VELHASIL

Bilinçakışı

Nisan 5, 2025 - 23:48
 0
VELHASIL

Bir hayatın akışına inanıp onun etrafında her gerçekliği yapılandırdınız ve sıkı sıkıya bağlandınız.

Sonra bir an gelip tüm bunların yalan ve uydurmaca olduğunu öğrendiniz. Berbat bir his…

Dipsiz bir kuyuya attılar da durmadan düşüyorum. Kenarlarına çarpa çarpa…Her bir uzvum kanayarak, koparak, kırılarak… Kısa bir süre sonra eser kalmayacak bedenimden…

Beyinleri, başkalarının ne düşündüğünü merak ediyorum; kitaplara gizlediklerini sömürüyorum. Mutlaka benden önce çözmüşlerdir, içlerinde tutamazlar, bir iz bırakmak içindir yazılara dökülenler, sızıntılar harflerde sembolleşmiştir. Ama derdime deva olan bir sırrı keşfetmedim henüz, keşfedeceğime de inancım kalmadı. Hani bundan binlerce yıl öncekiler gibi bundan binlerce yıl sonrakiler için olmayacaklar kervanındasın işte.

Uhrevi bahaneler, siriuslar,  merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemler, laboratuvar üretimi biganeler, varlığına tac giydirme sancıları beyhude… Karınca ne ise, yaprak ne ise, görünmeyen şu virüsler ne ise o kadarsın.

Çabala, çabala, çabala…Başka insanların zorunu kolay kılmak için…Sonra hiç kimseye yaranama…Kurulu saat gibi hayatlar: Kadın veya erkek olarak doğdun. Yürümeyi, konuşmayı öğreneceksin. Sonra okumayı öğrenmek için okula gideceksin. Okullar bitince evleneceksin, bir işe gireceksin. Çocuklanacaksın nasipse, sonraki neslin hayatında rölün neye biçildiyse o olacaksın. Ataya iyi davranıp bakacaksın. Başka gezegende farklı ise. Ya onlar yumurtadan üreyip civcivler gibi anında yürüyüp konuşmayı öğreniyorlarsa. Okul mokul da yok, hayatın içinde debelenerek ilerliyorsan…

Yaradan,dinler olmasa bu dünya çözülesi değil. Delirir insanoğlu. Allahtan, inancı varsa kafasına takılan şeyler için, yaradanın hikmetyi sual olunmaz deyip çıkıveriyor işin içinden.

Neden öyle, neden yok, neden yaptı, nasıl bilmez, nasıl görmez, nasıl kurtulur, niçin acıkırız, niçin uyuruz, niçin yoruluruz, niçin ağlarız….Sorular sonsuzluk kadar…

Pencereler açılıp kapanıyor gün içinde hayatımda. İstiyor muyum, elbette istemiyorum. Sokak lambasını açık unutmamı dert edinen komşu Şule’yi, misafiri gelen kızkardeşimi, bilmediğini soran wattsapdaşımı, bayramları,cumaları mutlaka yanıp sönen başkaca bir hamlesi olmayan lüzumsuzdaşlarımı, eşyaları nereye koyduğumu sorun yapan evlatlarımı, acıkan bakıcılığına mecbur bırakıldığım kediyi, köpeği, davetsiz türeyen bahçemdeki otları, renkleriyle zihnimi çelen kapı önündeki bahar dalını, gübreci seyyar esnafı, atılacak çöpleri, temizlenecek yerleri, güneşi,ayı yıldızları…Hiçbir şeyi umursamıyorum, ilgilenmiyorum. Onlar bana musallat olan asalaklar…

Yarın işe gitmeli, parayı haketmeli. Gülümseme satılsa bir yerde, ayaklarıma şarj cihazı ne iyi olurdu. Mecburiyetlerden azade bir gün…Kafama göre delirebilsem. Hiçbir şey yapmasam. Ölmeden ölsem odamda, yatağımda. Kimse merak etmese. Gözlerimi kapatsam ve istediğim aleme göç etsem. Yetimliğimi bitirsem kavuşmalar icad edip. Erken gidenlerle takas etsem yerimi, buyrun siz devam edin ben sizin yerinize kaderlerinizde olurum.

Ruh başka, zihin başka, dünya bambaşka. İçin üretiyor, hayata uymuyor, hayat sana istemediklerini dayatıyor. Bir bitkin soluyor ektiğin. Bir dalı sen kırıyorsun budama adına, ot istemiyorsun bahçende sebepsiz. Biri topağın karnını deşmeni söylüyor, başka biri altını üstüne getirme diyor. Birileri bir şey desin diye bekliyoruz durakta. Kendimizde olanı çoktan kaybettik. Emanetçiliğimiz ne zaman başladı?

Zihnimin çengelinde epeyce kurban asılı. Bir ben kaldım, onu da boş kılıf olarak yaşatmaktayım ömrün yarısından beri. Ne eziyet ama. Hiçbir hastaya üzülmüyor, hiçbir dertliye dertlenmiyorum. Seviniyorum, eziyetinin biteceğine. Hayat pençelerinle tutunacağın âlem değil, başka yerleri bilmediğinden korkudan bu tutunuşlar. İmtihanın nasıl diye sorsam ona da yok cevabımız.

Velhasıl, ne bileyim, bir tuhaf, darmadığın, zerre, var ama yok…

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

GÜMÜŞ SÖZ Sözün gücünü farkedeli epeyce yol aldık hayatta. Tadımız, tesellimiz, yoldaşımız, yârenimiz ve daha niceleri oldu söz benim için. Sözlerle dolu nice kitaplar.... İnsanoğlunun en değerli buluşu herhalde sesi söze, sözü yazıya dökmek....Sahibinin zerresi kalmamışken dünyada sözü yolculuğuna devam eder. Öyle bir sözdür ki o, doğduğu dilin gücünü yansıttığı ölçüde ömrü devam eder. Sözün gücüyle ruhlar inşa etmeyi isteyenlerin paylaşım mecraları bulmaları ne güzel şans!...