İNSAN VE ENERJİ
İnsana bahsedilen her güzel nitelik gibi enerjimizde şüphesiz bizi özgünleştiren yegane bir değerdir.
İnsanlığın var olduğu zamandan beri tüm canlı varlıklar hayat yolunu biçimlendirebileceği önemli kapasitesilere sahiptir.Düzen değiştikçe kimi kapasiteler daha da gelişti kimileri ise yok olmaya yüz tuttu.Bu yazımda aslında insanı bu ikililiğe itmek zorunda bırakanın düzen değil insanın iç enerjisi olduğunu siz değerli okuyucularıma aktaracağım.
İç huzur...çok derin ve önemli bir konu,bir kere kaybolursa geri gelene kadar ki süreçte yaşanılan her şeyi anlamsızlaştırabilme kabiliyeti var.Çoğu yazarın dillerine pelesenk olup sanatlarına aktardıkları o garip, buğulu anlamsızlaşan kabiliyettir aslında onları günümüze ulaştıran en varlıklı değer.Yada bir insanın oturduğumuz bankta yanımızda yer bulmasını sağlayacak, o yalnızca iki kişinin bildiği tatsız hayat sorgusudur.İşte insanlık gerek inançlarıyla gerekse deneme-yanılma öğretisiyle zaman içinde kendi iç huzurunu kendi bulmuştur ve bunu fiile dökerek iç enerji terimiyle yeni dünya çağını karşı karşıya bırakmıştır.Savaşlar bunun en belirgin örneğidir;genel olarak baktığımızda eril enerji baskınlığıyla sürülen diktatör rejimler,atalarından gelen genetik kodlar ya da bıraktıkları tecrübeler insanın kendine fikir oluşturması ve bunu kendi etik doğrularıyla kötü bile olsa bir şekilde vicdan hududundan geçirmesi sonrasında tüm bu sağladığı iç dengeyi kendini tanımlattığını düşündüğü enerji kavramıyla ortaya koyması özgün iç enerji konusunun klasik bir göstergesidir.Devam eden çağların insanları bunu bir sancak gibi taşıyarak günümüzde dahi sürdürmektedir.Düzen sandığımız bu kişisel yoruma açık olmayan kararların suçunu dünyaya atmak ne kadar doğrudur?Dünya zaten bizler için yok muydu,neden bize çelme takmak istesin?Sorgulayan her zihin için burda alınması gereken objektif ders her birimiz koca bağları oluşturan üzüm salkımlarıyız ve her eylülde en tatlı üzüm olmanın ne kadar anlamsız olacağını kavramaktır.Ekşi olmakta bir üzümü üzüm yapan niteliktir.Bugün bahsettiğimiz zor ve emreden enerjiler olmasa hangimiz bu düzeni sorgulayacaktık?.O zaman ne değişen dünya ne de kaybolan çağlar hep doğru enerjilerle evrilmemiştir,insanlar doğru sandıkları net yargılarla yanlışı çağırmıştır.Düzen sadece buna uymakla kalıp yeni bir şey üretmemektedir.
İç enerji bugün vuku bulduğu geniş insanlık çağında hala kalabilmeli ve insanın değişim ve gelişim ateşi sönmemelidir.Aksi halde var olan doğru düşünceler de tersine dönmekte çekinmeyecektir.Okuduğunuz için teşekkürlerimi sunar başka yazılarımda görüşmek üzere esenlikler dilerim...
Tepkiniz nedir?