Artık Aşık Olmadığını Söyleyen Kadın İçin Çaba Gösterilir mi?
Kadının ağzından şu cümle döküldüğünde:
“Artık sana âşık değilim…”
bu yalnızca bir duygunun bitişi değil, bir dönemin sessiz vedasıdır.
Bu cümle öylesine, öfkeyle ya da kırgınlıkla söylenmez.
O kelimelerin ardında aylarca biriken suskunluk, hayal kırıklığı ve içten içe yanan bir sabır vardır.
Kadın kolay vazgeçmez.
Sevdiğinde bütün benliğiyle sever; kalbiyle, gururuyla, inancıyla…
Ama bir kadın artık sevmiyorsa, orada “çaba” değil, “vedalaşma” zamanı gelmiştir.
Elbette, insan kaybetmek istemez.
İçinde bir umut kalır, belki geri döner, belki yine aynı hisleri duyar diye.
Ama bir kadının kalbinde sevgi küllenmişse, o umut sadece bir hayalin gölgesidir.
Çaba bazen güzeldir, ama bazen de insanı kendinden eksiltir.
Ve bir noktadan sonra, mücadele değil, kabulleniş daha değerlidir.
Erkek, artık kendisine aşık olmayan bir kadın için çaba göstermemelidir.
Çünkü aşk, zorla yeşermez.
Bir kalp, artık istemiyorsa, bin kez anlatılsa da ikna olmaz.
Erkek, bir kadını yeniden sevmeye değil, kendini yeniden bulmaya çalışmalıdır.
Çünkü gerçekten seven bir kalp zaten dönmenin yolunu bulur.
Dönmüyorsa, o kalp artık onun değildir, geçmiş zamana aittir.
Ve işte o an anlamak gerekir ki,
gerçek sevgi, gitmeyi/gitmesini kabullenecek kadar olgun,
gurur, kalmayı zorlamayacak kadar asil,
ve Aşk…
hiçbir savaşa gerek kalmadan,
birinin seni gönül huzuruyla seçmesidir.
Yazan
Korhan KÜLÇE
www.korhankulce.com
Korhan KÜLÇE
Ben;
Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı.
Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu.
Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur.
Kitaplarım…
Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli.
Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler.
Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı.
Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır.
Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın.
Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim.
Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir;
onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir.
Ben sustukça onlar konuşur.
Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi.
Kitaplarım;
Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları
Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın
Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır
Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu
Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum
Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler
İlişkiler Hakkında - 1
Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı
Sen de Haklısın
Korhan KÜLÇE