EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & zeynepballi https://edebiyatblog.com/rss/author/zeynepballi EdebiyatBlog & Online Blog Makale Kurgu Yaz Oku & zeynepballi tr-TR © 2021 | EdebiyatBlog® | Tüm Hakları Saklıdır. Yokoluşsal Sancılar https://edebiyatblog.com/yokolussal-sancilar https://edebiyatblog.com/yokolussal-sancilar

Ortamızdaki antika sehpanın üstünde duran tabancaya uzandım. Daha öncesinde gümüş olduğu her halinden belli fakat yılların ardından kararmış, kabzası ahşap bir Nagant M1895 tabancaydı. Ateşlenebilecek sadece bir mermi vardı içinde. Bizse yaşamdan her türlü sarsıcı darbeyi yemiş, ölümü; bir vazgeçişten çok kurtuluş olarak gören, bedenleri genç fakat ruhları oldukça yaşlanmış, yozlaşmış iki insandık. Birbirimizin gözlerine bakamıyorduk. Zira gözlerimizin birbirine değdiği an yıllardır kırbaçlayarak yola getirmek için çabaladığımız duygularımızı dışa vurmaktan korkuyorduk. Çünkü biliyorduk ki, ipin ucunu bir kere kaçırırsak bir daha asla yakalayamazdık… Gözlerimi sıkıca yumup tabancanın soğuk namlusunu şakağıma dayadım. İşaret parmağımsa benden izinsiz, yerine, yuvasına kavuşan bir kuş gibi tetiğin üstündeki yerini almıştı. Göğsümün tam ortasında son nefesini veren bir serçe gibi çırpınan kalbime aldırış etmeden, fazla düşünmeden, titreyen elimi umursamadan tetiği çektim.

Patlama yok.

Ölüm yok.

Kahrolası hayat devam ediyor.

Tabancayı karşımdaki sehpanın üzerine bıraktım. Sıra ondaydı ve bunu zaten biliyor, uzun zamandır da bekliyordu. Hırıltılı bir nefes alarak benim aksime mutluluğunu, yüzündeki büyük, buruk gülümsemeye sığdırarak tabancayı masadan alıp hızla şakağına dayadı ve tetiği çekti.

Patlama yok.

Ölüm yok.

Kahrolası oksijeni ciğerlerine çekmeye devam ediyor.

Tabancayı ortamızdaki sehpaya bıraktı. Kalbim yine, aynı şiddetiyle kaburgalarıma vurmaya devam ederken uzanıp tabancayı kavradım. Kabullenişim, vazgeçişim, sona erişim ya da kurtuluşum… Namluyu çevik bir hareketle biraz önce olduğu gibi, şakağımdaki yerine dayarken bu sefer daha umursamaz hareket etmiş, tetiği saniyeler içinde çekmiştim.

Patlama yok.

Ölüm yok.

Kahrolası yaşamım sona ermedi.

Tabancayı kavradı, tetiği çekti…

Patlama yok.

Ölüm yok.

Kahrolası acılar hala yüreğinde sızlıyor.

Tabancayı kavradım, tetiği çektim…

Patlama yok.

Ölüm yok.

Kahrolası sancılar yerini koruyor.

Tabancayı kavradı, tetiği çekti ve…

Soğuk dört duvarın arasında yankılanarak kulaklarımın uğuldamasına sebep olan büyük bir ses.

Patlama var.

Ölüm var.

Kahrolası yaşamı sonunda sona erdi.

Oturduğum kanepeden kalkıp karşımdaki yığılmış bedene kısa bir göz attıktan sonra biraz ilerideki büyükçe komodinin üstünde duran bir avuç mermi arasından bir mermi daha aldım. Biraz önceki oturduğum yere yeniden kurulurken namluyu şakağıma dayadım. Bu Rus ruletinin bir kazananı ve bir kaybedeni değil, iki bedeni kaybeden fakat buradan kurtuluş biletini kazanan iki insan olacaktı. Parmağım tetiğin üstündeki yerini aldığında kendi kendime sırıttım. 

Patlama var.

Ölüm var.

Kahrolası düşüncelerim son buldu.

Zeynep İnci Ballı

]]>
Mon, 12 Sep 2022 07:04:43 +0300 zeynepballi
Kendime İyi Bakamadım https://edebiyatblog.com/kendime-iyi-bakamadim https://edebiyatblog.com/kendime-iyi-bakamadim Titreyen ellerimle kavradığım aynanın keskin parçası,
kapıya vuran yumrukların gözlerimden peşi sıra yaş düşürüyor.
"yapma!" diye bağrışların dolu misali yağıyor kalbime.
bunca zaman ruhuma ettiğin işkencelere gücüm yetmiyor artık,
benliğime vurduğun kırbaç darbelerinden kan revan kaldı içim,
göz yaşlarım kuruyup tahriş ettiği yanaklarımdan,
son kez akıyor şimdi.
sığındığım bu soğuk küvetin mezarım olmasını istemezdim,
uçurumdan yuvarlanmayı ben seçmedim.
arkamdan beni itekleyen eller sana aitken şayet,
kapıya vurduğun yumrukların yalnızca sana eziyet.
fayanslar bulanıklaşıyor göz yaşlarımdan,
avuçlarımda sıktığım cam küveti kanımla doldurmaya başladı bile,
ben yaşarsam,
ruhum ölecek,
ve bana ettiğin kötülüğün farkına dahi varmayacaksın,
fakat ben sessizce gidersem bu küçük gezegenden,
tüm bu yaptıkların bir zebani gibi üstüne çökecek.
nefes alamayacaksın,
konuşamayacaksın,
yemek yemeyi bırakıp,
yaşamayı unutacaksın,
göz yaşlarını içip,
gülüşünde boğulacaksın.
tıpkı benim gibi...
ve günü gelecek,
ruhun ölecek.
inan bana canım,
ruhu ölü bir bedende yaşamak kadar kötüsü yoktur.
ve işte çektiğin tüm bu vicdan azabı,
kaderini noktalayacak.
eline geçirdiğin ilk ipi bir ağaca asacaksın,
yahut kafana dayadığın tabancadan bir mermi ateşlenecek,
belki de tüm bunları aşıp,
daha fantezist davranırsın?
bilemem.
ama tek bildiğim,
diğer tarafa gittiğimde,
bu kez burada huzursuzca içine sığamayanın sen olacağı.
kendine iyi bak canım.
ben kendime iyi bakamadım.

Zeynep İnci Ballı

]]>
Fri, 24 Jun 2022 18:27:59 +0300 zeynepballi
Aforoz https://edebiyatblog.com/aforoz https://edebiyatblog.com/aforoz Bir intiharın eşiğinde eteğimi sıyırıyorum,
Bacaklarımda sütun sütun ellerinin bıraktığı sevgi,
Ruhum bedenimi terk etme peşinde,
Sabırsızca kıvranıyor içimde,
Hissediyorum.
Aforoz et beni tüm karanlığımdan,
Parmak uçlarından akan şifayla bütünleşmesine izin ver kusurlarımın,
Nefesini bedenimin her bir yanına hapsederken,
Suskunluğumu öp alenen,
Gülüşlerimi dudaklarına mühürleyeceğim,
Dudağının kenarında oluşan çukurda dinlenip sakince ruhuna süzüleceğim.
İstersen ellerin ellerime değmesin,
Hiç sevme saçlarımı.
Yalnızca izin ver bana,
Senin gökyüzünün altında,
Senin ışığında,
Aylak düşlerinde tüm sıcaklığınla kavur kederlerimi ve acılarımı.
Huzurdan vazgeçtim,
Seninle cennetten düşeceğim.

Zeynep İnci Ballı

]]>
Wed, 11 May 2022 08:00:34 +0300 zeynepballi