EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Şeyda Yüksel https://edebiyatblog.com/rss/author/yukselseydaagmailcom EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & Şeyda Yüksel tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. İÇİMDEKİ https://edebiyatblog.com/icimdeki https://edebiyatblog.com/icimdeki Verandanın ıssızlığından izliyorum uçsuz bucaksız mavilikleri. İçerlerimdeki derin hüzün, derin bir karmaşayla birlikte içinden çıkılmaz bir çatışmaya esir ediyor ruhumu, benliğimi, bedenimi... Ahşap çatıya çarpan yağmur tanecikleri bir senfoni orkestrası oluşturuyor bu karmaşanın tam da orta yerinde. Dudaklarımı ısıtan çay bardağının sıcaklığı ve içimde sonsuzluklara kayıp giden bir sen. Hasretin, oluşundan değerli olsa da her gidiş bir yitiştir biliyorum...

]]>
Wed, 24 Aug 2022 01:55:25 +0300 Şeyda Yüksel
İyi ki Doğdum Kendim https://edebiyatblog.com/iyi-ki-dogdum-kendim https://edebiyatblog.com/iyi-ki-dogdum-kendim Merhaba kendim..

Merhaba sevgili okurlarlar ..

   Bu yazım kendime doğum günü hediyem .Şuan bile yazarken yüzümde gülücükler oluştu .İlk hatırladığım doğum günümü söyleyeyim sizlere .. Şuan yaklaşık on dakika geçti ve inanın bulamadım çünkü her sene temmuz ayını kapatıyorum . Ailem sevdiklerim arkadaşlarım tanıdıklarım hepsi ayrı ayrı zamanlarda kutlama yaptıkları için temmuz ayı benim ayım oluyor ( du ) .Du dedim çünkü artık benim için bile önemi kalmamaya başladı. Eskiden hep derdim ki doğum günü en özel gündür başka günler unutulur ama bu unutulmaz .Ama öyle değilmiş artık yaş ilerlemeye başladı o yüzen mi bilmem ama hala çok gencim 28 yaşındayım .Ama bana göre insanın vaz geçemediği yaş vardır ve orda kalırsın kimlikte yaşın ilerler ama kalbin ruhun beynin hislerin orada kalır .Tam olarak bahsettiğim kaldığım yaş 24 dü. O yaşımdan sonrası kötümü geçti yoo aslında tablonun tamamına bakarsak hayır . Fakat benden aldığı bana kattığı çok şeylerim oldu .Mesela benden en çok da inandığım ve herkeste eksik olan aşk kavramını aldı sonra zamanla sağlığımla çok sınandım , güven desen yok dereceye indi .Hep te kötü şeyler katmadı canım mesela yazar olmaya karar verdirdi bana günler ve hayatımda aldığım en en en güzel karar budur. (iyi bir yazar olmaya söz veriyorum kendim ) . Gün geçtikçe daha güçlü bir yapım oldu ve daha çok gülmeyi öğrendim Çünkü üzülecek kadar zamanım olmadığını gördüm. Kayıplar verdim hem de fazlasıyla hayatta olmayanlar için ki kayıplarım onların isteğiyle olmadı onlar için çok üzgünüm ama hayatta olup da kendi masalımdan çıkardığım insanlar için aynı şeyi söyleyemem. Asıl dostlarımın hala yanımda olduğunu gördüm .Ve zamanla koşulsuzca sevebileceğim insanların bana acımadan zarar verdiklerini gördüğümde çok değiştim . Şimdi ise bu kadar çok şeyden sonra bende sağlam kalan tek güzel gerçek şeyin MERHAMET olduğunu görüyorum ve biliyorum Kaç yaşıma girersem gireyim kendime söz veriyorum merhametli olmaya devam edeceğim .Ve sevgili kendim seni çok seviyorum iyi ki doğdun iyiki varsın .HOŞ GELDİN 28

]]>
Fri, 15 Jul 2022 21:59:45 +0300 Şeyda Yüksel
YAŞAM DERSİN https://edebiyatblog.com/yasam-dersin https://edebiyatblog.com/yasam-dersin An gelir, her şey kabul edilebilir görünmeye başlar gözüne. Doğru yolu bulmak denir buna, sen buna yoldan çıkmak dersin. An gelir aşkta da kumarda da kaybedersin, belki de şanstır bu, sen kendine şanssız dersin. Ayık kişi yoktur alemde. Kimi işrette küfeliktir, kimi zikrette… Edep, buna “Eyvallah” diyebilmektir. Sen tutar “Edep yahu!” dersin. Yahudi havradan havraya, Hıristiyan pazardan pazara, Müslüman namazdan namaza hatırlar yaratıcıyı, ayıptır! Sen buna din dersin. Her masum günaha koşar, imandır bu. Sen buna küfür dersin. Milyonlarca varlıkta oynaşır milyonlarca ruh, aslen aslı kadar tektir, sen buna çok dersin. Her şey sen olur ve her şeyden öte ne varsa yine sen… Sen buna “BEN” dersin. Öncekiler yapar, sonrakiler yıkar. Çökmemiş tavan kalmaz yeryüzünde, kuytusunda define aranmamış temel kalmaz. Mezarlıklar şehirlerin ortasına yürür. Sabahın ışıkları yürek gibi titrer, şehrin ral sesi kafaların içine taşınır, dogmalar sarsılır; vakur başlar yere gelir; tabular yıkılır; göz göz olur duvar gibi önyargılar. Bu hayattır. Sen tutar buna “YAŞAM” dersin.

]]>
Mon, 23 May 2022 22:25:30 +0300 Şeyda Yüksel
Kadın Seni Doğurandır https://edebiyatblog.com/kadin-seni-dogurandir https://edebiyatblog.com/kadin-seni-dogurandir Kadın güçtür kuvvettir. Kadın seni senden daha iyi yapan bir nimettir. Kadın senin ilk annendir. Kadın seni doğurandır.

Nasıl başlanır konuya nasıl girilir yada ilk vurgulu cümlem hangisi olmalı hiç bir fikrim yok. Çünkü bu sefer ki konum biziz. Biz kadınlar.Hatırlıyorum da hala unutamadığım bir lise ödevim vardı. Herkes ikişerli yada üçerli gruplar halinde olacak ve kadınlarla alakalı bir sunum hazırlayacaktı, birinci olan grup konferans salonunda herkesin önünde sunum yapacaktı. Tabi o zamanlar bu aşırı önemliydi. Herkes harıl harıl sunuma hazırlandı, Ve sonuçlar açıklandı. Bizim grup en yüksek notu alarak birinci olmuştu ve ay sonu sözü verildiği üzere tüm okula sunum yapılacaktı.O gün çok heyecanlanmıştım sonuçta ben ve arkadaşlarım bizim değerimizi anlatacaktık. Ve koca bir salonda herkes bizi dinlemek için yerini aldı. Ben de ne kadar çok kişi var diye sahne arkasından bakıyordum. Hoş çoğumuz yaşamıştır böyle sunumları. Ve sunum başladı oradaki konunun ağırlığından olacak demek ki ben “KADIN” dedim ve sustum. Bir iki dakika bekledikten sonra “Allah kadınları en üstün nimet olarak yaratmıştır” diyerek başlamıştım. Bütün dinlerdeki kadınları tek tek araştırmıştım sunumdan önce ve “iyi ki biz bu ülkede bu dinde kadın olduk” diyerek konuyu bitirmiştim.Hiç unutmam herkes ayakta alkışlamıştı, beni ve arkadaşlarımı. Gururdan ağlamıştım. Ama şuan haberlerde duyduğum gördüğüm her kadın cinayetini okudukça ağlıyorum okudukça kinleniyorum. Bilerek, kafayı takarak, ayrıldı diye, diş macununu ortadan sıktı, kısa etek giydi, beni istemedi, bir filmden etkilendim denemem lazımdı, yada eski kız arkadaşıma benziyor diyerek.

Bahaneler bitmiyordu ortak olan tek şey aynı son olmasıydı. Bahaneler farklıydı ama sonlar ve acılar hep aynıydı. En yakın arkadaşlarımdan bir tanesiydi Hilal Gülçek. Beraber çalışırdık. Gündüz okulda gece ise atölyedeydik. Haber delisi olmuştu kendisi. Her Allah’ın günü en az annem kadar oda tembihlerdi beni.Aman kimseye yanaşma, aman tek otur, aman otobüsü kaçırma, aman geç kalma dışarısı çok kötü çünkü, diye diye dili aşınmıştı artık.Ve nişan gününe 1 gün kala eski sevgilisi gelip Hilal’i öldürdü. O zamandan beri her katledilen kadına daha çok ağlıyorum, üzülüyorum. Çünkü bilmiyorum ki ben de bir manyak tarafından öldürülür müyüm? “Edebiyle durana kimse bir şey yapmaz!” herkesin ağzına yuva yapmış söylenip duruyor. Lisede gururla anlattığım kadının önemini göremiyorum. Ve bütün herkes ama herkes bu konuda o kadar çok bilgili ki, kadını katleden katil bile… Savunmasında “beni tahrik etti, bana hayır dedi, öldürmeyip ne yapacaktım, o da öyle giyinip beni tahrik etmesiydi” deyip işin içinden çıktığından beri biz KADINLAR AZALIYORUZ…

Nasıl toplanır bu Dünya? Nasıl güzelleşir bu ülke? Aslında öldürülmezsek yaşama şansı verilirse anlatacağız.. Ne acı değil mi yaşama şansımıza başka birisinin karar vereceği korkusunu yaşamamız, Ne kadar acı, ne kadar bağnazca. Ama malesef konu artık buralarda. Kadın güçtür kuvvettir. Kadın seni senden daha iyi yapan bir nimettir. Kadın senin ilk annendir. Kadın seni doğurandır.

Harikalar yaratan kadınlardan bahsetmek istiyoruz, kadınların gücünü anlatan dünya çaplı bir konferans düşünün.. Mimarlar, mühendisler, inşaatçılar ev hanımları hepsiyle gurur verici bir tablo düşünün ve gurur duyun. Ben bu yazının adını koyamadım. “KADININ ÖNEMİ” desem anlatmaktan yorulan bir kesim ve anlamamak için uğraşan diğer kesim var. Sadece KADIN olmalı ki umarım ve umarım önemini herkes anlar ve artık yazılmasına gerek kalmaz.

Sizi hep sevecek olan kadınlar burada Hilal, Başak, Özgecan, Şebnem, Aylin, Tuğba, Pınar, Emel ve daha adını sığdıramadığım kadınlarımıza…

]]>
Mon, 09 May 2022 14:23:12 +0300 Şeyda Yüksel
Beklemek https://edebiyatblog.com/beklemek https://edebiyatblog.com/beklemek Tue, 19 Apr 2022 12:39:13 +0300 Şeyda Yüksel Büyümek Üzdü https://edebiyatblog.com/buyumek-uzdu https://edebiyatblog.com/buyumek-uzdu Çocukken büyümek isterdim hep . Kötu bir ailede olduğumu yada mutsuz bir çocukluk gecirdigimi soyleyemem . Hatta aksine ailem enn mutlu aile çocuklugum ise en güzeliydi. O çocukluk zamanların verdiği cahillik( çocuk aklı ) ile büyüdüğümden dolayı herşeyi kendim yapicam , istediğimde istediğim yerde olucam , uzun boylu olmak istiyorum , çok güçlü olucam ... 

Büyümek için bahane çok . Öyle böyle arada bir söylemden de büyüdüğümü farkettim . Ve olmasını çok istediğim şey oldu artik büyümüştüm. Her yeni yaşıma girerken sevinçle üfledigim mumlar , gerçekleşmesini istediğim için tuttuğum dilekler artık çok ta içimden gelmiyor. Henüz yirmi sekiz yaşında olmama rağmen büyürken çok şey kaybettim belkide kaybederken büyüdüm . İnsan tanıdım güvenimi kaybettim , insan tanıdım hevesimi kaybettim , insan tanıdım sadakati kaybettim .. Büyümek aslında çok da cezbetmemeye başladı . Ben insanları Matruska Lara benzetiyorum matruskaları bilirsiniz en büyüğünün içinde toplanır diğer kendi ile aynı olanlar . Açtıkta biri daha biri daha ve biri daha çıkar . İşte insanlarda böyle büyüdükçe o matruskaları tek tek çıkartıyorsun. En başında söylediğim gibi küçükken büyümek istiyoruz . Şimdi ise artık küçülmek ve tekrardan çocuk olmak . Mümkünse ağır ağır büyümek . Tek maktuska olmak istiyorum . Ve tek kalmış matruskalari bulmak . ... Büyümek zormuş..

Büyümek üzdü...

]]>
Thu, 14 Apr 2022 12:55:21 +0300 Şeyda Yüksel
Keşkelersiz İyiki Hayat https://edebiyatblog.com/keskelersiz-iyiki-hayat https://edebiyatblog.com/keskelersiz-iyiki-hayat Hayatımızda acaba, keşke olmamalı iyi ki olmalı. En büyük hatamız bile iyi ki olmalı. Çünkü o hata olmasa güçlenemezdik. Hayatımıza “İyi ki” katalım… ve kendimize İYİ Kİ VARIM diyelim.

Bazen düşünüyorum da neleri geri teptik istemeden? Mesela otobüse binmek yerine yürüseydik her şey farklı olur muydu? Sokakta yerleri inceleyerek yürüyeceğimize dimdik yürüseydik hayatımızın aşkı köşeden döner miydi ki ?

  Her zaman ki mekana gitmek yerine sahilde otursaydık bu seferlik düşünür müydük hataları. Yada yaş kaç olursa olsun parka gidip sallansaydık daha çok eğlenceli olmaz mıydı . Daha çok gülmez miydik. 40 yaşında sokakta su savaşı yapsak rezil olurum yerine çok eğlendik ya demez miydik mesela. Kestirmeden gideceğimize uzun sokakta sallana sallana gitseydik, her gece “keşke bir daha göre bilseydim ” dediğimiz kişiyi görür müydük. Hatta belki de birbirimizi görür selam verip gülümserdik. Çekindiğimiz için soramadan kaç kişiyi kaç şansı ittik kendimizden kim bilir. Cesaret edip de ” seviyorum seni ” diyemediğimiz için mi başkaları oldu sevdiklerimiz..

Keşkelersiz iyi ki hayat 

Kavgaların sonunda özür dileye bilseydik eğer ayrılmazdık bence en sevdiğimiz insandan. Çok sıkılınca dijital ortamda takılmak yerine resim yapıp kitap okusaydık daha başarılı olurduk mesela. Size bir soru hep aynı yolu tercih ettiğiniz için mi dümdüz gidiyor hayatımız? Bilmiyoruz ve asla bilemeyeceğiz. Çünkü her zaman iki seçenek vardır elimizde ve biz birini seçebiliriz bazen dakikalar içerisinde bazen saniyeler içinde.

Ne yazık ki bu uzun yolculukta sağ camdan baktığımız da sol camdakileri soldan bakınca da sağ camdakileri kaçıracağız. Kaçırdıklarımız için üzülmemeli ve ben benim için olanın en iyisini seçtim demeli ve devam etmeliyiz. İşte hayat bu arkadaşlar iki seçenek. Ve aklımız seçmediğimizde kalıyorsa doğru kararı vermemişiz demektir… Çünkü hayatımızda acaba keşke olmamalı iyi ki olmalı .. iyi ki seni seçtim, iyi ki o okula gittim, iyi ki yürüdüm, iyi ki varım, iyi ki iyi ki iyi ki… En büyük hatamız bile iyi ki olmalı. Çünkü o hata olmasa güçlenemezdik. Size, kendime, bize verebileceğim tavsiye yaptıklarımızın dışında bir şeyler yapalım hayatımıza “İyi ki” katalım… ve kendimize İYİKİ VARIM diyelim.

Ben iyiki varım ????

]]>
Thu, 17 Mar 2022 23:41:01 +0300 Şeyda Yüksel
EDEBİYAT BLOG, AYTEKİN DURAN İLE RÖPORTAJ https://edebiyatblog.com/edebiyat-blog-aytekin-duran-ile-roportaj https://edebiyatblog.com/edebiyat-blog-aytekin-duran-ile-roportaj       Sevgili okuyucularımıza mutlu ve sağlıklı günler dilerim. Bu hafta röportaj konuğum Aytekin DURAN'DIR. 

Sevgili Aytekin DURAN İLE RÖPORTAJIMIZ SİZLERLE... 

  • Kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

    Aytekin Duran:   26.01.1993 yılında Edirne ilinde doğdum. Ailemle birlikte İstanbul’da yaşamaktayım. İstanbul Kavram Meslek Yüksekokulu yeni adı (İzmir Kavram Meslek Yüksekokul) spor yönetimi bölümünü tamamladıktan sonra Karabük Üniversitesi Hasan Doğan Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Spor Yöneticiliği bölümünü okuyarak lisans eğitimini tamamladım. Futbol hakemliği ve basketbol antrenörlüğü yapmaktayım. Ancak; 17 yaşında çok severek başladığım futbol hakemliğini sakatlığımdan dolayı bırakmak zorunda kaldım. Basketbol antrenörlüğü kariyerimde birden fazla alt yapı basketbol takımlarında antrenörlük yaptım ve başarılar elde ettim. İstanbul Kavram Meslek Yüksekokulu yeni adı (İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu) basketbol takımında yardımcı antrenörlük görevinde bulunarak Ünilig de başarılar elde ettik. Son olarak da Karabük ilinde yeni oluşturulan Karabük Demir Kartal GSK tekerlekli sandalye basketbol takımında yardımcı antrenörlük görevinde bulundum. Oradan da başarıyı elde ettikten sonra ayrıldım. Şimdi hem oyunculuk hem de yazarlık kariyerinde ilerlemekteyim. Kengeş Eğitim ve Yardımlaşma Derneği çatısı altında elimden geldiğince yardıma ihtiyacı olan ailelere destek sağlıyorum. Biricik Babam ve Corona Günlüğü ve Sevgisizliğinizle Ölünüz adlı eserlerin yazarıyım.

  • Yazarken hangi kaynaklardan beslenirsiniz?                                                                                         Aytekin Duran: İlk eserim yaşadığım süreci anlatan bir kitap olduğu için faydalandığım hiçbir kaynak yoktur. Ancak bundan sonra ki eserlerim de çok iyi bir şekilde gözlem yeteneğimi kullanırım. Yazarken huzuru hissedebileceğim iyi bir sessizlik ve ilham kaynağı olabilecek müzikler en iyi kaynağımdır.
  • Yazarlık hayatınızdaki dönüm noktalarından bahseder misiniz ?

      Aytekin Duran: Yazım hayatıma annemin karnından doğduktan sonra başladım. Yani yaşadıklarımı ve gözlemlediklerimi ruhuma yazıyordum. Babamın vefatını tek başıma öğrendiğim ilk günden Sonra ruhuma yazdıklarımı kağıda aktarmaya karar verdim.

  • EdebiyatBlog hakkındaki düşünceleriniz nelerdir ?

  Aytekin Duran: EdebiyatBlog Yazar ve okuyucuyu bir arayan getiren güzel bir platformdur. Özgürce fikirlerin paylaşılabildiği güzel bir aile ortamı.

]]>
Mon, 21 Feb 2022 12:10:46 +0300 Şeyda Yüksel
Vedalar Güzeldir https://edebiyatblog.com/vedalar-guzeldir https://edebiyatblog.com/vedalar-guzeldir Sanmıştık ki ikimiz

yeryüzünde ancak

birbirimiz için varız.

İkimiz sanmıştık ki

tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız

       Atilla İlhan' ın şiiri ile başlamak isterim .

Bütün insanlarin ortak noktasıdır "veda"  

Kimi gözünün içine bakar vedalaşırken, kimi sarılır kimi bir mesaj atar kimi ise içten veda eder ve tek kelime etmez yada sekiz harften  oluşan hoşçakal'a sığdırıp gider. 

  En samimi vedalarin otagarda olduğunu bir durup bakınca anladım. Orada otobüse yarım saat kala elimde bir kahveyle insanları izlerken daha net gördüm .Kimileri bu vedayı büyük hayalleri için yaptı . O çok çalışıp kazandığı okul için veda etti ailesine. Kimi uğruna canını verecegi vatan borcu için. Kimi ise yeni hayat kurmak için yaptı .Amaçlar farklı ama eylem aynı . Kos kocaman bir "VEDA" .

  Ben ise orda en çok boğazda düğümlenen yutkunsan bile geçmeyen ve o sırada gözlerinden pütür pütür damlalar akan veda da kaldım .

   En zorudur belkide sevgiliye veda . Bazı vedalar anlatılmaz. O an , ne zamanın geldiğinin farkındasın dır nede muavinin seslenişinin. Acelen olduğunda otobüsün hemen kalkmasında ki isteğin yoktur . On bire almışsan bileti on ikide kalksın istersin yada hiç kalkmasın .

Okadar cümle vardır ki aslında söylenecek ama hiç birşey soyleyemez olur sadece içinden konuşursun " Bırakıp gittiğimiz her neyse ona adamış tüm parçalarımız onla kalır " Artık söylenmemiş cümlelere mecburi noktalar koyup adımlarını zorda olsa ileri götürme vaktidir. Çünkü bir insanın bir insana sonsuza denk vedası nasıl kolay olur ki ?? 

  Hayaller gider, birikmiş olanlar kalır kafanda . Şimdi ise sadece el sallamak kalıyor geriye, belki bir yılına belkide yıllarına veda etme vakti . Artık senin için seçmiş oldugun yere oturur ve derin bir nefes alırsın belkide son bir kez bakarsın o karanlık ta vedana . Çevren de insanların olduğunu yeni yeni görmeye basladigin an farkına varır sın birdaha hiç birşeyin eskisi gibi olmayacagını .Çünkü alışsan bile bazı vedalar unutulmaz .

Aslında vedalar da güzeldir , güzel yapıldığında .Ne de güzel demiş Dostoyevski "iki insan birbirini en çok ayrılmak üzereyken tanır " . 

       Vedalar zordur ama güzel olmalı kolay olsaydı eğer Atilla İlhan vedasını şiirlere dökmezdi ...

      Hayatınızdaki ayrılıklara saygı gösterin ve veda etmesini bilin Hoşçakal..

]]>
Fri, 18 Feb 2022 14:53:47 +0300 Şeyda Yüksel