Sürüm Güncellemesi Tamamlandı Versiyon 2.0

Ekim 24, 2025 - 09:05
 0
Sürüm Güncellemesi Tamamlandı Versiyon 2.0

SÜRÜM GÜNCELLEMESİ TAMAMLANDI
Versiyon 2.0

Bir erkek, yaş aldıkça değil; kendini geliştirdikçe olgunlaşır.
Zaman, durağan olanı değil, değişmeye cesaret edeni ödüllendirir.
Yerinde sayan erkek, gün gelir kendi gölgesine bile yabancılaşır.
Oysa erkek, her gün biraz daha iyi olmayı öğrenmeli;
düşüncesinde, davranışında, hatta suskunluğunda bile.

Geçmişte yaptığım hataları inkâr etmiyorum.
Birçok yanlışım, kırdığım kalpler, kaçırdığım fırsatlar var.
Geçmişi değiştiremem ama kendimi değiştirebilirim.
Yanlışlarımdan öğrenerek, her sabaha daha iyi bir insan olma niyetiyle uyanıyorum.
Çünkü farkındalık, ikinci bir doğum gibidir;
insan, kendini affetmeyi öğrendiği anda yeniden başlar.

Her erkek kendini geliştirmeli.
Yeni beceriler edinmeli, bilmediğini öğrenmeli, bildiğini derinleştirmeli.
Bir sabah deniz kenarında yürümeli, ertesi gün bir kitap açmalı,
başka bir gün kendi cümlelerini yazmalı.
Yetenekliyse resim yapmalı, sahneye çıkmalı, doğaya karışmalı.
Çünkü öğrenmek sadece bilgi değil, kendine duyulan saygının bir ifadesidir.

Kendini geliştiren erkek, dünyayı olduğu gibi değil,
olabileceği hâliyle görür.
Zorluklardan kaçmaz; onlardan ders, hatta bazen şükür çıkarır.
Gerçek olgunluk, kusursuzlukta değil,
her gün kendini biraz daha aşabilme cesaretinde gizlidir.

Kişiliğini beslemeyen erkek, dış dünyanın parıltısına kolayca aldanır.
Oysa kişilik; paradan, statüden, unvandan çok daha değerlidir.
Temeli sağlam olmayan hiçbir başarı uzun sürmez.
İçten çürüyen bir karakterin dışındaki görkem,
bir gün mutlaka dökülür gider.

Kendini geliştiren erkek; sabrı öğrenir, empatiyi derinleştirir, iletişimi inceltir.
Kendi değerini bilir, başkalarının değerini de gözetir.
Bir kadının kalbini kırmadan sevmeyi, onu mutlu etmeyi,
bir dostun sessizliğinde yorgunluğunu fark etmeyi,
bir köpeğin bakışında sevgiyi görmeyi öğrenir.
Çünkü olgunlaşan insan, sadece kendine değil, çevresine de ışık olur.

Bugün 51 yaşındayım.
Tam zamanlı çalışıyorum ve etrafım gençlerle dolu: 25–30 yaş arası pırıl pırıl zihinler.
Her biri bana bir şey öğretiyor.
En çok da değişime direnmemeyi.
Hayat, bazen en kıymetli dersleri senden küçük olanların aynasında gösterir.

Patili oğlum Kuki’den sabrı öğreniyorum;
bir şeyin hemen olmasına gerek olmadığını, beklemenin de bir erdem olduğunu.
Hepi topu 2 kg küçük patili kızım Alis’ten ise sevgiyi…
Sevecenliğiyle bana “özlemeyi” öğretti.
Demek ki öğrenmek için kulak yetmez, kalp de gerekir.

Bugünün dünyasında değişmeyen –ya da gelişmeyen– erkek kaybeder.
Çünkü hayat, sabit duranları değil, dönüşmeyi göze alanları yaşatır.
Kendini geliştiren erkek; her gün biraz daha olgun,
biraz daha bilge, biraz daha dengeli olur.

Ve evet…
Bazen bu değişimi anlamayanlar olur.
“Sen Eskisi Gibi Değilsin” derler.
“Bu Sen Değilsin” derler.
Önce değiş derler sonra da ''Rol Yapıyorsun' derler.
Oysa bilmezler ki, tam da amaç budur.
Çünkü gelişmek, kalabalığın değil, kendini bilenlerin yoludur.

Ve evet…
Rol yapmak uzun sürmez — ama bazen o rol,
zamanla karakterin, hatta kimliğin özü olur.
Bir gün fark edersin ki artık o rolü oynamıyorsun;
sen olmuşsun.

Ve o yolda yürüyen erkek,
bir sonraki hayatına hazır hisseder kendini.
Eski hâlinin gölgesinden çıkar,
yenilenmiş, derinleşmiş, daha iyi bir versiyonuyla hayatına devam eder.

Yazan
Korhan KÜLÇE
21/10/20025

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Korhan KÜLÇE Ben; Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı. Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu. Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur. Kitaplarım… Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli. Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler. Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı. Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır. Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın. Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim. Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir; onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir. Ben sustukça onlar konuşur. Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi. Kitaplarım; Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler İlişkiler Hakkında - 1 Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı Sen de Haklısın Korhan KÜLÇE