Ölüm Gelsin Artık
Çocukken tek kahramanı azrail olan birine, hayat ne kadar iyi olursa olsun, tek kurtuluşu ölüm, olacaktır...
Her an gecesi ve gündüzüyle ölmeyi kendime plan yapmış gibi programımdan hiç sapmadan, geriye bir ceset bırakmadan, ölümle birlik oldum ben. Bedenim ölsün diye her namaza, her oruca, her besmeleye ölümü isteyerek başladım. Ölümü istemek isyan değil de ibadetim haline gelmişti. Bana verilmiş tüm dilek ve dua hakkımı ölüme kullanıcak kadar çok istedim... Bugün nefesimin sonuydu, bundan sonra vücudumun her bir yeri nefesizliğimle boğulmuş olucaktı. Gelinlikle değil, beyazlarla kefen sarmıştı vücudumu. Yine el üstündeydim, bir çukura atıldım soğuk buz gibi, ama evimdeymişim gibi hissettim; yabancı değildim mezara. Güneş yine yoktu gitmek için kendimi bu kadar heba ettiğim dünyada. Yine kara bulutlar vardı, şimşekler çakıyordu belkide dünya gidişime sinirlenmişti canımın daha fazla yanmasını istemişti oysaki... Üzerime toprak atıldı, her bir avuç toprak tüm sıkıntımı almış gibiydi, o kadar rahattım ki sanki kuş tüyu bir yataktaydım. Her yer karanlık olmuştu dünyadaki karanlığım gibi yine aynıydı duvarlar üstüme geliyordu çok dardı, odamın duvarları daha mı iyiydi bilemedim...
Sadece bir gece odamdaki duvarların dibine çöküp; 'artık üstüme gelmeyin, bana merhamet edin, acıyın bana' diye haykırışlarım geldi gözümün önüne. Şimdi ne olacaktı; yaşamak benden uzaktı, acı yoktu, artık kurtuldum mu, bitti mi artık ? Vasiyet etmiştim ben ölünce kalbimi ve beynimi çıkarsınlar beynimin bedenimi terkettiği yalnızlıkta, kalbim beynimden hesap soracaktı. Beynim yine tüm bencilliğiyle "ben düşünmekten vazgeçtim, hesap veremem" deyip bu hesaptan da kaçacaktı. Kalbimde son bir güçle "dinle beni biz artık bağlı değiliz senin yaptıklarının bedelini ben ödemeyeceğim çünkü ben yaşamaktan vazgeçtim" deyip bu en başından adaletsiz başlayan yaşam oyununu bitirecek ve bu çıkışı olmayan labirente kocaman bir çıkışla son noktayı koyacaktı...
Tepkiniz nedir?