, benimle bir olmuş. Umutlarım , keşke’lerimin önüne ısrarla geçen umutlarım. Küflü kanepenin içinden çıkan “yaşayamadıklarım”.
Son nefesle mi aklınıza geldim. Bir ben varım, benden de uzak, bir ben varım ölümü tattıran. Umutlarım havada asılı kaldı. Başka kızlara, başka kadınlara, başka kimsesizlere. Ben hayata katılmak isterken, tecrübelerimle “ hayatın kadını” olmuşum. Tam 40 yıldır umutlarımı hiç görmeden yaşamışım.
LEYLA AGHAYEVA YAVUZ

]]>
Thu, 05 May 2022 14:59:16 +0300 Leyla Aghayeva Yavuz
İşte Böyle https://edebiyatblog.com/iste-boyle https://edebiyatblog.com/iste-boyle İşte böyle sevdim seni ben !

Kimsesiz, yalın ve saf..

Kazıdım yüreğime her bir hücreni,

Hadi, al sök şimdi kendini.

Gücün yeter mi silmeye?

Vicdanın izin vermez unutmaya,

Öyle böyle değildi hikayemiz, biliyorsun.

Sana şiirler yazmıştım, düşlerimi süslemiştim.

Bana varlığın bile yetiyordu, yaşamak için...

Şimdi gittin ve ben yaralı anılarımla kaldım

Şimdi gittin ve ben dünlerde kaldım 

Yere saçılmış geçmişim, her bir yanım hasretin..

]]>
Thu, 05 May 2022 04:53:02 +0300 Leyla Aghayeva Yavuz