EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Leyla Aydemir https://edebiyatblog.com/rss/author/leyla-aydemir EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Leyla Aydemir tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. ŞÜKÜR https://edebiyatblog.com/sukur https://edebiyatblog.com/sukur                                                        ŞÜKÜR

               Etrafıma bakıyorum. Koşuyorlar, koşuyoruz… Hep bir telaş, telaş, yetişme telaşı… Nasıl da çabalıyoruz üç günlük dünyaya. 24 saat yetmez oldu insanoğluna. Cevdet de böyleydi. İşe, eve, toplantıya, davetlere, derneklere, hayır kurumlarına yetişme telaşındaydı. Ta ki babasının hastalığı ciddi boyuta ulaşana kadar. Babası onu en iyisi, en merhametlisi, topluma en faydalısı olsun diye yetiştirmişti. Şimdi koca çınara vefa ödeme zamanıydı. Bütün işini gücünü bıraktı. Babasının başındaydı hep.

            Üç aylık ömrü kalmış … Küçük hücreli akciğer kanseri… Metastaz yapmış hastalık, o kadar hızlı ilerliyor ki durdurulamıyor. Cevdet,  babasını arada tekerlekli sandalyesinde dışarı çıkarıyor, güneşlendiriyor, en sevdiği yemekleri alıp bir çırpıda geliyor. Ama bir lokma yedikten sonra kesilen babasını içten içe hüzünle seyrediyordu.

       Bir gün babasına sordu: “ 57 yıllık ömür, çok hizmetler yaptın, çırpındın. Neydi hayat, hayattan ne anladın baba?” Yaşar Efendi, derin derin düşündü: “ Hayat su gibi geçiyor, öyle hızlı ki yetişemiyorsun. Yapılan her şey anında unutuluyor. Hayat koca bir hiç… Ben hiçbir şey anlamadım hayattan. Sadece anladığım yaradanın huzurunda yüzüm ak dua edebiliyor muyum, onu düşündüm az önce. Şükür…”

       Cevdet, babasının cenazesinde hep bu son cümleleri tekrarladı. Şükür… Şükür… Binlerce kez şükür…

]]>
Sun, 19 Dec 2021 14:05:27 +0300 Leyla Aydemir