Duman Papatyası

Bir çiçek ne kadar sevebilirdi sigarayı.

Mart 5, 2022 - 17:07
Mart 5, 2022 - 18:29
 0

1. d&p

Üzerinden aylar geçen o günün hissiyatı hala çok tazeydi. Duman, kurtardığı o kızın yüzünü aklından çıkartamıyordu. Gözlerini kırpışını saniye saniye izleyişini, çekingen bir tavırla saçlarını kulağının ardına sıkıştırmasını, gülümsediğinde yanaklarında çıkan gamzeleri, konuşmadan duramıyor oluşunu dahi çıkartamıyordu aklından. Neydi bu yaşadığı? Kızı son görmesinin üzerinden aylar geçmişti. Şimdi nerede olduğunu dahi bilmezken hala aklına geliyor oluşunu nasıl açıklayabilirdi.

Kravatını da taktığında hazır hissediyordu. Gitmeyi hiç istemediği bu partiye gideceği için ufak bir heyecan oluştu içinde. Ne zaman onu düşünse midesi alt üst olurdu. Vücudu içinde bir yerler birbirine girer, bütün dengesini alt üst ederdi. Bağımlılık yapan bir histi bu. Elini ayağını titretir yine de onu hissetmek isterdin. Kafasını iki yana salladı Duman, biraz da olsa bu hissiyatın kollarından çıkabilmek için. Adımlarını kapıya yönlendirdi düşüncelerini odasında bırakabilmek için.

"Hazır mısın abi?" Merdivenleri yarılamış ev arkadaşı kafasını çevirmeden sorusunu iletmişti. Gökhan, Duman ile çocukluk arkadaşıydı. Uzun zamandır birlikte yaşıyor, birlikte geziyor ve birlikte çalışıyorlardı.

"Hazırım olum da benim ne işim var o partide ya."

"Hazırlandın o kadar geri dönüşü yok. Bir iki saat görünür kaçarız."

"Öyle olsun bakalım." Duman'ın son sözleri bunlar olmuştu.

Araba yolculuğu fazlasıyla sakin geçmişti. Radyoda çalan şarkı dışında da sessizdi. Gökhan, bazen şarkıya eşlik ederek sessizliği bozuyordu bazen o da sessizliğin hüküm sürmesine izin veriyordu.

Partinin verileceği mekana vardıklarında arabayı park edip yavaşça dışarı çıktılar.

"Şimdiden bunaldım." dedi Duman içindeki o garip hissi bastırmaya çalışırken. Bu gece burda olduğuna pişman olmayacaktı. Bunu hissediyordu ama sebebinin ne olacağını bilmemesi ufak bir gerginlik yaratıyordu. Gökhan, ona sadece gülmekle yetinmiş merdivenleri iki adımda tırmanarak kapıdan girmişti. Duman, ciğerlerine doldurduğu bir nefesle rahatlamaya çalıştı lakin ne mümkündü. İçini yangın yerine çevirmişti bu nefes. Ferahlaması gerekiyordu. O da iki adımda tırmandı kısa merdiveni. Kapıdan içeriye girdiğinde gözlerini mekanda gezdirerek Gökhan'ı aradı. Bulmak istediği kumral saçlı bir adamdı. Karşısında kırmızı elbisenin başka kimseye yakışmayacağından emin olduğu kadar yakıştığı kadın ona büyük sürpriz olmuştu. Kader miydi bu büyük bir tesadüf mü bilinmez. O gün kir pas içinde korkuyla birilerinden kaçan kadın şu an karşısında kusursuzluğun şekil almış haliyle karşısında duruyordu. Tuttu nefesini Duman. Ya bir rüyaysa? İnanılmaz bir zarafet ile merdivenleri arşınlayan bu kadın ya bir rüyaysa? Hızla gözlerini kırpıştırdı adam rüya olmasından korktuğu için. Ama hayır değildi. Serap da görmüyordu. Gerçekti. Kalbi bu gerçekle ağzında atmaya başladı. İçi içine sığmadı genç adamın. Elleri titrerken sıktı yumruklarını. Bir adım attı kadına doğru sonra bir tane daha, bir tane daha... Kesildi adımları bir süre sonra. Gözlerine çarpan ela gözlerle kaldı olduğu yerde. Merdiveni ona bakarak tamamlayan kadın onun gibi durdu olduğu yerde. Bir çok insan önlerinden geçerken bakışlarını kesmediler. Birbirlerine birer adım attıklarında başka bir kadın efsunlu kadının önüne geçtiğinde kesildi bakışları. Adam yine hareket edemedi. Sarışın kadına uyup adımlarını sağ tarafa yönlendiren kadına baktı gözlerini kırpmadan. Son bir kez dönüp baktı kadın adama. Birbirlerinin hayal olmadığına inanmak için.

...

Giydiği kırmızı elbise vücudunun hatlarını güzelce sarmıştı. Fazla sıkı değildi lakin kızın ne kadar güzel olduğu gözler önündeydi. Dizlerinin hemen altında biten elbise hafif bir yırtmaca sahipti. İnce askılı elbise, göğüs kısmındaki dökümü ile mükemmelliğini tamamlamıştı. Papatya'nın buğday tenine aşık gibiydi kırmızı rengi. Kendini aynada beğeni ile süzdü kadın. Mutluydu. Huzurluydu. Bu günü yaşamasını sağlayan o adama fazlasıyla minnettardı. Onu o günden sonra görmemişti. Kaçıp gittiğine pişman olsa da o an yapması gereken buydu. O güzel adamın da başına bela açamazdı. Daha sonra onu aramış bulmuştu fakat karşısına çıkacak cesareti gösterememişti. Belki başka bir zaman hayat onları bir araya getirirdi. Ona seslenilmesi ile bakışlarını aynadan kapıya yönlendirdi. Sarı saçları ile kafasını kapı arasından uzatan arkadaşına gülümseyerek baktı.

"Hazır değil misin hala diyeceğim ama şöyle bir güzellik karşısında dilim tutuldu."

"Abartma." İki arkadaş kahkahalar ile gülüştüler.

"Haydi tamamla hazırlıklarını in aşağıya, herkes seni bekliyor." sarışın kadın sözlerini tamamlar tamamlamaz odadan ayrılmıştı. Papatya, açık kapıdan baktı bir süre. Derin bir nefes aldı. Fazlasıyla heyecanlıydı bugün. Kendini hissettiren başka bir duygu daha hakimdi kalbine ismini koyamadığı. Görmezden gelmeye çalıştı. Terleyen ellerini hafifçe sallayarak son kez kendine baktı. Hazırdı.

Merdivenleri inmeye başladığından kalabalık mekanda göz gezdirdi. Gözleri kapıya takıldığında onu gördü. Kendisine ışıl ışıl bakan o adamı. Gerçekten burda mıydı yoksa heyecanından dolayı halüsinayson mu görüyordu? Kalan merdivenleri de tamamladığında durdurdu adımlarını. Heyecandan titreyen ellerini elbisesinin eteklerine yerleştirdi. Hatırlıyordu kendisini, unutmamıştı. Papatya da onu hatırlıyordu fakat nasıl unutabilirdi ki zaten. Gözlerinin içine bakışını, sesiyle yüreğine huzur dolduruşunu, ilgisiyle ruhuna dokunuşunu... Bu güzel adamı yıllar geçse de unutamazdı ki.

Arkadaşının önüne geçmesiyle kesildi hayran olduğu gözlerle bağı. Onu masalarına doğru yönlendirirken arkasına baktı. 'Gel,' dedi güzel adama. 'Ben gelemedim sana, sen gel bana. Bak buradayım.'

Edilen danslar, kesilen pasta, yapılan hediye merasimi sırasında hep gözleri onu aramıştı. Yoktu. Nereye kaybolmuştu koca adam. Sığmadı balo salonuna. İçi sıkıntıyla doldu. Gitmiş miydi yoksa? Bu kez de o mu bırakmıştı Papatya'yı. Kadın salondan ayrılarak hava almak için kapıya yönlendirdi adımlarını. Gecenin bitmesine hala saatler vardı o yüzden biraz toparlamalıydı kendini.

Soğuk hava tenini ısırdığında kollarını kendine sararak ısınmaya çalıştı. İyi gelmişti soğuk. İçerinin o boğucu havasında bayılacak gibi hissediyordu. Derin birkaç nefesi doldurdu içine. Omuzlarına konan ceketle hafifçe irkilip arkasına döndü. Gitmemiş miydi? Neredeydi bunca zaman? Gözlerine yaşlar dolarken titrek bir nefes aldı.

"Buradasın."

"Buradayım asi kızım. Buradayım."

Gülümseyerek bakan adama hızla sarıldı. Dolan gözlerini adamın parfüm kokan boynuna bastırdı. Doya doya çekti içine kokusunu. Hiç duymadığı o kokusunu. Doya doya hissettiler birbirlerini. Yaşlı gözleriyle Duman'a baktı Papatya. Bir eliyle yavaşça sildi gözlerini kadının adam. Alnına ufak bir öpücük bıraktı. Tekrar baktı gözlerine doyasıya.

"Nasıl da taze duruyor hislerim. İsminin ne olduğu bile bilmediğim bu hisler seni bir kez gördüğümde yerleşti kalbime. Ve çıkmamaya da yeminlilerdi. Bugün burda olduğunu hissetmiş gibi anlamadığım bir heyecanla geldim buraya. Bir kez daha bir anda seni kaybedip bir gün bulma umuduyla yaşayamam. Bırakma beni asi kızım." Gülümsedi kadın dolu gözleriyle.

"Bırakmam güzel adam. Artık gidemem senden. Sana gelemediğim her an içim yanarken buldum ya seni, şimdi izin vermez gönlüm. Ezilir bu ağırlık altında ruhum. Tut sen de elimi sıkı sıkı kaymasın öyle kolay. Ayrılmasın tenimiz tenimizden, ruhumuz ruhumuzdan."

                      10 yıl sonra

"Bak Duman'ım!" dedi kadın sevinçle. "İki çocuğa rağmen hala oluyor elbisem."

Adam, kadının yıllar önce o partide giydiği elbiseye baktı. Kalbi hala ilk günkü gibi heyecanla atıyordu Papatya'yı her gördüğünde. Kadın da bu güzel adamdan farksız değildi. Adamın gözleri her parladığında heyecanla doluyordu içi, titriyordu elleri.

"Elbise değil seni mükemmel kılan Papatya'm. Ruhun, kalbinin güzelliği." Kadının yüzünü avuçları arasına aldı adam. Şefkatle okşadı. Sevgiyle baktı.

"Nasıl bana bunca yıldır sevgin azalmadan aşıksın?" dedi kadın merakla kollarını adamın beline dolarken.

"Sen nasıl hala böyle güzelsen, nasıl hala güldüğünde kuşları cıvıldatıyorsan, nasıl hala bana bir bakışınla kalbimi titretiyorsan öyle aşığım sana. Sorgulanamaz, geri döndürülemez bir şekilde aşığım. Tam olarak bu yüzden güzelim."

Kadın gülerek sarıldı adama. Duman, zarifçe kavradı Papatya'nın belini. Huzuru kucakladığı kokuya bıraktı kendini. Hayatın onlara yaptığı minik bir tesadüfle birleşmişti yaşamları, büyümüştü aşkları ve o günden sonra bir gün dahi bırakmadılar birbirlerini. Doyumsuz ve ölümsüz bir aşkla geçirdiler bütün ömürlerini.

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

thegirlhasnonick Çok taze yazar