Kadının Ne Söylediğine Değil, Ne Yaptığına Bakılır

Eylül 25, 2025 - 09:46
Eylül 25, 2025 - 09:48
 0
Kadının Ne Söylediğine Değil, Ne Yaptığına Bakılır
Kadının Ne Söylediğine Değil, Ne Yaptığına Bakılır

Kadının sevdiğini söylemesi, kelimelere dökülmüş bir duygunun ifadesidir. Ama kelimeler, çoğu zaman rüzgâr gibi uçup gidebilir. Önemli olan, sevginin yalnızca dilde değil, davranışlarda da varlığını göstermesidir. İşte bu noktada, seven kadının en güçlü dili fedakârlıktır.

Sevgi, yalnızca güzel sözlerle yaşatılan bir duygu değildir; özveriyle, sabırla ve kararlılıkla anlam kazanır. Kadının sevgisini değerli kılan şey, onun fedakârlıklarıdır. Çünkü seven kadın, sevdikleri için kendinden ödün vermeyi bilir.

Seven kadın, sevgisini ispat etmek için büyük nutuklar atmaz. O, ihtiyaç anında yanında durarak, en zor zamanlarda yükü omuzlayarak sevgisini belli eder. Bazen kendi isteklerinden vazgeçer, bazen de en değerli zamanını ailesine ayırır. Onun fedakârlığı sessizdir, ama derindir; görünmez gibi duran bu çaba, sevgiyi gerçek kılar.

Fedakârlık, sevginin en sahici sınavıdır. Seven kadın, karşılık beklemeden verir; çünkü onun gözünde sevgi, bir alışveriş değil, bir adanıştır. Yorulduğunda bile gülümseyebilmesi, kırıldığında dahi affedebilmesi, sevgisinin gücünü gösterir. Böylece, söylenmiş binlerce “seni seviyorum” cümlesinden çok daha değerli bir anlam taşır.

Fedakârlık çoğu zaman günlük hayatta küçük ama anlamlı adımlarla başlar. Örneğin, kötü alışkanlıkları bırakmak seven kadının en önemli sınavlarından biridir. Sağlığına zarar veren, ailesini üzen ya da düzeni bozan alışkanlıklardan vazgeçmek; hem kendine hem de sevdiğine duyulan saygının ifadesidir. Binlerce sevgi sözünden daha değerlidir.

Bir diğer fedakârlık alanı, sosyal medyada dikkatli olmaktır. Seven kadın, paylaşacağı sözlere, fotoğraflara ve davranışlarına özen gösterir. Çünkü bilir ki saygı, sadece yüz yüze değil, dijital ortamda da korunmalıdır. Paylaşımları ile eşini üzmemeye dikkat eder. Her Erkek kendisine özel bir Kadın ister. Sevgi buna saygı göstermektir.

Sevgi bazen, istemeyen arkadaşlardan uzak durmayı da gerektirir. Bir kadının çevresindeki insanlar, ilişkisine zarar veriyorsa ya da sevdiğiyle arasına şüphe düşürüyorsa, onları hayatından çıkarmak kolay değildir. Ama seven kadın, huzuru için bu zor tercihi yapabilir.

Ve en önemlisi, seven kadının fedakârlığı verdiği sözleri tutmasında ortaya çıkar. Çünkü söz, güvenin temelidir. Güvenin olmadığı yerde sevgi de ayakta kalamaz. Kadın, ne kadar yorgun olursa olsun verdiği sözü yerine getirerek sevgisini ve sorumluluğunu kanıtlar.

Kimi zaman bu fedakârlık fark edilmez; hatta hafife alınır. Ama sevginin gerçek temeli, işte bu fark edilmeyen ayrıntılarda gizlidir. Çocuğu için uykusuz kalan bir anne, eşi için kendi mutluluğunu erteleyen bir kadın… Bunların hepsi, sevginin sözlerle değil, fedakârlıkla ölçüldüğünün göstergesidir.

Sonuç olarak; seven kadının sevgisi, sadece “seni seviyorum” demekle ölçülmez. Onun fedakârlığı; kötü alışkanlıklarını geride bırakmasında, sosyal hayattaki özeninde, yanlış arkadaşlıklardan vazgeçmesinde, giyimine dikkat etmesinde ve verdiği sözlere sadık kalmasında saklıdır. İşte bu yüzden, gerçek sevgi sözlerden değil, fedakârlıklardan doğar.

Kadının ne söylediğine değil ne yaptığına bakılır. Sevdiğini söylemesi hiçbir şey ifade etmez. Sevdiği için ne yaptı, ne yapmadı bunlara bakılır.

Yazan
Korhan KÜLÇE

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Korhan KÜLÇE Ben; Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı. Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu. Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur. Kitaplarım… Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli. Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler. Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı. Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır. Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın. Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim. Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir; onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir. Ben sustukça onlar konuşur. Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi. Kitaplarım; Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler İlişkiler Hakkında - 1 Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı Sen de Haklısın Korhan KÜLÇE