Kar Tanesi 7.Bölüm

Gökten düşen pamuk şekerlere gülümsedi. Annesine döndü ve işaret parmağıyla göğü gösterdi. Annesi ona gülümsedi.Avucunu açıp sokağın ortasında gökten yağan pamuk şekerleri yakalamaya çalıştı, avucuna düşen kar tanelerine baktı ve avucundaki kar taneleri kırmızıya bulandı.Bu kar tanesinin kırmızıya bulandığı yolda yeni aşklar ve yeni aileler bulunacaktı..

Mayıs 6, 2022 - 19:03
 0
Kar Tanesi 7.Bölüm

-KAFESE DÖNÜŞ-

Keyifli Okumalar! 

Şarkılar:Mor ve Ötesi - Bir derdim Var

Kafamın içinde sesler patlıyordu. Vücudumun kasıldığını hissediyordum.Yerden kendimi kaldırmaya çalıştım, gözlerimi aralayıp o an ne yaşandığını anladım. Bu bir tuzaktı ve ben bir sıvının üstünde yatıyordum.Vurulmuştum ve çok kan kaybediyordum. Canım acısa da öğrendiğim gibi vurabildiğimi vuracaktım.Gözümün önünde Lois ve Theo adamlarla çatışıyorlardı.Ormanlıktan gelen bir adamı gördüm, Theo'ya doğru nişan alırken kalan son gücümle ona doğru silahı doğrulttum ve nişan aldım. Adam yere yığıldığında elimde titreyerek tuttuğum silahı yere düşürdüm. Kendimi rüyanın kollarına bıraktım. 

Burası ne kadar da güzeldi, sıcak ve samimi. Annem yanıma geldi, beni kollarımdan tutup kaldırdı.Güneş açmıştı, çatışma bitmişti. Etrafta kimse yoktu, sadece ikimizdik. Vücuduma bakındım, yaram geçmişti. 

"Anne "Annem bana gülümseyerek saçlarımı okşadı. 

"Hadi kalk Zeynep, üşüyeceksin burada." 

"ANNE! "Artık güneş batmıştı. Gökyüzünden düşen kar taneleri vardı. Annem yoktu, gitmişti. Ayağa kalktım, annemi çağırmaya başladım. Ormanlığa doğru yürüdüm. Bana el sallıyordu, gelmem için eliyle işaret yaptı. Anneme durmasını söyledim ama durmadı, ilerliyordu.Hızımı arttırdım ama bu sefer de rüzgar hızını arttırıyordu, o kadar güçlüydü ki kendimi yerde buldum. 

Derin bir nefes verdim, ağzımdan kan aktı elime.Gözlerimi zar zor açtığımda etrafta kimse kalmadığını gördüm. Yerimde kımıldamaya çalıştım ama bedenim uyuşuktu, bacaklarım hareket etmiyordu. Bedenimin sarsılmasıyla başımı kaldırdım. Tepemde biri sırıtarak can çekişimi izliyordu.

"Yalnızsın Lavin, onlar da seni bıraktı." Ardından bir kahkaha patlattı. Yutkunmaya çalıştım, ağzımdan yine kan akmaya başladı. Tepemdeki kişinin görüntüsü yavaş yavaş yok oluyordu. Son düşündüğüm ise Lois 'in bana yalan söylediğiydi. Ona güvenmemem gerekti, çok pişmandım.

Canım çok yanıyor anne. Söyle, neredesin?

Neredesin? 

                                            & 

Bip bip bip kulağıma gelen bu ses de neydi, neredeydim acaba? Gözlerimi açmaya çalıştım ama gücüm yoktu.

"Lavin" Bu sesi duyduğumda içimde nefret alevi yandı. Sesi yine aynıydı sert, tok ve nefret dolu. Eli elime dokundu. Baş parmağıyla okşadı elimin tersini. "Bak Lavin yine biz bizeyiz, onlar da seni bıraktı. Sana demiştim Lavin, babandan başkası seni sevemez. Değil mi Lavin?" Güldü." O yanında dolaşan çocuk seni sevmiyor Lavin. Eğer beni duyuyorsan Hector ile artık siz nişanlısınız, bütün magazin bunu konuşuyor. O çocukla da videolarını sildirdim her yerden. Canım Kızım benim, annen seni bu halde görse ne derdi? "Bir süre sessiz kaldı ve elini elimden çekti, kapı kapanma sesi duydum en son. Yine kafese tıkılmıştım. Geri dönmüştüm. Kollarımda olan kelepçeleri hissediyordum. Hareket edemiyordum, orada kısılmış put gibi yatıyordum. 

Günlerce o yatakta yattım hiçbir şey diyemeden. Keşke şu ses sussa dedim, kalp atışlarımı duymaktan nefret ediyordum.

Kimse senin ne dalgalarla boğuştuğunu bilmez. 

2 gün önce hastaneden taburcu olmuştum. Eve geldiğimde duş aldıktan sonra odamda gördüğüm manzara hiç şaşırtmamıştı. Kameralar, ışıklandırmalar hazırlanmıştı. 

"Hadi giyin, gel. Az sonra da Hector gelir, çekim başlar. Herkes seni merak etti. Bir şey olduğunu anlayacaklar. Hızlı ol" Bıkkın bıkkın yürüyerek giyinme odama gittim. Dolaptan siyah sweatshirt ve şort çıkartıp üstüme geçirdim. Arkamda duran aynada kendime bakındım. Bu ben değildim, eski gülümseyen yüzünde ışık olan ben gittikçe kaybolmuş onun yerine ölümünü bekleyen ve dileyen kız gelmişti.

"Lavin!"Hector gelmişti, kapının ardında beni bekliyordu. Gözümden akan yaşı sildim ve kapının kilidini çevirdim. "Canım iyi misin? Sana bir şey olacak diye aklım çıktı." Elini belime koydu ve saçıma buse kondurdu. Onu ittirdim, yüzüne tiksinir gibi bakıp hızlıca ilerledim. Arkamdan söyleniyordu bir şeyler ama umursamadım. 

Odaya girdiğimde her şey hazırdı. Herkes bizi bekliyordu. Hapsoldum zindanlara. Burası soğuk ve ıssız, beni kurtaracak biri yok. Canım o kadar yanıyordu ki.Gözlerim yaşardı, onlara belli etmemeye çalıştım. Yatağa oturdum ve ardımdan yanıma Hector geldi.Yine sırnaşmaya çalışıyordu, yataktan kalkıp başka yete oturdum. 

"Çekime başlayalım mı?" dedim, sesim titremişti. 

"Bu halde başlayamayız yüzün kireç gibi. Hemen makyaj masasına geç, geliyorum. "dedi Emily. 

Makyajımı tamamladıktan sonra çekim başladı ve yalanları sıraladık. Lupus hastalığım yüzünden iyi olmadığımı sıraladım, Hector'un bu dönemde beni yalnız bırakmadığını söyledim ve çekim bittikten sonra hepsi ortadan toz oldu.

Kendimi çıkışı olmayan bir yolda hissediyordum...

Giyinme odama hızlıca gittim, oradan gitarımı aldım. Geri odama gelip kapımı kilitledim. Yatağıma oturdum. Yatağımın yanındaki komodinden kulaklığımı çıkarıp kulağıma taktım.

Bir derdim var artık, tutamam içimde

Gitsem nereye kadar, kalsam neye yarar?

Hiç anlatamadım, hiç anlamadılar

Herkes neden düşman, herkes neden düşman?

Unuttuk hepsini, Nuh'un nefesini

Gelme yanıma, sen başkasın, ben başka

Bir derdim var artık, tutamam içimde

Gitsem nereye kadar, kalsam neye yarar?

Hiç anlatamadım, hiç anlamadılar

Bak bu son perde, oyun yok bundan sonra

Işık yok, hiçbir şey yok, yok, yok, yok

Bir derdim var

(Bir derdim var) Bir derdim var

(Bir derdim var) Bir derdim var

(Tutamam) içimde

Bir derdim var artık, tutamam içimde

Gözyaşlarımı sildim ve yanımda duran telefonu elime aldım. Gelen mesajlara baktım. Bilinmeyen numaradan mesaj gelmişti. Daha önceden sohbetimiz de yoktu. 

Bilinmeyen Numara;Selam!

L:Kimsin? 

BN:Theo. 

L:Beni rahatsız etmeyin, canımı alamadınız. Üzgünüm. 

BN:Lavin ne seni rahatsız etmek için mesaj attım ne de biz senin canın almak istedik. Bunu yapan şu an senin aynı havayı soluduğun baban. 

L:Yalan söylüyorsun, beni rahatsız etmeyi kes. 

BN:Yalan söylemiyorum, ister inan ister inanma. 

İnanmak istemiyordum, babam her ne kadar kötü bir adam olsa da bana yıllarca acı çektirse de beni kızını yani öldürmek istemezdi.

L:Babam asla yapmaz.

Mesajıma görüldü attı ama hâlâ onlinedı.Cevap vermesini bekliyordum, beklerken de tırnaklarımı avucumun içine fazlaca bastırıyordum. Babam yapamazdı değil mi o? Elim yeniden telefonun üstünde gezindi, yeni bir mesaj yazdım.

L:Lois ile siz bana komplo kurdunuz değil mi, beni orada bu yüzden bıraktınız?

BN:Hayır, öyle bir şey planlamıyordum. Yani onlar için demem gerek, seni öldürmek isterdim ama sen beni kurtardın.Ayrıca Harry ortalıkta yoktu, çarpışma esnasında kızlar onu aramaya giderken biz seni korumaya çalıştık.Taşırken baban gelip Lois 'i vurdu.O an seni seçmemi bekleyemezdin herhalde. Kardeşimi de alıp gittim.Suç benim, onları suçlama ve sana yazmamda 2 neden vardı: sana can borcum var ve Lois seni görmek isterdi eminim ki ya da sesini duymak isterdi demeliyim, o şuan yoğun bakımda Lavin.

L:Tabi haklısın, sana inanmalıyım. Daha seni kaç gündür tanıyorum da inanacağım.

BN:Sana dediğim gibi Lavin ister inan ister inanma ama babanı sen de biliyorsun, o adam sana ne yaptı biliyorsun. 

Telefonu kapatıp gözyaşları içinde yatağa fırlattım. Kime inanmam gerek bilmiyordum. Odada volta atmaya başladım. Ellerimi saçımın arasına geçirdim. Durdum yatağın tam karşında ve annemin fotoğrafına baktım.

"Anne babam bunu yapmaz değil mi? Anne bana yardım et, anne neden beni terk ettin!"Duvara yasladım kendimi, annemin fotoğrafına bakarak ağladım. 

Gece 3 olmuştu. Kendimi yerden destek alarak zar zor kaldırdım, dolabımda kalan son bira şişesini alıp kafama diktim. Bazen hatta çoğunlukla çözümüm buydu: hissizlik. 

Sabah olmuştu, telefonumun çalma sesiyle gözlerimi araladım ve nerede olduğumu fark ettim. Yatağın karşındaki zemine yatmış, annemin fotoğrafına bakarak uyuyakalmıştım. Gözlerimi yeniden kapadım. Gece baya içmiştim. Telefon ısrarla çalışıyordu. Ağzımdan küfür kaçtı ve sallana sallana yatakta duran telefonu aldım ve kulağıma götürdüm. 

"Lavin."Sesiyle sanki akciğerlerimi yeniden hava dolmuştu. Gözyaşlarıma engel olamadım."Lavin beni duyuyorsun değil mi? Aklını karıştırmalarına izin verme, ben sana zarar vermem. "Nefesini verdi, cevap vermemi bekledi."Lavin benden sesini esirgeme. Kaç gündür kabuslarımdasın, yeni uyandım ve seni arıyorum. Susacak mısın böyle, iyiyim de Lavin iyiyim bir kelime bile konuşmayacak mısın?" bekledi yine ve arkadan kapı açılma sesi geldi ve Buse'nin sesini duydum."Lavin iyi misin? Seni görmek istiyorum, lütfen kabul et."Odaya Hector girdi, elinde güllerle yüzünde pis sırıtışı ile bana baktı. 

"Aşkım kimle konuşuyorsun?" Yanıma gelip oturdu. Telefon direkt yüzüme kapandı bunun ardından.

"Yanıma bile yaklaşma Hector, odamdan defol git." 

"Hayır Lavin gitmiyorum. Ben senin nişanlınım, ne istersem yaparım." 

"Kes sesini. "Yüzüne tokat yapıştırıp odadan çıkarttım zorla. 

Kapıyı kilitledim ardından. Lois 'i yeniden aradım. Açmadı, birkaç defa daha aradıktan sonra açtı. 

"Lois" Bu sefer ilk konuşan ben oldum. 

"Lavin, iyi misin?" 

"İyiyim merak etme yanına geleceğim Lois, size inandığımı düşünmeyin ama buradan çıkamam, bana yardım etsin Theo. Can borcu varmış öyle dedi, böyle ödesin. Seni görmek istiyorum, ben de iyi olduğunu bilmek istiyorum." 

"Lavin buraya gelemezsin sen." 

"Beni görmek istediğini söylüyorsun, şimdi de gelemezsin diyorsun. Ne demeye çalışıyorsun!"diye ona bağırdım. 

"Lavin gelemezsin buraya evet çünkü burası Fransa değil, güvenliğimiz için hepimize başka bir ülkede yer ayarlamıştım olası şeyler için ve oldu. Sana söyleyemem." 

"Peki o zaman elveda, kendine iyi bak. Ben sadece iyi olduğunu bilmek istedim ama boş ver.Güvenmiyorsun, güvenmiyorsunuz. Bizim işimiz bitti, kendim hallederim." 

"Elveda, ben gayet iyiyim. "Telefonu yüzüme kapattı, bu da neydi?

Telefonu kapandıktan sonra artık asıl amacıma ulaşmam için çalışmam gerektiğini anladım.Telefon rehberimde adını aramaya başladım. Zack sonunda bulmuştum yüzlerce kişinin arasından.

"Ahoy kaptan." 

"Zack sana işim düştü, bana yardım etmen lazım."

"Tabi ne istersen Lavin." 

"Bana ev ayarlaman lazım, şehir merkezinden uzak sahile yakın bir yerde olsun. Hesabına parayı atarım ve bir süre sen de kalsam sorun olur mu?" 

"Seni almaya gelirim, 5'te hazır ol."

"Tamam her zamanki yerde buluşuyoruz."

"Evet." 

"Teşekkür ederim Zack." 

"Kes sesini minik surat, görüşürüz o zaman 5'te." 

"Görüşürüz. "

Saat 4'e kadar odamdan çıkmadım. Eşyalarımı toplamakla uğraştım.

"Lavin aşkım, hadi kapıyı aç."

"Hector babam gitti mi?" 

"Evet Lavin, hadi biraz baş başa kalalım kapıyı aç da. "Kapıyı açtım içeri girmesini sağladım."Lavin niye eşyalarını topladın?"Kafasına elimdeki vazoyla vurdum. Yere yığıldı.Bunları yaparken çok sakindim,benden beklenmeyecek şekilde.

Evden bu sefer kolayca çıkmıştım. Yoldan geçen taksiye elimle işaret yaptım. Arabama el konulduğu için mecburen taksi ile gidecektim.Taksi durduğunda bagaja eşyalarımı yerleştirdim. Ardından hızlıca evin önünden ayrıldık.

Tuileries Bahçesi 'nin önünde durdu taksi. Açık pencereden etrafa göz gezdirdim, işte orada duruyordu araba.

"Pouvez-vous vous approcher de cette voiture rouge devant vous ?"(Öndeki kırmızı arabaya yaklaşabilir misin?) Kırmızı arabaya yaklaştık ve korna çaldık, arabadan indim. Sürücü koltuğunun yanına oturdum. Zack arabadan inip bagajdaki eşyaları alıp parayı ödedi. 

"Lavin bunun içinde ne var bu kadar ağır kızım? "dedi eşyaları arka koltuğa koyarken. 

"Zack ev bulabildin mi?" 

"Buldum buldum da kızım, sen neden ben de kalmıyorsun başka eve ne gerek var?!" dedi kırgınlıkla.

"Zack yeterince başında iş var, zaten bir de benimle uğraşma. "Ağzını açacakken ona sinirli bakış attım, söyleyeceğini söylememeye karar verdi. 

Yol boyu bir daha konuşmadık. Camdan dışarıyı seyrettim.

Zamana ait değilim ne bu zaman ne başka zaman, savruluyorum öyle boşlukta. Kim kurtulacak bu bataklıktan kim batıp yok olacak... 

2 gün sonra;

2 gün boyunca odamdan çıkmamıştım. Kendimi o kadar yorgun hissediyordum ki yataktan çıkamamıştım.Telefonum birkaç kez çalmıştı ama telefonu kapatıp dolaba koymuştum.Bu 2 günün ardından artık gerçek amacım için kendimi zorladım.Yataktan ayaklarımı sarkıttım, karşımda duran aynaya baktım ve bu kim dedim içimden, kaşlarımı çattım ve ayağa kalktım. Merdivenlerden indim, Zack 'e seslendim ama ses vermedi. Bütün odaları gezdim yoktu, en son kış bahçesine bakmaya karar verdim. Köşedeki koltuğa sinmiş. Elindeki viskiyi yudumluyordu. Yanına doğru yürüdüm, geldiğimi fark etmemişti. Yandaki koltuğa kendimi bıraktım, o an geldiğimi fark edip yüzüme korkmuş gibi baktı. 

"Kızım ödümü koparsın ya. "Haline bakıp kahkaha patlattım."Çok mu komik? "Koltuktan kalktı ve üstüme doğru gelmeye başladı. 

"Tamam, hayır hayır gelme. Komik değil. "Göz devirip geri oturdu koltuğa. 

"Ölmemişsin Lavincim, görmeyeli baya oldu. Aklına gelmiyor herhalde yemek yemek. "

"Canım istemiyor." deyip kestirip attım. 

"İlaçlarını içmen gerek hastalığın ilerleyecek, bekle sen burada. Hemen bir şeyler hazırlayıp geliyorum. "deyip yerinden kalktı ve gitti. Mutfaktan sesler geliyordu. İstemsizce dudaklarım yana doğru kıvrıldı. 

Masanın üstündeki albüme takıldı gözüm.Elime aldım ve incelemeye başladım. Zack ve annem vardı fotoğrafta. Daha bebekti, annem ona biberon ile beslerken çekilmişti.Zack benden 5 yaş büyüktü. Annemle çok fazla zaman geçirmişti benden daha fazla, göz pınarlarıma gelen yaşları gözlerimi sıkıp akmamasını sağladım. Diğer sayfayı çevirdim.Burada Zack uyuyordu ve üvey teyzem ile annem başında gülümseyerek poz vermişti. Zack ile çok az görüşürdük ama son olayları duymuş ve gelmişti, kimden duyduğunu bilmiyordum.Hastaneye gelmişti benimle görüşmek için. Sayfayı tekrardan çevirdim, babam annem, üvey teyzem ve birkaç tanımadığım insan şık elbiseler içinde poz vermişti ve babam gülüyordu, ilk defa gülerken gördüm onu. Albümü karıştırmayı devam ederken Zack elinde kocaman bir tepsi ile geldi. Albümü elimden aldı ve yanıma oturdu. "Önce yemek, ilaçlarını da bekle getireyim. "deyip tekrardan yanımdan ayrıldı. Önümdeki yemeklere baktığımda ve acıktığımı fark ettim. Yemekleri yemeye başladım, aynı zamanda midem çok bulanıyordu.Belki de günlerdir ağzıma birkaç lokmadan başka bir şey almadığım içindir diye düşünüp yemeye devam ettim. Zack elinde ilaçlarım ile yanıma geldi. 

"Nasıl beğendin mi?" dedi sürahinden su doldururken. Kafamı salladım. Ağzımdaki yemeklerin lezzeti beni büyülemişti. 

"Sen bunları yapmayı nereden öğrendin, ben bile bu kadar güzel yapamıyorum? "Dedim ağzımdakileri yutmaya çalışırken, bu halime bakıp güldü. Omzuna yumruk vurdum. 

"Şef olduğum için olabilir mi acaba?"

"Artık senden yemeklerim, çok çok güzel bunlar."Yanımdaki albümü aldı ve sayfalarında gezindi gözleri. Annesini buldu gözleri ve parmağıyla yüzünü okşadı. 

"Annem seni son bir kez görmek çok istemişti ama baban izin vermedi. Seni kaç defa aradım, ulaşamadım. "Sesli nefes verdi. "Teyzem ve annem bana çok iyi baktılar, onlarla bir sürü anı biriktirdim. Senin onlarla çok az vakit geçirmen haksızlık. "Elimdeki kaşığı tabağa bırakıp ona sımsıkı sarıldım. Ağlamaya başladım, çocukluğumdan beri birinin bunu demesini bekledim, bu haksızlık benimle o kadar az vakit geçirdin ki yüzünü fotoğraflardan  hatırlıyorum. 

Wattpad-Instagram -Tiktok:bellaelliehall

Size güzel bir gün dilerimm.

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 11
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 11
Eğlenceli Eğlenceli 7
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 4
Vay Vay 0