GÜLİSTAN

Gülistan, bir gül bahçesi, bülbüller şakıyor sesinde. Dilinde çok eski bir türkü annesinin hayaliyle düette…

Ağustos 19, 2021 - 15:04
Ağustos 19, 2021 - 19:24
 0
GÜLİSTAN

Yemyeşil ovaların, mor dağların, çağlayan şelalelerin arasında bir köy. İçinde bir çiçek. Gülistan, ak bir güvercin. Hep ürkek. Göğsünde üç tane beni var en koyusundan. Bir bakan bir daha bakıyor, nazara uğruyor çoğu zaman.  Alaca köyden görücüsü geliyor, beybabası Nuh’a peygamber demiyor. Ne kahveci çizo’nun tembel oğlu Mustafa’ya, ne de bakkal çırağı topal Musa’ya vermiyor. Gülistan susuyor. 

Gülistan, kızlar arasında bir gül bahçesi. Süt beyazı teni ay’ı kıskandırır. Gözleri yayla şenliği. Sırma saçlarına geceleri yıldızlar düşüyor. Beş sene öncesinden beridir istenmekte. Yaşı yetmiyor resmiyete ama köy yerinde o yaşa kız kalmaz. Bir kusuru yok. Sağır olur kötü söze. Lâl olur küfüre hakarete, dilinin bağı var. Adam akıllı konuşamaz Gülistan. Saçı uzun aklı kısaymış, bu yüzden kararları ağabeyi ile beybabası veriyor. Ağabeyi Gülistan’ı bekletiyor. Şöyle zengin bir talibi çıksa, daha o dakika koynuna sokacak. Ağalara, beylere lâyık Gülistan. Köyün dilinde güzelliği, köyden kasabaya inenlerin yüreğinde. Anlatıp duruyorlar sağa sola. Gülistan hâlâ evlenemedi. Okutmadılar, okutsalar muallime diyecekler destur çekeceklerdi. İstemedi beybabası, ağabeyi. Kahrından öldü çakır gözlü anası. Susuyor için için ağlıyor Gülistan. 

Üveyana getirdiler başına. Mavi yaşmak taktılar serine. Gülistan, Dicle’den daha derin. Fırat’tan daha uzun çoktandır içinde tuttukları. Geceleri ay penceresine vuruyor, pencerenin önü sevdalısının cigara dumanı. Kokusunu alıyor Gülistan. Sarı tüyleri ayağa kalkıyor. İçi ürperiyor birden. Adıyaman tütünü çok ağır kokuyor. Göğüsleri entarisine dar gelmekte, eteği ıslandı ha ıslanacak. Sevmek sevişmek istiyor. Kör olası ağabeyinin derdi ne de vermiyor Musa’ya. Topal diyor. Topalsa topal ne yapmalı. Bir ayağı diğer ayağından daha kısaysa suç onda mı? Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler diyor Yunus Emre. Daha söz söylenir mi Yunus’un sözü üstüne. Kiraz ağacının gövdesi uzamış. Rüzgar kamçısını vuruyor ağacın kollarına, kollar dayanıyor Gülistan’ın camına. Bu gelen sevdalısının ayak sesleri. Biliyor Gülistan. Pencereyi açıyor. Önce keskin bir Adıyaman tütünü sonra da sevdalısının lavanta kokan teni odaya siniyor. Lavanta ve tütün kokusu genzine yapışıyor Gülistan’ın. İçi gıdıklanıyor. Üstünde bir karabasan. Bütün vücudu titriyor. Soğuk bir el bacaklarında geziniyor. Gülistan’ın ismi sıcak bir nefesle çıkıyor topal Musa’nın ağzından. Ne gören var, ne duyan. Gülistan 3 seneden beridir Musa’ya yâr olmakta. Musa yalancının, kumarbazın teki. Görenler olmuş, kasabaya inince soluğu, bacası tüten çok sıcak bir evde alıyormuş. Çeşme başında kızlar konuşuyorlar, Gülistan hepsini mıh gibi kazıyor aklına. Hesabını soracak bir bir. İşte tam sırası diyor aklı, sor hadi kimmiş o dul kadın. Sor hadi Gülistan. Sor, sor diyor aklı. Dudakları tam açılıyor ki, Musa kendi dudaklarını bastırıyor onunkilere. Susuyor. Gülistan, rüyasında gördüğü bir ülkeye gidiyor. Bu ülkede hiç kış olmuyor. Denizi var sahili. Güneş kavuruyor tenleri. Kızlar istediği gibi geziyor. Kızlar okuyup meslek sahibi oluyor. He ya kız kısmı! Doktor kızlar, avukat - hakim - öğretmen, mühendis kızlar ve daha niceleri. Hepsinin yanlarında boylarınca oğlanlar. Açık seçik konuşuyorlar. . Kumrular gibi sevişiyorlar. Bu ülkede ne beybabalar ne üveyanalar var… Susturan yok onları. Gülistan bu ülkenin fahri vatandaşı. 

İçeriden beybabası ile analığının sesini duyup sıçrıyor. Çok çabuk dönüyor o sıcak ülkeden köyüne. Musa’yı atıyor üstünden. Sesler giderek büyüyor. İkisi de tetikte. İçeriden bağrışmalar geliyor, iki tane tokat sesi. Ardından bir el silah sesi. Gülistan’ın aklı şimdi dalgalı bir denizde yüzen gemi gibi gidip geliyor. Odanın kapısını açıyor biri. Kapıyı kitlemeyi unutacak kadar saftirik Gülistan. O yatakta, Musa yerde. Hangi ara entarisi düştü sırtından. Analığı koridordan gelen ışığın huzmesi altında, korku filmlerindeki öcüler kadar ürkütücü. Basıyor yavuklusuyla üvey kızını. Gözleri karakaçanın gözlerinde daha da irice büyüyor. Başlıyor yaygaraya ki, eline ısırgan batmış gibi bağırıyor. 

-Komşulaaaar, ağalaaar, beyler, efendiler yetişiiiiiin komşulaaaaar. Kızlığımın yavuklusu beyimi öldürdü. Yetişin komşular, ağalar, beyler. Yetişin! Topal Musa, evimin direğini yıktı, ocağımı söndürdü. Nasıl kıydın ha namussuz nasıl. Ya sen kahpe, sen ha sen! Yavukluna vermiyor diye, babanı nasıl öldürttün. Ar namus kalmadı komşular! Jandarmaya haber salın, katil topal Musa, Gülistan’ın koynundan çıkıp beyimi öldürdü!

Köyün kalbi Gülistan’ın odasında atıyor. Jandarmaya haber salmış muhtar, bütün james bond’luğu üstünde bu akşam. Üvey anası köy kadınları tarafından teskin ediliyor. Gülistan’da ne ar kaldı ne hâyâ. Yuhlamalar küfürler havada uçuşuyor. Musa’yı çekip çıkarmışlar Gülistan’ın odasından. Jandarma alıyor Musa’yı. Gülistan gülmeye başlıyor. Annesinin onu gıdıkladığı zamanlarda ki gülmesinden daha gerçekçi. Beybabasının zil zurna ata binmeye çalışırken kıçının üstüne düşmesinden daha komik bir şeye gülüyor. Kahkaha atıyor Gülistan. Durduramıyor hiç kimse. Bu kadar komik olan ne Gülistan? Yolma saçlarını, sırma saçlarına yıldız düşecek birazdan. İnce narin ellerinin içi dikenli mi? Vurma yüzüne yüzün hep çizik çizik oldu kanıyor. Susma Gülistan. Bu kez susma ne olur. Sor o soruyu Musa’ya. Önce babanın cesedine yapış Gülistan. Ağabeyinin kafasına geçirmek istediğin baltayı düşünme şimdi. Konuş Gülistan. Birşeyler söyle. Jandarmaya anlat gerçekleri. Çık şu kiraz ağacının tepesine bu kez sen sustur herkesi. Susma Gülistan. Haydi konuş, babanı, ağabeyini, analığını, Musa’yı anlat. 

Seni dinleyecek biri çıkar elbet…

Bir gecede hem öksüz kaldın hem yetim, hem sevgisiz hem arsız. Susma Gülistan düşünme o tatlı sıcak ülkeyi. Gündüz düşlerine ve gece rüyalarına ara ver. Acımasız dünyaya geri dön. Burada gerçeklere susma. Haykır Gülistan. Öyle bir haykır ki, seni beş köy ötede ki ahraz bile duysun. Konuş be Gülistan. Susmanın sırası mı şimdi. Asıl şimdi konuş Gülistan. Sustuğun yerden çaldılar çocukluğunu, ergenliğini, kızlığını, kadınlığını… Senin insanlığını çaldılar Gülistan. 

Gülistan bir gül bahçesi, bülbüller şakıyor sesinde. Dilinde çok eski bir türkü annesinin hayaliyle düette…

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Zeynepwesen Biraz hayal, biraz gerçek tıpkı hayat gibi.