EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & TarihinKızı https://edebiyatblog.com/rss/author/tarihinkizi EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & TarihinKızı tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. Mutlu Olmak İçin Yaşa https://edebiyatblog.com/mutlu-olmak-icin-yasa-494 https://edebiyatblog.com/mutlu-olmak-icin-yasa-494 Ilık, çamurlu ve zemini taşlarla dolu suyun içinde ilerliyorum. Suyun hızı ve taşların büyüklü küçüklü hali beni yorsa da sonunda güzel bir şelale göreceğim umuduyla yürüyorum. İnsanlar gelip geçiyorlar yanımdan, yukarılardan kuş cıvıltıları geliyor. Neşe doluyor içim, hayatta olmak ne güzel diye düşünüyorum.

Şelale ise benim en büyük ödülüm oluyor. Muhteşem manzarası, suyun serinliği... İliklerime kadar hissediyorum mutluluğu. Bir köşede oturup bu anın tadını çıkarmak istiyorum ve ilişiyorum bir ağacın köklerine. Yeşilliklere dokunuyorum, mis gibi kokuyorlar.

Sabah gelen mektup geliyor sonra aklıma.

 “Mutlu olmak için yaşa."

]]>
Tue, 24 Aug 2021 09:37:36 +0300 TarihinKızı
Mutlu Olmak İçin Yaşa https://edebiyatblog.com/mutlu-olmak-icin-yasa https://edebiyatblog.com/mutlu-olmak-icin-yasa Ilık, çamurlu ve zemini taşlarla dolu suyun içinde ilerliyorum. Suyun hızı ve taşların büyüklü küçüklü hali beni yorsa da sonunda güzel bir şelale göreceğim umuduyla yürüyorum. İnsanlar gelip geçiyorlar yanımdan, yukarılardan kuş cıvıltıları geliyor. Neşe doluyor içim, hayatta olmak ne güzel diye düşünüyorum.

Şelale ise benim en büyük ödülüm oluyor. Muhteşem manzarası, suyun serinliği... İliklerime kadar hissediyorum mutluluğu. Bir köşede oturup bu anın tadını çıkarmak istiyorum ve ilişiyorum bir ağacın köklerine. Yeşilliklere dokunuyorum, mis gibi kokuyorlar.

Sabah gelen mektup geliyor sonra aklıma.

 “Mutlu olmak için yaşa"

]]>
Tue, 24 Aug 2021 09:37:34 +0300 TarihinKızı
Bana Göz Kırptı https://edebiyatblog.com/bana-goz-kirpti https://edebiyatblog.com/bana-goz-kirpti              Zaman, saat tarafından eşit olarak bölümlere ayrılan ve durmadan akıp giden hayatın ta kendisi. Peki ya saat? Zamanı uslu uslu bölümlere ayırmış insan yapımı bir birim mi sadece? Hani bazen durur ya her şey, dakika bile geçmek için bekler. Duran zaman mıdır, yoksa saat mi? İnsanın algı süreci diye basit bir açıklama yeter mi hızlanan, bazen de durma noktasına gelen saati açıklamaya?

            Büyük bir bekleme salonunda saatin tam karşısında oturmuş uzun uzun bunları düşünüyordum. Garip bir olay oldu ve saat bana göz kırptı. Ağzım açık etrafıma bakındım önce şaşkın şaşkın, sonra "hayal gördüm herhalde," diye kendime telkin veriyordum ki tekrar göz kırptı. İşte, tam karşımda bana gülümseyerek bakan ve göz kırpan bir saat var. Ben zaman mı, saat mi, algı mı diye kurcalarken gülümseyerek bana göz kırpan saatten kendime ne dersi çıkarmalıydım şimdi? Boşver düşünüp durmayı yaşa gitsin hayatı herkes gibi mi demek istiyordu acaba? Ya da düşünmeye devam, aferin gülümsemesi miydi bu? Neden böyle bir şey beni bulmuştu?

            Aklımda sorular hızlı bir müzikle dans ederken insanlar geldi bir anda aklıma. Kalabalık bir ortamda oturmuş bekliyordum ben. Bu saat sadece bana gülümsemiş olamazdı ya da tek gören ben değildim herhalde. Yeni sorulara boğulmadan etrafıma baktım. Her şey normal görünüyordu, hiç kimse görmemişti gülümseyerek göz kırpan saati. Herkesin kafası önünde bir şeylerle uğraşıyorlardı. İşte o an bir mutluluk kapladı içimi. Bilmeden de olsa hayatı yakalamıştım. Evet hayat düşünmek, sorular sormaktı ama etrafına bakmayı ve gülümsemeyi de unutmadan.

]]>
Thu, 19 Aug 2021 19:14:47 +0300 TarihinKızı
İnsancık https://edebiyatblog.com/insancik https://edebiyatblog.com/insancik Yumuşacık yastığımın üstünde uyuyordum.

Kaloriferin önünde, bir sepet içinde, dışı tüylü ve yumuşacık yastığımın üstünde uyuyordum, ama burnum uyanmam gerektiğini söyleyen bir ses duydu. Mutfaktan gelen yemek kokuları... Balık, tereyağı, üstünde limon ve soğan... Hem de fırında pişiyor, tik tik tik. En sevdiğim seslerden birisin tatlım. Güzel pişen yemek sesi...

Daha fazla dayanamadım. Yatağımdan fırlayıp soluğu mutfakta alacaktım ki mutfağın kapısına çarptım. Bu da ne şimdi? Benim mutfağıma bu garip şeyi kim getirdi? Yemekler ve ben ayrılmaz bir bütünün parçalarıyız. Ne demek aramıza duvar örmek? Ben nasıl yaşarım bu ayrılık acısıyla? Şimdi darmadağın olan ruhumu nasıl toplayacağım. Burnumu da vurdum, sızlıyor için için. Şişmez inşallah bir de çirkin olma duygusunu kaldıramam.

Hayat ne kadar zalimsin! Nerde o kendini sahibim zanneden insancık? İki cilve yapıp ağlamaklı bakayım da açsın şu kapı denen mezar taşımı. Ondan sonra görsün tüm dünya gerçek sahip kimmiş? Senin efendiliğin benim bir bakışıma kadar insancık!

]]>
Sun, 01 Aug 2021 22:18:13 +0300 TarihinKızı