Çıbana sigara basama olgunluğu
Ve şair yazıyor
küllerin arasından yükselmeye çalışırcasına,
“Alın şanssızlığımı
ve verin bana şansı!”
dercesine ağlıyor
mısralar arasında
onurluca,
Bir küçük çığlık
ve ardından yokluğa yanan arzusu
demleniyor
her bir
reddedilen şans çağrısında,
Bağlı bir kader
ve uzaklara yürüyor yokluğun umutçusu
her bir kimsesiz yalnızlığında.
Sevgili editör, bu son vurdumduymazlığınız canımı sıktı ve shakespeare’i çağırdım rüyamda,
Can yücel çevirisiyle konuşuyordu ve lanetledi sizi ağlak ve sarhoş tanrıların katında,
Bir sürü şey daha söyledi kabulleniş adı altında ve sinirlendi insanlığınıza;
Cinayetmiş bu yaptığınız, cinayetmiş farkında olmasanız da.
Zamanı aşan her bir yeni satırda bir çocuk doğarmış şairin içine,
Ve teker üstünde yaptığı yolculuğunu
unuturmuş şair
aşık olduğu çayırlarına uzanabilmek için
hiç görmediği köyünün,
Varlığı illüzyon paklarmış
derdi de inanmazdı bu şair,
ama şimdi o da biliyor
gerçeği
ve her bir satırı
hayat kadar yalan
yaşam kadar gerçekken
yarınsız şimdilerde.
Ve… şimdi şiirini anlayan bir cellat ağlıyor,
Mutlu ve onurlu,
bir baba şefkatiyle yeni bir yolculuğa yolluyor devrimci evladını,
kabullenilebilir bir şanssızlıkla, kabullenilebilir bir yalnızlıkta.
Tepkiniz nedir?