HUZURSUZLUK EVİ

yaşlılık, yalnızlık

Şubat 25, 2022 - 08:57
Şubat 25, 2022 - 21:58
 0
HUZURSUZLUK EVİ

                                                HUZURSUZLUK EVİ

Koşar adımlarla yürüyen insanlar, durmaksızın korna çalan arabalar, çöpleri eşleyen kediler, daldan dala konan kuşlar, yelkovanla kovalamaca oynayan akrep, bir arada olup da birbirini tanımayan durakta otobüs bekleyen bir yığın yolcu…

Saat kaç  acaba? Bu küçük odada her gün birbirinin aynı gibi olsa da zaman akıyor, sokaktaki kiraz ağacı dallarını bayram çocuğu gibi süslemiş, sokak boylu boyunca mis gibi ıhlamur kokuyor, rengarenk hercai menekşeler bahçelerde yerini almış, ağaçlar yeşermeye başlamış. Göçmen kuşlar da yavaş yavaş dönüyor. Koltuğu camın kenarına almak iyi olmuş; en azından dışarıyı izliyor da dünyanın döndüğünün ayırdına varıyor.

Bu sabah pek keyfi yok gibi; görevlinin getirdiği kahvaltı tepsisi de orada öylece duruyor, hiç dokunmamış. Güne dair pek çok düşünce var kafasında, bir dolu plan; ama hiçbirini yapacak gücü yok. Yataktan çıkmak için bile uzunca bir süre düşündü. Kalkıp da ne yapacaktı? Belki biraz daha uyurum diye gözlerini kapattı. Bir müddet öylece yatmaya devam etti yatağında. Gençken de sevmezdi uykuyu, yaşlanınca daha az uyur oldu. Gözlerini kapatmaktan, gözleri acıdı; uyumak için zorlamanın daha fazla anlamı yoktu. Kalktı… Üzerini giyindi; giyimine pek düşkündü. Ne kadar keyifsiz olursa olsun kıyafetlerini seçmek için uzunca bir süre uğraşırdı;  bugün pantolonunun üzerine gömlek uydursa, kravatı tutturamadı, kravat uysa gömleğini beğenmedi. Sonunda hoşuna giden bir gömlek ve kravat seçip hazırlandı, itina ile tıraşını oldu. Çıktı… Her zaman gittiği parka gidip, bir banka oturdu. Açık hava iyi geldi, neşe ile oynayan çocuk seslerine karışan seyyar satıcı sesleri hala yaşadığını anımsattı ona. Ne kadar süre oturmuş, çocukları, kuşları, yürüyen insanları izlemiş, saat kaç olmuş, önemi yoktu; zaten gün içinde yapacak işi de yoktu. Akşam serinliği çıkmaya başlayınca üşüdüğünü duyumsadı. Yakınlarda zaman zaman gittiği bir kıraathane vardı. Emekli insanların geldiği, biraz siyaset, biraz ekonomi, biraz spor konuştuğu, kimisinin tavla oynadığı, kimisinin bulmaca çözdüğü, ufak bir kıraathane. Bir sandalye çekti, her zamanki gibi sade bir kahve söyledi. Yan masada oturanlar kıyasıya tavla oynuyor, karşı masadakiler ise hararetle bir şey tartışıyor. Son zamanlara kadar ömründe hiç gitmemiş  kahveye; ama bu aralar ya parka gidiyor  ya kahveye. Ne yapsın başka türlü vakit geçmiyor.

Bir süre de kahvede oturduktan sonra artık geri dönmenin zamanı gelmişti. Bu sefer yolu biraz daha uzatarak, geldiği yolu değiştirerek geri döndü; yaklaştıkça adımları yavaşladı; sanki bir adım ileri iki adım geri. Sonunda yol bitmiş; bahçe kapısına gelmişti, titrek ellerle kapının kolunu tuttu.

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Serve çokça susarım; susamadığım zamanlarda yazarım:)