EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & perihan Dosgül https://edebiyatblog.com/rss/author/perihanmiran65hotmailcom EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & perihan Dosgül tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. BENLİĞİMİN KAOSU https://edebiyatblog.com/benligimin-kaosu https://edebiyatblog.com/benligimin-kaosu

BENLİĞİMİN KAOSU

Bir bilinmezlik sinmiş arzularıma

İlmek ilmek dirhem dirhem bağlandı benliğime

Bir an, bir gün değil, yılların birikimi

Rüzgarın sıcaklığı fırtınanın kaosu kamçıladı özümü

İliklerime işleyen pus...

Tut desem, uzatsam ellerimi

Açsam yüreğimi güvenle...

Her yanım bilinmezlik zemherisinde

Kaskatı kalp, ürkek zırhlı zindanlarda

Kendimden kendime kaçış, hüsranla iştigal

Kurtulma arzusu avuçlarımda

Bırakırsam gitmeye mecalsizim

Tuttuğum yok olmaya, mecalsiz varlığım

Kafamda gizlerden sorular

Ve ben halen yaralanmaya korkak...

Kaldı mı elimde sağlam tarafı benliğin

Bu korku neyin korkusu? içine sirayet eden

Ve benliğini yanlızlık zindanına mahkum eden  

Bir bilsem ah bir bilsem

Ve söküp atsam benliğimin derinlerinden

Kaçıp gitsem kendimden kendime

Kırsam prangamı  zincirimi bitirsem tutsaklığı...

]]>
Tue, 05 Jul 2022 21:22:20 +0300 perihan Dosgül
ŞEBNEM GÖKTÜRK VE LAVANTA BAHÇESİNİN KISA ÖYKÜSÜ https://edebiyatblog.com/sebnem-gokturk-ve-lavanta-bahcesinin-kisa-oykusu https://edebiyatblog.com/sebnem-gokturk-ve-lavanta-bahcesinin-kisa-oykusu

            YALOVA LAVANTA TARLASI

             

              Şebnem GÖKTÜRK çiçeği burnunda emekli mali müşavir, Ormanın göğsündeki arazisini hobi bahçesi  yapmaya karar vermiş; Yalova'nın çiçek diyarı olmasına rağmen, lavanta gibi önemli bir bitkinin yetiştirilmediğini fark edincede, önce 3dönüm daha sonrada 20  dönüme dönüştürdüğü hobi bahçesini lavanta tarlası olarak düzenlemiştir. Lavantayla ilgili üretimin hasatın yanısırada lavanta yağı, lavanta kesesi, lavanta çayı, lavanta buketi, çekmecelik lavanta üretimide yaparak bu konudaki eksikliğide gidermiştir. Lavanta Tarlasında sünnet düğünü, özel günlere dair resimler çekilmek üzere çok yönlü tasarım köşeler düzenlenmiş, lavanta tarlasını ziyarete gelen misafirler çay ve kahvelerini lavanta kokuları eşliğinde yudumlarken, hazırlanan sanatsal köşelerde resimler çekinip hatıralarında kalıcı yerlerini hafızalarındaysa sonsuza kadar yer ettirecek güzellikleri görme şansı bulacaklardır.

              Lavanta tarlaları kadın eliyle güzelleşmiş ve ziyaretçilerinin hizmetine sunulmuştur.

               Herkes gelip doğada meşelerin altında keyifli bir gün geçirebilir fotoğraf çekmek yada çektirmek dışında kitap okuyabilir doğayı dinleyebilir.

#lavantakokusueşliğinde #lavantayalova#lavanta#lavander#lavantatarlası#lavantabuketi#lavantahasadı #lavantafotoğrafplatosu #fotoğrafplatosuyalova #fotoğrafplatosu
https://www.instagram.com/p/CeYR32qLn2r/?igshid=MDJmNzVkMjY=

]]>
Sat, 02 Jul 2022 23:59:28 +0300 perihan Dosgül
GERÇEK https://edebiyatblog.com/gercek-2806 https://edebiyatblog.com/gercek-2806

GERÇEK

Gayeler pervasız, ümitler şaşkın

Şiirler üzgün

Bedenler yorgun, bedelsiz ağır akşak,

Geçit vermez mabedin gizleri.

Ele avuca sığmaz hüzmeler,

Hüzmelerin derinliğinde fırtına.

Atlarla koşan miferli yedi uyuyan;

Mabedin derinliğinde varolan gerçeklik.

İçimde bitmeyen maneviyatım. 

Saklı gerçekler ve fırtanının gizemi,

Uğuldayan rüzgarın sesleri eşliğinde.

Tozu dumanı arkada bıraktığı enkazı

Gayesiz mızrakların orta yerinde

Çığırtkanlıktan kaçan gerçekler .

Oysaki denizin şefaf saydamlığında,

Kum gibi aydınlık var gör.

Martının çığlığındaki çatlak,

Akortsuz çığlık kadar gerçek..

]]>
Tue, 07 Jun 2022 09:29:43 +0300 perihan Dosgül
GÜVEN DUYMAK https://edebiyatblog.com/guven-duymak https://edebiyatblog.com/guven-duymak              

              GÜVEN DUYMAN

             İnsanlar doğduğunda güven duygusuyla mı, İç güdüsüyle mi, dünyaya gelir? En azından, annesinin göğsünde süt emzirirken,  güven hisseden bebek masumiyetinde, güven duyabildiğimiz kaç insan var hayatımızda. Çığlıklarımıza ses olacak, koşulsuz kucak açacak, gözlerimizdeki sessiz acıyı duyumsayacak kadar kalbine alan, bizim aldığımız kaç insan var hayatımızda. Her güven duygusu hissettiğimz insanın; sırtını dönüp gidişiyle dibe vurduğumuz olaylar zincirini birbirine eklersek hizandan, Van'a kadar kaç kilometre yol kat ederiz kim bilir? Gel görki hiç ummadığın insanlar değilmidir? Bunlar. En yakının en candan olmasıdır belkide canını bu kadar yakan.

             Ben kendime güvenmezken, biri çıkıpta ben sana güveniyorum demeside aynı acıyı hissettirir insana. Bana hissettirdi açık söylemek gerekirse ummadığım bir yerden gelince şaşkınlık ve acı, karmaşik duygular hissetmemi sağladı. Bu dünyada hiç bir zaman güvenmediğim, güvenmiyeceğim bir insanın çünki sana güveniyorum demesi, çok can yakıcı bunu anladım. Güvenilmez bir insan kayıtsız şartsız başka bir insana güvenebiliyor, bu çok saçma değilmi? Ya...Bunu açıklamak ağır bir sorumluluk getiriyor, yıkıyor insanın üzerine, enkazın altında bırakıyor. Hayır ben böyle bir sorumluluğu alamam imkansız, istemiyorum , üstelik zerre kadar güvenmediğim bir insanın bana güvenmesi, inanması belkide sevmesi. Bu haksızlık. Sırtımı dönüp gitmeme mani olamaz, buda onun oyunlarından biri olmalı. Sahteliklerle dolu yaşamında böylesi temiz duygular anca onu ayakta tutacak doneler olabilir.

            Kendinden özümseyip çıkaracağı iyiye dair kırıntılar olmayınca, kendini yaşatmanın yaşamını sürüngen formunda sürdürmenin yollarından biride böyle davranmak.Güven duyduğunu sevdiğini söyleyerek zaman kazanmak ve bu şekilde onun bedeninde,  hayatında hakkı olmadığı şekilde bir parazit gibi tutunup tüketmek. Onu  yaşamını bitirirken beslenmek, bile isteye hayatını tüketen bir varlığı kim ister.Hiç ama hiç kimse istemez....

]]>
Sun, 05 Jun 2022 10:41:36 +0300 perihan Dosgül
MUSALLA TAŞİ SESSİZLİĞİNDE https://edebiyatblog.com/musalla-tasi-sessizliginde https://edebiyatblog.com/musalla-tasi-sessizliginde MUSALLA TAŞİ SESSİZLİĞİNDE

Bir şarkı duyulur uzaktan, içten içindekilere dokunarak

Hüzün çöker içine, gözlerin nemlenir,

Sözcükler titrer dökülür dilinden.

Kalbini titreten yerden tutar,

Ve acıtır inletir kabuk tutan nefesinden.

Kendinden kendine yabancılaşirsin.

Kabullenmez inkar edersin yaptıklarını,

Nefesini tutarsan belki geçer unutursun.

Ayakların getirir o sokağın o durağına

Ömrünü avuçlarına bırakmak istersin

Hayalleri dolanır bedenine, sendelersin

Yalpalayarak ayakta durmaya çalişirsin

Hüzünler gelir  karabulut olup gözlerine

Sağınaklar süzülür gözlerinden

Geçmişini silip süpürür.

Sen halen eski sokağın o durağında...

O anda buz gibi musallla taşı sessizliğinde

ruhsuz....mecalsiz acıların avuçlarında.

]]>
Sat, 04 Jun 2022 13:17:23 +0300 perihan Dosgül
NESRİN GÜNDOĞDU İLE KISA SÖYLEŞİMİZİ DEĞERLİ EDEBİYAT BLOG OKUYUCULARIYLA PAYLAŞMAK İSTİYORUM https://edebiyatblog.com/nesrin-gundogduyla-roportaj https://edebiyatblog.com/nesrin-gundogduyla-roportaj

                   

             NESRİN GÜNDOĞDU İLE KISA BİR SÖYLEŞİ

           Nesrin GÜNDOĞDU  İyi bir anne olmanın dışında, Yoga Eğitmeni, koroda solo olarakta şarkı söyleyen, bankacı, mağazacı, öğretmen, mali müşavir, her birinde apayrı yetkinliğe sahip uğraşıları bilgi, becerisiyle başarılı olarak üstesinden geldiğini gördüm. Bütün bunları ve daha fazlasını yoga eğitmenliği sırasında tanıdığım sevgili öğretmenim Nesrin GÜNDOĞDU çok yönlü kişiliğinin yanısıra, etkili iletişimi bilgi ve becerisiyle  donanımıyla göz dolduran, çağdaş kadın statüsünün ete kemiğe bürünmüş hali diyebilirim Bir kaç yıllık tanışıklığım ve her karşIlaşmamızda canı gönülden bilgi edinip bunu paylaşması öğretmesi ve yeni başlayan kursiyerlere en başından bıkmadan usanmadan defalarca öğretmeye çalşması hayranlık uyandıran yapısıyla işte bu,eğitmen böyle olmalı dedirtiyor.

            Kısaca anlatmaya çaliştiğim Nesrin GÜNDOĞDU'yu kendi cümleleriyle  tanıyalım,   kimdir? Nelerle meşguldür?

    Her şeyden önce yaşamı kolay algılayan bir kadınım. Ya da yaşam bana hep yumuşak geçişler sundu.İştediğim şeylere ulaşma konusunda hiç endişem olmadı, belkide hırs beni tanımlayacak en son sıfat olduğu içindir. Ancak azimle çalışmak, yaşamı güzelleştirmek, hayatı zevkle, konforla yaşamak için elzemdir. Düsturum bu. Çalışırsam yapabileceğime inancım hayatı kolay kılıyor.

           Yoga ile tanışmam çocuk iken babamın yoga kitaplarından oldu. Küçükken çok garip yoga pozisyonları kardeşlerimizle yapıyorduk zaten. Yalova'da bir kaç yoga eğitmeni denedim. İstediğim şeyi bulamadım.Bazısı bana itici ve sıradan geldi. Bazısı da ticari. Halk Eğitim Merkezi'nde bir iki ay kadar yoga yapıldı. Yaklaşık 7-8 sene önceydi. Aradığım tarzdı. Hocamız Karamürsel'den geliyordu. Grup dağılınca yoga'dan kopmak istemediğim için sertifika alıp Eğitmenlik yapmaya başladım.

            Musiki Cemiyetlerinde olma nedenimde, aynı yogadaki gibi bir zevk bulmam koroda. Grupla yüksek sesle şarkı söylemenin zevkini, maçlardaki coşkuya benzetirim bazen. Ve yeni keşifler, yeni uğraşlar, yeni meziyetler katmak istemem kendime. Kendime yatırım yapmak; önce aileme, yakın çevreme ve diğer ulaşabildiğim  kişilere yararlı olabileceğimi düşündüğüm konularda destek, motivasyon  sağlamak benim yaşam misyonum bence.

           Bir de yaşamla dans edebilmeli insan. Hayat herkese zaman zaman zorluklarla geliyor malum. Çabuk adapte olak için kolay geçiş yolları vardır daima. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir diye bir söz vardır örneğin. Bir diğer önemli olan şey de kimlik kavramı. Ne görünüşün ne statünün, ne mesleğin kimliğim olmamalı. Çünkü onlar sen değilsin ve kalıcı da değiller. Sıradan herhangi bir insan gibi yaşamak, kendi değerini bildiğin gibi diğer insanların değerini bilmek, öz saygı geliştirdiğin gibi çevrendekilerede saygılı olmak önemli bana göre.

                 Bu nedenle de iyi bir anne,olmanın dışında,mali musavir,ogretmen,konfeksiyoncu,magazacı,bankacı,son olarak da yoga egitmenliği yapıyor olmamı kimliğim olarak göremiyorum ben.

                 Sevgili hocamıza söyleşisi için teşekkürlerimi sunuyorum.

        

        

]]>
Mon, 30 May 2022 08:51:56 +0300 perihan Dosgül
GEÇER https://edebiyatblog.com/GEÇER https://edebiyatblog.com/GEÇER GEÇER

Neler geçmediki; hayatımızdan

Kimsesizliğimize dokunmadan acıtmadan incitmeden 

Ve küçücük bir çocukken mutluluğumuzu

Çekip küçücük yüreğimizden lime lime

Parça pincik döve döve alanların

Sadece ve sadece yabancılar olduğu yanılgısı

Başini sağa sola sallayıp burdamıyım?

Varmıyım?  Bedenmi bana giydirilen?

Ruhsuzlaştırılan, hoyrakça koparılan gülüşümden

Uğuldayan rüzgarmı sanırsın titreten hücrelerini

Kimliğim elbise misali bedenimi sarmalayan..

Ahlarının ahengiyle,  sevinçlere bulanmış iniltilerim

Anam mı?okşayan saçmaları rüzgarmı? dağıtan...

Halen mi? Çocuksu gülüşümde sevgisizlik..

Halenmi mutluluk varmış gibi

Sakinliğin yokuşunda beklerim,

Halenmi ayın evrelerine tırmanıştan vazgeçmemem

Umutlarım ellerimde gözlerimde ve ruhumda

Binbir gece masalları hayatımda....

Geçer bunlarda gelip gelip geçer.

Geriye benden ne kalır? .Bana ne kalır?

]]>
Sat, 28 May 2022 15:48:35 +0300 perihan Dosgül
AZAT GEREK https://edebiyatblog.com/azat-gerek https://edebiyatblog.com/azat-gerek

       Nasıl nerden başlanır?

İlk kez ve yeniden başlamak istersen?

Aklında deli sorular, benliğinde çözemediğin çelişkiler var.

Bir tutam sığınak, sığınmak bir saçak altında iddiasız

Kendimden kendiliğinden parıldayan sesleniş

çözülmeye yuz tutmuş solgun renksiz

Siyah beyaz günlerin asaletindeki işiltim

içinde aidiyeten  yoksun kimliğinle kararsız iddiasız

iddiadan yoksunluğun her gitgellerinde tutuğum sen

içtiğin çay kadar basit ama o kadarda içten deminde 

Ağzında kekremsi bir tad, yaşamında can olmaktan uzak

Bölüm pörçük maneviyata tutunup

İçimdeki mabedime zikrederek sayıkladığım ahlarımla

Yaşama tutunmaya mecalsizken..... 

Rüzgarın gölgesinde ışık süzmesinden geç gel

Yoruldum yılgınlığım hep ondan 

Beklemekten; direnmekten yeni başlangıçların sancısından

Korkularımdan azat et

Yaşamak için bir tomurcuk bir tohum bir kıvılcım

Hepsi birisi yanlızca inanç debelenip duran engelleri vuran

Bir ben varım duran bekleyen seni sana azadına muhtaç

Beni benden azat gerek

]]>
Tue, 17 May 2022 16:50:09 +0300 perihan Dosgül