Sosyal Medyada Sevgili Arayan Kadının Çaresizliği

Ekim 13, 2025 - 19:13
 0
Sosyal Medyada Sevgili Arayan Kadının Çaresizliği
Sosyal Medyada Sevgili Arayan Kadının Çaresizliği

Az önce önüme düştü,  bir kadının profilinde dikkat çekici bir cümleyle karşılaştım:
“Hayatıma alacağım sevgili…”

Altında, aradığı kişide bulunması gereken özellikler uzun uzun sıralanmıştı. Satırlara sinmiş bir arayış havası vardı: Bu kelimeler dikkat çekmekten çok, içteki bir boşluğu doldurma çabası taşıyordu.

Kadının geçmişinde kaç ilişki yaşamış ya da nasıl tecrübeler edinmiş olursa olsun, bu kadar kolay ve aleni bir şekilde “ideal sevgili” tanımı yaparak, hayatına alacağı sevgili modelini takipçisi Erkeklere ilan vermesi basitliktir.

Örneğin: "Bugün günlerden kırmızı, kırmızı rujumu sürdüm bekliyorum, gel sevgili bul beni"

Örneğin; "Mutluluğu hak ediyorum, şu anda hazırım ve çok müsaitim"

Bunlar çok açık sarı sayfa ilanı

Ahlaki açıdan bakıldığında, bir ilişki ya da sevgili arayışının sosyal medyada paylaşılması, kişinin hem kendine hem de ilişkiye duyduğu saygıyı sorgulatır. Çünkü gerçek sevgi, ilanlarla değil; zamanla kurulan güven, yüz yüze yaşanan samimiyet ve derin bağlarla anlam kazanır.

Bu tür paylaşımların normalleşmesi, ilişkilerin samimiyetini zedeleyen bir kültürün yerleşmesine yol açıyor. Bugün bir cümleyle başlayan bu “arayış”, yarın gerçek duyguların yerini yüzeyselliğe bırakıyor.

Bir kadının duygularını, yalnızlığını ve mahremiyetini bu denli açık şekilde sosyal medyanın ortasına bırakması, aslında bir cesaret gösterisi değil; derin bir çaresizliğin sessiz çığlığıdır. Özenle çekilmiş fotoğraflar, kusursuzlaştırılmış filtreler, dikkatle seçilmiş kelimeler… Tüm bu özen, içten içe büyüyen bir yalnızlığı gizlemeye yetmiyor.

O satırlarda, gerçek bir sevgi arayışından çok; fark edilme, onaylanma ve sevilme ihtiyacı hissediliyor. “Sevgili arıyorum, Hayatıma alacağım Sevgili...” ifadeleri, bir arayıştan ziyade bir yardım çağrısını andırıyor. Dijital dünyanın soğuk ışıkları altında, bir kadının yüreğindeki boşluk görünür hâle geliyor.

Her beğeni ve her yorum, kısa süreli bir teselli gibi görünse de gerçekte bu teselli, yalnızlığın daha da derinleşmesine hizmet ediyor. Ekran karşısında güçlü bir duruş sergilemeye çalışsa da, satır aralarından sessizce “Beni gör, beni sev, beni anla” diyor.

Toplum çoğu zaman bu tür paylaşımları alayla karşılıyor. Erkekler bu tür ilan veren Kadınlara 'Kolay Av' gözü ile bakıyor. Oysa bu alayın ve 'kolay av' bakışının ardında, çoğu kez fark edilmeyen bir çaresizlik yatıyor. 

Bu ilanlar, bazen bir kadının sessizce attığı son çığlık oluyor: Kalabalıklar arasında fark edilmek, anlaşılmak, sevilmek umuduyla yazılmış bir cümle…

Sonrasında gelen tanışma teklifleri, kalp, çiçek ve alev emojileri. Kadın hayatına sevgili almak istediğini yazarak kendisini açık ve kolay bir av olarak sunmuş. Erkeklerin bu kolay avı avlamak istemeleri bence çok normal ve zaten Kadının isteği de bu. Teklifler gelmesi ve gelen teklifleri değerlendirmek.

Ne yazık ki bu çaba çoğu zaman gerçek bir bağa dönüşmüyor. Sosyal medya, sıcak bir dokunuşun veya samimi bir bakışın yerini asla dolduramıyor. Ve o kadın, her paylaşımında yalnızlığının yankısını bir kez daha duyuyor; ama yine de vazgeçemiyor. Çünkü belki bir gün, birinin gerçekten onu anlayacağına inanıyor.

Tanrı, hiçbir kadını; sevgisini, özlemini ya da arayışını sosyal medyanın soğuk ekranlarında ilan etmek ve sevgili aradığını açıklamak zorunda kalacak kadar çaresiz bir hâle düşürmesin.

Çok üzücü

Yazan
Korhan KÜLÇE  
11/10/2025

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Korhan KÜLÇE Ben; Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı. Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu. Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur. Kitaplarım… Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli. Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler. Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı. Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır. Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın. Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim. Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir; onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir. Ben sustukça onlar konuşur. Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi. Kitaplarım; Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler İlişkiler Hakkında - 1 Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı Sen de Haklısın Korhan KÜLÇE