KIRLARA VEDA
Gözyaşlarının gücü vardı eskiden ırmak yüklü adamlardır, tuz katarlarının adınca giden gölgemizde damlaların bıraktığı izlerden açılırdı hayal, tuzun sudan bukağısı çözulurken Utanır arınırdık şehirde fazla kalmak suçundan, akıl danışırdık yağmura, nasıl döneriz evlerimize doğru yollarından, nasıl fener yapıp kemiklerimizden, tütsüleriz gecenin mor arılarını çıkınca kovanından. Çoraksa gece, saçlarda yıldız, gözlerde yine yağmur, sarı bir zaman dilimi gibi fenerler (mum yanar, yağ dolanır, mumyalar toprağı çamur) kandaki yaralar gibi gülün ağrıttığı dikenler, ardımızdaki yoksul ve yerli bir söylenti...