ÖNYARGINIZI YIKIN
Yaşantımızda bir çoğumuzun düştüğü bir durum! Önyargılı olmak...
+
ÖNYARGINIZI YIKIN
İlk doğduğumuz andan itibaren dinlemeyi öğreniriz. Çoğu zaman karşımızdaki insanı dinlemeden ya da sözü bitmeden cevap veririz. Karşımızdaki insana karşı bir önyargı oluşur ve yaşam çoğumuz için hep önyargı ile devam eder. Önyargıyı yıkmak ve biraz da düşünceye sevk edecek kısa bir hikaye.
Bir gün; bir profesör seminer vermek için kürsüye çıkar. Salona bir göz gezdirdikten sonra, karşısında sadece bir kişiyi görür. Kendi kendine şöyle der: Ben bu adama seminer versem ne olur? Vermesem ne olur? Konuşursam bir saatim boşa gidecek ve sesimi yoracağım. En iyisi vazgeçeyim diye düşünür.
Biraz bekledikten sonra, ben yine de sorayım. Profesör salonda oturan kişiye dönerek;
Salonda senden başka beni dinlemeye kimse gelmemiş. Sence ben bu semineri vereyim mi? Vermeyeyim mi? diye sorar. Salondaki adam bu soru karşısında, şu cevabı verir:
Hocam, ben bir çobanım ve koyun otlatıyorum. Benim vazifem koyunları otlatmak. Ben işimi nasıl yapacağımı kimseye sormam. Ama! ben bir çoban olarak bir koyunum bile olsaydı, yine de onu otlatırdım der.
Profesör, salondaki adamın güzel cevabı karşısında haklısın der ve konuşmayı yapar. Konuşmanın sonunda profesör çobana teşekkür eder. Çoban son bir kez profesöre dönerek şöyle der:
Saygı değer hocam, bugün bir kişi gördüğünüz kişi! yarın bir sürü insan demektir.
Bazen küçük şeyleri önemsemeyiz ya da karşımızdakine önem vermeyiz. Önyargıyla yaklaştığımız her durum, bizlerin bizden bir şey kaybetmesine sebep olabilir...
Tepkiniz nedir?