Kadın Kadına Tatil, Haysiyetin ve Onurun Kayboluşu

Korhan KÜLÇE'den ''Kadın Kadına Tatil, Haysiyetin ve Onurun Kayboluşu'' konulu bir yazı

Eylül 24, 2025 - 22:50
Eylül 24, 2025 - 22:58
 0
Kadın Kadına Tatil, Haysiyetin ve Onurun Kayboluşu
Kadın Kadına Tatil, Haysiyetin ve Onurun Kayboluşu

Evlilik, sıradan bir beraberlik değildir. O, sorumluluk, sadakat, güven ve onur üzerine inşa edilmiş kutsal bir bağdır. Ancak günümüzde bazı evli kadınlar, “kadın kadına tatil” bahanesiyle evlerinden, eşlerinden ve yükümlülüklerinden kaçmaktadır. Bu basit görünen hareket, aslında evliliğin ruhuna darbe vurur; haysiyetin çöküşünü ve onurun ayaklar altına alınışını temsil eder.

Kadın, kendi keyfi uğruna evliliğini ikinci plana atıyorsa, burada yalnızca bireysel bir tercihten söz edilemez. Bu, haysiyetsizliğin eyleme dökülmüş halidir. Eşinin güvenini hiçe saymak, ailesinin itibarını rüzgâra bırakmak ve toplumun gözünde leke düşürmek, basit bir özgürlük arayışıyla açıklanamaz. Tatil bahanesiyle evden kopmak, başıboş bir hayatın kapısını aralamaktır; kendi onurunu ve evliliğin saygınlığını kendi elleriyle çiğnemektir. Kendi haysiyetini hiçe sayan bir kadın, aslında bireysel haz uğruna vicdanını da feda eder. Eğlence, özgürlük ve keyif maskesinin ardında yatan, sorumluluklardan kaçış ve ahlaksızlıktır.

Ancak bu haysiyetsizliğin bir başka boyutu daha vardır: bunu sessizce kabul eden erkekler. Karısının evlilik sınırlarını çiğneyip sorumluluklarından ve sadakatten kaçmasına göz yuman erkek, kendi onurunu ve vakarını kaybetmiştir. “Tamam, git” diyerek sessiz kalan, evliliğin temel değerlerini hiçe sayan erkek, zavallılığın ve iradesizliğin somut bir örneğidir. Eşine sahip çıkmamak, aileyi koruyamamak, sadece güçsüzlüğün değil, karakterin çöküşüdür. Erkek, sessizliği ile karısının haysiyetsiz hareketlerine alan açmakta; evlilik ciddiyetini alaya almaktadır.

Bu tabloda ortaya çıkan gerçek acıdır: Kadın haysiyetini kaybetmiş, kendi arzularının ve heveslerinin kölesi hâline gelmiştir. Erkek, sahip çıkmadığı evlilikle kendi iradesini, kendi onurunu ve kendi değerini kaybetmiştir. Evde güven, toplumda saygı ve evlilikte onur, iki tarafın ihmaliyle yitirilir. Tatil bahanesiyle ortaya çıkan bireysel haz, hem kadının karakterini hem de erkeğin vakarını yok eder.

Bu tür davranışlar, evlilik kurumunun temel değerlerini altüst eder. Bir kadının başıboş tatilleri, sadece bireysel bir keyif olarak görülmemelidir; o, sadakatin aşındığını, haysiyetin çiğnendiğini ve toplumun gözünde evliliğin değersizleştiğini gösterir. Bir erkeğin sessizliği ise, sadece kendi onurunun değil, evliliğin bütününün savunulamadığını ortaya koyar. Burada kazanan yoktur; kaybeden hem kadın hem erkek hem de aile kurumunun kendisidir.

Toplumun gözünde, bu tablo daha da ağırdır. Kadın, başıboşluğu ve sorumsuzluğu ile haysiyetini yitirir; erkek, bu haysiyetsizliğe göz yumarak zavallılığını ifşa eder. Evde huzur yoktur, aile itibarı sarsılmıştır, evlilik ciddiyeti ise alay konusu hâline gelmiştir. Tatil bahanesiyle yapılan her hareket, ahlaki ve toplumsal bir çöküşün sembolüdür.

Sonuç olarak, evli bir kadının kadın kadına tatile çıkması, haysiyetsizlik ve sorumsuzluk olarak kayda geçer. Buna sessiz kalan erkek ise zavallılığın ve iradesizliğin temsilcisidir. Haysiyet ve onur, sadece sözle değil, davranışla korunur. Evliliğin temel değerleri, bireysel hazların önüne konmadıkça, aileyi ve toplumu ayakta tutmak imkânsızdır. Tatil bahanesiyle feda edilen değerler, hem karakteri hem evliliği hem de toplumun saygınlığını yerle bir eder.

Bekar kadın özgürdür, istediği gibi tatil yapar, bu tatilde kaçamakları da olabilir. Kimse buna karışamaz. Ama evli kadın farklıdır. Karısının, kadın kadına tatile gitmesine göz yuman erkek, erkekliğini terk etmiştir. Karısının başka Erkekler ile kaçamaklar yapmasına razı olan, kendi onurunu hiçe sayan, zavallı bir figürdür.

Kadın, kişisel keyfi uğruna evliliğin değerini çiğner; haysiyetini kaybeder. Erkek, sessizliğiyle bunu onaylar; zavallılığıyla kendi itibarını yerle bir eder.

Tatiller bahanedir, heves maskesidir. Kaybeden bellidir: Kadın haysiyetsiz, erkek zavallı, evlilik çökmüştür.


      Yazarın Notu: Tatil bölgesinde yaşıyorum ve bu yazı, çevremde gözlemlediğim gerçek örnekler üzerine kaleme alınmıştır. Eşlerini macera yaşasınlar diye kadın kadına tatile gönderen aşırı hoşgörülü!!! Erkeklere ithaf ediyorum. Acaba Karıları bu özgür tatildeyken kendileri evde ne düşünüyorlar hep merak etmişimdir. Neyse ki bugüne kadar öğrenmedim bugünden sonra da öğrenmek istemem.

Korhan KÜLÇE

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Korhan KÜLÇE Ben; Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı. Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu. Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur. Kitaplarım… Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli. Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler. Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı. Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır. Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın. Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim. Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir; onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir. Ben sustukça onlar konuşur. Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi. Kitaplarım; Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler İlişkiler Hakkında - 1 Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı Sen de Haklısın Korhan KÜLÇE