EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Pesimistim https://edebiyatblog.com/rss/author/pesimist EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Pesimistim tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. Hapis https://edebiyatblog.com/hapis https://edebiyatblog.com/hapis Şizofren olmak istedin mi hiç?

 Doktorumla konuştum, ona yaşadıklarımı anlattım; bana şizofreni tanısını koydu. Yaşadıklarım beynimin bir oyunuymuş. Herkes masum, tek suçlu benmişim. Cezam da uzlet bir hayatta müebbet yemekmiş...

 Ey insanoğlu! Seni özgür bırakıyorum ,suçluyu buldum . Suçlu olan da, haksız olan benmişim... İnsanoğlu, tahliye olmuştu artık; özgürdü. Evet, müebbet yemişti kalp. Ama hiç bu kadar hızlı çarpmamış, yaşamak için can atmamıştı. Hafiflemişti, belli. Bundan sonra o da özgür kalacağı günü beklemişti. Kalp kafesten çıktıktan sonra ölürdü. Özgürlük ölüm, yaşamak ise hapisti.

Ve kalem kırılmıştı...

°°°

]]>
Wed, 16 Jun 2021 07:34:25 +0300 Pesimistim
Bitmeli https://edebiyatblog.com/bitmeli https://edebiyatblog.com/bitmeli Her şey kibritçi kız masalıyla başlamıştı. Her birimiz soğuk bir yerde evsiz ve kimsesiz değilmiydik kibritçi kız gibi. Arada alevler keşfettik hayatımızda, alevlerin yakabileceğini unutup verdiği ışığa odaklandık hayat boyunca ... 

Kibritçi kız gördüklerinin gerçek olup olmadığını bilmeden sadece ufak bir umutla elinde kalan son kibritlerini de yaktığı gibi bizler de yanan alevleri hayatımızdaki cennet seçip ulaşmak için hayallerimizi, umudu ve  güvenimizi  verdik. Yaklaştıkça alevlere, koca denizin içinde yanmaya başladık ama nasıl olsa denizin içindeyiz alevleri söndürür deniz diye umutlarımız bitmedi. Ama o kocaman deniz, cehennemi söndürmeye yetemedi. Yine kaybettik. O deniz de yok oldu. Tek umudumuz gözyaşları. Gözyaşımız çoğaldıkça ateşi küle çevircek diye bekleyişimiz başladı şimdilerde...

]]>
Sat, 12 Jun 2021 17:05:05 +0300 Pesimistim
BEN https://edebiyatblog.com/ben https://edebiyatblog.com/ben Küçük ama bir o kadar da büyük, mutlu bir o kadar da mutsuz bir hayattı ki benimkisi. Gün geçtikçe büyüdüğüm, büyüdükçe küçülen duygularımın nefessizliğiydi nefesim. Olurda bir gün biter diye başladığım bu hayata ben dışında herkesin hükmetmesi beni oldukça yok etmiş, kendi içimde kaybolmaya zorlamıştı. Anlıyamadığımda bu kaybolmuşluğun içerisinde, bbedenimi bırakmayan ufak huzur kırıntıları ve hayatımın üstüne sürülmüş bulanık hayallerim...

Gözlerime yağmuru giyderen ailemdi. Oysa ne çok isterdim bembeyaz, lekesiz giyinmeyi. Ailem ne çok korkardı lekelerden. Bilerek ya da bilmeyerek  bana giydirdikleri acı ipliği ve nefret şişlerinin oluşturduğu hayya belki de birazcık namus ya da az biraz hüzün derisinden oluşan hayat giysilerini giydirdikleri günden itibaren azrail(a.s) kahraman ilan edilmiş, kurtuluş yolu olarak ölüm seçilmişti...

]]>
Mon, 07 Jun 2021 20:27:49 +0300 Pesimistim
Ölüm Gelsin Artık https://edebiyatblog.com/olum-gelsin-artik https://edebiyatblog.com/olum-gelsin-artik Her an gecesi ve gündüzüyle ölmeyi kendime plan yapmış gibi programımdan hiç sapmadan, geriye bir ceset bırakmadan, ölümle birlik oldum ben. Bedenim ölsün diye her namaza, her oruca, her besmeleye ölümü isteyerek başladım. Ölümü istemek isyan değil de ibadetim haline gelmişti. Bana verilmiş tüm dilek ve dua hakkımı ölüme kullanıcak kadar çok istedim...  Bugün nefesimin sonuydu, bundan sonra vücudumun her bir yeri nefesizliğimle boğulmuş olucaktı. Gelinlikle değil, beyazlarla kefen sarmıştı vücudumu. Yine el üstündeydim, bir çukura atıldım soğuk buz gibi, ama evimdeymişim gibi hissettim; yabancı değildim mezara. Güneş yine yoktu gitmek için kendimi bu kadar heba ettiğim dünyada. Yine kara bulutlar vardı, şimşekler çakıyordu belkide dünya gidişime sinirlenmişti canımın daha fazla yanmasını istemişti oysaki... Üzerime toprak atıldı, her bir avuç toprak tüm sıkıntımı almış gibiydi, o kadar rahattım ki sanki kuş tüyu bir yataktaydım. Her yer karanlık olmuştu dünyadaki karanlığım gibi yine aynıydı duvarlar üstüme geliyordu çok dardı, odamın duvarları daha mı iyiydi bilemedim...

Sadece bir gece odamdaki duvarların dibine çöküp; 'artık üstüme gelmeyin, bana merhamet edin, acıyın bana' diye haykırışlarım geldi gözümün önüne. Şimdi ne olacaktı; yaşamak benden uzaktı, acı yoktu, artık kurtuldum mu, bitti mi artık ?  Vasiyet etmiştim ben ölünce kalbimi ve beynimi çıkarsınlar beynimin bedenimi terkettiği yalnızlıkta, kalbim beynimden hesap soracaktı. Beynim yine tüm bencilliğiyle "ben düşünmekten vazgeçtim, hesap veremem" deyip bu hesaptan da kaçacaktı. Kalbimde son bir güçle "dinle beni biz artık bağlı değiliz senin yaptıklarının bedelini ben ödemeyeceğim çünkü ben yaşamaktan vazgeçtim" deyip bu en başından adaletsiz başlayan yaşam oyununu bitirecek ve bu çıkışı olmayan labirente kocaman bir çıkışla son noktayı koyacaktı...

]]>
Sat, 29 May 2021 12:43:49 +0300 Pesimistim
Zaman https://edebiyatblog.com/zaman https://edebiyatblog.com/zaman  Zaman kavramını 7-8 yaşlarımda, saliselerin gözlerime yaş diye bıraktığı dakikalara saatlerce gömülüp, hıçkırıklara boğulurken aldığım nefesle öğrenmeye başladım. Akrebin tek bir hareketiyle yelkovan ve saniyeyi deliler gibi döndürdüğünü, her başlangıcımın geçmişime atılan yepyeni adımlar olduğunu öğrenmeye başladığım zaman; çıkmaz bir labirentte olduğumu anladım. Labirentin duvarlarına işlenmiş yaşantılarım ve yalnızlığım, çığlıklarımın susturduğu sessizliğim ve zifiri karanlığımla bir ömür pesimist olmaya zorlanmıştım.Günler geçtikçe rendelediğim acılarım yapışsaydı birbirine, her şey eskisi gibi olabilseydi keşke. Yorgunluğumu dile getirecek birkaç kelime bulabilsem ordan oraya savurabilseydim gönlümce, tüm yorgunluğum bu olsa sadece. Zamana yenik düşen ben değil de yaşadıklarım olsa, karşımda durcağına yanımda dursa hayat; belkide nefes aldığım  yerde boğulmazdım, pesimistliğimin içinde...

]]>
Wed, 26 May 2021 12:06:00 +0300 Pesimistim
Dokunmayın Bedenime https://edebiyatblog.com/dokunmayin-bedenime https://edebiyatblog.com/dokunmayin-bedenime Hayat , asırlardır devam eden bir korku kapanıydı... Gözyaşlarımla bir okyanus, suskunluğumla kulak zarını delen bir cehennem! Nefessizliğimden ciğerlerim şikayet eder hale gelmiş, gözlerim artık görmeyi reddetmiş, beynim ise düşünmekten vazgeçmişti.O küçücük çocuğa dokunulduğu an bedeni çoktan tüm işlevlerini kaybetmişti.O çocuk büyüdü ama yaşamıyor çünkü yaşayacak bir hayatı yok sadece yapacak işleri, hissizlikle geçecek ardı sıra günleri var. Zerre kadar dahi olsa dokunmayın o çocuklara çünkü dokunduğunuz anda ölüyorlar, büyüyor ama yaşayamıyorlar...

]]>
Sun, 23 May 2021 00:46:33 +0300 Pesimistim