Bir Kadının En Doğal Hakkı;  İster Tül, İster Mini, İsterse Patates Çuvalı

Korhan KÜLÇE'den ''Bir Kadının En Doğal Hakkı;  İster Tül, İster Mini, İsterse Patates Çuvalı'' konulu bir yazı. İroni içerir

Eylül 22, 2025 - 23:53
 0
Bir Kadının En Doğal Hakkı;  İster Tül, İster Mini, İsterse Patates Çuvalı
Bir Kadının En Doğal Hakkı;  İster Tül, İster Mini, İsterse Patates Çuvalı

Bir Kadının En Doğal Hakkı; 
İster Tül, İster Mini, İsterse Patates Çuvalı

ARTIK SIKTI, DİMİ HANIMLAR

Kadın dediğin, gardırobunun efendisidir.

Kolay mı düzüldü o dolaplar? Yıllarca kredi ödendi, her biri bir anı, her biri bir hayal… 5 ömre yetecek kadar kıyafet. Bir kısmı hiç giyilmeden dolaplarda kalacak belki ama ne fark eder? O kıyafetler, kadının özgürlüğünün sembolleridir.

Kadın, kendi vücudunun tek sahibidir. İster mini etekle süzülsün, ister evde giyeceği gecelikle işe gitsin, ister tiril tiril elbise ile salınsın, isterse leopar desenli taytla mahalleyi turlasın; bu onun kararıdır. Kendi vücudunu, kendi tarzını, kendi hikayesini yaratma hakkı tamamen ona aittir.

Evli mi? Bekar mı? Çocuklu mu? Kedili mi? Hiç fark etmez.

Bir kadın aynaya bakıp “Bugün bu moddayım” dediği an, o kıyafet onun tahtıdır, tacıdır, manifestosudur.

Ama gelin görün ki, bazı kocalar var, sanki gardırop polisliği yapmak, evlilik cüzdanına işlenmiş kutsal bir görevmiş gibi davranıyorlar. Hadsiz dümbelekler.

Bu ne? Çok kısa!
Bu ne? Çok dar!
Bu ne? Göğüslerin görünüyor!
Bu ne? Bacakların ortada!
Bu ne? Vücut hatların belirgin!
Bu ne? Çok kırmızı!

Pardon ama, sen ne zamandır Vogue’un baş editörü oldun da bizim haberimiz yok?

İşin özü şu:
Bir kadın, evli bile olsa, kendi bedeninin, ruhunun ve tarzının patronudur. Evlilik, bir özgürlük hapishanesine dönüşecekse, o yüzük parmağa değil, boyna bir kement gibi geçer.

_“Ama efendim, toplum ne der? Rahatsız oluyorum!”

_“Ama efendim, onlarca erkek seni böyle görüp şehvet duyar! Rahatsız oluyorum!”

_“Ama efendim, sokakta ki erkekler senin erotik çağrışım veren yerlerini niye görsün? Rahatsız oluyorum!”

Rahastsız olan Doktora gitsin.

Karısının rahat ve vücudunu göstererek giyinmesini istemeyen Erkek, önce toplumun yargısını değil, kendi aynalarındaki yansımasını incelemeli. 

Bir kadının kıyafetini, bedenini nasıl taşıyacağını sorgulamak ne kadar da eski kafalı bir düşünce!

Kadın, istediği gibi giyinir çünkü bu, onun en doğal hakkıdır. Nokta.

Şimdi gelelim o “kabul etmeyen hadsiz dümbelek koca” meselesine.

Diyelim ki bir koca, karısının giydiği kıyafete karışıyor, “Bunu giyemezsin, bu yakışmaz, bu uygunsuz!” diye itiraz ediyor.

Sevgili koca, madem bu kadar rahatsızsın, kapı orada! Çıkar gidersin. Evet, yanlış duymadın. Kadın, senin “onay” makamına başvurmak zorunda değil. Onun vücudu, onun kıyafeti, onun özgürlüğü, onun hikayesi. Kadın, vücudunu tüm dünyaya istediği gibi sergiler. Sana ne bundan?

Senin görevin, o hikayeye destek olmak. Alkış tutmak. “Aşkım, bu renk sana çok yakışmış,” demek.

Erkekler karını şehvetle süzerken bundan övünç duyman lazım. Gururlanman lazım. Çünkü o kadın kendi vücudunun sahibidir. Yüzlerce Erkek senin karını şehvetle süzüyorsa ne mutlu sana ki böyle beğenilen bir Karın var.

Eğer bunu yapamıyorsan, bavulunu topla ve “eski kafalılar kampına” doğru yola çık.

Ya da git, mağaranda mutlu mesut yaşa.

Tabii, burada işin ironisi şu: Koca giderse, kadın üzülür mü? Hadi canım!

Kadın, o gardırobun başına geçer, en sevdiği mini eteğini, göğüs dekolteli bluzunu giyer, arkadaşlarıyla buluşur, önce meyhaneye, sonra da barlara gider, sabah gün ışıyana kadar özgürce dans eder ve hayatına devam eder. Çünkü özgür bir kadın, kimsenin gölgesine sığınmaz. O, kendi güneşidir.

Koca dediğin, o güneşi gölgelemeye değil, ışığını yansıtmaya yarar.

Anlamadıysan, üzülme anlatırız tekrar: Kadın, istediği gibi giyinir. Beğenmeyen, kapıyı bulur.

Sonuç? 

Özgürlük, her kadının doğumla gelen tacıdır. O tacı kimse deviremez. Hele hadsiz bir koca, hiç deviremez.
Giyin, güzel kadın. Süzül, parılda, dünyayı kendi renginle boya.
Gerisi? Gerisi teferruat.

#vücudumbenimdir #Kadın #Özgürlük #KıyafetimeKarışma #Kadınlarİçin #ModaBenimSeçimim #FeministSözler #KadınGücü #vücudumuözgürcesergilerim #yaşasınfeminizm

Yazan
Korhan KÜLÇE 
Not: Mağaramdan selamlar. Serin ve küçük mağaramda mutluyum.

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Korhan KÜLÇE Ben; Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı. Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu. Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur. Kitaplarım… Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli. Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler. Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı. Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır. Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın. Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim. Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir; onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir. Ben sustukça onlar konuşur. Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi. Kitaplarım; Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler İlişkiler Hakkında - 1 Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı Sen de Haklısın Korhan KÜLÇE