TÜRKLER OLMADAN TARİH YAZILAMAZ MIYMIŞ(!)

Biz neyiz, kimiz?

Aralık 22, 2023 - 03:33
 0
TÜRKLER OLMADAN TARİH YAZILAMAZ MIYMIŞ(!)

“Sen Türksün, göçebe kavminin kodlarını genlerinde taşıyorsun.” Dememiştir anneniz ama yolcularken kapıdan, arkanızdan su dökmüştür, tez dönesiniz diye. Babanız da “ben eşşek başımızyım, sözüm neden dinlenmiyor” derken nedenini, neden böyle söyler olduğunu bilmiyordur. Atalarından görmüştür. Japon baba da söylüyor mu diye merak etmez.

Her mevtaya “Allah rahmet eyler” tarafımızdan, “yakınlarına sabırlar verir.”  Dinimiz gereği öğrenmişizdir. Yas tutmak her inanç topluluğunda var, şeklen farklı olsa da. İnsanlar bunu yaşarken, ben müslümanım, hristiyanım, budistim diye aklından geçirir mi bilemedim. Ama bu inançlara sahip birileriyle komşu olsam eminim onlarla da aramızda benzeri bir iletişim olacaktır.

Mezuniyette giydiğimiz cübbeye takıntım var. Türk isek, batı ülkelerinin kilise papazlarına ait kostüme bürünüp nasıl övünç yaşıyoruz. Bizi yansıtmıyor ki!. Galatasaray lisesi giymiyor biliyor musunuz? Çünkü ortodoks veya başka bir mezhebin ya da ülkenin kostümü diye Fransız kültürüne sahip çıkmak için giymiyorlar. Kendim kostüm tasarlamayı düşündüm, bize ait klasik bir tarz, yine dış giyim olarak rahat bir giysi olmalı elbette. Padişah kostümleri, uzun yelek tarzı giysiler, işlemelerin nerede olacağı gibi ayrıntılarda boğuluyorum. Hangisini düşünsem başka bir ülkeyi çağrıştırdığını farkedip vazgeçiyorum.

Yemeklerimiz…. Sebze bize ait değil, buğday ve et ile yapılan yemeklerimiz göçebe kültüründen ve geleneksel. Sebze ve meyve yok. Çoğu meyve ve sebzeyle Anadolu coğrafyasında karşılaşmışız, Rumca ve Ermenice isimleriyle birlikte hayatımıza sokmuşuz. Karnıyarık, melemen nasıl bizden olmaz?

Ben çözdüm olayı. Biz öyle uyumlu ve adapteyi seven bir milletiz ki, beğendiğimiz şeyleri gocunmadan hayatımıza alıyoruz. Ama o unsurları öyle dönüştürüyor ve bizim yapıyoruz ki, o nesneyi aldığımız mecralar bile kendilerinden bambaşka bir vaziyette buluyorlar. Çünkü biz köprü görevi gören coğrafyalarda, farklı kültürlerle koyun koyuına yaşamayı beceren bir milletiz. İnsanın ırkına, inancına bakarak yargılamayız. Hemen benimser aramıza alır dönüşür, dönüştürürüz. Bunu maksatlı bir şekilde yaptığımız anlaşılmasın. Assimilasyona tenezzül etmeyen güçlü bir milletiz. Kimsenin başka biri olmasına gerek yok. Denilebilir ki tarihimizde aleviler, süryaniler, ermeniler, kürtler zorluk yaşamadı mı, bunları inkardan mı geleceğiz. Dünyada savrulan fikir cereyanlarından biz de nasibimizi aldık elbette. Kimi zaman koyu dindarlığımız, kimi zaman ulusçuluğumuz birilerine eziyet yaşattı. Saraydaki devşirmeleri bile bugün normal göremeyiz. Benim devlet politikaları ile ilgili tarihsel süreci değerlendirme gibi bir iddiam yok.

Sade bir vatandaş olarak, mevkiisiz, makamsız biri için konuşuyorum. İnsan olarak benim halkım en muteber değerlere sahip gibi geliyor. Dünyanın neresine baksam bize benziyor. Sanki herşeyi bizden almışlar. Siyahi veya Asyalı bir vatandaş en rahat kendini benim ülkemde hisseder. Bakmayın “Suriyeliler gitsin” naralarına. Onları da çoktan kabullendik.

Bu yazı olumsuzluklar üzerine olacaktı. Ama kanımıza öyle bir işlemişler ki, yegane üstün değerleri olan varlık biziz inancı şuur altlarından yüzeye sızıp beynimi ele geçirdi bile. Diğer uluslarda gördüğüm geleneksel bir zenaata, sanata, geleneğe özeniyorum. Benzeri bizde de var mı diye düşündüğümde, hepsi bozulmuş olarak karşıma çıkıyor. İyi olanları çoktan terketmişiz, kötü olanlarına dört elle sarılıyoruz: Düğünlerde silah atma, takı takma yarış olmaktan çıktı mecburiyete evrildi, cenazelerde ikram mecburiyetleri…Bize ait giysilerin hiçbiri halk oyunları hariç yeri yok; ebru, hat, bakır işlemeceliği gibi sanatlar can çekişiyor; Karagöz, Meddah çoktan unutuldu, esnaf gelenekleri yok…

Yemekler hâlâ vazgeçilmezimiz. Bir orada maharetimizi koruyoruz. Geleneksel mutfaklarımız, konutlarımız kaybolsa da, kebaplarımız, tatlılarımız dünyaya bizden bir iz olarak yayılıyor çok şükür.

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

GÜMÜŞ SÖZ Sözün gücünü farkedeli epeyce yol aldık hayatta. Tadımız, tesellimiz, yoldaşımız, yârenimiz ve daha niceleri oldu söz benim için. Sözlerle dolu nice kitaplar.... İnsanoğlunun en değerli buluşu herhalde sesi söze, sözü yazıya dökmek....Sahibinin zerresi kalmamışken dünyada sözü yolculuğuna devam eder. Öyle bir sözdür ki o, doğduğu dilin gücünü yansıttığı ölçüde ömrü devam eder. Sözün gücüyle ruhlar inşa etmeyi isteyenlerin paylaşım mecraları bulmaları ne güzel şans!...