İlişkiye Eli Boş Gelenler

Aralık 11, 2025 - 22:00
 0
İlişkiye Eli Boş Gelenler

İlişkiye eli boş gelen, aslında ilişkiye değil; sadece kendi eksikliğine bir sığınak arar.
Dokunmak yetmez ona… Dokunduğunu sanır ama aslında ısırır.
Paylaşmak yetmez… Paylaşıyor gibi görünür ama içten içe parça koparır.
Çünkü içinde taşıdığı boşluğu, karşısındakinin ruhundan çalarak doldurmaya çalışır.

Bir insan ilişkiye eli boş geliyorsa, o boşluk yalnız maddi değil; duygusal, zihinsel ve ruhsal bir yoksunluktur:
İlgisi yoktur, çünkü kendi benliğiyle boğuşur…
Merakı yoktur, çünkü kendi dar dünyasına hapsolmuştur…
Dikkati yoktur, çünkü gerçek bir “öteki”yi fark edecek açıklıkta değildir…
Şefkat, arzu, sevgi, saygı, samimiyet… Bunların hiçbiri işlemez, çünkü hepsinin kapısı içeriden kilitlidir.

Bugünün insanı giderek bu hale geliyor.
Kendi iç yüklerinin ağırlığı altında öylesine eziliyor ki, ilişki kurmak için değil; soluk almak için bir başkasına tutunuyor.
Tutunmak diyoruz ama aslında tüketmek demek daha doğru:
Birbirine yaslanmak yerine birbirinin omuzlarını çökertiyorlar.
Birbirine güç vermek yerine birbirinin enerjisini sömürüyorlar.
Bu yüzden çift gibi görünen ama aslında iki ayrı yalnızlıktan ibaret ilişkiler çoğalıyor.

İki kişi var ama bağ yok.
Göz göze bakış var ama temas yok.
Beraberlik var gibi ama aslında herkes kendi zihninin hücresinde tek başına.

Acı olan şu ki:
Bu insanlar “ilişki istiyorum” derler ama ilişkinin gerektirdiği olgunlukta değillerdir.
Çünkü ilişki istemek kolaydır; ilişkiyi taşıyabilmek zordur.
Bir bağ kurmak cesaret ister…
Kendini açmayı, yaralarını kabul etmeyi, karşıdakinin ruhuna yer açmayı gerektirir.

İlişki, iki tarafın da elinde “bir şey” getirmesini ister:
Biraz merhamet…
Biraz sabır…
Biraz emek…
Biraz nezaket…
Biraz gönül açıklığı…

Ama önce insanın kendi iç hapishanesinin kapısını aralayabilmesi gerekir.
Karanlığıyla yüzleşmeyen, kimseye ışık olamaz.
Kendi içindeki tutsaklığı çözmeyen, başkasına özgür bir sevgi veremez.

Gerçek ilişki, iki yarımın birbirini tamamlaması değil;
iki bütünün birbirini yüceltmesidir.
Eli dolu gelenlerle kurulur:
Duygusu dolu, bilinci dolu, niyeti dolu, insanlığı dolu…

Aksi hâlde ortaya çıkan şey beraberlik değil; sadece iki türlü yalnızlıktır.

Yazan
Korhan KÜLÇE 

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Korhan KÜLÇE Ben; Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı. Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu. Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur. Kitaplarım… Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli. Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler. Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı. Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır. Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın. Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim. Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir; onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir. Ben sustukça onlar konuşur. Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi. Kitaplarım; Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler İlişkiler Hakkında - 1 Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı Sen de Haklısın Korhan KÜLÇE