Cesaretsiz Erkeklerin Ardında Kalan Kadınlar

Aralık 20, 2025 - 13:05
 0
Cesaretsiz Erkeklerin Ardında Kalan Kadınlar

O zaman daha açık, daha sert ve saklanmadan söyleyelim:

Bugün ortada bir erkeklik krizi var.
Ama bu kriz “erkekler çok baskı altında” diye değil; erkekler sorumluluktan kaçmayı öğrendiği için var.

Birçok erkek, hayatında ne istediğini bilmiyor ama bir kadının hayatında yer kaplamaya çok hevesli.
Plan yok. İstikrar yok. Gelecek fikri yok.
Ama “beni sevsin”, “yanımda olsun”, “yalnız kalmayayım” beklentisi tam.

Bu cesaret değil; duygusal asalaklık.

Erkek dediğin, önce kendine yetmeyi öğrenir.
Kendi hayatını toparlamadan, bir kadının hayatına girmek haddine değildir.
Ama bugün ne yapılıyor?
Kadınlar “tamamlanacak bir boşluk”, “idare edilecek bir süreç”, “zaman geçirme aracı” gibi görülüyor.

En büyük suç da şu:
Bağlanmıyorsun ama onu bağlı tutuyorsun.
Net değilsin ama umut veriyorsun.
Gidemiyorsun ama adam gibi durmuyorsun da.

Bu bir karakter bozulmasıdır.

“Şu an hazır değilim” demek yerine susarak umut veren,
“Gelecek düşünmüyorum” demek yerine oyalayan,
“Ben bu ilişkiyi ve seni taşıyamam” demek yerine kadını yıpratan erkek;
zararsız değildir. Fena halde zararlıdır, asalaktır.

Bir de mağdur rolü oynayanlar var.
“Ekonomi kötü”, “hayat zor”, “erkeklerden çok şey bekleniyor”…
Evet, hayat zor. Her zaman zordu. Erkek olmak hiçbir çağda kolay olmadı.
Ama bu zorluk, bizden önceki nesillere bir kadının duygularını kirletme, zamanını çalma hakkı vermedi, bize de vermez.

Paran yoksa net ol.
Cesaretin yoksa kenara çekil.
Olgun değilsen yaklaşma.
Gelecek düşünmüyorsan umut verme

Ama yapmadığınız şey şu:
Kadına karşı dürüst olmak.

Sonra ne oluyor?
Kadınlar sertleşiyor, erkeklere güvenmiyor, duvar örüyor. 
Erkekler de çıkıp “artık kadınlar değişti” diye ağlıyor.
Hayır. Kadınlar değişmedi. Siz bozuldunuz.

Gerçek erkeklik; tüm kadınları etkilemek değil, hiçbir kadını yarım bırakmamaktır.
Her kadınla olmak değil, altına imza atabileceğin ilişkide durmaktır.
Sevilmek değil, sevilmeyi hak etmek meselesidir bu.

Ve en acı tarafı şudur:
Bugün “erkek yalnızlığı” diye ağlayanların büyük kısmı,
zamanında dürüst olmayı, sorumluluk almayı, net durmayı reddedenlerin ta kendisidir.

Bu yüzden eleştiri ağırdır.
Çünkü mesele aşk değil; karakter meselesidir.

Siz onlara "prenses erkekler" diyorsunuz. 
Bense "karaktersiz erkekler" diyorum

Ve bu toplumun en büyük sorunu karaktersiz erkeklerin çoğalması sorunudur.

Yazan
Korhan KÜLÇE 
20/12/2025

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Korhan KÜLÇE Ben; Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı. Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu. Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur. Kitaplarım… Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli. Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler. Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı. Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır. Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın. Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim. Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir; onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir. Ben sustukça onlar konuşur. Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi. Kitaplarım; Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler İlişkiler Hakkında - 1 Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı Sen de Haklısın Korhan KÜLÇE