Kar Tanesi 1.Bölüm
Gökten düşen pamuk şekerlere gülümsedi. Annesine döndü ve işaret parmağıyla göğü gösterdi. Annesi ona gülümsedi.Avucunu açıp sokağın ortasında gökten yağan pamuk şekerleri yakalamaya çalıştı, avucuna düşen kar tanelerine baktı ve avucundaki kar taneleri kırmızıya bulandı.Bu kar tanesinin kırmızıya bulandığı yolda yeni aşklar ve yeni aileler bulunacaktı..
-Kar Tanesi-
Keyifli Okumalar!
Sokakta yürüyen insanlar aceleyle oradan oraya gidiyorlardı.Annesinin elini tutmuş, kumral hafif dalgalı saçlı minik kız çocuğu göğe yüzünü çevirdi. Gökten düşen pamuk şekerlere gülümsedi. Annesine döndü ve işaret parmağıyla göğü gösterdi. Annesi ona gülümsedi.Avucunu açıp sokağın ortasında gökten yağan pamuk şekerleri yakalamaya çalıştı, avucuna düşen kar tanelerine baktı ve avucundaki kar taneleri kırmızıya bulandı. Çığlıklar ve yere düşen beden daha 4 yaşındaki bir kız için çok ağırdı. Sadece para için yapılan şeyler acıydı. Elleri ve yüzü annesinin kanına bulanmıştı.Yere düşen bedene baktı ve elinde kalan kana. Zaman çok kısaydı, bir kar tanesi gibi eriyip giderdi...
"ANNE!"Mağazadan elinde poşetlerle gülümseyerek onlara ilerleyen abisi poşetleri yere fırlatıp annesine koştu. Gözyaşları içinde annesini uyandırmaya çalışıyordu. Çevredekilerden 30'lu yaşlarında olan adam ambulansı aramış, küçük kıza doğru ilerliyordu." Anne? "annesine soru sorarcasına yaklaştı. Abisi ne yapıyorsa o da aynısını yapıp annesinin dizlerinin yanına çöküp gözyaşları döküp anne diye çığlık atıyordu.Adam küçük kıza yaklaştı ve onu oradan uzaklaştırmaya çalıştı ama küçük kız artık anlamıştı; geri dönülmeyecek şeyler yaşanmıştı ,artık annesi ona gülmüyordu, saçlarını okşamıyordu.Kar taneleri beyaz değil ve saf değildi, kıpkırmızıydı...
"10, 9,8,7,6,5,4,3,2,1" Sokakta toplanmış bir grup genç yeni yıl için son sayımlarını yapıyordu.Havai fişekler patladı.Bu yıl için hayallerimi yazdığım defteri kenara koyup balkona çıktım, karşıdan Eyfel gözüküyordu. Gözyaşlarımı tutamadım, her zamanki gibi neden ağladığımı bilmiyordum.Ağlamak geliyordu içimden, durduramıyordum.Karşı binada siyah saçları örülmüş, kırmızı fırfırlı elbise ile beni izleyen minik kız bana öpücük atarak el sallıyordu.Yüzüme uzun zamandır antidepresan gülümsemesi hariç bir gülümseme yerleşti, ona gözyaşları içinde el salladım. Kendi küçüklüğüme çok benziyordu bu neşe, bu gülüş. Ben minik kıza el sallarken balkon kapısı açıldı. Abim yanıma gelip bana sarıldı, o da minik kıza el salladı. Minik bize kocaman gülümseme ile gökyüzünden düşen kar tanelerini gösterdi. "Mutlu yıllar kelebeğim." Yavaşça arkama doğru döndüm ve boynuna kafamı gömdüm. "Lavin Vanessa, seni çok seven abin için lütfen dayan." Ona sımsıkı sarıldım, hala da 4 yaşında anne diye çığlıklar içinde bağıran küçük kız çocuğu vardı içimde .
Sabah olmuştu.Kapı çarpma sesiyle uyandım.Maria tatilinden dönmüştü.Bilerek mi yapıyor diye düşündüm ve homurdanıp yastığı kafama kapadım, uyamaya çalıştım ama odama kadar sigara kokusu geliyordu. Bu kadın neden böyleydi, babam onda ne buluyordu anlamıyorum.Yataktan hızla fırladım, dolaptan spor kıyafetlerimi yatağa fırlattım ve pijamalarımı çıkartıp sepete attım, fazlaca alkol kokuyorlardı. Dün gece yatmadan önce yaptıklarımı düşündüm ve başımı iki yana salladım, yerdeki şişeleri alıp odamdaki banyoya doğru ilerledim. Banyomdaki çöp içki şişeleri ile dolup taşıyordu, şişeleri de içine atıp geri banyodan çıktım. Üstümü giyinip odadan çıktım. Marie sabah müziğini açmıştı ve berbat bir kulağı vardı."Buna daha fazla katlanamam" dedim, sessizce evden çıktım.
Yaşadıklarımı unutmak istiyorum. Yeni bir yıl, yeni bir yaşam planlıyorum..
Apartmandan ayrılırken telefonumu unuttuğumu fark ettim ama geri dönmek için çok geçti.Bu yüzden yürüyüşe devam ettim. Akıllı saatime gelen bildirimlerden mesajlarımı okuyordum ki en sevdiğim fırının önüne gelmiştim, kruvasanımı alıp oradaki masalardan birine oturdum...
Aklımda düşünceler dolaşmaya başladı. Hızla ilerlerken birine çarptım."Ço çok özür dilerim."dedim ve dün gece gördüğüm minik kıza çarptığımı anladım.Dizlerimin üstüne çökerek saçını okşadım ve ardından bize doğru koşan kişiyi gördüm. Araba sesleri ve yine endişe ile koşan bir yüz. Küçük kız çocuğuna koşarak sarıldı. Kafamda yine aynı gün canlanıyordu, ellerim titremeye başlamıştı. "İyi misiniz?" Titreyen ellerimi fark etmişti, gözlerim dolmuştu.Gözümde yine aynı gün canlanıyordu. Başım dönüyordu ama toparlamam gerekti. "Evet, iyiyim." dedim kısa keserek. Geriye doğru dalgın dalgın yürümeye başladım. "Gitme, yani kız kardeşim gitmeni istemiyor. Zamanın varsa bir cafeye gidelim mi?" Karşımdaki yüzün kusursuzluğunu daha yeni fark etmiştim.Kahverengi ve dağınık saçları ve yüz hatları çok güzeldi. Kimdi bu bilmiyordum ama gülüşü içimi huzur doldurmuştu.Başımı salladım ve küçük kıza doğru ilerledim yapmacık bir gülümsemeyle. Hala kalbim çarpıyordu, aklımda aynı sahneler geçiyordu.'Saçmalamayı kes Lavin Vanessa. Hani söz vermiştin; kendine, ana odaklanacaktın. Pozitif ol, pozitif.' kafamda kendimle bir konuşma yaptıktan sonra ana odaklanmaya çalıştım. " Adın ne minik? "İşaret dili ile ismini söyledi.
"İsmi.." Sözü yarıda kestim.Fransa'ya ailemin yanına taşınmadan önce İngiltere'de eğitim almıştım, aynı zamanda işaret dilini öğrenmiştim.
"İsmi Selena, çok güzel bir ismin var." minik kız gülümsedi ve elini bana doğru uzattı, elini tuttum, diğer elini de abisine uzattı. İster istemez bu tabloya gülümsedim, başımı yana çevirdim ve göz göze geldik. Hemen gözlerimi kaçırdım.Aslında böyle biri değilim ama.. "Yakınlarda bildiğim çok güzel turta yapan cafe var isterseniz oraya gidelim." dedi. Bende ona bakmayarak kafamı usulca salladım.Caddede ilerlerken geçen birkaç insan bana başıyla selam verdi, ben de onlara selam verdim ama hiçbirini tanımıyordum, ya babamın arkadaşlarının çocukları ya da abimin serseri arkadaşlarından biriydi..
Cafeye girmiştik.Kalabalık değildi günün erken saatleri olduğu için.Daha önce abimle buraya gelmiştik ve tatlılarına bayılmıştım.Tam karşımda duran saate baktım ve geç kalmıştım okula ama bugün canım hiçbir şey yapmak istemiyordu, sadece eğlenmek ve yeni yılımı mutlu geçirmeye odaklanmıştım.Masalardan birini seçip oraya geçtik.Daha adını bilmediğim yabancı sandalyemi çekip huzur veren gülümsemesini gösterdi.
"Teşekkürler nazik yabancı."Gülümsemesine karşılık vererek.
"Lois.İsmim Lois, sen de Lavin Vanessa."
"Adımı nereden biliyorsun?" Saçma bir soruydu aslında, birçok kez billboarda çıkmıştım.Popüler bir oyuncuydum, tabi bunların hepsi babamın isteğiyle.
"Babanın okulunda burs alıyordum, senle küçükken tanışmıştık."Bu cevabı beni çok şaşırtmıştı.
"Nasıl ama ben çocukken hiç Fransa'ya gelmedim, yani biz tanışmadık."
"Yanlış hatırlıyorumdur belki..."dedi gelen garson sözünü böldü.
" Hoş geldiniz, ne alacağınıza karar verdiniz mi?" Lois Fransızca bir şeyler söyledi ve garson gülümseyip gitti. Fransa'ya taşınalı 2 yıl oldu ama Fransızca'da istediğim seviyede değildim.
" Peki bahsettiğin kişi nasıl biriydi, yüzünü hatırlıyor musun? "Bozuk Fransızcam ile sordum.Sesim titremişti ve ellerim de titriyordu, masanın altına gizledim. "
Evet de niye soruyorsun, yüzündeki endişenin sebebi ne?"Fransızcamın iyi olmadığını anladığı için İngilizce konuşmaya başladı.Ellerim titreyerek ceketimin cebinde telefonumu aramaya başladım ama sonradan telefonumu evde unuttuğum aklıma geldi.
"Be be ben şey kalkmam gerek. Selena başka bir zaman yine görüşsek olur mu?" Selena "Neden, iyi misin? Seni bir daha nerede bulacağım? " dedi.Başımı iyiyim anlamında sallayıp gülümsedim."Lois, telefonunu verebilir misin?" Telefonunu ikiletmeden uzattı ve numaramı ellerim titrerken zar zor girdim. "Buradan bana ulaşabilirsiniz. Üzgünüm, gitmem gerek." Arkamı döndüm ve elinde turtalar ile gelen garsona çarptım, çıkan büyük gürültü ile bütün herkes bana bakıyordu.Gözyaşları içerisinde çıkan gürültüden korka korka cafeden kendimi attım. Bütün gözler bana bakıyordu, bu da daha da korkmamı sağlıyordu.Bunlara alışıktım, gözlerin üzerimde olmasına ama bu beni incitmişti, ben hata yapmazdım. Babam bana hep derdi "hata yapamazsın, asla!" diye. Cafeden çıktıktan sonra hızlıca koşmaya başladım.Arkamdan biri adımı sesleniyordu ama duymamazlıktan gelerek daha da hızlı koştum.
Kalabalıkta insanlar çarpışa çarpışa dans ediyorlardı. Kenarda uyuyakalmış birkaç sarhoş insan vardı. Ben kenarda duvarı izlerken viskimi yudumluyordum.Yanıma bir grup gelip beni aralarına sıkıştırdı.Varlığımdan bile emin olduklarına şüpheliyim."Ooo, bardaklar dans ediyor." dedi yanımdaki sarhoş kız. Benim de kafam pek yerinde değildi, kahkahayı bastım. Bir anda kız bana dönüp "Aaa, yanımda Hermione Granger oturuyor. Lütfen beni de Hogwarts'a götür, mektubuma herhalde yolda bir şey oldu" Kız bana sarılmaya çalışıyordu, hemen oradan kahkahalar içinde kalktım.Evin içindeki yüksek sesten dolayı başım ağrımıştı. Başımın üstünde dönen renkli ışık sinirimi bozuyordu, abim bunu niye astı diye söylenirken kalabalığın arasına girdim ve biri beni belimden kavradı, piste çıkardı. Piste çıktıktan sonra müziğin sesi daha çok yükseldi, herkes alkışlamaya başladı.Herkes bize bağırıyordu ama nedenini onlar da bilmiyordu.Beni buraya çıkaran kişi elimden tuttu ,onunla dans etmeye başladım. Bu abimin arkadaşlarından biriydi, aynı zamanda eski sevgilimdi.Bunu anladığımda ondan uzaklaşmaya çalıştım. "Hector beni rahat bırak, kız arkadaşının yanına git."Yüzümde sahte gülümseme vardı, eğleniyormuş gibi yapıyordum çünkü asla olay çıkaramazdım.Ellerinden kurtulmaya çalışıyordum ama rahat bırakmıyordu. Pistte sadece ikimiz vardık, diğerleri bizi izliyordu.
Bir süre dans ettik, onun boş anını bulduğum an pisti terk ettim.Diğerleri üzgün bir ses çıkardılar, sonra yine hiçbir şey olmamış gibi piste çıkıp dans etmeye başladılar.Başımı iki yana salladım onların bu hallerine.Kalabalığın arasından sıyrılarak balkona çıktım, artık müzik sesi daha az geliyordu.Balkondaki insanları umursamadan kenara oturdum ve geçen garsonun elindeki şişeyi alıp kafama diktim, birinin eli şişeyi elimden aldı, yandaki masaya koydu. "Lois hıhı burada değilsin, şimdi yanımdaki kişi kimsin adını söyle?" Bu gece kaç shot atmıştım sayamıyordum, artık beynimi kullanabilecek halde değildim.Lois ile tanıştıktan sonra onu düşünmeden kendini alıkoyamıyordum.
"Ben Lois ama sen Lavin Vanessa değil gibisin.." Yüzümü uzun süre inceledi.
"Hıhı, sen beni nerden tanıyorsun ki beni kimse tanımıyor ve anlamıyor!"Hiddetle yüzüne haykırdım.Lois benim böyle bir tepki vereceğimi düşünmüyordu, bu yüzden kaşlarını çattı ve bana baktı. İnsanlar bize bakıyordu, onları umursamadan ayağa kalktım, dengesizce insanlara çarpa çarpa yürüyordum. Arada yüzlerine bakıp seni tanıyorum diyip gülüp geçiyordum.Biri koluma girdi, yüzünü net olarak göremiyordum. Evde boş oda arıyorduk galiba, yanımdaki kişi bana odamı soruyordu, ben de ona kendimi tanıtıyordum ve kahkaha atıyordum...
"Haha uçuyorum ama burası benim evim değil, sokakta ne arıyorum ve sen ne arıyorsun?" Gülerken ağlamaya başlamıştım, bu benim en çekilmez alkol almış kişiliğimdi.Yanımdaki kişi artık dayanamayarak beni kucağına aldı ve beni bir yere getirdi.
Herkes uyuyordu ama en küçük ses herkesin uyanması için yeterliydi. "Sessiz ol, sakın sesini çıkarma tamam mı?" Kafamı salladım.Göğsüne başımı yasladım ve çocuk gibi ona baktım. Kafasını iki yana sallayıp gülümsedi, gülüşü çok güzeldi. Bu yabancının odasının kapısının zaten açık olduğunu gördü ve ayağıyla itip yatağa beni bırakıp çıktı.Bende direkt uykuya geçtim.
Sabah mıydı gece miydi bilmiyordum, günlerden ne onu da bilmiyordum, burası kimin odası onu hiç bilmiyordum ama umursamıyordum da.Ceketimin cebinden telefonumu çıkardım saatin kaç olduğuna bakmak için, saat 4'tü daha ve telefonun üstünden bir bildirim geldi. "Ünlü oyuncu evinde verdiği partide eski sevgilisi Hector ile yakınlaştı..." Başlığı gördükten sonra gülmeye başladım ve ardından sebepsizce ağlamaya başladım.Odanın kapısı açıldı, bu Lois'di. Ama 2 taneydi. "Lois." Sesim titremişti."Ben dayanamıyorum, bu çok zor. Yalnız olmak, her gün kalkıp maskeni takmak, gülümsemek içinde yaralar varken gülmek daha da acıtıyor; yaraları tekrar açıp kanatıyor, sonra birine bunları anlatıp seni anlamasını beklerken klasik cevapları almak zor sadece kendi hayatın mı zor cevabını beklemezken.."Kapıyı sessizce kapattı ve yatağa oturdu."Önceden ilaçların beni düzeltip yeniden doğmuş tertemiz mutlu bir insana dönüştüreceğini düşünürdüm ama gördüğüm gibi aynıyım. Ben 4 yaşındayken saf, masum sokağın ortasında kar tanelerini yakalarken annem gözlerimin önünde vuruldu. Elimdeki kar taneleri kırmızıya bulandı, erimeye başladı, eridi ve eridi. Elimde annemin kanı kaldı.Herkesin annesi özel günlerde, okul çıkışlarında geldi ama benim annem yoktu ve ona bunu yapan geziyor. Babam hiçbir zaman gelmedi çünkü o işleri ile meşgul, babama teşekkür etmeliymişim çünkü kariyerimi o kurmuş. Ben bunları sana neden anlatıyorum bilmiyorum, büyük ihtimalle çok sarhoşum ve sabah hatırlamayacağım ama olsun ne yapmalıyım, zamanı geri alamam." Ağlıyordum hem de deli gibi , gözümden düşen yaşları silerken elime akmış maskaram bulaştı, umursamadım. Lois bana yaklaştı ve sımsıkı sarıldı.Ben de ona sımsıkı sarıldım.Anlatmaya devam ettim, şimdi hem gülüyordum hem de ağlıyordum "Çoğunlukla gecenin bir köründe işim varmış gibi uyanır, balkona çıkar ve sokağa boş gözlerle izlerim. Ara sıra da geçenlere el sallarım, bazıları hatta bana el sallar. Çok sevimli bir hareket ,içimi ısıtır. Bazıları benim gibi yetişkin, insanın bu davranışlarını garipser ama bilmiyorlar ki ben çocukluğumu yaşamadım.Benim dışım büyüdü, içim değil. Kimsem yok benim, yaslanacak bir omuzum yok. Şu dünyada yalnızım. Birilerinin gözüne hep baktım, gözümdeki acıyı görüp beni sarıp sarmalasın ama olmadı ben de vazgeçtim. Gözlerime yalan duvarlarını ördüm, benim gözüme bakanlar taş kesilsin istedim, korksun. Bana iyiliği dokunmayacak madem kötülüğü de dokunmasın istedim. Haplar mutlu eder sandım, bırakacağım zamanı düşünüp hep korktum. Şimdi ise bırakamayacağım diye korkuyorum onları. Beni iyileştirmedi sadece şu çılgın dünyaya adapte olmamı sağladı ama bunu da istemiyorum, saçma gelebilir ama istemiyorum çünkü ben kendimle olmak istiyorum. Sadece bu dünyadaki şeylere değil, kendime ihtiyacım var."Yanımda duran saçı başı dağınık ağlayan minik kıza baktım."Çocukluğuma bak bak, yanımda duruyor. Her zaman burada beni izliyor gözyaşı içinde, bir gün başarıp onun saçlarından öpüp sarılıp başardık diyeceğim ve o zaman o da huzur içinde gidecek ama ben kendime güvenmiyorum. Baksana halime, daha 1 kere gördüğüm insanın yanındayım, daha neresi burası bilmiyorum."Beni kendinden ayırdı ve çenemden tutup yüzüne bakmamı sağladı. Elinin tersiyle gözyaşlarımı sildi.Büyülenmiş gibiydim, gözlerimi kırpıştırıp ona bakıyordum sonra saçma bir hareket yaparak omzuna elimi koyup."Eee sen niye susuyorsun ya hep ben anlattım. Evet, biraz çılgınımdır, deli de olabilirim ama ne yaparsın?" dedim, omuzlarımı indirip kaldırdım dudağımı sarkıtarak."Bu arada tütsünün kokusuna bayıldım. Bir ara ben de almalıyım, hangi koku?" Değişimime kaşlarını kaldırmış, yüzünde şaşkın ifadeyle bakıyordu.Şimdi komik espriler yapıp gülüyordum ama o yüzüme şaşkın şaşkın bakıyordu gülerken gözlerimden hala yaşlar akıyordu ..
Kapı bir anda açıldı ve ikimizin yüzü direkt kapıya döndü.40 'lı yaşlarında, siyah kıvırcık saçlı, toplu bir kadın içeri girdi. Arkasından da esneyerek Selena girdi. Bana baktı gözlerini kırpıştırdı, sonra bir daha baktı ve bana koşup sarıldı. Lois içeri giren kadına sanırım annesiydi, mahcup mahcup bakıyordu. Bize kısa bir bakış atıp gülümsedi Lois ve annesine doğru yürüdü. Annesi bizi inceliyordu, daha doğrusu beni inceliyordu. Gözlerini kıstı, Lois 'e döndü. Kapının dışını kaş göz yaparak gösterdi.Onlar kapıyı kapatıp çıktılar.
Selena ardından eline yatağın yanındaki komodinin üstünde duran tarağı aldı ve saçımı taradı.Saçımı tararken aynı zamanda okşuyordu.Tarağı yatağın üstüne bıraktı, omzuma dokundu. Ona dönünce "Saçların çok güzel, ekrandakinden daha güzel Lavin " dedi parmaklarıyla." Ve sen niye abimin odasındasın? "yüzüne sinsi bir gülümseme yerleşti.Tam ağzımı araladığımda Lois ve annesi odaya girdi.Annesi elindeki bardakla bana doğru geliyordu. Bense kafamda binlerce kurgu hazırlamıştım, en olağan gelen kafamdan aşağı su döküp beni evden atmasıydı.
" Lavincim sana özel iksirimden getirdim, ayılmana yardımcı olur." hiç beklediğim gibi olmadı, bana gülümseyip bardağı komodine koydu. Ardından Selena'yı yanına çağırdı, Selena yanağımdan öpüp yataktan atlayıp koşarak kapıdan çıktı. Annesi de arkasından çıktı ve kapıyı kapattı.Ben hala şaşkındım, bana hiçbir zaman böyle davranılmamıştı.
"İçsene, ne duruyorsun?" diye Lois bardağı bana uzattı, bense hala şaşkın kapıya bakıyordum. Beni dürttü, elindeki bardağı aldım ve burnuma yaklaştırdım. Çok kötü kokuyordu, direkt burnumdan çektim.
"Ama bu çok çok kötü kokuyor.İçinde ne var? "
"Bunu hiç kimse bilmez sır, hadi artık içsene." Burnumun ucunu sıktım ve kafama diktim. Boğazımı yakmıştı her ne varsa içinde, ayrıca tadı da kokusu kadar kötüydü.Yutkundum ve Lois 'e baktım, bana gülümseyerek bakıyordu.Omzuna yumruk attım.
"Çok komik. Sen de içince görürsün ama içmişsindir sen tabi annen olduğu için içtin. Off ben iyice saçmaladım, bu ne zaman etki eder?"Boğazımı sanki bir şey sıkıyordu, ağlamak istemiyordum ama annemin şu an yanımda olması... "Benim tabi annem yok. Neden yok biliyor musun, annemi kim öldürdü biliyor musun? Hayır, dışarıda geziyor. O geziyor. Annemse gitti, yok. O hiçbir zaman olmayacak yanımda, üniversiteden mezun olduğumu doktor olduğumu görmeyecek.O yok, annem anne.." Lois beni kendine çekti, bağrına bastı. Hayır, ağlamak istemiyordum. Babam bana böyle öğretti, ağlamak güçsüzlüktü ama sikerim kuralları"Annemi çok özledim." ilk defa bunu kendime itiraf ediyordum, kendime bile söyleyemezken düşünmezken bir anda ağzımdan çıkmıştı. Lois daha sıkı sarıldı.Saçımı okşadı, evet o saçımı okşadı. Daha doğru düzgün tanımadığım yabancının evindeydim ama artık çok yorulmuştum."Buradan gitmek istiyorum, annemin yanına gitmek istiyorum. Sadece anne sevgisi istedim, ben bunları hak etmedim baba."
"Sen hiç ama hiç hak etmedin, biliyorum.Lavin bunları hak etmedi ama onu iyileştireceğim, bunu yapacağım. Emin ol, güven bana."Onun kucağında ağlayarak uyuyakalmıştım.
"SAKIN SESİNİ ÇIKARMA !"Biri gözlerimi bağlamıştı, beni sımsıkı tutuyordu. Çırpınsam da kurtulamıyordum...
Sevgilerle, musmutlu bir gün dilerim.
Tepkiniz nedir?
Beğen
11
Beğenmedim
0
Sevdim
10
Eğlenceli
2
Sinirli
0
Üzgün
3
Vay
6