EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Yaz Kızım https://edebiyatblog.com/rss/author/yaz-kizim EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Yaz Kızım tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. DUMANI KALMIŞ https://edebiyatblog.com/dumani-kalmis https://edebiyatblog.com/dumani-kalmis Sadece tırnağı var geri kalanını bulamıyorum. Benle değil. Gitti galiba, kapının çarptığını duydum. Hiçbir şey bırakmadı bana, parmağı da yok. Bildiklerimle bilmediklerimi ayıramıyorum. Çok düşününce hiçbir şey bilmiyormuşum gibi geliyor. Hava sıcak. Soğuk severim ben havayı onu biliyorum. Masamın üstündeki mürekkepten yansıyan ışığa tutuluyor gözüm. Ölüm yakında hissettiriyor ama uzakta biliyorum. Yine d umabilir insan. Dışarıda bir bayram havası, insanlar neden mutlu hiçbir zaman anlamadım. 

Kapı çaldı.

Çalmamış.

Sigara almaya gitmiştir diye düşünmüştüm halbuki. Daha kurumadı bile içimde nedir acelesi bilmiyorum. Zaman tuhaf kavram, yatağın onun tarafına baktığımda hala duman var. Son dumanını üflemiş sanki bir kaç saniye evvel.

Ciğerlerim sıkışıyor. Çok sigara içmişiz cam kapalı. Ama bu da son dumanı burda demek. Acaba yatak odasının kapısını o yüzden mi açık bırakıp gitti. Normalde hep kaparım, apartman boşluğunda yemek kokusu gelir sıradan insanların. Hiç utanmıyorlar mı ben bu duman içinde boğulurken onlar camlarını açmaya.

Başucumda buzu erimiş rakı var dün geceden kalma. Ancak tuvalet için çıkarım bu yataktan, içeyim bari. Bir şeyleri görmeyince umabilirsiniz ya. Belki salondadır. Belki o kavuruyordur soğanı. Kimi kandırıyorum gündüz vakti yüzünü bile görmedim yemeğini mi yiyeceğim?

Kapı çaldı.

Çaldı bu sefer ama ben rakımı içiyorum o açsın.

]]>
Fri, 01 Mar 2024 17:17:08 +0300 Yaz Kızım
YAĞMURLU KAHVE https://edebiyatblog.com/yagmurlu-kahve https://edebiyatblog.com/yagmurlu-kahve Oturdum yine yalnızlığa, hava buz gibi. İstanbul’un denizi her yer. Ağzımda bir çikolata tadı. O ise sıcacık. Yağmur önümden geçen araçların camlarına yumruk gibi iniyor. Buradan hissediyorum. Yine duygularla doluyum. Eskileri düşünüyorum yalnız kaldıkça sağlıklı olmadığını bile bile. Doktorumun dediklerini umursamıyorum. Kahvemin üstündeki köpük soğuk. Daha deminki tezgahtar gülümsedi bana. Güzel buldu sanırım. Uzun yağlı, gece siyahı saçları melankolik bir hava kattı bana. Kitap okumak istemiştim ama yine yazıyorum. Ne kadar çok şey var paylaşacak. Olmasa bile ne kadar güzel yaratıyorum. Dörtlü bir grup geçti önümden. İki kız kolkola girmiş, belli üşüyorlar. Arkadaki çocukla kız ise ayrı yürüyorlardı. Ne kadar kopuğuz birbirimizden. Telefonum her zamanki gibi yanımda, masanın üstünde duruyor. Ona bağımlı olmaktan nefret ediyorum. Hiç kimsem olmadığını hatırlatıyor bazen bana. Sıkılıyorum. Akşamki programı düşünüyorum, hiç gidesim yok aslında. Bazı insanların sözü geçiyor üstümde. Bazı olasılıklar beni bir yerlere çekiyor. Aslında tek istemediğim şey İstanbul. Burada olmak istemiyorum. Gitmek istiyorum çok uzaklara. Dönmek ister miyim hiçbir fikrim yok. Tek isteğim burada olmayan bir evde, buradaki ağaçlardan kesilmemiş odunların yandığı bir şömine karşısında onla uzanmak. Ve seks içeren hiç bir şey yapmamak. Onun yorumlarını dinlemek hakkında. Arkada çalan 60ların müziğiyle sarılmak ona. Şarabımız bittiğindeyse mutfağa giderken onu izlemek. Tek izlediğim gidişin bu olmasını istiyorum. Mutsuzluk had safhada olmasın , aşırı dozda aşktan sersemleyelim. İki çift geldi yanıma oturdu. Yazdıklarımı okumalarından korkuyorum. Tek özelimin bu olması ne acı. Bütün özelim bu paragraftaki kelimelerden seçmece. Sigaram bitti ciğerim isyan ediyor. Arabama yürümeye o kadar üşeniyorum ki sanırım burada donarak öleceğim. Her yerde bir su birikintisi var. Yansımaların hiç biri yanılsama değil, dünyayı olduğu gibi gördüğümün bir kanıtı sadece, düz olduğumun bir kanıtı ve hiç görünmediğim kadar soğuk. Yağmur makyajımı bozacak büyük bir ihtimalle, yağmurun ne zaman duracağını çok meral ediyorum. Şemsiyemde bozuldu zaten su alıyor. Bir sigara daha içeceğim ve yeni aldığım kitaba bir göz atacağım.

]]>
Fri, 01 Mar 2024 16:59:57 +0300 Yaz Kızım
UMUT KÖTÜLÜKLERİN EN FENASIDIR https://edebiyatblog.com/umut-kotuluklerin-en-fenasidir https://edebiyatblog.com/umut-kotuluklerin-en-fenasidir “Umut kötülüklerin en fenasıdır; çünkü işkenceyi uzatır.”

-Nietzsche

 

Yalnızım. Anlamadıkça yalnızlaşıyorum. Anlamıyorum. Neye güveneceğimi bilmiyorum. Sezgilerime mi? Var olana mı? Bakışlara mı? Denilenlere mi? İnsan nasıl karar verir? Neye dayanacağım bu kararları verirken? Gittikçe kendimi saklama gereği duyuyorum. Gittikçe yanlış olduğumu düşünüyorum. Çirkin olduğumu düşünüyorum. Çok güldüğümü düşünüyorum. Çok bağırdığımı düşünüyorum. Gurur duyduğum her yönümün delilik olduğu söyleniyor. Kısıtlanmaya zorlanıyorum. İşin kötü yanı bir yerde hak vermeye başlıyorum. Sürüden kopamıyorum, gittikçe içine çekiliyorum. İstemiyorum, sürüye karışmak istemiyorum, ama yalnızda kalmamalıyım. Ne yapmalıyım? İçki içmiyorum. Çalışıyorum. Deli gibi çalışıyorum. Böyle giderken sevince sevilirim sandım. Birde o girdi araya. Çok istiyorum. Çok. Umuttan vazgeçmek istiyorum. İşkenceyi uzatır der Zerdüşt. Ama vazgeçemiyorum. Anlamıyorum. Sanırım artık benim doğrularımın başkalarının yanlışları olabileceği gerçeğini kabullenmeliyim. İnsanların bana ne hissettiğimi söylemesine de izin vermeliyim sanırım. Büyütüyorum. O düğünde başkası olsa da aynı şeyi hissederdim. Saçmalama Selim bu. Neyini seviyorsun? Hovarda, sarhoş, deli. Ayrı ayrı veya beraber neden ciddiye alınalım ki? Karı kız düşkünü ilişki istemiyor. Ayşe Selim’e bir şey hissetmiyor hissettiğini sanıyor, hissetmiyor. Asla olmazlar. İnsanların neden böyle düşündüğünü anlayabiliyorum. Yalancı çoban misali güven vermedik. Çok içen bir insan neden sağlıklı ilişki yaşayabilsin ki? Çünkü dünyada tek sevgilisi olabilenler yüzde yüz mükemmel insanlar. Hadi insanları ikna etmek gerekebilir, seni ikna etmek zorunda olmak çok kırıyor beni. Acıtıyor. Son birkaç yıldır her istediğim erkeğin beni istemeyebileceğini ve bunun benim değerimden bir şey eksiltmediğini kabullenmiştim. Olgunlaştım. Mantıklı bakabildim. Fakat senin beni neden istemediğini anlayamıyorum. Çünkü artık karşıdan bir şey görmeden kendim bu kadar hissedemeyeceğimi biliyorum. Gördüğüm şeyi yanlış anlıyorum sanırım. Bunu nasıl kabulleneceğim? Boşluktan nasıl olabilir boş değilim ki? Korktum sormaya. Sormaya çalıştım alacağım cevaptan çok korktum. İstiyorum sanırım bu işkenceyi. İstemediğimi bildiğim tek şey var tahmin etmen. Olacakları tahmin etmen. Beraber olsak aramızdakiler bitince ne olacak diye düşünmen. Bir şeyler hissediyor olsan bunu düşünmezdin diyorum ama o kadar planlı birisin ki konu kadınlara gelince. Belki seni çok iyi tanıdığımı düşündüğüm için, ama tanımıyorum da. Hiç kimseyi tanımıyorum. Elma armudu tanır mı? Görür. Rengini bilir. Suyu akarken kendini görür onda. O kadar. Nasıl tanırım sizi? Sizi tanımama değer değilsiniz ama zorundayım. Hayatta kalmak istiyorsam bu toplumda zorundayım. Hangisi daha çok zarar verecek bana? Kabul görmek için değişmek mi, değişmeyip dışlanmak mı? Bu kararı neye göre vereceğim? Armut ağaçlarını hiç görmedim. Aynaya baktığımda sadece elma olmadığımı görüyorum. Dans eden bir kiraz aşığım belki. Farklı tellerden. Ben neyim bilmiyorum? Onun tadını biliyorum ama. İçimdeki hissini de biliyorum artık. Artık o hisside seviyorum. Ama sadece içimde seveceğim. Meyve bahçelerinde dolaşacağım ve her aldığım ısırıkta onu düşüneceğim. Aklım karışıyor, çok sıkılıyorum. Uzun süredir birşeyler hissetmediğim için mi böyleyim? Aşka mı aşığım yine? Onla bir alakası yok mu konunun? Çok uzun süredir içerideyim diye mi? Ama en son ne zaman böyle yazdın? Aşkı mı tanımlamak lazım önce? Gerçek aşk nediri mi sormak lazım? Hissettiğin şeyi neden hissettiğin mi açıklıyor aşkı? Hissetmek yetmez mi? Çok yorgunum. Düşünmekten yorgunum. Cevap aramaktan, istemekten. Ulaşamamaktan. Bir şans verilmemesinden. Evet inanıyorum benim hayrıma değilse olmaz, evet biliyorum evren benim için en iyisini hazırlıyor. Ama evren yalvarıyorum, sevilmek istiyorum. Sağlığım, ailem, işim herşey için şükrediyorum. Ama ne olur, ne olur artık bir armudum olsun. Çok açım. Susadım da. Tek ısırık yetmiyor. Geçen 15 dk bir kulübede yetmiyor. Ya da bana öğret. Sevişmekle duygusal bağın alakası olmadığını öğret. Elma sepetine koy beni. Ezileyim altlarında. Sağda solda. Kirleteyim ruhumu iyi gelecekse. Öğretecekse. Sevilmiyorsam sevmeyeyim. Beni bilirsin evren. İki ay ben kimi bekledim. Çetin bana beklemeyi öğretti. Sabrı öğretti. Çürük elmanın kurduyla doymayı öğretti. Söz veriyorum kendimi sana kanıtlayacağım evren. Kaybedecek bir şeyin yok ki. Yapamazsam üz beni. İçimdeki ikilemi yazamıyorum. Üzüleceksem bile olsunu istemeli miyim senden evren? Geçmiştik bunları. Ama üzülmeyeceğime eminim. Biraz fazla eminim yinede isteyemiyorum senden bunu. Ne yaptım farkında mısın evren? Bir ay yemek yemedim. Öyle sarstı beni bu çocuk. Zayıflarsam sever beni sandım. Halbuki ben zayıfken itilmiş...

]]>
Fri, 01 Mar 2024 16:35:17 +0300 Yaz Kızım