EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Neslihan Acar https://edebiyatblog.com/rss/author/neslihan-acar EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Neslihan Acar tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. Umut Yorgunu https://edebiyatblog.com/umut-yorgunu https://edebiyatblog.com/umut-yorgunu

Ben ayağına gelen fırsatları tepmede bir dünya markasıyım. Hiç şaşırmayın gerçekten öyleyim. Birkaç ay önce tam da istediğim teklifi aldım, kabul de ettim ama işe koyuldun mu derseniz maalesef hayır. Niye mi böyleyim? Çünkü umduğumu bulamamaktan yoruldum sanırım. Benim hayatımı siz yaşasaydınız belki benimle hemfikir olurdunuz, belki de bir çıkış yolu arardınız.

Sıkmadan kısa bir özet geçeyim, üniversite hatta yüksek lisans bitirdim. İki yabancı dilim var ve bunlara rağmen yıllardır işsizim. Üç yılımı bir çağrı merkezinde heba ettikten sonra gönlüme göre bir iş bulmak kısmet olmadı. Farklı bir pozisyonsda çalışayım diye ilgimi çeken ve bana uygun olabilecek ilanlara başvurup durdum ama sonuç alamadım. Benim başvurmadığım ve bana gelen teklifler de artık yapmak istemediğim müşteri temsilciliği ile ilgiliydi. Tek suçum bu mesleği artık yapmak istememek mi? Başka bir iş yapamaz mıyım yani? Bu insan kaynakları uzmanları da ne kadar dar görüşlü böyle?

Neyse, artık tanımadığım numaraları bile açmıyorum. “Acaba gene hangi şirketin müşteri temsilciliği için arıyorlar?” diye düşünüp umursamıyorum. Derken bir gün, sosyal medyada gezinirken bir yazı evinin sosyal medya hesabını takibe aldım. Sıkı durun, aldığım teklif tam da bununla ilgili. Orada çeşitli nesneler üzerinden yorumlarda ufak kurgular yapmamız isteniyordu, ben de yapmaya karar verdim. Yazmak neticede hep yapmayı istediğim ve ara sıra nükseden bir istek olarak kalmıştır hayatımda. Bir edebiyat blogunun editörünün dikkatini de yaptığım bu kurgu yorumları sayesinde en sonunda çektim. Hatta o gün kurban bayramıydı, bu teklifle bayram coşkum perçinlendi. Peki ama ben ne yaptım?

Aradan aylar geçti ve ben oturup tek bir kelime bile yazmadım. Korkularımın esiri oldum ne yazık ki, bir taraftan bahaneler üretmeden de duramıyordum. “Evin işleri bitsin, egzersizlerimi tamamlayayım, açıköğretim derslerime çalışayım, elimin altında kağıt kaleme yazacağım müsveddelerim olsun öyle yazayım…” diye düşüne düşüne vaktimi geçirdim. Hem ya yazdıklarım beğenilmezse? Ancak bu sorunun cevabını yazmaya başlamadan bilebilir miydim? Tabii ki hayır. Bütün bunlara rağmen bir desteğe ihtiyacım vardı, geçmişteki başarılarımdan güç almak istedim; yeterli olmadı. Lisedeki İngilizce öğretmenimle sohbet ederken konuyu açtım, “Senin neyin eksikmiş, gayet güzel yazarsın.” dedi. Biraz daha boş durdum, yeni yılın yaklaşmasını bahane edip hiçbir şey yapmadım. Yazmak için özel davetiye falan mı bekliyordum acaba? Sonra, bir gün bütün mazeretleri bir kenara bıraktım ve aldım kağıdı kalemi önüme. Zihnimden geçenleri kalemimle bir güzel döktüm kağıda. En sonunda bloğun internet sitesinde paylaşımlarımı yapmaya başladım. Kendime bir söz verdim; düzenli bir şekilde yazmaya devam edeceğim. Tembelliğin lüzumu yok, kimse başladığı işin ilk gününde başarı abidesi olamaz. Ayrıca kaderimiz, çabalarımız doğrultusunda şekillenmez mi?

Bu arada tanışalım, ben Papatya. Daha anlatacak çok hikayem var, umarım siz de okumaya hazırsınızdır.

]]>
Wed, 26 Jan 2022 15:19:56 +0300 Neslihan Acar
ÇOCUKLUK https://edebiyatblog.com/cocukluk https://edebiyatblog.com/cocukluk İstisnai durumlar dışında, çoğu kişinin yüzlerinde gülümsemeyle anımsadığı yıllardır çocukluk çağı. "Ben çocukken..." diye başlayan cümleleri önce büyüklerimiz, sonra da geçen yılların etkisiyle bizler de kurmaya başlarız. Geçmişe duyulan özlem dilimize böylece yansır.

Çocukluk dönemini bizim için bu kadar özel kılan neydi? Bu soruya tek ve genel geçer bir yanıt vermek zor, çünkü herkesin cevabı kendine özel. Ancak bana sorarsanız, çocukken dünyayı masum gözlerle gördüğümüz, yaşanmış olumsuz tecrübelerle yıpranmamış tertemiz hislerle keşfetmeye çalıştığımız için güzeldi o yıllar. Halbuki o zamanlarda da eskiden her şeyin daha iyi olduğunu söyleyen büyüklerimiz vardı; bizler ise henüz bakıma muhtaç konumda olmanın, yetişkin olmadığımız için henüz yüklenmediğimiz sorumlulukların altında ezilmediğimiz için mutluyduk. Bugün de benzer durumları etrafımızda gözlemleyebiliriz; sanırım bu döngü insanlık var olduğu sürece devam edecek. 

Maalesef her çocuğun çocukluk çağını olması gerektiği gibi yaşayamadığı da bir gerçek. İçlerinde talihsiz olaylar yaşayanlar, yaşlarından büyük sorumlulukları üstlenmek zorunda kalarak büyüyenler de var. Belki büyüdüklerinde eskiye göre daha iyi hayat şartlarına kavuşabilmişlerse geçmişleriyle barışıp bugünün mutlu ve güçlü yetişkinleri olabilirler. Fakat ya tam tersi olduysa? İşte o zaman pek de umutlu olamıyorum. 

Çocukluk herkes için kritik bir dönem; bunun nedeni de dünyayı algılamaya başlayış biçimimizin bu evrede gelişmesi. Yarınlarımızın umutlu olabilmesi için çocuklarımıza özen göstermeliyiz. Unutmayalım ki onlar geleceğimizin büyükleri olacaklar. "Eskiden insanlar ne kadar iyiydi, dünya daha yaşanılır bir yerdi..." gibi cümleleri geçmişte bırakmanın yolu çocuklarımıza verdiğimiz değerden geçiyor. Hepimizin dünyaya bir gün bu farkındalıkla yaklaşacağını ümit ediyorum. 

]]>
Tue, 18 Jan 2022 17:59:23 +0300 Neslihan Acar
ZAMANDA YOLCULUK https://edebiyatblog.com/zamanda-yolculuk https://edebiyatblog.com/zamanda-yolculuk Geçmişe duyduğumuz özlem, yaptığımız hataları, verdiğimiz yanlış kararları telafi etme isteği, kaybettiğimiz değerli kişileri, şeyleri ve anları tekrar yakalamak ne büyük bir şans olurdu. Zamanda yolculuk fikri böyle anlarda zihnimizi yoklar; hatta ara sıra gelecekte neler olacağına dair duyduğumuz merak üzerine zamanda yolculuk yapabilmeyi isteriz. 

Bilim insanlarının zamanda yolculuk yapmayı sağlayacak teknolojiler ve çeşitli cihazlar üzerine çalışmaları var ve halen bunu gerçekleştirmek için çabalıyorlar. Ancak henüz bunu başarabilmiş değiller. 

Zamanda yolculuk şimdilik fiziksel anlamda olanaksız görünse de aslında bizler farkında olmadan zihinsel biçimde geçmişe gidebiliyoruz. Nasıl mı? Radyoda karşımıza çıkan eski bir şarkı, fotoğraf albümlerimizde saklı duran eski fotoğraflarımız, büyüklerimizden kalma eşyalar ve sayabileceğim daha niceleri... Tüm bu saydıklarım sayesinde aklımıza doluşan anılarla zihnen geçmişe yolculuk yapıyoruz. Bazen mutlu, bazen de hüzünlü anılarımızı tekrar anımsıyoruz. Günlük rutinlerimizin arasında bile gerçekleştirebileceğimiz bir eylem bizim için. 

Gelecek ise kimi zaman umut verici, kimi zaman da ürkütücü görünüyor. Çünkü yıllar geçtikçe hayatta hem olumlu hem de olumsuz gelişmelere şahit olabiliyoruz. Kim bilir, belki bir gün fiziksel anlamda zamanda yolculuk bizim için mümkün hale gelecek. Bize düşen ise hayattan keyif alabilmek için anı yaşamak bana kalırsa; böylece hem geçmişe dönüp baktığımızda güzel hatırlanacak anlar biriktireceğiz hem de gelecekte karşımıza çıkabilecek olumlu ihtimallerin kapısını aralayabileceğiz. 

Hepimize geçmişi gülümseyerek hatırlatacak, gelecekte yolumuzu aydınlatacak anlarla dolu bir hayat diliyorum. 

]]>
Sat, 15 Jan 2022 18:46:44 +0300 Neslihan Acar