EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & meczupbiryazar https://edebiyatblog.com/rss/author/meczupbiryazar EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & meczupbiryazar tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. Gelir Dağılımı Dengesizliğin Azaltmada Vergi Politikasının Rolü https://edebiyatblog.com/gelir-dagilimi-dengesizligin-azaltmada-vergi-politikasinin-rolu https://edebiyatblog.com/gelir-dagilimi-dengesizligin-azaltmada-vergi-politikasinin-rolu  Belli ekonomik, mâli ve sosyal amaçlara ulaşmak için vergilerin miktarında ve bileşiminde yapılan ayarlamalar 'vergi politikası olarak adlandırılır. Vergi politikası dört amaç ile yapılır. Amaçlardan ilki kamu harcamalarının finansmanını sağlamak, ikincisi gelir dağılımındaki eşitsizlikleri azaltmak , üçüncüsü ödemeler dengesinin açığını azaltma , ve sonuncusu ise ekonomik kalkınmayı sağlayıp bölgesel eşitsizlikleri azaltmak amacı ile belli sektör ve bölgelerin gelişmesini teşvik etmektir .

  Vergi politikasının amaçlarından biri olan gelir dağılımındaki eşitsizliği şu şekilde açıklayabiliriz. Bir ekonomide ortaya çıkan gelirin , bireylere nasıl paylaştırıldığını gösteren ekonomik gösterge olup ülkeler düzeyinde de gelirin sosyal sınıflar arasındaki dağılımı olarak adlandırılan gelir dağılımının adaletsizce pay edilmesi sonucunda ortaya çıkan önemli bir sorunsaldır.

    Bir ekonomideki bütün kişiler yaşamları boyunca üretim sürecine emek, sermaye veya servetleriyle katılarak yaşamlarını sürdürmek için yeterli bir gelir sağlamak durumunda olmayabilirler. Hastalık, sakatlık, yaşlılık, işsizlik gibi nedenlerle yeterli bir gelir elde edilemeyebilir ve yeterli servet stoklarına sahip olunamayabilir. Bu nedenle devlet, kendi kusurları olmaksızın geçimlerini tamamen ya da kısmen sağlayamayanların yeterli bir gelire kavuşmalarını mümkün kılan yeniden dağılım tedbirlerini almak zorundadır.

    Ekonomik süreç içerisinde fonksiyonel gelir dağılımı ile ilk olarak ortaya çıkan gelir brüt gelirdir. Ekonomi teorisi brüt gelirle ilgilenir, buna faktör gelirlerinin dağılımı, birincil dağılım adı da verilmektedir. İkincil dağıtım ise, gelirin doğuşu ile kullanışı arasında geçen yeniden dağılımı ile ilgili konuları kapsamaktadır. Bu nedenle ikincil dağıtım devletin araya girerek sosyal ve etik nedenlerle birincil dağılımı düzenlemesi anlamına gelir. Böylece devletin müdahalesi sonucu ortaya çıkan gelir dağılımı ikincil gelir dağılımı olarak adlandırılır ve birincil dağılıma göre daha eşitçi olduğu kabul edilir.

   Devletin gelirleri daha eşitlikçi bir düzeye sokma çabaları, gelirin yeniden dağılımı olarak adlandırılabilir. Bu amacı gerçekleştirmek için devletin elinde gelir dağılımının fonksiyonunu ve büyüklüğünü etkileyebilecek çok sayıda araç bulunmaktadır. Mali olmayan politika araçlarının başlıcaları: istihdam, ücret ve Fiyat kontrolleridir. Temel maliye politikası araçları ise; vergi ve kamu harcamalarıdır. Kısaca gelir dağılımı eşitsizliği önemli bir sorun olup vergi politikası ile çözülmeye çalışılmaktadır. Ayrıca vergi politikasının amaçları arasında da yer almaktadır.

]]>
Sun, 13 Mar 2022 23:30:58 +0300 meczupbiryazar
Bir gece yarısı https://edebiyatblog.com/bir-gece-yarisi https://edebiyatblog.com/bir-gece-yarisi İlk okulda bir arkadaşım vardı. İp atlamayı çok severdi. Ama onu kimse almazdı yanına. Bir gece yarısı atladığı iple kendini astı. Öldü.. Lisede bir arkadaşım vardı. Sakallarını çok severdi. Sevdiği kadın sakalına hiç dokunmadı diye sakallardan vazgeçti.. Ve sakallarını kestiği jiletle bileklerini kesti.. Öldü.. Kendimi seven bir ben vardım.. Sevilmediğimi görünce içimdeki boşluktan kendimi aşağı attım. Ölmedim.. Sevdiğim bir kadın vardı.. İlaçlarla ayakta kalmaya çabalayan.. Neyse.

]]>
Fri, 07 Jan 2022 23:47:44 +0300 meczupbiryazar
Affet Beni https://edebiyatblog.com/affet-beni https://edebiyatblog.com/affet-beni bazı zamanlar dünya birkaç saniyeliğine dursun ve olup biteni düşün istiyorum. affedilme sancısını para kazanamamış dilenci çocuktan öğrendim ve bunlar daha çok yeni oldu. diyorum ki ben sana çok kötü bir zamanın tam ortasında. daha zulmün duvarlarını öpmemişken. daha bir çukur kazmamışken. daha bir mermerin beyazlığına ağlamamışken. daha bir şey görmemişken öyle şeyler söyledim ve tam da bunun için affet beni. bak buradan da aşağısı var ve kelimeler aşağıya atladıkça cümleler de öylesine basitleşiyor ve ben içinde olduğum durumu hangi biriyle açıklayabileceğimi bilmiyorum. o yüzden bazı şeyler gibi ben de. bazı günler gibi ben de. bazı şarkılar gibi ben de çok kötüyüm.

]]>
Tue, 14 Dec 2021 02:28:22 +0300 meczupbiryazar
Gökyüzü https://edebiyatblog.com/gokyuzu https://edebiyatblog.com/gokyuzu Konuşuyoruz desem, konuşmuyoruz da

Ayrı ayrı şeyler düşünüyoruz üstelik birbirimize bakarak

Ne seviyoruz, ne de sevmiyoruz birbirimizi

Ne varız, ne de yokuz gerçekte

İki lamba gibiyiz, iki ayrı yerinden aydınlatan odayı

Değilsek de yakınız birbirimize

Uzak da sayılmayız büsbütün

Gökyüzünde iki uçurtma başıboş

Yan yanayızdır sadece

Her çiçek bir çoğulluktur gününe göre

Yalnızlık çoğulluktur

Sanırım bir giz de yok bu beraberlikte

]]>
Wed, 01 Dec 2021 00:18:39 +0300 meczupbiryazar
Blog Yazmak İsteyenler İçin 10 Önemli İpucu https://edebiyatblog.com/blog-yazmak-isteyenler-icin-10-onemli-ipucu https://edebiyatblog.com/blog-yazmak-isteyenler-icin-10-onemli-ipucu

Özellikle yeni başlayan ve orta seviye blog yazarlarının işine yarayacağını düşündüğümüz, içerikle ilgili 10 önemli ipucunu bir araya getirdik.

1- Kimin için yazıyorsunuz?

Eğer hedef kitlenizi tanımlayamazsanız, onlarla iletişim kuramazsınız. Yazdıklarınızı okumalarını istiyorsanız hedef kitlenizin kimler olduğunu, ne sevip ne sevmediklerini, ne yiyip ne içtiklerini anlamaya çalışmak zorundasınız.

Başlangıçta hedef kitlenizle ilgili ön görüleriniz %100 başarılı tahminler olmayabilir. Hiç hedeflemediğiniz kullanıcı profillerine rastlayıp, "bunlar da kim?" dediğiniz ziyaretçilerle karşılaşacak olursanız panik olmaya gerek yok. Bu durum son derece doğal...

Hazırladığınız içerik sizin başlangıçta hedeflediğinizden farklı bir kitlenin ilgisini çekebilir. Örneğin siz grafik profesyonellerine hitap etmeyi planlarken, grafiğe meraklı ama yeni başlayan kullanıcılar sitenizi daha faydalı bulabilirler. Bu gibi durumlarda, ziyaretçilerinizi değil en başta tanımladığınız hedef kitlenizi gözden geçirmekte fayda var.

Bu arada eğer bu maddenin sorusuna "kendim için yazıyorum" yanıtını verdiyseniz, size 20 dakika kazandıralım; doğrudan 10. maddeye geçebilirsiniz :)

2- Alıntı yapın, kopyala-yapıştır asla

Özellikle yazmaya yeni başladıysanız, kısa süre sonra bunun sandığınız kadar kolay bir iş olmadığını farkedeceksiniz. İlk zamanlarda günde birkaç kez yeni yazı yayınlarken, haftada birkaç keze, oradan da ayda bir iki yazıya düşüp paniğe kapılabilirsiniz.

Bu durumda çoğu kez blog boş kalmasın, yayınlanan yazıların arasında çok uzun süre olmasın niyetiyle kolay yoldan içerik elde etmek akla gelir. Bir süre sonra kendinizi her gün başka blogların veya yayınların içeriğini kopyalarken bulabilirsiniz. Bu blogunuzun sonu anlamına gelir. Çünkü okurlarınız için bu yazıların orjinal kaynağına ulaşmak ve özgün içerikleri kaynağından takip etmek hiç de zor değil.

Diğer yandan alıntı yapmak konusunda durum çok daha farklı. Siz kendi özgün içeriğinizi üretirken, konuyla ilgili bilgilendirici veya eğlenceli alıntılar yapıp, bir de bunu yaparken kaynak gösterirseniz sadece içeriğinizi zenginleştirmekle kalmaz, okuyucularınıza aynı konuyu başka yerde bir arada bulamayacakları farklı perspektiflerden aktarma şansına ulaşırsınız.

3- Samimi ve mümkünse eğlenceli yazın

Eğer yazdığınız konu çok fazla teknik değilse, yazı dilinizi samimi ve eğlenceli hale getirmeye çalışın. Konu uygun olduğu sürece herkes her konuyu biraz daha sıcak ve eğlenceli bir halde okumaktan memnun olur.

Eğer espri yeteneğinize güveniyorsanız, yazı içine (abartmadan) ufak espriler serpiştirmeye çalışın.

Diğer yandan bunun oldukça riskli olduğunu da gözden kaçırmamak lazım. Eğer doğru dozu tutturamazsanız yazılarınız okurlar tarafından fazla "sulu" bulunabilir. Esprilerinize yakın arkadaşlarınız çok gülüyor olabilir ama sözlü esprilerdeki lezzeti yazıya aktarmak her zaman kolay değildir.

4- Konuya değer katın

Haber odaklı yayınlar için bir haberi ilk aktaran olmak yani "breaking news" hayati önem taşır ama bu tip haberler üretmek herkes için kolay, hatta mümkün olmayabilir. Profesyonel yayınların bu tarzda haberler yayınlama imkanı ve potansiyeli çok daha fazla olduğu için onlarla bu konuda yarışmak, özellikle yeni başlayan bloglar için mümkün değil.

En iyisi kendi blogunuzda aktarmaya uygun olduğuna inandığınız son dakika haberlerini kaynak göstererek, alıntı olarak kullanmak. Fakat burada ikinci maddedeki kopyala-yapıştır tuzağına düşmemek için bu habere kendi yorumunuzu ekleyerek değer katmanız en mantıklısı olacaktır.

Okurların çok büyük kısmı o haberi zaten ilk yayınlayan kaynağından okuyacaklardır. Aynı haberi sizin blogunuzda tekrar okumaları için tek geçerli sebep sizin başka yerde bulunamayacak özgün yorumunuzu eklemeniz olacaktır.

5- Uzmanlık alanınızı netleştirin

Aklınıza gelebilecek her konuya ait yatay olarak içerik üreten en az 10 farklı blog veya yayın bulabilirsiniz. Eğer uzun zamandır hayatta olan bu yayınlarla rekabet edecek potansiyeliniz yoksa, kenarda kalmamak için en iyi tercihinizi içeriği daha dar bir alanda sınırlamak olacaktır.

Örneğin size rahatlıkla şu an için teknoloji konusunda genel içeriğe sahip bir bloga daha gerek olmadığını söyleyebilirim. Eğer bir şekilde çok ciddi anlamda fark yaratamayacaksanız genel olarak teknolojiyi ele almak yerine, örneğin sadece cep telefonlarına odaklanın. Cep telefonları ile konuyu daralttınız ama bu da yeterli olmayabilir. O zaman sadece akıllı telefonlar veya sadece mobil işletim sistemleri üzerine yazın.

Ne kadar çok şeyden bahsetmeye çalışırsanız, içeriğiniz o kadar yüzeysel hale gelecek ve ciddiye alınma ihtimali de o kadar azalacaktır. Ama siz konuyu daralttıkça hem rekabetin daha az olduğu kanallarda varlığınızı sürdürebilir, hem de sınırlı kaynağınızı, vaktinizi daha rahat uzmanlaşabileceğiniz bir alana odaklayarak, okuyucularınız için daha doyurucu içerikler üretebilirsiniz.

6- Okuyucuya saygı gösterin - 1

Eğer blogunuzu önemsiyorsanız, okuyucularınızı da önemsemelisiniz. Elinizden geldiği kadar sık içerik üretmeye çalışın. Eğer haftalarca yazamıyorsanız, haftada en azından bir kez yazabilecek duruma gelmeye çalışın. Haftada en az 1 özgün içerek duruma gelene kadar blogunuzun pek ciddiye alınmayabileceğini göz önünde tutmalısınız. Ne kadar sık içerik sağlarsanız, blogunuzun o kadar değer kazanacağını unutmayın.

Hızlı başlayıp, yolda ivme kaybeden bloglar okuyucularını da kaybeder. Ve kazanılması en zor okuyucu bir kez kaybedilmiş olandır.

7- Okuyucuya saygı gösterin - 2

Okuyucunuz asla şişirme olarak nitelendirilen bir yazıyı hak etmiyor. Sakın ama sakın kolaya kaçarak, onlara kötü içerik sunmayın ve kulaktan kulağa pazarlamayı asla hafife almayın. İyi bir içeriğin ulaştığı bir kişi size 10 yeni okuyucu kazandırabilir. Diğer yandan kötü bir içerik yüzünden kaybettiğiniz okuyucuyu tekrar geri kazanmak sandığınızdan çok daha zor olabilir.

Eğer yoğun bir şekilde Twitter kullanıyorsanız burada anlatmaya çalıştığımızı daha iyi anlayacaksınız. Twitter aslında, bir tweet'den sonra bir anda takipçilerin nasıl bir anda azalabildiği gerçeğini ve kaliteli içerik üretmenin ne kadar önemli olduğunu pek çok kişiye en kolay yoldan öğretti.

8- Sinirlerinize hakim olmayı öğrenin

İnternetin bugün ulaştığı noktanın en büyük avantajlarından biri de insanların en pratik şekilde birbirleri ile etkileşime girebilme imkanı. Artık her hangi bir konuya yorum yapmak çok kolay. Her blog yazarının istediği şey, yazısına daha çok yorum yapılmasıdır.

Fakat her yorum beklediğiniz tarzda olmayabilir. Ne yazık ki internet, bazı kullanıcıların içlerindeki muhalif hisleri çok kolay bir şekilde ortaya dökmelerine de yardımcı oluyor. Yapıcı olmaktan uzak, ağır eleştiri ve hatta hakaret içeren yorumların sayısı ne yazık ki hiç de az değil.

Eğer blogunuza önem veriyor ve yakından ilgileniyorsanız, muhtemelen siz de bu tip moral bozucu yorumlarla karşılaşacaksınız. Bu tip durumlarda en sık tekrarlanan hata, bu tip yorumlara aynı tarzda yanıtlar vermektir. O yorumu yapan kişi belki konuyu ertesi gün unutacak, siz de 3 gün sonra anımsamayacaksınız bile. Ama internetin hafızası hepimizden daha keskin ve o gereksiz yoruma verdiğiniz gereksiz yanıt internette varlığını çok uzun süre koruyacak.

Bu tip durumlarda en güzeli konuyla ilgisiz, yapıcı olmaktan uzak yorumları görmezden gelmektir. Siz yanıt verdikçe o konu uzayacağı ve bir anda çığırından çıkabileceği için kendinize hakim olmayı öğrenmelisiniz. Eğer yorum gerçekten haksızsa, zaten diğer okurlar müdahale ederler. Eğer onlar da etmiyor ve hatta söz konusu yorumu destekliyorlarsa belki de yorumda bahsedilen konu, sizin geliştirmeniz gereken bir şeyleri gösteriyor olabilir.

Özetle sinirlerinize hakim olun ve yorumların hepsine kulak verirken gereksiz tartışmalardan uzak ama sizin için değerli olabilecek fikirlere yakın durmaya çalışın.

9- Hepiniz bu blog, bu blog hepiniz için

İş yaşamı, özel hayat derken bazen haftada 1 tek yazı yazmak bile zor olabilir. Neyse ki bu işi tek başınıza yapmak zorunda değilsiniz. Son zamanlarda Türkiye'de çok yazarlı bloglar da ciddi bir artış var. Bu moda olduğu için değil, aynı konuda fikirlerini paylaşmak isteyen insanların bir araya gelmesinin ortaya daha güçlü bir blog ortaya çıkartabildiğinin fark edilmesinden kaynaklanıyor. Çok yazarlı bloglarda hem daha zengin bir içerik elde etmek, hem de benzer konuları farklı bakış açılarıyla aktarabilmek açısından önem taşıyorlar.

Eğer blog konunuz sizin özel ilgi alanınızsa, muhtemelen çevrenizde aynı konuya ilgi duyan başkaları da vardır. Onların da bloga katkıda bulunmasını sağlayabilirseniz, ortaya okurlar için takip etmesi daha keyifli ve daha bilgilendirici bir yayın çıkacaktır.

Eğer imkanınız varsa veya blogunuz maddi bir değer üretiyorsa bu konuda profesyonellerden de yardım alabilirsiz. Ücretli içerik üretenlerin yazıları genellikle daha kaliteli ve profesyonel olacaktır. Blog'unuza yatırım yapma imkanınız varsa, doğru yönetim ile bu yatırımın maddi ve manevi karşılığını almanız sandığınız kadar zor değil.

10- Yazarken Eğlenin

İster sadece kendiniz için yazın, isterseniz büyük hedefleri olan sektörel olarak söz sahibi olmasını hedeflediğiniz bir bloga sahip olun; yazarken eğlenmek zorundasınız. Eğer yazarken eğlenmiyorsanız belki de yapmanız gereken şey bir blog yazmak/yürütmek değildir.

Eğer çok şanslı değilseniz özellikle başlangıçta ve büyük ihtimalle uzun süre bu işten çok ciddi bir gelir elde edemeyeceksiniz. O seviyeye ulaşacağınızın da garantisi yok. Ama kesinlikle denemeye değer ve denerken size devam etme gücü verecek tek şey yaptığınız işten keyif alıyor olmanız.

]]>
Thu, 04 Nov 2021 01:20:12 +0300 meczupbiryazar
Perdenin Ardındakiler & Kalbinde Birileri Var https://edebiyatblog.com/perdenin-ardindakiler-kalbinde-birileri-var https://edebiyatblog.com/perdenin-ardindakiler-kalbinde-birileri-var Tue, 26 Oct 2021 00:09:25 +0300 meczupbiryazar YABANCI https://edebiyatblog.com/yabanci https://edebiyatblog.com/yabanci Bugün burada değilim. Bulunduğum yer çok ama çok yabancı. Bedenim burada ama ruhum... Onun nerede olduğunu en iyi sen biliyorsun zaten. Kalbim bu hasarı artık kaldıramıyor. Senin kollarını özlüyorum. Kokunu, bakışlarını...

Keşke çıkıp gelsen şu kasvet dolu toprağın altından.

Korkma ben sana üzerindeki böcekler, kurtcuklarla bile sımsıkı sarılırım. 

Sen çok şanslısın, beni görebiliyorsun. Ben de seni görmek istiyorum...

Lütfen Tanrım, son bir kez onu görmeme izin ver.

Ölmediğini biliyorum.

]]>
Wed, 13 Oct 2021 21:29:47 +0300 meczupbiryazar
KÂBUS https://edebiyatblog.com/kabus https://edebiyatblog.com/kabus 'bir kabusa uyanmaktansa bin kabusla uyanmayı yeğlerim. fakat hayat tercihlerimle pek ilgilenmiyor tabi. kabus. benim evim benim çatım beni aç açıkta bırakmayanım. 

beni keşke açıkta bıraksa çünkü sokaklar sokaklarda kediler parlak gözlü kediler ve topuk tıkırtısı. sokakta gece gündüz tılsım. bitmeyen ışıltı. 

fakat benim boynumda cevșen yerine bir keder. volta atıyorum evin içinde. 

zarifoğlundan mülhemle; kuşlar da kederle uçuyor ömrümde diyorum. keder ekmeğim suyum. keder beni doğuran ana. benim yavrum. keder benim balkonsuz penceresiz hücrem. keder benim uzayan kısalan gölgem eriyen büyüyen gövdem. ben kederden olma kederden doğma. uyuyunca değil ölünce hiç. nasıl geçer Allahım bu keder.

dün gece. kendimi ellerim göğsümde. kaburgalarımı sayarken buldum. bir yerde bir eksik bir firar bir sorun var dedim. olmalı. yoksa bu kadar kemik bir yumrucuk kalbi nasıl korumasın. fakat hepsi olması gereken yerde duruyor öylece. tam yirmi dört tane. buna rağmen.

kalbim bir karahindiba. yelsiz nefessiz hiçbir kuvvete ihtiyaç duymadan. dağılmak hüneri. kalbim bir volkanik dağ. kalbim annesiz çocuk çocuksuz anne. kalbim. dalından olmadan düşen meyve. kalbim benim devrik cümlem. eksik bir adres. kalbim bileksiz künye. 

çok uykum var Allahım lütfen hemen söyle. 

bitmeyen kabus dinmeyen keder ve ölmeyen kalbimle.

bu gidiş nereye? '

]]>
Tue, 13 Jul 2021 21:59:32 +0300 meczupbiryazar
Modern Sanat https://edebiyatblog.com/modern-sanat https://edebiyatblog.com/modern-sanat Sanatta modernizmin temelleri, ressamların dünyayı gördükleri gibi temsil etmeyi bırakmalarıyla atılmıştır. Temsil, temel sorun haline gelmiş; sanat kendi kendisini konu haline getirmeye başlamıştır. Sanat eleştirmeni Clement Greenberg de 1960'ta yazdığı "Modernist resim" adlı makalesinde modernizmin özünün, disiplinlerin kendilerine has yöntemlerini, disiplinin kendisini eleştirmek için kullanmak olduğunu; bundaki amacın da o disiplini geliştirmek ve önemini artırmak olduğunu söyler. Örneğin, ilk modernist filozof olarak kabul edilen Immanuel Kant, felsefeyi daha fazla bilgi edinmek için değil, bilginin nasıl mümkün olduğunu sorgulamak için kullanmıştır. Greenberg'e göre, Kant'ın sanattaki karşılığı, ilk Modernist ressam, Manet'dir. Manet ve empresyonistler, üzerine resim yaptıkları yüzeyde boya, tuval vb. malzemelerin özelliklerini ve geçtikleri süreçleri saklamamış, aksine öne çıkarmışlar; sonrasında Cezanne eserlerini tuvalin dikdörtgen şeklini gözönüne alarak tasarlamıştır. Böylece doğadaki görüntülerin taklidi yavaş yavaş bırakılmış, temsil ikinci plana atılmıştır. Modern resimde bu şekilde gelinen en son nokta, bir heykel akımı olarak başlayan Minimalizmin etkisiyle yapılan, insan elinin izlerini tümden kaldırarak dümdüz tek renge boyanan, böylelikle içerikten arındırılmaları amaçlanan tuvallerdir.

]]>
Mon, 07 Jun 2021 17:44:57 +0300 meczupbiryazar
AİLE https://edebiyatblog.com/aile https://edebiyatblog.com/aile  Toplumun en küçük yapı taşı olarak bilinse de bireyin birey olabilmesindeki en büyük etkenlerdendir aile. Savunmasız bı bebekken onu güvende hissettiren de, düştüğünde kaldırıp yaralarını saranda, her derdinde düşünmeden yanına koşanda onlardır sonuçta.

 Nasıl ki geleceğimize yön veren geçmişimizse bizlerin geçmişine de yön veren aile yaşantımızdır. Bu yüzden dolaylı yoldan da olsa geleceğimize yön veren onlar olacaktır. Ailemizden duyduklarımızdan çok gördüklerimiz, öğrettiklerinden çok gözlemlediklerimiz bizim zihnimizde yer ederken kendi hayatımızı kurduğumuzda ise onlardan kendimizce pay çıkardıklarımız ile yolumuza devam edeceğiz. Uzmanların araştırmalarına göre en büyük psikolojik rahatsızlıkların sebebi çocuklukta yaşanan ailevi problemler olarak belirlenmiştir. Çünkü ne o zaman öğrendiklerimizi ne de gördüklerimizi zihnimizden kolay kolay söküp atamayız. Bu yüzden iyi birer ebeveyn olarak, önce kendi çocuklarımızı sonra da onların çocuklarının güzel bir yaşam sürmesine yardımcı olabiliriz.

  Maddenin yapı taşı atom olduğu gibi toplumun yapı taşı da ailedir. Eski zamanlardan günümüze, tüm dinlerde ve toplumlarda aile kurumu kutsal sayılmış ve önem verilmiştir. Bizler de ailelerimize hak ettikleri değeri verelim ve onlara bırakmamak üzere sımsıkı sarılalım. Çünkü ‘Sevginin En Güçlü Hali Ailedir.’ ~

]]>
Tue, 25 May 2021 16:32:36 +0300 meczupbiryazar