EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & melankolikbalik https://edebiyatblog.com/rss/author/melankolikbalik EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & melankolikbalik tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. Eski Sandıkta Eski Bir Çivi https://edebiyatblog.com/eski-sandikta-eski-bir-civi https://edebiyatblog.com/eski-sandikta-eski-bir-civi Omuzlarında duran ince boynunla yabancısın,

Dudaklarından, huyuna eş yollar açılıyor yüzünde.

Biraz hüzünlensen gözlerin büzülüyor,

Bunu da sevdim.

Saçlarını da hep ben kestim,

Her teli doğuştan bıçağı elinde.

Saçlarını alnına tel tel düşsün diye kestim, kısacık.

Seninle benim aramda ne varsa kısacık bir yol olmalı, dedim.

Duraksız, zeminsiz.

kimsesiz serçe gibi, küskün saçların,

dimdik, rüzgarlı, karışmış kirpiklerin.

İleriye ittirsen, biraz limon sürsen- milim kımıldamazlar.

Huysuz, inadım inat kaşların var bir de.

Sanki bütün bunlar yeterince yangın değilmiş gibi. bir de onlar var.

Benim her teline sanki dünyanın sonu gibi tutunduğum toplasan çeyrek metrekare yüzün,

Sen de kızarsın bana, saçların da.

Durduk yere kızarsın- 

Elin havada günlerce asılı kalır, 

yeri değişmeyen bir bulut gibi gözüme batarsın.

asılı bir bulut gibi kıpırtısız-

Dün gece kendi ıslak gözlerimle gördüm-

Zift gibi bir çukur, dipsiz, pırıl pırıl.

Düşsem çıkamam, çıksam ayakta duramam.

Bu çukuru annemde de görmüştüm, aynı çukurdu, tanıdım.

kapkara.

gergin ayak izlerim evin her yerinde.

leke leke.

İnatlaşmadığım köşe yok.

ilkel bir çığlık gibi darılıyorum sana.

bazen çoğaldım,

İki üç ses oldum kendi içimde.

gündüze yakışmadığım için,gece kalkıp oturdum.

içim şişti,

başkası dediğin saçını sen de kessen bir kara kutu.

göçer gibi yattım yataktaki boşluğunun üzerine,

eski sandıkta eski bir çiviye döndüm.

]]>
Thu, 26 May 2022 18:29:35 +0300 melankolikbalik
ellerimi takip etmek zorundayım https://edebiyatblog.com/ellerimi-takip-etmek-zorundayim https://edebiyatblog.com/ellerimi-takip-etmek-zorundayim

Her şey başlar ve biter diye teselli ettim kendimi. Herkes kendini böyle teselli eder, yoksa dünyanın ağırlığı hep ayağımıza dolanır. Dünya ayağımıza dolansın istemeyiz çünkü acıyı kökten bitirecek güçte değiliz. İnsanın güçsüzlüğü güçlülükle karıştırılıyor. Buna eminim. Güçsüz olduğumuz için devam ediyoruz, her şeyin daha iyi olacağına inanıyoruz. Acınası varlıklarız.

Güçlü değiliz işte, korkağız!

Bir acı avucumda onu bir vitrine yerleştirmeye çalışıyorum. Tozlu bir vitrine, bir daha hiç kullanmayacağımı düşündüğüm bir vitrine. İnsan mutluyken her şeye arkasını dönebiliyor, mutsuzken de eskiye dönerken biraz utangaçlaşıyor. 

Bu yolları nasıl bir cesaretle geçtim, ne olacak sandım?

Bu geceyi geçireceğim, hazırlandım. Bir şişe şarabım, beni idare edecek kadar sigaram ve başını okşayıp hala nefes aldığını hissedebildiğim dört ayaklı dostlarım var odada. Bu evi hayvanlarla doldurdum, çünkü içimde olan boşluk insanla dolacak kadar soyut değil. Bu evi hayvanlarla doldurdum, çünkü sessizlik içimde bir yeri acıtıyor. Aynı acıyan yerim insanları görünce de acıyor.

Kendimi nasıl oyalayacağım, bunca akıp giden güne nasıl dayanacağım?

Ellerime bakıyorum, her şeyi yapmayı biliyor ellerim. Kapıyı açmayı, kahve yapmayı, kadeh doldurmayı. Bu ellerle biraz daha göze batmayabilirim. Ellerim her şeyi yapmayı biliyor, insan ellerine özenir mi? Ellerim bana bir şeyler öğretsin istiyorum.

İçime bir şeyler kazıyorum.

 Bazı kelimeleri tekrar ediyorum.

 'Anne, iş, kira,kedilerim,köpeğim.'

 Beni ayakta tutacak kelimeleri tekrar ediyorum. Ellerimi takip etmek zorundayım

]]>
Sat, 07 May 2022 17:35:52 +0300 melankolikbalik
ki ben dikenim https://edebiyatblog.com/ki-ben-dikenim https://edebiyatblog.com/ki-ben-dikenim bir sokakta mahsur kalmışım gibi yollarda gezinip duruyorum,

göğümü yitirdim sonra da sabahlara olan inancımı.

bir umut arıyordum, daha çok olmadı.

hemencecik bırakılmaz bir sevinçle uyanmak - biliyorsun-

ben de güneşi görünce sevindim

bir kedi köpekle yan yana uslu uslu oturunca

inancımı büyüttüm, 

çocuk gibi sevdim dünyaya tutunmayı.

şimdi sırtımda benden ağır, dilimi sızlatan bir yük.

tahammülsüzlüğüm, uyumsuzluğum ve şaşırmayı bırakışım.

öyle kabus gibi, içli, var gibi ve lanetli biçimde tanıdık.

bu ağırlığı dünden taşıdım, bir hayat öncesinin ağrısı.

yine de aferin bana! buraya kadar dayandım.

ne olacaktı- ne sandım şimdi pek hatırlamıyorum.

şimşek gibi bir bıkkınlıkla hayatımı uyukluyorum.

nasıl arkama dönüp baktığım biten hayatımı reddedeyim?

yeryüzü tabanımın altında karıncalanıyor.

en çok kanatanı görüyorum ve önümde Nilgün'ün yazgısını.

önümden geçen durup bakmıyor,

ne zamandır erteliyorum bitirip gitmeyi,

ne zamandır erteliyorum vazgeçişimi.

ne zamandır sevmek istiyorum bu günleri 

ve bunca yıldır yapamıyorum.

nasıl arkamı dönüp gideyim?

tam iyileştiğim yerden

dağılıyorum, kumdan var olmuşum gibi.

toparlanıyorum biri beni ellerinde şekillendiriyor sanki.

nefesim nasıl bir başkasına / sokaktan geçene bile böyle muhtaç.

insanın varlığı hep başkası dokunduğunda mı beliriverir?

hayır, sadece ben böyleyim.

ben böyle tek, bir diken gibi.

bir ters, bir düz, bir ters, bir düz

sonsuz bir bekleyişin bir yere varmayacağını kaç kere öğreneceğim?

ah benim bu sevmelerim,

bir çiçeği seviyorum çok çok seviyorum

ve büyütmek benim haddime değil.

seni, dünyayı, yaşamı da böyle seviyorum,

bir çiçeği sever gibi.

ki ben dikenim.

ben dikenim ve dünden taşıdığım içimin ağrısı.

]]>
Fri, 06 May 2022 20:32:08 +0300 melankolikbalik
bir kamçı sesiyle https://edebiyatblog.com/bir-kamci-sesiyle https://edebiyatblog.com/bir-kamci-sesiyle bir hınç dünyaya getirdi beni,

tanımadığım bir mahalleden, sorumlusu olmadığım bir nefretten doğdum.

kimse birbirine düşmanı göstermezmiş

birbirine dimdik bakan mahalle kapıları-

tek kelime etmeden yanan sobalar.

ortada akıp giden yoksulluğun bıkkınlığı.

baştan beri yenik düşmek ne demek? 

bir sevgiyi sorsalar hiçbir şeye benzetemezdim.

yine de bir parkın bahçesinde kuşlara yem veren teyze bile anlardı,

bir çocuk bazen babası annesini sevsin ister.

dedikleri düşman dağılmış, büyüdüm ve onlardan duydum.

bu yolları yürümelisin dediler.

ben de yürüdüm.

kimsenin duymadığı bir kamçı sesiyle,

hep acılı, sarsak, bihaber-

bir kan bağrımda-öyle.

insan o kapkaranlık eve bile yalpalaya yalpalaya dönmek istiyor,

dünyaya kendimi bir derin nefesle atan bendim.

aptaldım, 

en kötüyü evin içinde sanacak kadar kin dolu.

incinmeyi dört duvar arasında birbirimizin gözlerinin içine baka baka öğrenmedik mi?

burada babam annemi değil, kimse kimseyi elinin ucuyla sevmiyor.

bunu nasıl kural addedersiniz ?

- her şey kendi içinde korkunç şekilde hizalı-

güneş batıyor, bu eşsiz mucize.

güneş batıyor, kimse bakmıyor.

benim aramaktan başka derdim yok,

bu açıdan hiçbirinize de eş sayılmam.

ne çocuk oldum, ne de istenen,

ev denince de bir kaçma isteği kaplıyor bağrımı.

kinden doğsam ne olur ya da unutulan bir aşktan?

başkasınındı, soğuktu, yine de kendi halindeydi her şey.

eğer yeniden bir hınçtan bile doğsam,

evimizi güneşin doğduğu yere ellerimle taşırdım.

kanımı kusardım, toprağımı temizlerdim,

dışarıdakiler öyle kalsınlar , biz böyle kendi mutsuzluğumuzda.

]]>
Thu, 05 May 2022 13:34:03 +0300 melankolikbalik
kötü rüyalar saati https://edebiyatblog.com/kotu-ruyalar-saati https://edebiyatblog.com/kotu-ruyalar-saati Olmuyor, özür dilerim,olmuyor işte. Yapamıyorum ben, bilmiyorum, anlamıyorum, anlamlandıramıyorum, nasıl yapabilirim, yapamam, zaten kimseye de 'ben yapabilirim' dememiştim, demiştim. Böyle bir söz vermiştim, hatırlıyorum. Önce kendime söz vermiştim, sonra da o'na. Neye dayanarak söz vermiştim, bilmiyorum.

Öyle bir bardak su verir gibi söz mü verilir? Ben vermiştim. Ben bütün zor şeyleri bir bardak suyu kana kana içer gibi kolaylıkla yaparım zaten. Bu nasıl korkunç! Biliyorum da, ne yapayım elimde değil. İnsanlar benim yanımda kalsın diye mi her sözü böyle kolayca veriyorum? Peki sonrası. O an her şey farklı, o an her şey farklı.

Dinleyin.

O an , vaat ederken ve her şeyi düşünürken içimde bir kahramanın yüce gücü oluyor. Hem de ne güç. Sanki bir dağı küçücük avuçlarımla yerinden edebilirim. Ama edemem.

Bir saat bulmuyor kendime gelmem. Sözü veriyorum, bir sürü gelecek planını karşımdakinin kucağına döküyorum ve bir anda elim ve avucum küçücüğe dönüyor.

Dünya'da bir anda yeniden olmam gerektiği gibi küçücük bir nokta oluyorum.

Benden iğrenmekte haklıyım, o'da haklı. Çünkü ben bir pencere açtım, güzel bir dünya varmış gibi davrandım kendime ve o'na. Sonra dedim ki 'bıçağım elimde'. 

Bak! Ben bir katilim, başka da dünya yok! Sana açtığım pencereler çoktan zifir gibi gölgelikle sımsıkı kapalı. Ama ben ne demiştim, ne dersen haklısın. 

Benim için bin kat daha zor. Hadi kendini benim yerime koy. Çürük kokan benim, sen arkanı döner gidersin. Ben bunun içinde hapisim.

İnsan olmak ne büyük mantıksızlık, gerçekten. Belki bundan evrenselmiş gibi bahsetsem, beni anlarsın. Küçük küçük planlar işte, sevmediğin böcekler gibi, mide bulandırıcı. 

Ama ben kendi yanımda kalmak zorundayım, başka çarem yok. Ne yapayım , kendimi şirin göstermek zorundayım.

Uyumalıyım, ama tam kötü rüyalar saati.

]]>
Wed, 04 May 2022 19:39:48 +0300 melankolikbalik