AİLEN VE "BEN" BİLİNCİ
Her insan kendi bilincinin kaderini yaşar.
Doğmak eyleminin , kadersel bağı olan aile. Mutluluk ve mutsuzluk olgularının yükleme yapıldığı başlangıç yeri. Bilinç kazanana kadar bağımlı olduğun, aklının kendine yettiğini düşündüğün andan itibaren , bağımlılıkla bağımsızlık arası gitgelli duyguların hesap düzlemi. Yapilan hataların, suçu başkasına atma egosunun ilk alıştırma kurumu.
İnsan doğasının iklimi bu sanırım, şu an benim yaptığım. Birşeylerden birilerine hüküm biçmek. Buda genelde aile olur nedense. Güçsüzlüğünün, şanssızlığının,başarısızlığının ve ne kadar olumsuzluk varsa hepsi. İyi olanda vardır elbet yaşadıklarında ama sahiplenme kendinedir " Ben başardım, ben yaptım gibi." İyi gitmeyen her durumda yükleyecek biri ve birileri kolay bulunur. İnsan egosu kendine düşkündür, çünkü. Eğitmedikçede bir ömür gider salına salına.
Kendin olmayı öğrendiğinde, sorumlununda ,yön vereminde "sen" olduğunu anlarsın. Düşünsel gücünün tamamen senin kontrolünde olduğunu kavramak kolaylaştırır. "Düşünüyorum, öyleyse varım." sözünün anlamıda budur belki. Sen olduğunda vardır görünen, düşünülen.
Yani, özün sözü hangi aileden olduğun, neye sahip olduğun maddi yada manevi , çokta önemli olmamalı. Erdem, kendini bilmenin gücünde. Suçlu aramak yerine , olanın bilincine varıp, en iyi seni bulmakta. Takıntılardan , suçlamalardan arınarak mutlu bir yol haritası çıkarmak adına gereken bu. Yoksa, insan benzer döngüler içinde yuvarlanıp duruyor ve girdap olmuş halde çıkış yolu dahada zorlaşıyor.
Tepkiniz nedir?